22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

eni Türk Edebiyatı alanının otoritelerinden biri olan Prof. Dr. İnci Enginün 1989 yılında “Cahit Sıtkı Tarancı, Evime ve Nihal’e Mektuplar” isimli çalışmasında Cahit Sıtkı Tarancı’nın ablası Nihal Erkmenoğlu ve diğer aile fertlerine yazdığı 61 mektubunu yayımlar. Bu çalışmanın önsözünde “Elbette ki bu mektuplar tam değildir. Cahit Sıtkı Tarancı’nın kimse ile didişmeye, kimseyle kötü olmaya kalkışmayan dost çehresi, başkalarına yazdığı mektuplara da yansımış olmalı. Umarım ki onlar da bir gün yayımlanır ve biz şiirinden hiç taviz vermeyen sanatçıyı bütün cepheleri ile de tanırız.” saptama ve dileğinde bulunur. Enginün hocanın dileği aşağıda hikâyesini anlatacağım ve metnini yayınladığım mektupla kısmen de olsa gerçekleşiyor. Benim de dileğim böyle bir şansın Cahit Sıtkı Tarancı’nın bütün mektuplarının başına gelmesine. 2006 yılında Sahaf Turkuaz olarak satın aldığımız Gazeteci, yazar Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kitapları ve arşivi içinden çıkan bazı mektupların içinde Cahit Sıtkı Tarancı’nın 1933 – 1935 yılları arasında henüz Mülkiye (Siyasal Bilgiler) Mektebinde öğrenci iken Feridun Fazıl’a yazdığı mektuplar da bulunuyordu. Bu mektupların üçü “Mülkiye Mektebi” antetli kağıtlara diğer mektup ise 3 uzun dosya kağıdına arkalı önlü olarak yazılmıştı. Üç mektup tamamen haberleşme üzerine kaleme alınmış dost ve arkadaş edebiyat çevresinden bilgiler, yaşanmışlıklar, meraklı sorular ve cevaplar içermekteydi. Dördüncü ve üç sayfalık mektup ise Feridun Fazıl Tülbentçi’nin 1935 yılında hazırlayıp, bastıracağı “Büyük Harpten Sonrakiler” isimli şiir antolojisindeki Cahit Sıtkı bölümüne konulacak şiir seçkisi ve şairin edebiyat hakkındaki duygu ve düşüncelerini içeriyordu. Cahit Sıtkı’nın eliyle hazırlanan bu 6 sayfalık uzun metin hem şairin edebiyat görüşlerini hem de şair, yazar arkadaşlarının eserleri hakkındaki düşüncelerini yansıtması nedeniyle önemini hâlâ koruyor. Tarancı’nın edebiyat görüşleri, o zamana göre bilinmeyen yepyeni şiirleri, ruhsal halini ve de hoş dedikodular yansıtan bu sevecen yazışmalarının muhatabı Feridun Fazıl Tülbentçi ile ahbaplığı Tarancı’nın 1933 yılında bir Ankara seyahati ile başlamaktadır. Cahit Sıtkı’nın babası ile daha önce tanışıp, şairin babasına kendisini sevdiren Feridun Fazıl Bey Tarancı’nın Ankara’ya gelişinde onu büyük bir sevgiyle karşılamış hatta ona evini açmıştır. Ankara Defterdarlığında memur olarak görev yapan Feridun Fazıl Bey ve 1930’lu yıllarda Ankara’da bulunan edebiyatçı gençler, şair Cahit Sıtkı Tarancı ile hemen dost ve arkadaş olmuşlar, mektuplardaki ifadelerden de anlaşıdığı gibi neşeli, keyifli günler geçirmişlerdir. 