22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

¥ diğeri sonsöz olmak üzere iki yazı da okuyucuya sunuluyor. Peter Brooks’un Önsöz’ü ve Marcel Prosut’un Sonsöz’üyle hazırlanan bu baskı, okuyucuya, Goriot Baba’yı anlama noktasında önemli bir eşiğin atlanmasında yardımcı oluyor. İLK KEZ TÜRKÇEDE Balzac, tüm dünyada Eugénie Grandet (1833) Goriot Baba (1835), Vadideki Zambak (1836) gibi romanlarıyla tanınıyor. ‘Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi’ kapsamında Türkçede ilk kez yayımlanan Lanetli Çocuk ise, yazarın bu tanınmış yapıtları arasında biraz sönük kalmış bir roman. Aslında bu romanın Fransa’da yayımlandığı tarihe bakılırsa – birinci bölümü 1833, ikinci bölümü 1836, kitap olarak 1837 yukarıda saydığım romanların yayımlanış tarihlerinden de anlaşılacağı gibi, yazarın olgunluk dönemine rastladığı görülür. Lanetli Çocuk’un keşfedil(e)mediğinden mi yoksa, tutmadığından mı sönük kaldığı bilinmez; tartışılır. Balzac’ın “İnsanlık Komedisi” dizisinin “Felsefesel İncelemeler” bölümünde yer verdiği Lanetli Çocuk, 16. yüzyıl sonlarıyla 17. yüzyıl başlarında geçen soylu bir kont hikâyesini döküyor sayfalara. Kendi soyunu ve konumunu “temel” olarak gören, sevgiden yoksun, acımasız kont d’Hérouville’in yedi aylık çelimsiz bir bebek olarak dünyaya gelen oğlunun, eşinin eski sevgilisinden olduğunu düşünmesi çerçevesinde gelişen olayları anlatıyor Balzac romanda. Yani, romanın kahramanı Ettiene doğmaması istenen bir çocuktur. Yedi aylık doğan zayıf bebek, babasının bu düşüncesiyle annesiyle beraber adeta sürgün hayatına gönderilir. Kontun şatosundan, ayrıcalıklarından Balzac’ın yaşamından kesitler: soldan sağa, 16, 23 ve 42 yaşlarında... uzak, okyanus kıyısında bir yaşam sürer annesiyle beraber Ettiene ve seneler ilerledikçe, tüm vaktini geçirdiği okyanus kıyısında, engin suların hislerini kendinde duymaya başlar. “Dalganın kıyıya vurup yokoluşuna bakarak, çalkalanmaları, fırtınaları, sağanakları, gelgitlerin gücünü tahmin edebiliyordu” (s.56). Zamanla, Ettiene’in hisleri okyanusun kendisi olur ve cılız, dış dünyanın etkisinden uzak kahramanımız kendi uhrevi havasına daha da gömülür. Ettiene, annesiyle beraber sakin bir hayat sürerken kontun ikinci bir çocuğu daha olur. Kont, bu çocuğa daha fazla ilgi gösterir; çünkü sağlıklı ve kendini soyunu temsil edebilecek “kana” sahip olduğuna emindir. Kont, ikinci çocuğunu tıpkı kendi gibi zalim ve sevgiden yoksun biri olarak büyütür. Çocuk da geliştikçe tıpkı babasına benzer; fakat tüm bu denge, ikinci çocuğunun ani ölümüyle sarsılır. Kontun artık kendi kafasında kurduğu düşleri gerçekleşmeyecektir. O, sağlıklı bir çocuktan, soylu bir kandan soyunun devam etmesini istiyordur; ama artık sadece Ettiene kalmıştır erkek ço cuk olarak ve istemeden de olsa, ona yıllardır yaşattığı sürgün hayatını sona erdirir. Balzac, aslında müthiş bir eleştiri getiriyor o yüzyılın olayları hakkında romanda. “Soykanırk” meselesinin ele alındığı bir roman Lanetli Çocuk. Toplumsal, eleştirel yönü oldukça ağır basıyor. “Soylu kan kutsaldır!” mantığının bir eleştirisini temsil ediyor Ettiene romanda. Ondan daha güçlüsü varken gözden çıkarılıyor; fakat güçlü ortadan kaybolduğu anda tekrar kıymete biniyor. FELSEFİ KATMAN Lanetli Çocuk, bir yönüyle soyluluk, aşk, derebeylik düzeni üzerine yazılmış bir roman. Bir yönüyle diyorum; çünkü farklı okuma olanakları sunuyor roman. Romanın, alt metninde yatan felsefi bir boyutu da bulunuyor. Bu da Ettiene’nin sevgiyi tattığı Gabrielle’in romana dahil olmasıyla beraber ortaya çıkıyor. Gabrielle de tıpkı Ettiene gibi cılız ve dış dünyaya kapalı bir çocuktur. Ettiene’in saflığını yüreğinde taşıyan Gabrielle, onun adeta ruh ikizidir. Felsefi boyut da tam bu noktada doğuyor. Ettiene ve Gabriel arasındaki aşk bizi, Platon’un iki varlığın tek bedende tanrısallaşmasına götürüyor. Adeta tek varlıkmışçasına ortak bir ruh yaratıyorlar onlar. Platon’un bu felsefesinin yansımalarını metnin çok alt tabakalarında da aramaya gerek yok aslında. Balzac romanın bir bölümünde olaya şöyle açıklık getiriyor zaten: “Platon’un gizemli dehasının ve insanlığın anlamını arayan herkesin o güzelim düşünü gerçekleştirmişlerdi işte: Tek ruh olmuşlardı, bilinmeyen bir yıldızın çehresini süsleyecek o sırlarla dolu inciye dönüşmüşlerdi sonunda, hepimizin umudu değil mi bu?” Balzac Ettienele, belki Goriot Baba gibi insanlığa mal olmuş bir tip yaratmamış; fakat o, romancı tarafından kendisine yaşatılanlarla karanlık bir dönemin aydınlanmasında önemli bir rol üstleniyor. Roman şimdiye kadar, yazarın diğer yapıtları kadar öne çıkmamış olsa, Lanetli Çocuk’un Balzac’ın kaleminden çıkmış olmasını, okunması için yeter sebep görüyorum. Türkçeye ilk kez çevrilen Lanetli Çocuk’tan bahsederken, yapıtın çevirmeni Orçun Türkay’a değinmemenin büyük bir haksızlık olacağını düşünüyorum. Daha önce öyküleriyle tanınan Türkay’ın hemen bütün çevirilerinin “kendine haslığı”, Lanetli Çocuk’a da sirayet etmiş. Oldukça cesur kaleminden, yine en az onun kadar yürekli bir çeviri sunuyor bize Türkay Lanetli Çocuk’ta. ? e.erayak@gmail.com Goriot Baba/ Honoré de Balzac/ Çeviren: Şerif Hulusi/ İletişim Yayınları/ 318 s. Lanetli Çocuk/ Honoré de Balzac/ Çeviren: Orçun Türkay/ Yapı Kredi Yayınları/ 106 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1071 SAYFA 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear