Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi Hayaletli mayaletli bir kitap yazmak... Komik, meraklı, açıksözlü, şaşkın, âşık, içten, dürüst ve şirin Memo ile ilk tanışıklığımız, “Memo’nun Hayatı ve Eserleri” serisinin ilk kitabı “Böyle de Ödev mi Olur?”aracılığıyla olmuştu. r Mavisel YENER dersiniz? Fatih Erdoğan’ın, Türk Dili Dergisi’nde (Sayı: 756) yayımlanan “Kitaplar, Dedem ve Küçük Prens” başlıklı yazısından öğreniyoruz ki küçüklüğünde, okumanın tadına vardığı, biriktirdiği kitapların çoğu Jules Verne kitaplarıdır (Benim de öyleydi doğrusu). Memo’nun yakın arkadaşı Köfte’nin tek bildiği kitabın Ay’a Yolculuk olarak seçilmesini, Erdoğan ile J.Verne arasındaki derin dostluğun izi olarak değerlendiriyorum. F atih Erdoğan’ın çizimleri ve kurgusuyla can bulan Memo, öğretmeninin verdiği “Aşk var mı yok mu?” sorusunun peşine düşmüştü. Memo’nun komik serüvenini okurken onun yakın arkadaşı Köfte ile de tanışmıştık. Serinin ikinci kitabı “Böyle de Kitap mı Olur!” ilkokul dördüncü sınıftaki Memo’nun harika çizimleriyle başlıyor. Memo, annesini, babasını, kedisini, kardeşini, ‘süper kahraman!’ olan kendisini, sevdiği yemeği, arkadaşı Köfte’yi çizdiği resimlerle okura gösteriyor. Köfte de çizim yapmayı seviyor. O, derste bile gizli gizli karikatür çizen biri. Karikatür sevdası yüzden neler yaşadığını merak ediyor, sınıfa gelen müfettişin başına ne işler açtığını öğrenmek istiyorsanız, hemen sayfalara gömülün derim. Kitabın alt metni, çevre bilinci, satranç, resim sanatı, önyargılar ve daha pek çok motifi de barındırıyor. Memo’nun öğretmeni takmış kafaya kitapları! Kitap okuyup okumadıklarını, eğer okudularsa hangisi olduğunu sorup duruyor öğrencilerine. Oysa Köfte kitap okumuyor. Bildiği tek kitap Ay’a Yolculuk. Üstelik, sonuna kadar okuyup okumadığını kimseler bilmiyor. Öğretmen sorduğunda, her hafta bu kitabın adını söylüyor. Bu nasıl bir aya yolculuk ki, haftalardır okuya okuya bitirememiş Köfte! Öğretmen kül yutar mı hiç? Köfte “Ay’a Yolculuk” deme hakkını yeterince kullandığı için artık başka kitap adı bulması gerek, fakat onun kitaplarla hiç alışverişi yok, uyduracak kadar bile bilmiyor. İşi gücü, onun bunun karikatürünü yapmak. Yazar, neden Ay’a Yolculuk kitabını işaret ediyor 2 0 n 5 bir kitap bile yok odasında. Acaba mobilya kataloğundan fikir alabilir mi? Eski rehber yardımcı olabilir mi peki? Ay’a Yolculuk kitabını defterine yazsa, adını ve kahramanların cinsiyetlerini değiştirip öğretmene gösterse olur mu? Nereden anlayacak öğretmen onun kopya çektiğini? Bu fikirden vazgeçip, sınıf arkadaşları İpek’ten yardım istemeyi seçiyorlar. Bakalım İpek onların işini kolaylaştıracak mı yoksa da sorun daha karmaşık hale mi gelecek. Memo’nun ailesine konuk gelen, sürekli “pırt” yapıp ortalığı kokutan Hüseyin Amca (Fatih Erdoğan pırt yapmayı daha ayıp anlatıyor ama benim terbiyem müsade etmiyor yazmaya tabii!), mahalledeki teneke ev, bahçeye ruhsatsız bina yapmaya çalışan Fevzi Bey, çocuklara esin kaynağı olabilecek mi bakalım. KENDİ ZEKÂSINA GÜVENEN YAZAR OKURUNKİNE DE GÜVENİR! Okula söyleşiye gelip sürekli “ben ben ben” diyerek uzun ve sıkıcı bir konuşma yapan yazar Tankut İsilik mi çocuklara ışık olacak yoksa da? Hiç kuşku yok ki, “Böyle de Kitap mı Olur!”u Tankut İsilik gibi bir yazar yazmış olsaydı, kitaptaki yazar karakterini, çocuklara nasıl yazmaları gerektiğini “engin” bilgisi ile öğreten bir karakter olarak kurgulardı. Hatta, çocuklar ona minnettar kalırlar, kitap böylece sonlanırdı. Ama kitabın yazarı Fatih Erdoğan olunca işler değişiyor. “Ben olsam…” ile başlayıp yüzlerce cümle kuran, çocuklara ukalalık eden Tankut İsilik karakteri egosuna yenik düşüyor, çocuklar da onun YAZILIP ÖĞRETMENE GÖSTERİLECEK BİR KİTAP Köfte, defterine öğretmenin karikatürünü çizerken yakalanıverince olanlar oluyor. Öğretmenin “bu kimin karikatürü?” gürlemesi ile yalanı kıvırtıveriyor Köfte: “Hayaletin resmi o!”. Köfte’nin, Memo ile birlikte “Teneke Evin Hayaleti” adlı bir kitap yazdığını, kitabı resimlediğini uydurması, öğretmenin bu kitabı görmek istemesi ile birlikte serüven çok komik, bir o kadar da merak yüklü hale geliyor. İki kafadar aldılar mı başlarına belayı? Kolaysa yaz bakalım hayaletli mayaletli bir kitap! Madem ki kitap yazdıkları yalanını uydurdular, bu kitabı gerçekten de yazıp öğretmenlerine göstermeleri gerekiyor. Peki, nasıl yazılacak koca kitap? Konusunu, olayları, kahramanlarını, türünü bulmaları gerek. Köfte hiç kitap okumadığı için fikir alabileceği M A R T 2 0 1 5 la dalga geçiyorlar! Kitaptaki yazar tiplemesi Tankut İsilik, öğretmenlerin yazara yaklaşımları, müdürün sürekli olarak yazarın adını yanlış söylemesi, mizahın eleştirel gücünü ortaya seren örnekler. Kitabı kahkahalar içinde okuyoruz fakat, Tankut İsilik karakteri üzerinden yapılan ciddi bir eleştiriyi de gözardı etmeyelim. Dili ve öyküleri değişmez kurallarla sabit görmek hem edebiyatın hem çocuğun doğasına uymaz. Eğitim sistemi içinde çok yaygın olarak “edebiyatı kurallara bağlama” eylemi çocukların imgelem gücünü yerle bir eder. Kitaptaki “yetişkin” karakterlerin de yaptıkları budur. Oysa çocuklar özgür kaldıklarında, sözcükleri dizip bozarak, yaşamın da diyalektiğine denk gelecek biçimde, anlamlı öyküler uydurabilirler. Tıpkı Memo ve arkadaşlarının yaptığı gibi, bundan büyük haz alırlar. Oysa Memo ile arkadaşları, yetişkinlerin öğütleyici konuşmalarından etkilenmiş olsalardı süreç bambaşka işleyecek, özlerini ortaya koyamayacaklardı. İşte, Tankut İsilik örneği üzerinden Fatih Erdoğan’ın yetişkin okura göz kırpmasının nedeni budur. Yaratıcı yazma atölyemde kullandığım “Eğlenceli Şeyler Kitabı” ve “Öykü Yazmayı Seviyorum”un yanında okutacağım bir kitap daha bulmaktan sevinç duyuyorum. “Böyle de Kitap mı Olur!” adlı bu yapıtın, yaratıcı yazma işliği yapan herkesin dikkatini çekmesini dilerim. Metin, çocukların kendi gerçekliklerini öteye taşıyabilmeleri, en yüksek ihtimallerini oluşturabilmeleri için ipuçları sunuyor. “Keşke ben yazsaydım” diye düşündüğüm bu harika kitapta, yazma sanatının inşasını eğlenceli bir kurgu aracılığı ile veriyor Fatih Erdoğan. Bunu yaparken çocukların yaratıcılığına duyduğu saygıyı sezdiriyor. Bir kitap yazmaya çalışan çocukların karşılaşabilecekleri engelleri, bu engelleri aşma yollarını gülmece kurgusu içine ustaca yerleştiriyor. Okurlara “yazmak istiyorsanız araştırın” demek yerine, kahramanları komik bir araştırma sürecine sokuyor. Bunu yaparken statükoyu sürekli sorguluyor. Okurun zekâsına güveniyor. Kendi zekâsına güvenen yazar okurununkine de güvenir! Aramızda kalsın, çocuk edebiyatının deneyimli kalemi Fatih Erdoğan’ın ironik zekâsını, özgün kurgularını, kitaplarını resimlemesini, çocuklarla kışkırtıcı işbirliğini, oyunbaz dilini öylesine kıskanıyorum ki “Böyle de Kitap mı Olur!” diyorum. n www.maviselyener.com Böyle de Kitap mı Olur! / Yazan ve Çizen: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayıncılık/ 240 s. / 2014 / 8+ K İ T A P S A Y I 1 3 0 7 S A Y F A C U M H U R İ Y E T