1932 yılında “Sabahtan Bir Saat Evvel” başlıklı bir şiir kitabı çıkarmış bulunan Feridun Fazıl Bey ve arkadaşları Cahit Sıtkı’ya Cumhuriyet edebiyatında güçlü bir yeri, ağırlığı olduğunu hissettirmişlerdir. Şair bunu ablasına yazdığı bir mektupta “On senelik edebiyatta benim de yer tutmam tabii çok hoşuma gitti” diyerek belirtir. Cahit Sıtkı Tarancı’dan Feridun Fazıl Tülbentçi’ye yazılan 4 ocak 1934 tarihli mektup edebiyat ve basın tarihi açısında ilginç bilgiler, şairin değişik saptamalarını, hoş anekdotlar içermektedir. Edebiyat ve S A Y F A 2 2 n 5 Y K irli Çıkı EMİN NEDRET İŞLİ Cahit Sıtkı Tarancı’nın kaleminden: Edebiyat dünyasından haberler Feridun Fazıl Bir Mektub Orada iki saat kadar Ahmet Hamdi’yle çene çaldık. “Varlık”ın son nüshasında yani 11 inci nüsha senin ilan edilen şiirinin ismini beğendiğini söylemişti. Hakikaten “Tekrar Yaşayacağım” çok güzel bir şiir ismi. Hayırlısı kendisini gelecek sefer görüşümde şiirin hakkındaki fikrini sorar ve onu bir mektubuma gıda yapmaya çalışırım. Bana kalırsa bu son şiirin şimdiye kadar yazdığın en güzel şiirdir. Bir kere his tarafı çok kuvvetli… Tahayyül dünyası zengin olduğu kadar da geniş… Kalıba dökerken bir kaç mısrada aksadığın halde meselâ “tertemiz bir iklim” bendi hoşuma gitmedi heyeti umumiye itibariyle muvaffak olmuşsun. Hele son mısra’ çok hoş... Yalnız o fil, ejder, balık, böcek, kuş isimleri insanı Afrika’nın kızgın ormanlarına, masallardaki esrârengîz memleketlere, denizler dibindeki zengin âlemlere, göklerin yedi katına adetâ arşı âlâya götürüyor. Tülbentçi’ye basın tarihi açısından değerli bulduğumuz bu önemli belgeyi Cumhuriyet okurları ile paylaşıyoruz. Mülkiye Mektebi Yıldız 4 / 1 / 1934 Hayrettin Kazım’ın da mektubunu senin zarfına koyuyorum… Lütfen kendisine verirsin. Onun şiir defterini hakezâ senin adresinle gönderiyorum Aziz dostum Feridun Fazıl; Uzun müddet senden de haber çıkmayınca –tıpkı Muhip’ten olduğu gibi doğrusu epeyce bedbin olmuştum. Geçen gün aldığım mektubun karanlıklarıma ışıltılar serpdi. Tanıdığım ve sevdiğim kimseler tarafından unutulmamış olmak beni en fazla sevindiren şeylerden biridir. Hay yaşayasın dostum. Unutkanlığın ve ihmalkârlığın evci bâlâsında olan Ahmet Muhip Bey’i yeni memuriyetinden dolayı benim nâmıma tebrik ederken yine benim nâmıma kulaklarını da çekmeyi unutma... Ziya Osman “En büyük şair Necip Fazıl’dır” demediği gibi ben de “En büyük şair Ahmed Kudsi’dir” demiyorum… Hem canım zaten o makale bir tenkitten ziyade bir intibaın anlatılışıdır… Hiç birini büyük bir şair telakki etmemekle beraber Necip Fazıl’ı Ahmed Kudsi’ye tercih ederim. Çünki birincisindeki genişlik ikincisinde yoktur. Ahmed Kudsi “Pervane” şiirinde kendi kendini çok güzel anlatmıştır. Yine hiç birinde bir Ahmet Haşim’in görüşü yoktur. Ahmet Hamdi dedin de hatırıma geldi. Geçenlerde galiba on beş gün kadar oldu Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmiştim. 2 0 1 5 Feridun Fazıl Tülbentçi’nin (üstte) 1935 yılında hazırlayıp, bastırdığı “Büyük Harpten Sonrakiler” isimli şiir antolojisi. Yanda ise Necmi Rıza’nın çizgileriyle Feridun Fazıl . Hakikaten öldükten sonra böyle bir şey olmak fena değil… Ne yalan söyleyeyim ben böyle bir şiir yazmış olsaydım daha ziyade çiçekler ve rayihalardan bahs ederdim… Bu güzel şiirinden dolayı seni tebrik etmek isterim… İnşallah gelecek şiirlerin bundan da mükemmel olurlar. Behçet Kemal Bey’e Allah selâmet versin. Avrupa’da yüksek edebiyat tahsil buyursunlar da avdetlerinde bizleri irşat etsinler, âmin ! Geçen hafta Ahmet Hamdi’yle Şükufe Nihal’e davetliydik. Çayda İsmail Habip Bey, Lüsyen Abdülhak Hâmit Hanım da vardı. Şükufe Nihal Hanımefendi otuzsekiz yaşlarına rağmen hâlâ şâyânı arzu.. Tabii bermutat şiirler filân okundu… Şükufe Nihal hikâyemsi bir şiirini okumak lutfunda bulundu… Tabii kötü bir şiir… Fakat Ahmet Hamdi ile kompliman yapmakta adeta yarıştık. Ahmet Hamdi “Yarasa” şiiriyle henüz bitirmediği uzun bir şiirin bitmiş parçalarını okudu. Şükufe Nihal Ahmet Hamdi’nin mısalarına “cin işi mısralar” diyor. Bendeniz de Şükufe Nihal Hanımefendinin ısrarları üzerine ve beğenmek lutfunu gösterdikleri “Gece Bir Neticedir”le “Zaman Bir Kuşak Gibi”yi ve son şiirim “Yağmur Yağarken”i okudum. İsmail Habip Bey üstadımız iltifat buyurdular: “Bravo! Yeni bir ses!”. İşte böyle Feriduncuğum, sana iyi havadis verdim… Mamafih bitti zannetme, dahası da var. Peyami Safa’ya: “Feridun Fazıl, Cumhuriyet gazetesinden çıkıp çıkmadığını ve niçin yazı yazmadığını soruyor üstadım” dedim… Çok memnun oldu… “Le Mois” mecmuasında bir makale intişar etmişti… Türkiye hakkında yüzde yetmiş lehte ve mütebakisi aleyhte… Yunus Nadi, Peyami Safa’yı çağırıp bu makaleyi “Cumhuriyet”e tercüme etmesini söylemiş… Peyamicik de tabii tercüme etmiş… Ankara’da nazarı dikkat ve hiddeti mucip olmuş ve Peyami Safa’nın Cumhuriyet gazetesiyle alakası kesilmesi ferman buyrulmuş… Fakat kabahat Yunus Nadi’de olduğu için kurnaz patron Peyami’ye: “Bir müddet için yazı yazma da, meseleyi yatıştıralım” demiş… Vaziyet bundan ibaret… Yoksa birkaç gün sonra Peyami yine yazacaktır ve aynı gazetede yılbaşı gecesi Peyami ile beraberdik… Fakat doğrusu eğlenemedik… Ne yaparsın her vakit eğlenmek, eğlenmek değil de eğlenebilmek olmuyor. Geçenlerde otobüste –Beşiktaş’tan Taksim’e giderken Necip Fazıl’a rastladım… Üstat bermutat mücevherler yumurtlamaktan fariğ olmadı. Daha ne istersin Feriduncuğum… Fuat Tayyip’e selamını söyledim… Bilmukabele selamlarını gönderiyor… Hayrettin Kazım’a da yazdım… Senden de bir ricam var: Yaşar’a gönderdiğim son şiirin ismi “Yağmur Yağarken” idi… Lütfen unutmaz ve söylersin ki bu ismi değiştirip yerine “Yağmur Yağadursun” ismini koysun. Her halde unutmamaya çalış Feriduncuğum. Âlem yine ol âlem devran yine ol devran.. Yeni bir şey yok.. Mektepte sıkıntıdan başka ne olabilir ki!.. Bayramda geleceğini söylüyorsun. Her halde beklerim.. Yaşar’a, Muhip’e Hayrettin Kazım’a selamlar.. Senin de iştiyakla gözlerini öper, mektuplarını beklerim aziz kardeşim. Cahit Sıtkı [Tarancı] K İ T A P S A Y I 1 3 0 7 M A R T C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear