25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

O kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Bir Burjuvanın İtirafları de tüm dünyada olduğu gibi Türkçede de öncelikle komiser Kostas Haritos’un maceralarını anlattığı polisiyeleri ile tanındı. Eskiden, Çok Eskiden (Temmuz 2010, çev. İlknur Özdemir, Turkuvaz Kitap), Markaris’in Türkçede yayımlanan beşinci kitabı. Petros Markaris, 1937’de İstanbul’da Heybeliada’da doğmuş. İlk öğrenimini ve liseyi İstanbul’da tamamladıktan sonra Viyana’ya ekonomi okumak üzere gitmiş. Orada edebiyat, sinema ve tiyatroyla ilgilenmeye başlamış. Aralarında Brecht ve Goethe’ninkilerin de bulunduğu birçok Almanca tiyatro eserini Yunancaya çevirmiş, film senaryoları yazmış. Komiser Kostas Haritos’un başkahraman olduğu polisiye romanları 14 dile çevrilmiş. Eskiden, Çok Eskiden’de Haritos karısıyla turist olarak geldiği İstanbul’da bir Yunan vatandaşının peş peşe cinayetler işlemesi nedeniyle işbaşı yapmak zorunda kalır ve Türk komiser Murat’la birlikte katilin peşine düşer. Katil zanlısı uzun yıllar İstanbul’da yaşadıktan sonra Yunanistan’da erkek kardeşinin yanına yerleşmiş olan 90’lık Maria Chambetou’dur. Ölmek üzere olduğunu bilen Maria, geçmişte iyiliğini ya da kötülüğünü gördüğü insanları teker teker ziyaret edip ya onlara teşekkür etmekte ya da geçmişte kalan kötülüklerin unutulmadığını anlatmak istercesine kendine has bir yöntemle öldürmektedir. Komiser Haritos, komiser Murat’la birlikte Maria’nın yeni cinayetler işlemesine engel olmaya çalışırlar. Petros Markaris, kahramanı Komiser Haritos’la katil zanlısı Maria’nın izini sürerken biz okurlarına değişik bir İstanbul panaroması çizer. Bir yandan hoş bir hafta geçirmek üzere Yunan turistlerle birlikte İstanbul’un turistik yerlerinde gezerken diğer yandan Maria’nın peşinde İstanbul Rumlarının hayatlarına girer. Kiliseler, okullar, bakımevleri, hastaneler durağı olur. Sayıları ikibini bile bulmayan İstanbullu Rumların neden diğerleri gibi Yunanistan’a ya da başka ülkelere göçmeyip tüm baskılara, yokluklara ya da varlıklara rağmen burada kaldıklarının öykülerini öğreniriz. Yolumuz bir zamanların Pontus’una, Karadeniz’e kadar varır. Petros Markaris Eskiden, Çok Eskiden’de bir polisiye roman yapısı içinde farklı bir İstanbul panaroması çizmiş. Komiser Haritos’un bakışından hem günümüz Türk ve Yunan halklarının ilişkilerini, birbirlerine bakışlarını, önyargılarını, ayrı ve ortak noktalarını sorgulamış hem de günümüz İstanbullu Rumlar’ının hayatlarını belki de ilk kez bir romanda işlemiş. Eskiden, Çok Eskiden, keyifle okunan, akıcı anlatımlı bir polisiye olmanın yanında iyi bir İstanbul romanı da... Tavsiye ediyorum. KADIN ÖYKÜLERİNDE AVRUPA Sel Yayınları’nın “Kadın Öykülerinde” dizisinin beşinci kitabı Avrupa başlığını taşıyor. Gültekin Emre’nin hazırladığı kitapta kadın öykücülerin çoğu ilk kez yayınlanan Avrupa temalı öyküleri var. Leyla Erbil, Gülten Dayıoğlu, Tomris Uyar, Tezer Özlü gibi Türk edebiyatının ustalarından başlayarak günümüze dek uzanan çizgide yirmi dört kadın öykücünün öyküleri derlenmiş. İki ana eksen var kitapta yer alan öykülerde, birincisi Avrupa’ya yaşamaya gidenler. Çalışmak, karnını doyurmak amacıyla işçi olarak gidenler ve siyasi nedenlerle canını kurtarmak ya da hapis edilmemek için iltica edenler. İkincisi de kısa süreli yolculuklarla gezip görmeye gidenler. Gültekin Emre, giriş yazısında seçkisinde yer alan öyküleri Avrupa’ya bakış açılarını ele alarak tek tek tanıtıyor, değerlendiriyor. Belki de bu kitabı vesile edip bizim üzerinde durmamız gereken önümüzdeki günlerde kutlanmaya başlanacak olan göçün ellinci yılında göçmen edebiyatına bakmak. 1961 yılından beri Türkiye’den göçenler başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşıyorlar. Gülten Dayıoğlu’nun vurgulaması ile “gidenler”in bir çoğu “dönmeyenler” oldu. Yerleşti, kök saldı. Üçüncü, dördüncü kuşaklar doğdu, büyüdü. Türkiye kökenli birçok yurttaşımız başarılı işlere imza attı, başta parlamentolar olmak üzere, kendilerini ifade edebilecekleri tüm platformlarda da onları görüyor, övünüyoruz. Kadın Öykülerinde Avrupa’yı incelediğimizde aklımıza takılan en önemli soru, “Göçmen edebiyatına ne oldu?” sorusu oldu. Gültekin Emre’nin derlemesinde Menekşe Toprak gibi ülkemizde de tanınan birkaç ismin dışında Türk kökenliler dikkate alınmamış mıydı? Gültekin Emre çok aradığını ama edebi kriterler içinde kitaba alınacak öyküler bulamadığını söylüyor. Zaten bu tür yazarlar olsa aramaya gerek olmaz onları yayımlanmış kitaplarıyla biliriz. 70’li yıllarda büyük ilgi duyulan Türkiye kökenli yazarlar, hiç sevmediğim bir deyimle “misafir işçi edebiyatı” zamanla tarihe gömülmüş gibi görünüyor. Feridun Zaimoğlu, Emine Sevgi Özdamar, Akif Pirinççi gibi yazan birkaç ad sayabiliyoruz ancak. Onlar da Almanca yazıyor. Almanya’da yaşayan Türk toplumunun aktif edebiyat hayatı yok olmuş sanki. Ne dergi çıkartılıyor ne edebiyat etkinlikleri düzenleniyor. Türk kitapçılarının çoğu kapanmış. Almanca yazan genç kuşak kadın yazarlar daha çok anı düzeyinde kitaplar kaleme alıyor ve onları edebiyat içinde saymak Tezer Özlü olanaksız. ? Sandor Marai Sandor Marai, Türkçeye yeni çevrilen Bir Burjuvanın İtirafları’nda (Haziran 2010, çev. Sevgi Can Yağcı, Can yay.) kendi hikâyesini anlatıyor. Alışıla geldiği biçimde kitabın başında roman kahramanlarının hayali olduğunu belirtse de Marai’nin hayat öyküsü ile Bir Burjuvanın İtirafları en azından ana hatlarında çakışıyor. Sandor Marai, 11 Nisan 1900’de doğmuş. Tam adı Sándor Károly Henrik Grosschmied de Mara’ymış. Sakson, Macar karışımı bir aileden geliyormuş. Gençlik yıllarını Frankfurt, Berlin, Paris gibi Avrupa kentlerinde geçirmiş. İlk yazılarını Almanca yazdıktan sonra ana dili Macarca’da karar kılmış. 1928’de Macaristan’a dönmüş. 1930’lardan itibaren yazar olarak tanınmaya başlamış. Yayımlanmış kırk altı eserinin çoğu roman türündeymiş. Edebiyat eleştirmenleri tarafından iki dünya savaşı arasında orta sınıf edebiyat Macaristan’ın en etkili temsilcilerinden biri olarak kabul edilmiş. Nazi yönetimine de savaş sonrası kurulan sosyalist yönetime de karşı çıkmış. 1948’de Macaristan’ı terk edip bir süre İtalya’da yaşadıktan sonra ABD’ye San Diego’ya yerleşmiş. Eserlerini Macarca yazmaya devam etmiş. 1989’da eşinin ölümünden sonra çok fazla izole olduğunu hisseden Marai, kafasına bir kurşun sıkarak intihar etmiş. 1990’larda, ölümünden sonra keşfedilmiş. Eserleri başta İngilizce, Almanca ve Fransızca olmak üzere yirmiden fazla dile çevrilmiş. 20. yüzyıl Avrupa edebiyatı kanonunun bir parçası sayılmış. Marai, Bir Burjuvanın İtirafları’na 19. yüzyılın sonunda küçük bir Macar kentinde yaşayan bir burjuva ailesini anlatarak başlıyor. Aile yaşamını, kenti, oturdukları apartmanda yaşananları anlatarak küçük öykülerle anlatıyı geliştiriyor. Ardından aile fertlerinin öykülerini, eve gelen teyzeleri, amcaları anlatıyor. Bu anlatı böyle nereye varacak diye meraklanırken kitabın anlatıcısı da olan ailenin küçük oğlunda yoğunlaşıyor ve üçüncü bölümden itibaren onun ilkokul yıllarından başlayarak hayat öyküsünü okuyoruz. Anlatıcının büyüyüp delikanlı olduğu yıllar aynı zamanda yirminci yüzyılın ilk yılları. O yaşam öyküsünün ekseninde Avrupa’da yaşanan ekonomik ve siyasi değişimin insanların hayatını nasıl etkilediğini de görüyoruz. Bence Sandor Marai’ın yazar olarak ayırıcı özelliği anlatımı. Çok tatlı bir dille, ayrıntılandırarak ama ayrıntılarda yormayarak anlatıyor. Tadını unutamadığımız Batı klasiklerinin havası var romanlarında. Marai’nin daha önce Türkçede Gendaş’tan Yürek Yangını, Parma Kontesi ve YKY’den Eszter’in Mirası adlı romanları yayımlanmıştı. Marai, benim her yeni çevirisini merakla beklediğim bir yazar. Tek bir yayınevinde, düzenli bir yayına kavuştuğunda tüm dünyada olduğu gibi Türk okurca da sevilip ilgiyle okunacağına inanıyorum. ESKİDEN, ÇOK ESKİDEN Petros Markaris, öncelikle Theo Angelopoulos’un filmleri için yazdığı senaryoları ile bilinse Petros Markaris Leyla Erbil Tomris Uyar SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1071
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear