28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Öner Yağcı’dan ‘Kir’ Günümüz bağlamında ‘Kir’ Kendine özgü sıcak, etkili anlatımıyla “Kir”de, 1914 Ağustosu’ndan başlayıp 1919’a dek yaşanan olayları ele alıyor Öner Yağcı; Anadolu insanının gerçeğiyle yüklü tarihin bu aralığında, Amasya’dan Sarıkamış’a, Sibirya tutsaklığından Kuvayı Milliye’ye uzanan bu süreci anlatıyor Yağcı. ? Emine AZBOZ mperyalizm, yeni dünya düzenin ülkemize ve uluslara dayatmasıyla her şeyin küresel sermayenin isteği doğrultusunda gelişmesi, güzel ve yararlı olandan halkın değil, salt egemenlerin yararlanması, küresel sömürgecilerin çıkarına ters düştüğü için ulus devletlerin ortadan kaldırılmaya çalışılması, yaşadığımız çağın yadsımayan gerçekliği. Bu süreçte, Tokat/Zile doğumlu yazar/şair Öner Yağcı’nın konusunu tarihten alan “Kir”i, dün, bugün, yarın bağlamında okunduğunda, roman gerçekliği ile ülke gerçekliğinin örtüştüğünü görmek içini acıtıyor insanın. Bu yönüyle bir ulusun dününü, bugününü ve yarınını öğrenmek isteyenler, ülkenin romanları (edebiyatı) ile türkülerine bakmalı önce: Onlarda “Kir”deki gibi bilinmeyen,duyulmayan ne tarihi gerçekler gizlidir; tarih kitaplarının yazmadığı. Kimilerince resmi tarih diye küçümsenen tarihimizi, çıkarları doğrultusunda eğip bükerek çarpıtan bilim adamları ne söylerlerse söylesin, insanları kandırıp nasıl yönlendirirlerse yönlendirsinler, insanlara dünü, bugünü, geleceği öğretip aydınlatan tarih kir tutmaz; hemen belli eder kiri de, ulusun geçmişine çalınmak istenen lekeyi de. Tarih, kin tutmaz ama ne yapanı unutur, ne yaptıranı. Kir’le bellek tazeleyen okurun belleğine romanlarla, türkülerle taş kalemle yazılır tarih. Ne yaman, ne acımasız, ne sert bir öğretmendir o; bugün ne olduğunu, yarın ne olacağını öğretirken, geçmişten ders almayanları, geçmiş acıları yeniden yaşamaya mahkum eder. Dün de bugün de böyle zamanlarda yazar/şair olÖner Yağcı’nın konusunu tarihten alan “Kir”i, dün, bugün, yarın bağlamında okunduğumuzda, roman gerçekliği ile ülke gerçekliğinin örtüştüğünü görüyoruz. E mak, gönlünün türküsünü bilinçle çığırmak zordur. Ancak böyle durumlarda iki yol izler sanatçı ve yazarlar; ya kendilerini düzene uydurup egemenlerin şarkısını söyleyerek “yürü ya kulum”culardan olur, ya ağır bedel ödeme pahasına muhalefet eder. Dik duruşlarıyla ulusal belleğimizin tazelenip korunmasında, toplumsal bilincin oluşmasında görev ve sorumluluk yüklenenler emperyalizme karşı verilen kutsal savaş ile Cumhuriyetin destanını yazan Şevket Süreyya Aydemir, Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Kemal Tahir, Atilla İlhan, Nâzım Hikmet, Hasan İzzettin Dinamo, Turgut Özakman... uzayıp giden ulu kervana Kir ile katılır Öner Yağcı da. PARÇALANMA SÜRECİ Bugün emperyalistlerle küresel sermayenin, dünyaya, Ortadoğu’yla birlikte ülkemize dayattığı olaylarla, yozlaşan toplumsal değerlerin yıkıcılığı karşısında ülkeyi yönetenlerin aymazlığı sayesinde geçmişteki gibi parçalanma sürecine sokulan Cumhuriyetimizi, bu kirli açmazdan kurtarmak için “bugün ne olduğunu, yarın ne olacağını öğrenmek, anlamak” isteyenler, kurtuluşu kökleri derinlerde olan tarihimizde aramaya yönelenlerin tarihi romanlara rağbet etmesi bir rastlantı değil, bir gerçeklik. Halka ışık tutacak, insanların ufkunu açıp yolunu aydınlatacak romanlardan biri de “Biz yaralanmış Cumhuriyetin çocuklarıyız” diyen yazar Öner Yağcı, romanın girişinde “Zileli Abbas oğlu Yahya’yı kim bilir? 1894 Kireçli Köyü doğumlu Zileli Hasan Kırılmaz’ın öyküsünü kim bilir? Büyük amcam Gürcüoğlu Mehmet’i kim tanır?” cümlesiyle başlayıp “Cumhuriyetin değerlerini aktaran, savunan eğitimcilerimize; Haşim Çiçek’e, Vecdi Özsu’ya, Türkel Minibaş’a...” adar romanı Kir’i. Kendine özgü sıcak, etkili anlatımıyla Kir’de, 1914 Ağustosu’ndan başlayan 1919’a dek yaşanan olayları ele alır Yağcı; Anadolu insanının gerçeğiyle yüklü tarihin bu bölümünde, Amasyadan Sarıkamış’a, Sibirya tutsaklığından Kuvayı Milliye’ye uzanan bu süreçte, roman kahramanları Albay Mümtaz, Başçavuş Fahrettin, Çavuş Veli, Başçavuş Kâzım’ın, Halil’in yakın çevresiyle yaşadıkları üzerinden gelişen olaylar anlatılır. Okurken dünkü yanlışların bugün de tekrarlandığını görenler, yapıtta nedenlerin, niçinlerin izini sürdüğünde kendi tarihini bilmeyen yöneticilerin hatalarıyla karşılaşmakta. Dünün, bugünde tekrarlanmasıdır sanki romanda anlatılanlar. Yağcı, amcası için, “Zileli bir neferdir, o da 1914’te askere alındığında yeni yetme bir delikanlıdır. Seferberlik dönüşü, Kuvayı Milliye’ye katıldığı bilinir ama başka haber alınamaz ondan. Gazi Ömer Küyük, Gazi Veysel Turan, Gazi Yakup Satar ardı ardına toprağa kavuştular. Onlar Mustafa Kemal’in son askerleriydiler (s.8)” cümleleriyle bitirir, romanın giriş bölümünü. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı’nın imzaladığı Sevr ile yaşananları Kir’de dün ülkenin genel durumunu “Kapitülasyonlar, kara bir yılan gibi ekonominin bağrına çöreklenmiş, devletin bütün gelir kaynakları yok edilmiş, Enver Paşa komutayı Almanlara bırakmıştı. O, kâğıt üzerindeki birliklerle Rusları yenip Hindistan’da kuracağı imparatorluğun başına geçeceği günleri düşünüyor (s. 13)” diye anlatan yurt sevdalısı, bugün ekonominin bağrına Gümrük Birliği ile IMF’nin çöreklendiğini, can/kan pahasına kurulan Cumhuriyetin kazanımlarının özelleştirmeyle emperyalistlere yok pahasına satıldığını, şehit kanıyla sulanmış vatan toprağının silahla kovduklarına satıldığını iyi ki yaşayıp da görmedi; değilse.... Yaşamında ve eserlerinde insanı, insana ilişkin tüm değerleri, barışı, emeği hep önde tutan, ustalarından devraldığı mirası bugüne taşıyan Yağcı Kir’de, “Eline, beline, diline sahip ol” ilkesini temel alan Alevilikle ilgili yıllardır doğru sanılan yanlışlarla ilgili ne çok şey öğreniyor insan; öğrenemiyor “kindar/ dindar gençlik” yetiştirmeye kalkışanla “Karanlık için bir dakika aydınlık” eylemi için “Gulu Gulu dansı yapıyorlar” diyen zihniyet. Sağlam kişiliklerin granit yapısını bozamayan şan ve ün, zayıf kişiliklerin gerçek kişiliğini ikbale erince ortaya çıkarır” savını doğrular Kir, “Enver, rüştünü ispat için bir çılgınlığa kalkışmasın” sözüyle Osmanlı’nın yaşadığı felaketten ders almayan, yetkiyle donatılmış kof inançla iflah olmaz egonun devlet için ne büyük tehlike olduğunu anlatır yazar; ders vermek istercesine bilinçle. METALAŞAN İLİŞKİLER... Gerek ülkemizde, gerek dünyada insan ilişkilerinin metalaştırıldığı, ulusal bilincin çürütüldüğü süreçte, dün çok dinli, çok kültürlü, çok etnik kökenli Osmanlı’nın, bu parçalı yapısıyla seferberlikte içine yuvarlandığı acıklı durum, “Danimarka’dan gelecek Anadolu genel valisinin göreve başlaması bekleniyor (28)” cümlesinde sırıtır acı acı. Yüzlerini sermayeye dönüp kıblesini şaşıranlara inat, yürüdüğü yoldan sapmayan, her şeyden önce emekçi halkın içinden çıkıp onların acılarını, yaşamı bütünüyle kavrayıp içselleştiren usta kalem Yağcı, eserinde Rusya’dan medet umanlara “Politikada kimse, kimsenin hatırı için elini taşın altına koymadığını unutuyorsunuz (s.31)” diye karşı çıkar. Kir’de halk çocukları, Balkan Savaşı, Çanakkale, Galiçya, Yemen, Suriye, Kafkasya demeden cepheden ? cepheye savrulup gazi veya şehit mu Ermen kışkırtm için çet nelinde rak yak lerken mutana ti sizin mi alıy siz kald kurşun lar (s. 4 Irak’ta şına çu tepkisi acaba? Dün zünü b muhali Tevfik Kemal’ cı, Kir’ tutan a raktıkla tehlike çeteler çıkarla düşünm Arif’ler dava ve Dülger pagand Balkan larını k layıp yo leri An ya’ya g silme m sevinci ma geç li/ebed yaklaşm kiye Cu manlı c değille ? olu ÇAĞ Bağım şünces Kir’de. laşırken “Hepsi (s.150) duya b mi? Ya çıkıldığ Paşa’nı askerin ğiştirip dümlü cerasın Yaza ğı “insa rak gör şiyle ve içinde nın yön cı, Sibi ze Nam aşkı ye netim z Kir’de. mak ca anlayab bah ka bugünü yan, ge romanı linciyle “Her R ya’nın SAYFA 4 ? 23 AĞUSTOS 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1175 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear