Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Taşrada aşk, devrim, sanat…
Aşk doğada, hayatın yelpazelediği kaçınılamaz bir gerçeklik olarak yaşanacaktır elbette ama devrim, sanat öyle mi? Aşk, doğanın veya
genelde hayatın dayattığı bir “zor”dur canlıya. Ne ki biz aşka, devrime yazılan her güzel sözü sanat bağlamında alabilir, bunlara şiir-öykü
diyebilir miyiz? Aşk emeksiz de varlık bulabilir ama devrim de sanat da ancak emekle kurulur.
DTÜ çıkışlı romancılara değindiğim yazıma farklı duygular”ı (İA, 95) terk etmezler yine de. Yaşadıkları onca
tepkiler geldi. Bu arada romanlarına yer açtığım Sü- yoksulluğa, yoksunluğa karşın yakalarında yine de gariban
O heyla Acar’ı unutmuşum. Feride Çiçekoğlu’nun Mil- bir erdemlilik, tok duruş taşırlar inatla. Büyük tutkuyla şiir-
föy ve Arkadaşları’ndaki çizimleri Senta Urgan’ın yaptığını öyküye sarılmış, yaşadıklarından süzerek kaleme aldıkları
yazmayı unuttuğum gibi. Öyküleri üzerinde durduğum Ha- her şiirin-öykünün “güzel” olduğundan emin kendilerini
lil Genç’se ayrıca roman yayımladığını da aktardı. Eksiklik gerçekleştirmek için çabalayan, daha doğrusu çırpınan
biter mi? Yeni bilgiler de gelecektir, görürüz. prematüre birer 68’lidir onlar.
ODTÜ’lü romancılar iyi eğitimli ailelerin çocuklarıydı,
YARIM YÜZYILDIR AKAN AŞK VE DEVRİM
cumhuriyet ardılı aile ortamında çoksesli bir kültürel
Romanlarda temel izleği “kendini gerçekleştirme” yönündeki
iklimde boy atıp yetişmiş, bireyliğe geçiş sürecini
işte bu tutku oluşturuyor. Bir kanadı aşkta, ötekisi devrimde
kendiliğinden yaşamış olmalıydılar. Bu olgu, taşradan da
çırpınırken şiir-öyküde kendilerini gerçekleştirebilmek için
gelseler, kültürel açıdan daha kapalı bir çevrenin etkilerini
yüksek beklentiyle durma didinen gençler için bir “sanatçı
de taşısalar taşralılık kalıbını yırtmalarının önünü açtı
romanı” (bildungsroman / künstlerroman) kategorisi düşünmek
onların. Kolejli olsunlar olmasınlar, onlar kendilerinde
gerekmiyor, ancak Tahir, taşra kökenli de olsa bunu “içerden”
içkin bu ruhla ODTÜ’nün kapısına dayanabildiler.
yaşamamış hiçbir yazarın kavrayamayacağı saydamlıkta
ODTÜ’lü romancıların bende oluşan imgesi bu özetle.
yapılandırılıyor anlatısını.
tekil duruş, bir “yazınsal zor” bağlamında alınamasa da tek
‘İYİ EDEBİYAT KOLEJİ’ İkinci Adım, alaysaması kara anlatıya evrili, neredeyse
başına bir “ada zoru” etkimesi yayabilir görece.
Tahir Abacı, yıllar önce bu başlığı taşıyan yazısında aykırı gerçekçi bir göstermecilikle kurulurken O Sevdalar
BİR ‘YÜREK ŞÖVALYESİ’: TAHİR ABACI…
özetle şöyle demişti: Ezeldendi, dramatik yapıda bir bütünlükle geliyor. Bu
Tahir Abacı’nın, tam da böyle bir çağa dönük,
“Seçilmişlik şartlanmasıyla ‘iyi’ okullar bitirmiş olmanın nedenle ilk romanda kişiler daha çok tipolojik kuruluma
Cumhuriyetin parlayan yıldızı 1968’i odaklayan, o yılların
‘iyi edebiyat’ı da otomatik biçimde sağladığını sananlar sahip, ikincisinde karakteristik yapılandırma öne çıkıyor.
toplumsal koşullarında kendilerine gerek yazında gerekse
hep olmuştur. Ancak uzun erimde ‘hayat mektebi’ni bitirmiş
‘İKİNCİ ADIM’DAN SON ADIMA:
yaşamda, bunu kucaklayacak siyasa doğrultusunda yol
edebiyat, daha gerçek ve daha kalıcı olmuştur.” “Kolejlileri
‘O SEVDALAR EZELDENDİ’…
arayan bir avuç yeniyetme gencin romanı sayabileceğimiz
hakir görmek gibi bir niyetim de yok, kompleksim de yok.
İtalyan yeni gerçekçi sinemasında işlenen gençlik-ümit
O Sevdalar Ezeldendi’yi, İkinci Adım ([İA]1999; İkaros,
Biyografimde benim de ‘kolej mezunu’ olduğum yazılıdır.”
ikilemini işleyen filmlerdekine benzer kahredici kederle
2019) yapıtıyla birlikte almayı yeğledim. Aynı tarihsel
“Sonuçta onlar da gençti, ‘iyi’ çocuklardı, ancak koleje ‘sen
yarattığı müthiş atmosferle örüntülüyor romanları Tahir.
dilimde aynı evrenler üzerine kurulu birbirine ayna tutan
farklısın, sen başkasın’ diye gönderilmişlik, okul arkadaşlarımın
Üstünkörü bakışla sanki çizgiselmiş gibi algılanabilecek
yapıtlardı çünkü bunlar.
çoğunun her hallerine sinmişti.” “‘Kolejli’ olgusunu ‘simgesel’
yaklaşımın ardında farklı bir derinlik, katmanlaşma
Romanlar uzun yıllara yayılmış ya da aralarına yıllar
bir metafor olarak kullandığım açık.”
getiriyor denebilir taşraya, adeta o filmlere eklenebilecek
girmiş, farklı zaman eşiklerinde verimlenmiş görünüyor.
“Osmanlı’da kolej yoktu ama ‘iyi aile’ çocukları, özel
sinopsis doruğu halinde.
Yapıtlardan ilki (İA) 1975-1997, ötekiyse (OSE) 1970-
hocalardan ders alırlardı.” “Oysa günümüzde, bir yandan
Olguya bakıştaki kavramsallık açısından, edebiyat bağlamında
2023 evresinde tamamlanıyor. Belli ki Tahir’in, kendisinin
yurtdışı gezilerinde çattığı keyifleri sosyal medyada
alabildiğine özgün bir yapıt çıkarıyor ortaya. Bu yanıyla göz
de yakın olduğu yaşlarda anlatısını kaleme almaya
paylaşıp, havuzlu eğlentilerde içki kadehlerini kameranın
ardı edilmemesi gereken romanlar bence bunlar. Kasalar dolusu
başladığı, araya zaman girince bu çağlardan uzaklaşsa da
(ve herkesin) gözüne sokup, bir yandan da coğrafyasız /
hurufatla elde dizilerek yayımlanan taşra gazetelerinin sanat
anlatı evrenlerini gerçekçi bir zemin üzerine oturtabilmek
tarihsiz ürünleriyle ‘iyi edebiyat’a talip ‘kolejliler’ eksik
sayfaları (İA), “ikinci el olarak, bin bir hevesle ve baba(y)a
amacıyla buna dönük yoğun çaba harcadığı anlaşılıyor.
değil, lakin gerçek ve kalıcı edebiyat, somut coğrafyalarda
yalvarıp yaka(rıl)arak aldır(ılan)” (OSE, 71) yazı makineleriyle
Nitekim O Sevdalar ezeldendi’nin arka kapağında, bunu
‘hayat mektebi’nde pişmiş edebiyattır!”
unutulmaz akış ivmesi kazandırıyor anlatısına Tahir Abacı.
dillendiren not öylece duruyor.
(Cumhuriyet Kitap; 27 Şubat 2020)
Hele günümüz genç şair-yazarları mutlaka okumalı bunları.
Tahir Abacı, bir biçimde tanıklığını yaptığı kestirilebilecek
Tahir, ODTÜ’lü romancıların da çıktığı işte bu “hayat
ODTÜ çıkışlı yazarlarla girdik konuya. Bayram soluması
o delikanlıları “şövalye yürekler” (İA, 26) diye anıyor. Liseyi
mektebi” fırınında pişmiş edebiyat örneği romanla geliyor:
bir yazı (04.04) ardından 18 Nisan’da bu kez yine ODTÜ
bitirmiş, bitirmek üzere yaşları 17-18’lerde gezinen bu güzelim
O Sevdalar Ezeldendi ([OSE] Sözcükler, 2023).
kökenli Fatih Atila’ya geleceğim.
taşra delikanlıları yaşamla sanatın gerçekliği arasında bocalaya
Kimileyin toplumsal gelişmeler, “yazınsal zor”u,
21 Mart Dünya Şiir Gününüz kutlu olsun efendim…
n
yalpalaya yol almaya çalışır.
“siyasal zor”la çakıştırıp buluşturarak birlikte yol
Ama “aşk hali, (onları) sıyırıp geçe(rken)” (OSE, 131)
almalarını sağlayabilir. 1968 kuşağıyla bir kez daha
www.sadikaslankara.com, her perşembe öy-
cinsellik karşısında deneyimsizlikten başları dönse de
parlayan devrimci edebiyata biraz da bu gözle bakılabilir.
kü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncel-
ümitleri peşinde, “[ö]zlemle ardına düştü[kleri] kutsal
ODTÜ’lü yazarlardakine benzer değerler dizgesine bağlı
lenerek sürüyor.
LEYLA HACIZADE PAMUK’TAN
‘RUS EDEBIYATINDA NEOSENTIMENTALIZM’
on dönem dünya edebiyatında yeni bir edebi eğilim olarak akımını değil, çağdaş Rus edebiyatı, tarihi süreci içerisinde kadın
ortaya çıkan, fakat çağdaş Rus edebiyatında kendine da- imgesinin Rus edebiyatındaki yeri, çağdaş Rus kadın yazarlar
S ha çok yer edinen neosentimentalizm akımı kadın imgesi-
gibi kapsamlı konuları da irdeliyor.
ne ağırlık verir ve kadının toplumdaki yerini irdeler.
Yazar bunu yaparken sadece teorik bir çalışma yapmakla ye-
Rus kadını, tarihi gelişim içerisinde çeşitli zorlukları aşmış, kendini
tinmiyor aynı zamanda çağdaş Rus edebiyatından eser örnekleri
ifade etmeye çalışmıştır. Günümüzde ise önceki dönemlerde yaşa-
de seçerek çeviriyor ve değerlendiriyor.
n
dığı hayal kırıklıkları ve bastırdığı fırtınalara güncel sıkıntılarını ekler.
Leyla Hacızade Pamuk, Rus Edebiyatında Neosentimentalizm Rus Edebiyatında Neosentimentalizm / Leyla Hacızade Pamuk
(Çizgi Kitabevi) adlı incelemesinde, sadece Neosentimentalizm / Çizgi Kitabevi / 159 s. / 2023.
18 21 Mart 2024