25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

T H 29 NİSAN ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER akkı Devrim, bugün de Nuray Mert’in “kadın mevzusunda” demesini eleştirmiş ve “mevzusunda” sözcüğünü “çirkin” bulduğunu da araya sıkıştırmış. Eski bir yazısını (Radikal, 6 Mart 2009) kesip saklamıştım; ama “vedası” mı doğrudur, “vedaı” mı gibi bayat bir tartışmayı yeniden gündeme getirerek konunun hâlâ “tartışılabilir” olduğu izlenimini vermeyi anlamsız ve yararsız bulduğumdan yazma gereği duymamıştım. Ancak 24 Nisan Cuma tarihli günlükte bu konuya değinme sözü verdiğim için açıklamak zorundayım artık. Arap harflerinden kurtulalı 81 (yazıyla da yazacağım, okunup geçilmesin, üzerinde düşünülsün diye: seksen bir) yıl olmuş; hâlâ Arapçadan alınmış sözcüklere Türkçe ekleri, Arap harflerine göre getirmemiz gerektiğinde ısrar etmeyi anlamsız bulmaktayım. Hakkı Devrim, andığım yazıda “PKK’nın silahlara vedası” diye yazan Hasan Cemal’i ayıplayan okuruna katılıyor ve son sözcüğün “vedası” değil, “vedaı” biçiminde yazılması gerektiğini söylüyordu. Açıklamayı her zaman yaptığı gibi, Şiar Yalçın’dan veriyordu: “Arap alfabesinde ‘ayın’ ve ‘hemze’ ile biten kelimelerde bu harfler ünlü değil ünsüz sayıldığından…” diye başlayan o açıklamayı artık dinlemek istemiyorum. Beyler, efendiler, tam seksen bir yıldır bizim alfabemizde ‘ayın’ ve ‘hemze’ gibi harfler yok. Hani “Türkçeleşmiş (olan) Türkçe”ydi! Türkçeleşmiş saydığımız için bağrımıza bastığımız sözcüklere, kendi eklerimizi (iyelik ekleri, ad durum ekleri vs.) niye hâlâ bu harfler varmış gibi getirmeye çalışalım? Konuyu uzatmak gerekmez. Hayır, “camii” diye yazmamıza gerek yok. Doğrusu camisidir. Bayii değil, bayisi; vedaı değil, vedası; irticaın değil, irticanın; mevzuu değil, mevzusu; mevkie değil, mevkiye… Benimseyip kullandığı sözcüklere insanların görmediği, bilmediği, adını bile duymadığı birtakım harflere, işaretlere göre ek getirmesini daha ne kadar süre isteyeceksiniz? Dil, hepsini dönüştürüyor işte. Kimini hızlı, kimini yavaş. Yazım kılavuzları da Türkçenin kurallarını benimseyip bu kurallara uygun yazılışları önermek zorunda. Arapçanın borazanlığını yapmak nereye kadar? “Camii, mevzuu, irticaın” sözcüklerinin okşadığı, “camisi, mevzusu, irticanın” sözcüklerinin tırmaladığı kulaklar, öncelikle sağlıklı olup olmadıklarını düşünmeliler. Bear bildirdi: Sakarya Geyve Kaymakamı Süleyman Erdoğan, halkın gıda güvenliğine dikkatini çekmek amacıyla ilçe J oshua merkezine İngilizce “Do you know, what you are eating?” yazılı afiş astırmış. Tepki gösterenlere karşı, böyle afişlerin daha çok dikkat çektiğini söylemek isterken de halkın Türkçe afişlere “yoğunlaşmadığını İngilizce afişlere yoğunlaştığını” söylemiş. Ne güzel! Biz de esnafa kızıp duruyoruz niye İngilizce tabela asıyor diye. Kaymakam böyle yaparsa esnaf ne yapmaz? iir kitabının üst üste baskılar yapması pek alışık olduğumuz bir durum değil. Metin Turan’ın 2004 yılında Ruşen Hakkı Şiir BiŞ rincilik Ödülü’nü kazanan kitabı “Suları