25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yılın yerli ve yabancı kitapları 2010! Hep okudum hem de yazdım Selçuk Altun, her yıl yaptığını bu yıl da yapıp, 2010 yılının yerli ve yabancı yapıtlarını seçti. Yerli kitaplarda 10, yabancı kitaplarda ise 15 yapıt yer alıyor. Her yıl olduğu gibi yine beğeneceksiniz bu listeyi. “Şakir Eczacıbaşı’nın Anısına” coğrafyalara, zaman tünelinde safarilere çıktım. Ne zaman yazmaya otursam okuyasım geliyordu. Her fırsatta okumaktan geri kalmıyordum ama kitabı Karacaoğlan’dan ödünç aldığım, “Ak göğsün arası Zemzem pınarı / İçsem öldürürler, içmesem öldüm” dizeleriyle noktaladıktan sonra kana kana okudum; okuyorum. “Bizans Sultanı” sonbaharda çeviri cenderesine girdi. Onun Batı Kitabistan’da başına gelecekleri daha çok merak ediyorum. Çeviri demişken, “Many and Many a Year Ago” başlığıyla İngilizceye çevrilen “Senelerce Senelerce Evveldi” 2010 başında, Uluslararası Polisiye Yazarlar Derneği Kuzey Amerika biriminin hazırladığı, “İngilizceye Çevrilen En İyi Polisiye Kitaplar” listesine girdi. M. Murat Somer’in “The Gigolo Murder”u da ona eşlik etti. ANKA Haber Ajansı bu gelişmenin yurt çapında servisini yaptı. Haber, yalnızca dört gazetede yer aldı. Magazin odaklı medyanın, hazımsız ve hizipçi dergi âleminin bunu görmemezlikten gelmesine şaşırmadım. Şaşırmam, 2003’ten beri kara listesinde olduğum Radikal’in haberi benimsemesiydi. Yurtiçindeki sahaf safarilerim verimli geçti sayılmaz. En önemli golüm, Robert AnheggerMualla Eyuboğlu kitaplığından edindiklerimdi. Önemli çevirmen Ruth Christie, Halide Edib Adıvar’ın altmış yıl önce kendisine imzaladığı oyunu “Maske ve Ruh”u, bu kez kendisi adıma imzalayarak bana emanet etti. Hilary SumnerBoyd ve John Freely ustaların yapıtı “Strolling Through Istanbul”, nitelikli gezginler için hazırlanmış önemli bir İstanbul keşif kitabıdır, 1972’den beri baskısı tazelenir. Avrupa Kültür Başkenti Fonu, İstanbul semtleri için hazırlanan Türkçe kitaplara sponsor olur veya kaynak sağlarken, “Strolling Through Istanbul’un” 2010 özel basımına Selçuk Altun’un sponsor olması trajikomikti. Eğitim ve sanat dünyasının iyilik meleği değerli hocam Prof. Oya Başak devrede olunca, bir çocuk kitapları ödülüne de sponsor olmak varmış kısmette. Senelerce senelerce evvel babam “devlet adamı” Fahamettin Altun, bir Sevgililer Günü’nde vefat etmişti. Okuma tutkumu ateşleyen canım annem Necibe Altun’u ise bu yıl Şehitler Günü’nde yitirdim. 19 Ağustos günü bana 60. yaşımı devirdiğimi anımsatmaya kalkan Takvim’e, “Van Minit!” dedim. “İlk romanımı senin hesabınla 50’imde yazmıştım. Oysa ben o zaman kendimi 35’imde duyumsuyordum.” *** İlk baskıları 2010’da yapılanlar arasında benim için yılın on yerli kitabı (okunma sırasına göre): Şiiristan Güven Turan’ın “Dönüş”le tamamlanan Gizli Alanlar beşlemesini ıskaladı mı? İlhan Berk yaşasaydı bu yalın güldesteyi alkışlardı. “Fazladan Bir Hayat” Metin Celal’in bence en doyurucu romanıydı. Onu, bir “kara film” senaryo lezzeti duyumsayarak bitirdim. Kıvamında erotik pasajlar, yapıtın sürpriz bonusuydu. “Sonuncu” da Tahsin Yücel, postmodernizmle kısa süreli kaçamaklar mı yapıyordu? Romanın kahramanı Serencam’dı. (O, 27 bin sayfa ve tek nüshadan mürekkep bir gizemli kitap.) Doğal olarak Serencam benim için yılın gözde roman karakteriydi. Yazdıklarıyla değil de yaptıklarıyla, yapay söylemleriyle, erotik pozlarla gündeme gelmeye çalışan kadın yazarları, onlar Ayfer Tunç’un “Yeşil Peri Gecesi”ni okurken, bir köşeden izlemek isterdim. Kitabevi ve sahaf ziyaretlerinin yanı sıra edebiyat ve yayımcılık dergilerinden, internet sitelerinden kitap avcılığına çıkmanın zevki başkadır. İngilizce okumanın böyle katmerli bir avantajı da var. Bu yıl da, okuduğum her Türkçe kitaba karşılık üç İngilizce kitap bitirmişimdir. *** İlk baskıları 2010’da yapılanlar arasında benim için yılın İngilizce on beş kitabı (okunma sırasına göre): ca refüze ettim.) Benim için yılın keşfi Güney Afrikalı yazar Damon Galgut’tu (doğ.1963). “In A Strange Room”dan sonra onun dört romanını daha okudum. Bir yayınevim olsa onu çevirmeye “The Good Doctor” ile başlardım. Derek Johns’un “The Billy Palmer Chronicles”ı İstanbul’da bitiyor. Onu çevremdeki İngilizce okuyan tüm kitapçokseverlere öneriyorum. “İkonum” Thomas Bernhard’ın otuzlu yaşlarında yazdığı öykülerini Almancadan İngilizceye çevirtip yayımlayan Seagull bir Hint yayınevi. Bruce Chatwin (19401989) tüm yapıtlarını okuduğum, hakkında tüm yazılanları topladığım yazarlardandır. 15.07.1999 tarihli Sotheby’s müzayedesinde, onun aykırı aristokrat Stephen Tennant’a yolladığı mektup ve kartpostalları satın almıştım. Biseksüel Chatwin’in eşi Elizabeth ve yazar Nicholas Shakespeare’in editörlüğünde onun mektuplarından kotarılan seçkinin adı “Under The Sun”dı. Arşivimden Chatwin’in, yaşamının önemli bir kısmını yatağında geçiren Tennant’a yazdıklarını çıkardım. Fotokopilerini editörlere yollayıp bir sonraki baskıda kullanılmasını sağlamayı hedefliyordum. Kitapta, asıllarına sahip olduğum dokümanların da yer aldığını görünce kendimi (k)azıklanmış gibi duyumsadım. Ë Selçuk ALTUN itabistan, ülkenin yükselen sığlık kat sayısı koşutunda bir yıl geçirmedi mi? “Çoksatan” listeleri; okuma listeme giremez tarihi romanlar, çalakalem yazılmış, zamanlaması ilginç anı kitapları ve sözde belgesellerin istilası altındaydı. Nitelikli kitap açığı bir ölçüde çevirilerle giderildi. Sığ ötesi roman ve şiir kitaplarını para karşılığında basarken bir editör süzgecinden geçirmeyen adı komik yayınevleri türedi. Kitabevi raflarında, iyi ama çok satmaz yapıtları bulmak da zorlaştı. İkinci el kitap piyasası da “internet şebekesinin” ağına düştü. Sahaflar azalan ziyaretçi sayısından, kitapçokseverler sahafların çoraklaşmasından yakındılar. “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Gururlanma zamanıdır muştusuyla başlamıştık yıla. Konu araştırıldığında Avrupa Birliği’nin Avrupa’ya 2010’da üç kültür başkenti (İstanbul, Essen ve Pecs) özgülediği anlaşılacaktı. Hem de Lüksemburg iki kez bu payeye lâyık görülürken, 2005’te İrlanda’nın 120 bin nüfuslu Cork kenti koca kıtanın kültür başkentiydi. 2000 yılındaysa Avrupa’nın 9 kültür başkenti vardı. Yetkililerimizin olguyu, Eurovision Şarkı Yarışması şenliğinde olduğu gibi abartacakları anlaşılıyordu. İstanbul’un Avrupa Kültür Başkentliği nöbeti, nitelik yerine nicelik (600 adet) ağırlıklı etkinliklerle geçiştirildi. Vurucu bir slogan üretilemedi, sürecin anılarda kalıcılığını sağlayacak İngilizce bir kent monografisi bile basılmadı. Hükümete dışarıdan bir bakan atanacaksa “Kültür”, “Dış İşleri”nden daha az önemli değildir. Cumhuriyet Kitap’taki 1001 ile 2000. maddeler arasındaki notlarımı içeren “Kitap İçin2” Nisan’da çıktı. “Bizans Sultanı” ise Temmuz’da bitti. Aynı yıla iki kitap sıkışmasın diye, romanın yayım tarihi Mart 2011 olarak saptandı. İki yüz sayfadan mürekkep romanı kotarmak on altı ay sürdü. Onun için kuytu K SAYFA 8 L Edmund White (doğ.1940) yapıtları Türkçeye çevrilmemiş küresel yazarlardan. Yazdıklarında eşcinselliğine odaklanması umarım bir sansür unsuru değildir. Büyükada’da yaşadığı bir erotik kaçamak “Chaos”un sürükleyici öykülerinden. “Children of Achilles”te John Freely, Truva’dan bu yana, Batı Anadolu’da konuşlanan Yunan kent devletlerinin özgeçmişini sunuyor. Benim için yılın edebiyat olayı Andre Aciman’ın “Eight White Night” başlıklı romanıydı. Onu bitirir bitirmez İstanbul kökenli Amerikalı akademisyeni, elektronik postayla arayıp tebrik ettim. (Amerikan medyası bu yıl Jonathan Franzen’in piyasa romanı “Freedom”ı başyapıt diye kakalamaya kalkışınca ikirciklendim. Bu bir manipülasyon muydu, yoksa oradaki eleştirmenlere bir hal mi olmuştu? Bir çevirmen dostum onu bana armağan etmeye kalkışın Orhan Pamuk’un geçen yıl Harvard Üniversitesi’nde verdiği altı ders notu, “The Naive and Sentimental Novelist” başlığıyla yayımlandı. Çevirmeni Nâzım Dikbaş’ın adı, “ı” ve “ş”den taviz verilmeden yazılmıştı. (Aferin!) “İngiltere’nin ıskalanmış en önemli yazarı kimdir?” sorusuna ikiletmeden Gabriel Josipovici (doğ. 1940) derim. Küresel Hayal Kırıklıkları: Javier Marias’tan “While The Women Are Sleeping” ile V.S. Naipaul’den “The Masque of Africa”yı atlaya sıçraya; Paul Auster’den “Sunset Park”ı patinaj yaparak okudum. Martin Amis’in “The Pregnant Widow”unu 34. sayfasında bıraktım. Ian McEwan’ın “Solar”ını kütüphaneme sokmadım: Şu anda John LeCarre’den “Our Kind Of Traitor”u okurken İbrahim Yıldırım’ın yılın başında çıkacak “Aşk ve Mevt Tabirlerini”, ellerimi ovuşturarak bekliyorum. ? L CUMHURİYET KİTAP SAYI 1089
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear