22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

JeanChristophe Grangé’den ‘Ölü Ruhlar Ormanı’ Kötülüğün kaynağına yolculuk JeanChristophe Grangé Ölü Ruhlar Ormanı‘nda, genç ve yalnız bir kadın olan yargıç Jeanne Korowa’nın, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Paris’te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmesiyle koyuluyor yola. Elinde hiçbir kanıt olmayan ve katilin peşine tek başına düşmek zorunda kalan Korowa, böylece, okurla beraber Guatemala, Nikaragua ve Arjantin’de soluk soluğa ve kanlı bir takibin ortasında buluyor kendini. Ë Olcay TUNALI iyah Kan ve Şeytan Yemini’nden sonra JeanChristophe Grangé’nin “Kötülük Üçlemesi”nin son romanı Ölü Ruhlar Ormanı raflardaki yerini aldı. Türkiye’de ismini, filme de çekilen Kızıl Nehirler adlı romanıyla duyuran Grangé, kısa süre içinde önemli bir hayran kitlesi kazandı. Bunun ardından yayımlanan tüm romanları aylarca çok satanlar listesinden inmedi. Grangé’nin bu denli ilgi çekmesinin nedenlerinden biri de romanlarında kullandığı mekânları gerek sosyokültürel, gerekse siyasi olarak çok iyi araştırıp incelemesi kuşkusuz. Leyleklerin Uçuşu’nda Orta Afrika ve elmas madenleri, Taş Meclisi’nde Sibirya ve Şamanizm, Kurtlar İmparatorluğu’nda Türkiye ve ülkücü mafyası, Siyah Kan’da Güneydoğu Asya ve vahşice işlenen cinayetler… çakçılık davasına atanır ve yetkisini kötüye kullanarak, diğer şüphelilerin yanı sıra erkek arkadaşının gittiği psikiyatrın muayenehanesine de dinleme cihazı yerleştirilmesi talimatını verir. Bu arada Paris’te vahşice cinayetler işlenir. Cinayetlerde yamyamlık izleri vardır. Kurbanlar genç kadınlar arasından seçilir, ilkel kabilelere özgü bir ritüele göre kurban edilir ve etleri çiğ çiğ yenir. Bir yargıç arkadaşının ilgilendiği bu davaya, geçmişte vahşice öldürülen ablası nedeniyle seri cinayetlere büyük bir ilgi duyan Korowa da dolaylı bir şekilde dahil olur. Arkadaşıyla yaptığı araştırmalar ve ipuçları ikisini otistik bir katil aramaya iter. Ama son olarak bir genetik araştırma laboratuvarında araştırma görevlisi olarak çalışan genç bir kadının aynı ritüele göre öldürülmesi, iki yargıcı paleoantropolojik araştırmaların merkezine, insanoğlunun evrim macerasına yönlendirir. Çünkü katil, ilkel toplulukların davranış biçimlerini bire bir taklit eder. Bundan sonra olaylar genç kadının hiç de tahmin etmediği bir biçimde, hızla gelişir. Önce yargıç arkadaşı evinde çıkan yangında hayatını kaybeder, son bulduğu ipuçları da yangınla birlikte yok olur. Ardından yasadışı dinleme yaptırdığı fark edilince Korowa işten uzaklaştırılır. Artık tek başınadır ve kimseden yardım alamayacaktır ve katilin peşine düşer. Elde ettiği ipuçları genç kadını önce Nikaragua’ya götürür. Grangé işte bu noktada alışıldık üslubuyla Nikaragua’nın kanlı geçmişindeki askeri darbeleri, Somoza yönetimini başarılı bir biçimde olay örgüsünün içine yedirerek, okuru ülkenin yakın tarihine götürmekle kalmıyor, ülkenin bugün içinde bulunduğu durumu, geçmişin uzantısı olan yolsuzlukları ve sefaleti de fon olarak kullanıyor. Korowa’nın Nikaragua’dan sonraki durağı Guatemala’dır. Katile ilişkin burada bulduğu ayrıntılı bilgiler onu Arjantin’e de götürür. Katilin geçmişi, Arjantin’in kanlı geçmişiyle iç içedir. Artık Korowa’nın yapacağı tek şey, katilin peşinden Arjantin ormanlarının derinliklerine, “Ölü Ruhlar Ormanı”na gitmektir. sonradan mı öğrenilir?” sorusu, yazarın çoğu romanında sorguladığı bir konu. Grangé son romanında bu sorunun yanıtına biraz daha fazla yaklaşmış gibi: “Bu suçu hepimiz paylaşıyoruz veya bu isteği. Bu arzuları istikrarlı bir biçimde kendimize saklamamızı ve vicdan azabı duymamızı sağlayan tek şey, iyi bir eğitimdir. Ama en ufak bir dengesizlikte içimizdeki şiddet eğilimi yeniden açığa çıkıyor, baskılamayla, sevgisizlikle daha da artıyor, ağırlaşıyor.” Grangé’nin Ölü Ruhlar Ormanı’nda Latin Amerika’dan örneklerle vurguladığı gibi, ülkelerin tarihlerindeki toplumsal şiddetler ve toplu katliamlar, kişisel suçlardan, cinayetlerden pek de ayrılamıyor sonuç olarak. Örneğin Arjantin’de, 1976 ile 1983 yılları arasındaki cunta döneminde 30 bine yakın kişinin öldürülmesi ya da gözaltında kaybedilmesi, kişisel öfkeler ve hırslarla iç içe geçiyor, toplu katliamların yanı sıra bireysel düşmanlıklara ve bunların sonuçlarına da zemin hazırlıyor ne yazık ki. VAHŞETİN KAYNAĞI Arjantin’deki toplu katliamlar, insanların gözaltında kaybedilmesi, uygulanan işkenceler bugün hâlâ ülke halkının etkisinden kurtulamadığı bir travma. O dönemde çocuklarını kaybeden ve bulunmaları ya da başlarına gelenlerin ortaya çıkarılması için her hafta toplanarak yürüyüş yapan ünlü Mayıs Meydanı Anneleri (askerlerin taktığı adla, “Mayıs Meydanı Delileri”!), son yürüyüşlerini 2006 yılında yaptılar. Eylemlerine son vermelerinin nedeni, çocuklarının bulunmuş olması değil, artık ilerleyen yaşları nedeniyle (yaşları 74 ile 93 arasında değişiyordu) “yolun sonuna kadar gidebileceklerine” inanmamalarıydı. Grangé işte bu toplumsal travmayı bireysel olanla iç içe geçirerek, birbiriyle bağlantısını bulmaya, belki de ortaya koymaya çalışıyor Ölü Ruhlar Ormanı’nda. Yazarın istisnasız tüm romanlarında göze çarpan, “kötülük”ten ayrılması pek mümkün olmayan bir başka olgu da, şiddet. Hatta Grangé şiddet konusunda, gerilim türünün diğer örneklerinden ayrılarak neredeyse korku türünün sınırlarında geziniyor. Yazarın son romanı Ölü Ruhlar Ormanı da vahşet sahneleri bakımından diğer romanlarından kesinlikle daha farklı değil. Bu vahşet kaynağını belki “ilk suç”, yani insanın ilkel dürtülerinden, belki de toplumsal ve kitlesel şiddetten alıyor. Zaten Grangé’nin Ölü Ruhlar Ormanı’nda dile getirdiği de bu: “Jeanne Korowa tek bir hata yaptı. Katili ormanda arıyordu. Oysa orman katilin içindeydi. İnsanın içindeki vahşi bir çocuk gibi.” Grangé’nin başarıyla ve film kareleri gibi son derece canlı betimlediği, soluk soluğa bir maceranın içine yedirdiği işkence sahneleri, parçalanmış, yenmiş cesetler, ilkel toplulukların kurban ayinleri ve bunların geçtiği mekânlar, yazarı gerilim türünün önde gelen temsilcilerinden biri yapıyor. Öyle ki Grangé hayranları dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de yazarın bir sonraki romanını heyecanla bekliyor, paylaşım sitelerinde forumlar düzenliyor, hatta web siteleri hazırlıyor. Ölü Ruhlar Ormanı da yukarıda sayılan özelliklerinden dolayı yazarın hayranlarını kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak, belki de yazara yeni hayranlar kazandıracak, temposu hiç düşmeyen, gerilim dozu yüksek bir roman. ? Ölü Ruhlar Ormanı/ JeanChristophe Grangé/ Çeviren: Tankut Gökçe/ Doğan Kitap/ 460 s. SAYFA 13 S “HER CİNAYETİN ARDINDA, BİR BABANIN HATASI VARDIR” Grangé “baba” figürünü ön plana çıkaran yazarlardan. Daha önce yayımlanan Siyah Kan, Şeytan Yemini ve Leyleklerin Uçuşu’nda olduğu gibi Ölü VAHŞİ CİNAYETLER ORTASINDA Ruhlar Ormanı’nda da “baba” figürüYALNIZ BİR KADIN ne, dolayısıyla Oidipus kompleksine ve Freud’un Totem ve Tabu adlı eserine Ölü Ruhlar Ormanı da Grangé’nin hayli gönderme var. diğer romanları gibi kapsamlı bir araşBilindiği gibi Totem ve Tabu’da Fretırmanın ürünü. Yazarın bu defaki rotaud bir mit yaratır: Çok eski zamanlarda sı Orta ve Güney Amerika. Bu bölgebir kabilenin güçlü bir lideri vardır. Üsden bahsedince akla ilk gelen de dikta tün bir erkektir ve kabilesindeki kadınrejimi kuşkusuz. Bu ülkeleri ve insanlaların üzerinde büyük bir ağırlığı vardır. rını onlarca yıl ezen, ardında mahvolOnu kıskanan oğulları muş hayatlar bırakan asbabalarını öldürerek keri diktatörlükler… yerler. Fakat sonradan Grangé bu kez bizi bir yaptıklarından pişman kadın kahramanla tanışolan ve büyük vicdan tırıyor. Jeanne Korowa azabı çeken oğullar, baParis’te yalnız yaşayan balarına benzeyen bir bir sorgu yargıcı. Hayatotem yaparak, kendiletında en çok özlemini rine kabilelerindeki kaçektiği şey aşk olsa da, dınlara dokunmayı yahiçbir erkekle kalıcı bir saklarlar. Böylece ensest ilişki yaşayamaz. Bu açıve ebeveyn öldürmek dan modern Batılı kadıyasak hale gelir. nın tipik bir örneği Korowa. Birlikte olduğu Grangé “baba” figüson erkek de bu durumu ründen yola çıkarak “ilk değiştirecek, yalnızlığını suç”a babanın öldürülgiderecek gibi değil. mesine geliyor ve kötüÖzel yaşamındaki belirlüğün kaynağına inmeye sizlikler sürerken Koro Ölü Ruhlar Ormanı,Grangé’nin hayranlarını kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak, çalışıyor. Zaten “Kötüwa devletlerarası bir ka temposu hiç düşmeyen, gerilim dozu yüksek bir roman. lük doğuştan mı vardır, CUMHURİYET KİTAP SAYI 1071
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear