05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Uğur Mıstaçoğlu'ndan bir aile romanı Biri anlatsın, nedir bu noğmal? Uğur Mıstaçoğlu’nun “Noğmal”i, sıradan bir hayat süren ailenin içinde, patlamaya hazır bir bombanın ve cinnet halinin nasıl gizlendiğini anlatıyor. Yazarın zaman zaman eğlenceli bazen de trajik üslubu üçüncü sayfa haberlerinin ve “ruhun gıdası” dedikoduların ne şekilde oluştuğunu da gösteriyor. r Ali BULUNMAZ erameti kendinden menkul, saadeti ve entrikası bol, kasım kasım kasılanların cirit attığı aile tabloları bu aralar pek revaçta. Özellikle izlenme oranları yüksek, senaryo fakiri dizi sektörü çoğu insanın büyük boşluklarını doldurması için birebir. Haliyle sıkıntıdan nereye el atacağını şaşırıp racon kesenler de bu yapımların baş karakterleri. Anlayacağınız kaportası sağlam ama döşeme evlere şenlik. İç sıkıntıları, buhranlar ve varlığın tuhaf yokluklar getirdiği düzeysizlik bu kurgularda almış başını gidiyor. İşin bir de sıradan tarafı; yani sokaktaki insan boyutu var ki orası senaryolardan daha eğlenceli. Bazen de hayli dokunaklı. Hareketi bol, kavga ve atışması dikkat çeken, küçük mutluluklarıyla kendi yağında kavrulup giden, yeri geldi mi patlayıveren gerçek hikâyeler: Onlar sahiden de roman olabilecek, olduğunda okunacak ve okunduğunda da üstünde durup düşünülecek türden. Dengeyi tutturduğunu düşünüp git gelleriyle kendi içinde hoşluklar barındıran hikâyelerin nefes alıp verdiği yerler de tam o sokak işte. Bunları bulup çıkarmak ya da böylesini yaratmak mesai istiyor çünkü sıradanı anlatmak veya yalınlığı yakalamak güç, bıçak sırtı bir iş. Bu türden bir hikâyede ağır mevzular yer alsa da onların eğlenceli ya da en azından tebessüm ettiren yanını bulduracak kapılar da kendiliğinden açılıyor. Uğur Mıstaçoğlu da Noğmal’le bu minvalde bir fotoğraf çekmiş. İÇ SES VE ŞÜPHELER Mıstaçoğlu, Noğmal’i bir çekirdek ailenin sıradan yaşamı üstüne inşa etmiş. Orada gürültü patırdı da var, takılıp kalınan küçük ayrıntılar da. Sakinlik de mevcut öfke ve küfür de. Tabii bir de mahalle eşrafı, konu komşu ve muhabbet. Ailenin “yıldızı”, “babası hariç eşşoğlueşşek” Bahadır. Asabi pederi İlhan Baba’dan her gün düzenli küfür yiyen bu genç, annesi ve ablasının nispeten koruması altında. Bahadır’ın, babasından sunturlu küfürler yedikçe kendine kapaklanması ve kafasına sorular üşüşC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I K mesi, mazisi eski ve hiç de yadırganmayacak çatallı bir öyküsü bulunan babaoğul geriliminin bir yansıması gibi. Bahadır’ı isyan ettiren, affedersiniz, eşek kadar olmasına rağmen babasının onunla bir gün efendice konuşmaması. Yalnız kaldığında bağırıp dövünmesi de aynı sorunun sonucu. Dışına atamadıklarını içinden gelen sesle paylaşan ve bu yüzden sıyırmanın eşiğine gelen, “bir baltaya sap olamamış” bir çocuk Bahadır. Babasının hır gürü eksik olmaz ve annesi Sabia, ablası Duygu’ya bol sevgi sunarken Bahadır da içindeki sese biraz daha yaklaşıyor. Annesinin Bahadır’a “efendi”, babasının “salak”, ablasının “saf” dediği ailenin efradını cami, ağyarını mani tarifi böyle. Kıskandığı, gıcık ve sinir olduklarının listesi, birleştirsen yol olacak Bahadır’ın kafayı takmadığı şey neredeyse yok gibi. Elbette en başta babası ve sonra geri kalan her şey. Eee haliyle iç sesin kulağını daha fazla çınlatıyor bu durumda. Öküz ve odun kocalarını çekiştiren komşularına gidip gelen anne Sabia’nın durup durup Bahadır’ın evde oturuşundan dert yanması, “iç ses”in tahmin ettiği ama duymadığı bir şey, onca hırtlığına rağmen kocasını sevdiğini söylemesi de. Bahadır’ın annesine “geveze” demesinde var bir hikmet. Annesinin komşu gezmesine gidip konferans verdiği saatlerde, dıştan suskun içten geveze Bahadır’ın büyük bir hırsla boş CV’li iş başvuruları yapması biraz olsun kafasını dağıtıyor. Gel zaman git zaman, Sabia “Kocamın hayatında başka bir kadın mı var?” diye kendisini yiyip bitiriyor, bir de elinin altından eksik olmayan çekirdekleri. Bahadır girdiği ilk işte üç beş gün dayanabiliyor, Duygu bir ilişkiye başlıyor. İlhan Baba ise eşinin durgun halini çözmeye uğraşıyor: “İlhan Baba, karısının dedektifliğe soyunduğundan, kızının patronuyla bilinmez bir ilişkiye yelken açtığından, oğlunun planları doğrultusunda başladığı işten bihaberdi. İşe gidip geliyor, akşam olunca Konuksal Ekmek Fırını’na uğruyor, en taze ve pişkininden ekmeğini alıp eve geliyordu.” KİMSE KENDİSİNİN ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERİ OLACAĞINI DÜŞÜNMEZ Bedirciklilerin her akşam beraberce sofraya oturuşu, Bahadır’ın şamar oğlanı oluşu, Duygu’nun babasıyla beraber eve ekmek getirişi ve anne Sabia’nın çekip çevirdiği düzenle normal bir aile tablosu var gözümüzün önünde. Fakat bir yandan da eşinden yediği paparalarla soluğu meyhanede alan potansiyel aldatan ve olağan şüpheli bir koca. Yıllardır, aile saadetine rağmen abla kardeş “Önce kim boşanma davası açacak?” totosu oynarken bir zaman geliyor komşuların da verdiği gazla Sabia’nın aklına evliliği bitirme düşüncesi giriyor. Kocasının kendini aldatMıstaçoğlu’nun “Noğmal”de anlattığı aile yabancısı tığından şüphelenmesine beraber olmadığımız türden. Bir zaman geliyor, cümbüşü ve itiş kakışı bol günlerin yerini tuhaf bir intikam ve gaze ve solo dedikodular da karışınca mevzu çatallanıyor. Tam bu sıratelerin üçüncü sayfalarına düşen aile fertleri alıyor. 1307 5 M A R T da Bahadır da başladığı yeni işin cesaretiyle bürodaki sekretere tutulup zilinde kendi adı ve soyadının yazacağı evin ve evliliğin hayalini kurmakla meşgul. Ancak asıl bomba, ablanın evlilik kararı alması ve “kız isteme seansında” müstakbel damadın ailesinin resmen sorguya çekilmesi. Kıskançlık didişmelerinin yerini alan patavatsızlıklar geceye renk katarken Bedircikli ailesinin hatıratına bir tuhaf sayfa daha ekleniyor. Aslında aldatılma şüphesi ve “kız isteme seansının”, Bedircikli ailesindeki havayı döndürdüğü söylenebilir. Çünkü bu olayları izleyen iki kafa darbesi, hem Sabia’da hem de İlhan Baba’da büyük bir yara açıyor. Hani derler ya hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Romanın kırılma noktaları bunlar. Mahallelinin ağzına çiğneyecek sakız verilirken ailenin de kabuğu çatlıyor. Bu aşamadan itibaren İlhan Baba’nın yataklara düşmesini fırsat bilen Bahadır’ın “yükselişine” tanık oluyoruz. “Salak” oğul, adeta intikam alırcasına babasının üstüne oynamaya başlıyor. Ağzı var dili yok baba ise elini ayağını oynatıp sinirden köpürdüğünü belli etme telaşında. Bahadırİlhan Baba ilişkisinin büyük boşluğu da böylece ortaya çıkıyor: “Hayat, yaşananlara verilen anlamlardan ibaretse eğer Bahadır, sahibi tarafından terk edilmiş, rotasını kaybetmiş, üstüne üstlük bir de uyuz olmuş, hatur hutur kaşınan sokak köpeğinden farklı hissetmiyordu.” Tahtını kaybeden babanın kederi gizli saklı evlenen kızıyla, deliren eşiyle ve zincirlerini kırıp günden güne nankörleşen oğluyla katlandıkça katlanıyor. “Normal” aile, anormalliğin sınırlarını zorlamaya başlıyor kısacası. “Salak” Bahadır, babasından öç alırken İlhan Baba’nın hali içler acısı. Bedirciklilerin evi akıl hastanesinden hallice. Aile önce yokuş yukarı hızla tırmanıyor sonra çıktığı vitesle aşağı yuvarlanıyor. Acayip bir silsile her şeyi ortaya döküyor; söylenmeyen ve yapılamayan ne varsa o iki kırılma noktasıyla beraber yüzeye çıkıyor. Baba baskısından trajik biçimde kurtulan ve empati yoksunlarından, faşistlerden, baba yıldırısından, “yaratılanı yaradandan ötürü sevdiğini” söyleyen yalancılardan nefret eden Bahadır dış dünyaya açılıyor, İlhan Baba ve Sabia da içine kapandıkça kapanıyor. Sonrası babanın geç kalmış öğütleri ve itirafları, Bahadır’ın şoke eden hainliği, Duygu’nun yanılgısı ve Sabia’nın sabuklamaları. Bedircikli ailesinin, İlhan Baba’nın okuduğu gazetelerin üçüncü sayfasına düşmesi de her şeyin üstüne tüy dikiyor. Kimse, her gün okuduğu gazetenin üçüncü sayfasına haber olacağını düşünmez ki zaten! Mıstaçoğlu’nun anlattığı aile fertleri, yabancısı olmadığımız türden. Yanlış anlamalar, anlamamalar, anlaşılmamalar, şüpheler ve ithamlarla yaşayıp gidiyorlar bir yere kadar. Fakat cümbüşü bol aile manzarasının, ilişki(sizlik)ler ağıyla kâbusa dönmesi yazar tarafından ince işçilikle anlatılıyor. O zaman da hiçbir şey normal görünmüyor göze. Belki de her şey “noğmal.” n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Noğmal/ Uğur Mıstaçoğlu/ İletişim Yayınları/ 178 s. 2 0 1 5 n S A Y F A 1 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear