Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O kuduğum Kitaplar MET N CELÂL Tanner Kardeşler bir yerden kovulmadım, daima ayrılmak için duyduğum özgür istek sonucunda, kariyer ve kim bilir başka neler vaad eden, ama kalsaydım beni öldürebilecek tüm mevki ve memuriyetlerden isitfa ettim.” Tahmin edilebileceği gibi bu işte de çok dayanamayacak, sekiz günlük sürede kitapçılık mesleğinden nefret ederek işten ayrılacaktır. Aslında çalışmak onun ruh haline uygun değildir ama karnını doyuRobert Walser rabilmesi için bir işe ihtiyacı vardır. Sorun çalıştığı işlerde rahat durmaması, eninde sonunda mutlaka bir obert Walser, gerek maraza çıkartıp ya kovulması ya da kendi isteğiyle işten ayrılmasıdır. yaşamöyküsüyle, geTanner Kardeşler’in en büyüğü Doktor rekse yazdıklarıyla ilgi Klaus işine bağlı yalnız bir adam. Kardeşi toplayan, Hesse, Kafka giSimon’un “dünyadaki gidişatından” endibi yazarlarla karşılaştırılan şe duyuyor. Kız kardeşleri Hedwig bir bir yazar. Robert Walser’in köy öğretmeni ve belki Simon’u en iyi ilk romanı Tanner Kardeşanlayan kişi. Simon’un bir arkadaş kadar yakın bulduğu kardeşi ise bir ressam ler (Temmuz 2011, çev. Ceolan Kaspar. Kaspar da ona benzer uçarı mal Ener, Can yay.), hiçbir bir ruh halinde, dolaşıp duruyor. Hiçbir yerde huzur bulamayan, şeye bağlanamayan ve bir meşgalesi olsürekli iş ve ev değiştiren, mayan Simon’dan farkı resme tutkuyla bir kentten diğerine giden bağlı olması. Kaspar’ın resim yapmak için Paris’e gitmesi ile Simon kendini iyigerçek bir aylağın romanı. ce yalnız hissedecek ve bu ruh hali ile kendini yollara vuracaktır. Roman boyunca Simon’un kardeşleTezer Özlü, Ferit Edgü’ye yazdığı riyle mektuplaşmaları, buluşmalarında bir mektupta Walser’i şöyle anlatıyaptığı uzun konuşmalarla aylaklığı kenyor; “Bilmem Robert Walser’i tanır dine nasıl bir yaşam felsefesi haline gemısın? İsviçre edebiyatının bence tirdiğini derinlemesine kavrarız. İlerleyen en önemli yazarı. Tam bir Kafkaesk sayfalarda Simon’un yaşadıklarından çok korku ve Dostoyevski yüreği ve zamonologları ağır basmaya, konu iyice man zaman Gogol acı humoru taşıgeri kaçmaya başlar. Walser’in bu tercihi yan bir yazar. 12 cilt yapıtı arasında neden yaptığı sırf biz okurları tarafından romanları, mektupları, küçük prosa medeğil birçok önemli eleştirmen tarafından tinleri, şiirleri... 1878 doğumlu. Sekiz yıl da merak edilmiş. Romanın Türkçe basBerlin’de yaşıyor. 1919 1993 yılları arakısının başında yer alan yazısında Walter sında Bern yakınında Waldau kliniğinde Benjamin şöyle diyor: “bizler üsluba ilişkalıyor, orada da yazmaya devam edikin muammayı, az çok, karşılaştığımız biyor. 1933 1956 yılları arasında (kendisi çimi yetkin, amacı belli sanat yapıtlarınistemediği halde) Herisau kliniğine konudan hareketle görmeye alışmışken buraluyor, şizofreni diyorlar... 23 yıl ne pek da en azından görünüşte amaçtan büskonuşuyor, ne yazıyor, ne yaşıyor... Yalbütün yoksun, ama yine de çekici ve dilnız uzun uzun yürüyüşlere çıkıyor. Kendi sel başıboşlukla karşı karşıya kalırız. Zaçağdaşları Musil, Kafka, W. Benjamin ve rafetten haşinliğe varıncaya değin bütün diğer yazarlar Walser’i okumuş...” biçimleri gösteren bir kendini koyuveriştir Tanner Kardeşler’in kahramanı Simon bu. Görünüşte bunun amaçtan yoksun ile Robert Walser’in yaşamöykülerinin olduğunu söylemiştik. Bunun gerçekten benzediğini görüyoruz, diğer bir deyişle böyle olup olmadığı zaman zaman tartıroman otobiyografik özellikler taşıyor. şılmıştır. Ancak Walser’in, kendi çalışmaRoman, Simon’un bir kitapçı dükkânına larının tek bir satırını bile asla değiştirmegirip iş istemesiyle başlıyor. Öyle açık diği yönündeki itirafı akla getirildiğinde, yürekli bir iş talebi ki kitapçı hiçbir tecrübunun kısır bir tarışma olduğu anlaşılır.” besi olmayan Simon’un samimiyetinden Robert Walser’in yazma biçimini adaşı hoşlanıp sekiz gün deneme koşuluyla işe Robert Musil’e benzetmek mümkün. alıyor. Oysa Simon’un uzun konuşmasınTanner Kardeşler’i okurken üslup olarak daki şu cümle işte ne kadar kalacağının sık sık Musil’in başyapıtı Niteliksiz somut bir işaretidir, “Şimdiye kadar hiç R Adam’ı hatırlamamak elde değil. İkisinin de kahramanları hayatı yorumlamak, felsefi çözümlemeler yapmak için konudan uzaklaşıp sayfalarca süren monologlar yapıyor. Niteliksiz Adam’ın ilk cildi 1931’de yayımlanmış, Tanner Kardeşler’in yayım tarihi 1907. Aslında Robert Walser’in yazım biçimi aylak adamın aylak ruh haline çok uygun. Kendiyle barışık değil, huzursuz, yerinde duramıyor, ya bir konuya derinlemesine dalıyor ya da konunun üzerinde dikkatini toplayamıyor, oldukça değişken bir yapısı var. Robert Walser yaklaşık elli yıl unutuluşa terk edildikten sonra 70’li yıllarda yeniden keşfedilmiş. Modernizmin en önemli örneklerinden kabul edilerek sunulmuş. Eserlerinin çoğu İngilizceye daha yeni çevriliyor. Tanner Kardeşler’in ABD’de yayım tarihi 2009. Robert Walser, işlediği konuları, felsefi bakış açısı ve anlatımı ile ilginç, üzerinde düşünülmeye değer bir yazar. Tanner Kardeşler de taşıdığı otobiyografik özelliklerle bu aylaklığın filozofu yazarı tanımak için iyi bir başlangıç. HARMAN YERİNDE AŞK Keyifle okunacak, edebi zevk alınacak kitaplar bulmak kolay değil. Çok sayıda kitap yayımlanıyor, bunların arasından zevkimize uygununu, severek okuyacağımızı bulmak her zaman kolay olmuyor. Bazen yeni yazarlar, yeni kitaplar iyi edebiyatı bulma konusunda insanın umutsuzluğa kapılmasına neden oluyor. O zaman imdada klasikler yetişiyor. Neyse ki yayınevlerimiz klasiklerin yeni çevirilerini yaptırmakta da eski çevirilerin yeni baskılarını yapmakta da oldukça hızlı. Bu yayın yoğunluğundan klasiklere okur katında büyük bir ilgi olduğu anlaşılıyor. Yeni çıkmış kitap dağları arasında rastladığım D. H. Lawrence’ın Harman Yerinde Aşk’ı (Haziran 2011, çev. Su D.H. Lawrence zan Aral Akçora, Helikopter) keyifle okunacak kitap arayışıma merhem oldu. D. H. Lawrence, başta Lady Chatterley’nin Sevgilisi olmak üzere Oğullar ve Sevgililer, Ölen Adam, Gökkuşağı gibi eserleri ile ülkemizde de tanınmış, sevilmiş bir büyük yazar. 1885’te doğup 1930’da ölen D. H. Lawrence’ı biz genellikle romanlarıyla tanısak da edebiyatın hemen hemen tüm türlerinde eserler vermiş. Harman Yerinde Aşk İngilizcede ilk kez 1930’da yayımlanmış bir öyküler derlemesi. Türkçede de birçok kez basılmış. Suzan Aral Akçora çevirisi ile 1994’te ilk kez yayımlanmış. O baskı 174 sayfa. Helikopter’deki yeni basımı 322 sayfa. Varlık baskısında üç öykü yer alıyordu; “Harman Yerinde Aşk”, “Uğur Böceği” ve “Tilki”. Yeni basıma 109 sayfalık “Yüzbaşının Bebeği” eklenmiş. Cambridge University Press’ten (1987) çıkan baskısı ise “Harman Yerinde Aşk” dışında tamamen başka öyküler içeriyor. Özenli yayınları ile dikkati çeken Helikopter nedense bu kitaba bir içindekiler sayfası koymadığı gibi künye sayfasına da önceki basımlarla ilgili bir not düşmemiş. Harman Yerinde Aşk bir öyküler derlemesi olarak sunulsa da her biri başlı başına birer roman sayılabilecek anlatılardan oluşuyor. Kadın erkek ilişkilerini, iki insan arasındaki aşkın doğuşunu, gelişimini, yaşanan mutlulukları ve sıkıntıları günlük hayatın içinden gerçekçi bir bakış açısı ve dille anlatıyor. “Harman Yerinde Aşk”ta ergenlikten delikanlılığa geçen iki gencin cinsellik temelinde kadınlarla kurdukları farklı ilişkileri, deneyimlerinden çıkardıkları dersleri ele alıyor. Düşlenen aşk gerçekliğe dönüşünce iki gençte farklı yansımalar bulacaktır. “Uğur Böceği”nde Birinci Dünya Savaşı sırasında kocasının savaştan dönmesini bekleyen bir Lady’nin savaş esiri esrarengiz ve yabani bir kontla kurmaya çalıştığı ilişkiyi okuyoruz. Gerilim dolu bu ilişki Lady’nin kocasının savaştan dönmesi ile yeni bir boyut kazanıyor. Lawrence ön plandaki aşk temasının ardında başta savaşın ruhlarda açtığı yaralar olmak üzere, tutsaklık, özgürlük gibi temel soruları da tartışıyor. “Tilki”de iki genç kadının yalnız başlarına çiftlikte yaşarken karşılaştıkları zorlukları anlatırken tavuklara dadanan tilki ile evlerine zoraki konuk olan bir gencin aşk ekseninde iki kadının arasında yarattığı gerilimi ve sonucunda ütopik çiftlik hayatının ve dostluklarının nasıl dağıldığını anlatıyor. “Yüzbaşının Bebeği” ise kısa bir roman sayılabilecek bir içerikte. Aristokrat kökenli bir kadınla evli bir subayla genç bir kızın aşk ilişkilerinde yaşadıkları olaylar anlatılırken bu aşk üçgeninin yarattığı gerilim de ustaca işleniyor. Subayın aşkla evlilik arasında yapacağı tercih öykünün gidişatını belirleyecektir. Ama bu tercih hiç de umulduğu gibi olmayacaktır. Harman Yerinde Aşk, aşk üzerine yazılmış birbirinden ilginç anlatılardan oluşan, hayat dersleri çıkartılabilecek çok değişik yaklaşımları ile edebi tadın doruğuna ulaşan gerçek bir klasik. SAYFA 12 25 AĞUSTOS 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1123 CUMH