Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yaşar Kemal’den ‘Bugünlerde Bahar İndi’ Şair Yaşar Kemal Yaşar Kemal’in Bugünlerde Bahar İndi adıyla yayımlanan ve üç bölümden oluşan kitabının ilk bölümünde 1941 ilkbaharının Mayıs’ındaki altı güne ait günce bulunuyor. Bunlar, 19411942’deki batöz ırgatlığı güncesi olarak belirtilmiş yazar tarafından. İkinci bölümde diğer şiirler, üçüncü bölümde ise “Kırmızı Deynek” isimli nehir şiir yer alıyor. Ë Ali TAŞ yi yazarların ardında güçlü bir şiir geçmişi arayanlardanım. Onlar da, ne kadar iyi yazar olurlarsa olsun, içine oturan şairlik ukdesinden bir türlü kurtulamayanlardan. Defterlerde, dergilerde uzun yıllar yer alan yüzlerce şiirini yüreklerinin tutku direklerinde keyifle dalgalandırırken; koşu halinde içlerinde yarışan şiir, öykülerini, romanlarını her zaman göğüs farkıyla geçer. Sanat yaşamları koşutunda adeta bir maratona dönen tinselliklerinin tutkulu kulvarlarında bayrak yarışı halindeki öykü, roman, deneme gibi yazınsallıkların temeli niteliğindeki olan başat favorileri her zaman içinse, ilk göz ağrısı şiirdir. Yaşar Kemal de, dünyaya ün salan İnce Memed’lerinin ardından içindeki o nostaljik çağrının albenisine kapılmış olmalı ki bir Adana ziyaretinde, Kadirli’deki ana evinin sandığında bulduğu defteriyle, 1940’lı yılların şiirli günlerine dönmüş. Batöz ırgatlığı yaptığı o yıllarda tuttuğu günlükle, yine o yıllardan dünlere uzanan şiirleriyle oluşturmuş kitabını. 19411973 arasındaki otuz üç yıllık şiir serüvenini, romanının kandırmayı bir türlü başaramadığı delikanlılık coşkusunun “bugünlerde inen o bahar diriliği ve tutkusuyla” yapıtlaştırmış. duğu yirmiyi aşkın ödül; ikisi yurtdışında, dördü Türkiye’de olmak üzere altı fahri doktorluk payesi almış. Bugünlerde Bahar İndi‘de “Irgatlık Anıları” ile iki ayrı biçimde yazılan “Benim İçin” adlı şiirin yanı sıra; “Hanaya Şiirler”; bir bölümü Zülfü Livaneli tarafından bestelenen “Ulaş” ile “Merhaba” ve “Bu Gece” gibi şiirler yer alıyor. İlk iki dizesi aynı olan “Benim İçin” şiirinin ise iki ayrı biçimde yazıldığı görülüyor Bugünlerde Bahar İndi’nin dikkati çeken temel olgularından biri de, kitaba farklı bir perspektif kazandıran senfonik şiirler. 209 dizelik “Kapı” ile başlayan bu şiirler;“Hannaya Şiirler” Hannaya Şiirler, Hannaya Şiirler2, Hanaya Şiirler3 ile 154 dize olarak sürerken kitabın üçüncü bölümünde yer alıp, 24 sayfa tutan, 657 dizelik “Kırmızı Deynek”le ilginç ve özgün bir konum sergileniyor. Bu ara, halk söylemindeki bir anlam olarak algılasak da, tabii biraz da ironiye yön vermek istenirse, “yirmi dört yaşında ilk karı gören” Yaşar Kemal’e soracak biri çıkar belki: Yağan karı mı, kadını mı gördün? Yaşar Kemal, annesinin, “dördüncü ordunun birinci beyi, ağasıydık” dediği bir feodal yapıdan gelip ırgatlık yapan tarafı, Yasnaya Polayana Malikânesi’nde doğup lüks yaşamı reddederek çiftçilik yapan, sonrasında köylüler için pedagojik çalışmalarda bulunan Tolstoy’un yaşamıyla bir yerde yazınsal bir düzlemde de örtüşen bir bağ kurar. Tolstoy’un yazınsallığı, lüks yaşamı bilinçli bir köylülük ve emekçilik düzeyine indirgeme gibi Che Guevera çağrışımlı bir idealizm taşırken Yaşar Kemal’inki, ırgatlık ve efsanelerle beslenip toplumsallığa yönelen bir Âşık Kemal’likten, şiirin Kemal Sadık Göğceli’sine uzanıp aşarak Yaşar Kemal’liğe erişen bir yazınsal süreç. Tabii kolay olmadı bu süreç, Kemal Sadık Göğceli’yi (anasının o söylene söylene övündüğü) Yaşar Kemal yapan temel olgu, Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi yazınsal donanımlı önemli isimlerle ilişki kurması yanında, Ramazanoğlu Kütüphanesi’ndeki memurluğu sırasında bütün oburluğuyla ağırlıklı olarak klasikleri okuyup özümsemesi. Kendisinin de bir konuşmasında belirttiği gibi bütün dünya klasiklerini orada okur. Edebiyatı, dünya görüşü ve yazarlığı bu süreçte gelişir. Yazar, Âşık Kemal’in “halk şiiri bilgeliğini” sırası geldiğinde de Yaşar Kemal’in yoluna serer. İ ÂŞIK KEMAL Irgat kâtipliği, ırgatbaşılık, arzuhalcilik, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük, Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru gibi işler yaptıktan sonra, Cumhuriyet gazetesinde (19511963) fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışan Yaşar Kemal’in ilk şiirleri on dört yaşında Görüşler ve Çığ dergilerinde yayımlanmış. İlk öyküsü “Pis Hikâye”yi 1946’da yazmış. İlk kitabı olan Ağıtlar Folklor Denemesi 1943’te, ilk öykü kitabı Sarı Sıcak 1952’de yayımlanmış. Kırkı aşkın dile çevrilen İnce Memed’in yayım tarihi 1955. Ant’ın kurucuları arasında yer almış (1967); Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katılmış; TYS (1974/1975) ile Pen Yazarlar Derneği’nin(1988) ilk genel başkanlıklarını yapmış. Irgatbaşılıktan, arzuhalcilikten Yaşar Kemal’liğe yükselen yazar, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra; Uluslararası Cino del Duca ödülü, Legiond d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de aralarında bulunSAYFA 14 ÇUKUROVA’NIN BEREKETİ Âşık Kemal’in, ya da Kemal Sadık Göğceli’nin şiirlerinden romanlarına uzanan birer başat mitsel konum özelliğindedir toprak ve dağ. Bazen bir pastoral ozan eğiliminin de bir yerine tutunduğu yazınsal poetikanın gücüyle, halk şiirinin derinliğinden kendine özgü gelen bir sesle vizyonunu geniş tutar Kemal Sadık. Halk şiirinin Çukurova ağzına uyan bir söylemiyle de net olarak şirini kuran “Göğceli” “Haydin siktirin/ haydin cehennem olun/ hangi taş büyükse gidin başınızı ona vurun” gibi köy ve sokak diliyle dizelerinden seslenir. “Göğceli” mahlasını kullanarak da tapşıran Âşık Kemal, “Beği şikâyet edelim/ yoğu şikâyet edelim” dizeleriyle halk şirinin güzel bir örneğini verdiği şiirinde “Buluttan rüşvet alıyor/ göğü şikâyet edelim” gibi kinayeli ve abartılı eğilimde; çağrışım yapan dizeleriyle sergilediği sanatsallıklara, destansılığa özgü abartıyla yergisel bakışı da ekleyerek, siyasal taraf olmaya, Koçaklama’cı bir yönelimi toplumsallaştırarak tapşırır: “Hey bre ağalar gelin/ beyi şikâyet edelim/ söylen çektiğimiz neden/ yoğu şikâyet edelim/ turna bağının gülüyüz/ taşlı dağların yoluyuz/ Göğcelim şimdi ölüyüz/ sağı şikâyet edelim. “Seninçin”, “susundan”, “beği”, “terütaze”, “nennilendi dağlar”, “Döne Zala Hatçe”, “Ak pürçekleri”, “öylecene”, “benecikler”, ”tirtir”, “ördolur”, “şıkır şıkır sevgi”, “bulut ağdı”, “yeneruz”, “deyenk” gibi saf, arı ve yalın Anadolu varsıllığına sırtını dayayan ve başarıya erişen bir Çukurova dilinin gücünü halk şiirinde sınaması da bir anlamda, İnce Memed söylemiyle yazılan bir halk şiiri yapısını gündeme getirir. Anlam kırılmalarıyla yer yer mensur şiir çağrışımı da yapan bu yapı, doruktaki örneğini, güçlenerek uzandığı “Kırmızı Deynek”te ortaya koyar. Bugünlerde Bahar İndi’nin editörü Güven Turan, “en yalın ve saf haliyle ‘Anadolu Türkçesi ağzıyla’ yazılmış belki de en özgün şiir” belirmesinde bulunuyor: “Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü/ ve yabanıl ak atlar doludizgin/ bu sabah bu sabah öylesine güzel ki// ne diyordu Türkmen karısı/ leyleğin ayağı kırmızı deynek” (Kırmızı Deynek). “Menevşe kokulu saçına bahar/ beyaz fecirlerden örtüyor duvak” dediği “Güzelleme” şiirinde gerçekten, arı Anadolu Türkçesinin vurgulamalarıyla, halk şiirinin ardında duran bir Âşık Kemal olarak, imge yoğunluğundaki görselliklerle şiirini güzelleştiriyor Yaşar Kemal. Güzelliklere ulaşırken de, Âşık Veysel’li bir çağrışımla Çukurova’nın bereketine dönüştürmeyi de adeta bir görev biliyor. Halk şiirinin güzel örneklerini veren Âşık Kemal, cinaslı bir aliterasyon çağrışımının da yapılıp, karışık bir tekerleme havasıyla girilen, “Hele Ulaşa Ulaşa/ Ulaş benziyor güneşe/ Ulaş kardeş can verirken/ görenlerin aklı şaşa” dizelerinin, Güven Turan’ın sözünü ettiği “bu şiir Ulaş için yazılmadığı” konusuna katılmamalı belki de. Ne zaman yazıldığına dair bir bilgi bulunmayan şiirde geçen isimler ve “general” sözcüğü, şiirin “Ulaş” için yazıldığı kanısını güçlendiriyor. “Merhaba” şiirinde ise, Ulaş’a verdiği o şiir selamının sürdüğü görülür: “Gün be gün yüreğim ulu yalımda/ engel tuzak kurmuş bekler yolumda/ zulümlerde işkencede ölümde/ bükülmeyen güce kola merhaba/ acıda kahırda çekmiş geliyor/ güneşten boşanmış kopmuş geliyor/ bir ışık selidir, sökmüş geliyor/ Nâzım usta, coşkun sele merhaba.” Namık Kemal için” yazdığı “Mağosa’yı Tavaf” şiirinde “ve hüzünlü dallarda kuşlar/ söylüyorlar karanlık gecelerin yaslı türküsünü” dediği Ege’nin öbür yanına sevgi ve barış haykırışlarındaki antik esintiler yinelenip durur dizelerinde. “Dualardan şairine” notunu düştüğü “Dualarım”da “Ben dualarımı/ ıslıkla rüzgâra kazarım/ ve salıveririm/ gitsinler Tanrıyı bulmaya” derken “Bağlılık”ta “ben dönerim/ dünya döner/ dünya döner/ ben dönerim” dizeleriyle, şirindeki o tekerleme tarzıyla örtüşen aliterasyonlu sessel algılamayı yeniden dalgalandırır. “Ağıt” şiirinde ise, halk şiirinin yolunu aşıp, serbest çizgide sözcüklerin yinelemeleriyle şiir yolunu arayan bir ozan olarak görülür. Gagarin ile Marlin Monro’yu dizelerinde ilginç bir biçimde buluşturmanın yanında aynadan, ağaçtan atom bombası, uzay yapma simyagerliğine soyunan Kemal, “Sözden öfke yaparım/ at kuyruğu kılından/ şahin teleğinden öfke yaparım/ karınca ayağından/ örümcek ağından öfke yaparım/ gölgeden öfke” vurgulamasıyla savını güçlendirir. Yaşar Kemal her ne kadar yalın, duru, sade ve açık bir Anadolu diliyle halk şiirinin izinden çağcıllığa yönelse de, zaman zaman şiirini güçlendiren görsel algılı dizelerin harcına, sanatsal bir olgu olarak imgesellik ile ilginçliği de koyar. Bugünlerde Bahar İndi destandan, maniye, koşmadan, semaiye, varsağıya, koçaklamaya değin sürdürdüğü şiirsel izleriyle poetikasını oluşturan bir şair Yaşar Kemal profili koyar ortaya. Karacoğlan’ın, Dadaloğlu’nun izini süren bu geleneksel temel üzerinde yükselen Yaşar Kemal, bir yerden sonra artık şiirlere, destanlara sığmayıp; destansı gelenekselliğini eklemlediği mitolojiyle de derin ve güçlü bir bağ kurarak bir yazar Karacaoğlan edasıyla, şiirini kurduğu Çukurova’nın romanını da evrenselleştirme başarısını gerçekleştirir. ? Bugünlerde Bahar İndi/ Yaşar Kemal/ Yapı Kredi Yayınları/ 116 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1089