Islatan Mecnun” (Ürün Yayınları) kitabının dokuzuncu baskısı elimde. Kitabın arkasına da alınan şiirden bir bölüm: “ömrüme vurulan çentiklerde geçiyor ergenliğim / her salı gözaltındayım her perşembe vukuat / cuma karakol avluları / beni müebbet âşık düşün sevdiğim”. “Fırtınaya teslim olan bir yaprak gibi / tozlarımı silktim karlı dağlarda / Kendi büyümü yaptım / iki tutam okyanus tuzu, bir çöl serabı / iki pamuk bulut, bir tutam yanardağ lavı” dizelerinin şairi Dilek Değerli’nin “Gece Kelebeği” Çekirdek Sanat Yayınları tarafından yayımlandı. Fatma Aras’ın “Saklıyım” adlı şiir kitabının yayınevi ise “Etki Dize”. Neden “Saklıyım”? Şöyle diyor şair: “Kendimi yeni yakalamışken / Bırakamam elimden / İstesem de istemesem de / Aşk beni saklıyor”. “Oğlum unutma adını / Hep ipte olacak boynun / Oğlum unutma adını / Yaralı, acılı bir yurdun / Kanı, çiçeği olarak… // Deniz… unutma adını...” Ahmet Erhan’ın şiir kitabı, adını bu şiirin son dizesinden almış: “Deniz, Unutma Adını” (Everest Yayınları). Yekta Güngör Özden’in şair (de) olduğunu herkes bilir mi? Şu dizeler Şubat 2009’da yayımlanan “Dünden Kalan” adlı kitabından: “Sorular, sorunlar, olaylar / Çözümü güç, kördüğüm / Yollar yürüyenlerle yol / Zaman yaşadıkça var / Suskunlukla yaşamak ölüm.” Şiir kitaplarını bu hafta da bitiremeyeceğim, öyle anlaşılıyor. ün akşam Türkiye Yazarlar Sendikası’nın (TYS) 35. yılı kutlaması vardı. Bu 35 yılın dört yılında (1995 1999) yönetim kuD rulu üyesi ve ikinci başkandım. 35 yılın özeti içinde bizim dönem 3 MAYIS PAZAR başlamak, en azından bir süre, gündelik zorunluluklar bastırıncaya kadar, dünyayı şiirsel bir gözle algılamayı sağlıyor; pek güzel oluyor. “Baktım beceremiyorum / baktım yemiyor bu yürek sensizliği /saplarım bakarsın / bir karanfil gibi / yâr damarına seni!”. “Yıl 1900 Sevgili” adlı kitaptan minik bir alıntı… Öteki kitap, anneler günü için güzel bir armağan olur: “Anne de Olabilir İnsan Hayatta Âşık da”. İki kitap da “artshop” tarafından yayımlanmış. e kadar meraklıyız yabancı sözcük kullanmaya! Oysa anlamı, geçmişi, çağrışımları iyi bilinmeyen sözcükler hata yapma olaN sılığını arttırır. “Mazur” yerine “maruz” diyen ne çok kişiyle karşılaştım. Başbakan bile –ki Arapçayı iyi biliyor olması gerek– Mardin’de 44 kişinin öldürülmesinin hangi nedenle olursa olsun “mazur görülemeyeceğini” söylerken “mazur” yerine “maruz” dedi bugün. Neyse ki sonra hatasını fark edip düzeltti. “Velev ki” sözünü hortlatan da kendileridir. “Medeniyetler İttifakı” yapıyorlar; “istişare” toplantıları düzenliyorlar. “Kabine” sözcüğünü söylemeyi bilmiyor; ama “i” sesini uzatarak Arapça vurgusuyla boyuna “kabiine” deyip duruyorlar. Bakanlar Kurulu’nda değişiklik yapmıyorlar; “kabinede revizyon” yapıyorlar. Ayşe Özyağcılar’ın dikkatini çekmiş; “revision” sözcüğünün İngilizcede de, Fransızcada da daha çok “gözden geçirme” anlamı taşıdığını bildirdi. İngilizce Sözlük de “değiştirme, ekleme veya çıkarma” anlamlarından önce, “tekrar incelemek, gözden geçirmek, düzeltmek, tashih etmek” anlamlarını veriyor. İngilizceden, Fransızcadan dilimize geçmiş “cabincabinet / la cabine le cabinet” sözcükleri Özyağcılar’ın dediği gibi, “Daha çok küçük bir dolap veya küçük bir odayı akla getiriyor.” Kabineye girenler, çıkanlar, giremeyenler, kabinede kalanlar, kabine dışında kalanlar gibi sözler edildikçe, “telefon kabini, duş kabini, banyo kabini, pilot kabini, plaj kabini” gibi çağrışımların akla gelmesi önlenemiyor. Özyağcılar da haklı olarak, “Kabineye girip çıkmaktan söz edilince insanın gözünün önünde ister istemez böyle birtakım yerlere girip çıkan insanlar canlanıveriyor.” demiş. ? 5 MAYIS SALI 4 MAYIS PAZARTESİ 30 NİSAN PERŞEMBE den hemen hiç söz edilmemesi, o dönemin yöneticileri olan bizleri www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com biraz buruklaştırdı. Neyse… Başka bir şey anlatacaktım. Nur Saka’nın dün akşam verdiği kitaplardan birini bugün okula gidinceye Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. kadar okudum, bitirdim ve birden şunu fark ettim. Güne şiirle B U L M A C A I J 2 D 3 G 4 F 5 D 6 L 7 A 8 F 9 K 10 C 11 J Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU karar verme. 20 16 84 53 19 77 21 26 18 12 L 13 C 14 E 15 F 16 B 17 L 18 B 19 B 20 B 21 B 22 A 71 80 57 38 69 C. Güz rüzgârı. I. Uluslararası Para Fonu. 23 A 24 L 25 D 26 B 27 E 28 L 29 E 30 F 31 A 32 K 33 56 65 10 62 72 81 13 61 33 C 34 L 35 L 36 G 37 L 38 H 39 G 40 L 41 K 42 L 51 55 43 D. Kabul etmeme. J. Neodimin simgesi. 43 I 44 K 45 E 46 F 47 F 48 D 49 F 50 A 51 I 52 F 53 B 48 25 59 5 66 67 11 2 54 G 55 I 56 C 57 H 58 E 59 D 60 K 61 C 62 C 63 E 64 J 65 C 66 D 67 D 68 K 69 H 70 F 71 H 72 C 73 F 74 A E. “Deniz ...” (Victor Hugo’nun bir romanı). 1 64 K. “Ertem ...” (sinema yönetmeni). 75 F 76 K 77 B 78 E 79 G 80 H 81 C 82 E 83 F 84 B 85 G 63 78 14 58 82 27 45 29 F. Lev Tolstoy’un bir romanı. 60 9 32 68 76 44 41 L. Orhan Kahyaoğlu’nun yöneticiliğini yaptığı şiir dergisi. Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Mustafa Ocak’ın, 1995 yılında kazandığı şiir ödülünün adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı yazarın “Geçmiş Zaman Siluetleri” adlı ilk kitabından bir alıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “G/79” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. 15 52 30 49 17 6 12 37 28 24 34 35 40 42 73 47 70 83 75 4 46 8 G. Ege Denizi’nde, Yunanistan’a bağlı bir ada. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. İlk İslam halifesi Ebubekir’in unvanı. 1003. sayının çözümü: A.TEBLİĞ, B. ULAMA, C. TÜMEL, D. UMUT, E. NABİ, F. AĞA, G. MİHO, H. ABAD, I. YÜZYILLIK YALNIZLIK, J. AŞUG, K. NOHUDİ, L. LİMBO, M. AGNES GREY, N. RASİH. Şiir: “Selim gibi günlük tutmaya başlayalım bakalım; sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Oğuz Atay.” 50 23 22 7 74 31 B. “... Kar Yağıyor” (Şule Gürbüz’ün bir şiir kitabı). 36 39 3 54 85 H. İşlediği bir günah ya da suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya CUMHURİYET KİTAP SAYI 1004 SAYFA 31
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear