Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
...KISA KISA... Gösteri Sanatlarında Işıklama Tasarımı Ë Hilmi Zafer ŞAHİN T iyatro sanatının gücü, kökeninin insanlık tarihi ile yaşıt olmasından öte, diğer sanat alanlarını da içeren anlatım ve yapım sürecinin karşılığı olmasında yatar. Bir de her çağın bilimsel, teknolojik ve el ustalığına dayalı birikimini de sahnesel etki adına kullandığını da belirtmekte yarar var. Tiyatro tarihini oyunculuk ve yazarlık alanlarından ayrı olarak, teknik ve görsellik açısından gözlersek, bir yanıyla tiyatronun yaşamın diğer alanlarıyla barışıklığını, diğer yanıyla da farklı disiplinlerin ve bilimsel gelişmelerin gündelik olduğu kadar işlevsel kullanımını da değerlendirme şansına kavuşuruz. Yerli ya da yabancı yazarları oyunlarından anılara, bilimsel çalışmalardan denemelere, gazete ya da dergilerde kıyıda köşede kalmış yazı derlemelerinden sözlüklere ülkemiz gösterim sanatlarına önemli katkılar sunan MitosBoyut Yayınevi’nin son çalışmalarından biri, Abdullah Uyan’ın Gösteri Sanatlarında Işıklama Tasarımı adlı kitap... Abdullah Uyan’ın “ışıklama tasarımının sahne yaşamında özel ve etkin bir yeri olduğu inancıyla ve ilgilenenlere bir katkıda bulunma düşüncesiyle” (s.5) hazırladığı kitap, bir yanıyla da daha önce yayımlanan çalışmalarının geliştirilmiş örneği... “Işık ve Görsel Algılama”, “Işık ve Elektromanyetik Dalga”, “Işıklama”, “Işıklamada Kullanılan Araçlar”, “Oyun Işıklaması”, “Işık Tasarımcısı Yönetmen Oyuncu Tasarımcı İlişkisi”, “Renkler”, “Oyunlar ve Işıklama Tasarımları” adlı bölümler ile televizyon ışıklaması ve ğa çıkartırken, diğer yanıyla da tiyatronun artık yalnızca oyunculuğun, yönetmenliğin, yazınsal olanın karşılığı olmadığına dikkat çekiyor... Kitabın özellikefektlerin tanıtımı le, “Işıklama” üzerinde biçimleadlı bölümü nen yapıt, aslında içinde, “Çağdaş üç ana bölüm üzeIşıklamanın Temel Görevleri” rine kurulu: Doadlı alt başlıkla anlatılanlar ve ğal olarak ışık ve ardındakiler ise, ışık tasarımcıgörsel algılamaları, yönetmenler ve farklı gösmız; ışığın tiyatroterim sanatlarının ilgilileri için daki yeri ve işlevi özel önem taşımakta. Yine bu ile bunlara bağlı bölümlerde, tiyatronun kuolarak 19791994 ramsal yanıyla ilgilenenler de, yılları arasında ışıklamanın tarihsel gelişimi ile Dokuz Eylül ÜniRönesans başta olmak üzere, versitesi Güzel Sagünümüz ışık tasarımına kimnatlar Fakültesi lik kazandıran Appia, CraSahne Sanatları ig,Wagner, Reinhart, MeyerBölümü’nün hahold başta olmak üzere, pek zırladığı oyunların çok tanınmış tiyatro adamının “ışıklama” açısın“ışıklama” kavramına katkıları dan değerlendirilAbdullah Uyan ve ne anladıkları konusunda mesi... genel anlamda bir ön bilgiye GÖRMEK VE IŞIK sahip olabilirler. “Gösteri Sanatlarında Özellikle 20. yüzyıl başından itibaren Işıklama Tasarımı” adlı kitabın dördüncü tiyatro sanatının vazgeçilmez unsurları bölümü olan “Işıklama Kullanılan Araçarasında yer alan ışık tasarımı, yalnızca lar”da anlatılanlar ise iki önemli işlev yebir aydınlatma aracı değil, sahne plastiğirine getiriyor. Bunlardan ilki, kullanılan nin, yönetmenin yorumunu güçlü ve ether türlü araç önemleri ve kullanılma bikin kılmanın, oyuncunun duygu, düşünce çimleri açısından tanıtılıyor. İkinci olarak, ve yönelişinin anlam kazanmasının karşıbüyük bir hızla değişim gösteren teknololığıdır. Abdullah Uyan da bu düşünceden ji karşısında, eldekiler adına bir durma hareketle, gözün biyolojik işlevi için görnoktası sunuyor ve gelecekte bu alanın menin ışıkla ilişkisini, ışığın fiziksel ve tarihine bakacaklara önemli görsel belgeenerji kaynağı olarak gücünü, etkinlik ler sunuyor. Öyle ki, burada anılan ışık alanını ortaya koyduktan sonra antik çağtasarımı öğeleri sanırım çok uzak olmadan günümüze ışık tasarımının tarihsel yan bir zaman diliminde yerlerini başka öyküsünü anlatıyor ve tiyatroya ışık tasaaraçlara bırakacak gibi... rımı ile yön veren ya da sanatsal kimlik IŞIK TASARIMCISININ ROLÜ kazandıran sanatçıları tanıtıyor. Aslında Işık tasarımcısının yönetmen, oyuncu, bu çaba, tiyatronun tarihinde bir yolculu giysi ya da kostüm tasarımcısı ile ilişkisi üzerine önemli bir bölüm ayıran Uyan, 1914 yılında Darülbedayi’nin (İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları) kurucu Sanat Yönetmeni Andre Antoine’nin, “Işık dekorun iyilik perisidir, sahnelemenin ruhudur. Sadece ışık ustaca kullanıldığı takdirde dekora atmosfer, renk, derinlik ve perspektif verir” sözleriyle bu bölümde anlattıklarının çerçevesini çiziyor. Ardından da, renkışık ilişkisinde, ana ve ara renklerin etkisinin ışıklama açısından önemini, değerini anlatıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’nün yıl sonu oyunları ışık tasarımı açısından ele alındığı bölümde, oyunların yazımsal ve tasarımsal içeriğine değinildikten sonra, ışıklama adına yapılanları anlatıyor. Bir başka deyişle belgeliyor ve tarihselleştiriyor. Yine bu bölümde anılan oyunlar, anılan çalışmalar içinde yer almış olan mezunlar (ki bunlar arasıda ben de varım) için, anı değeri taşıyor. Çalışmasının sonuna koyduğu, “TV’de Işıklama” ile “Görsel İşitsel Efektler” adlı bölümler ise, yazarın bu konularda yapılmış araştırma, değerlendirme ve uygulamalardan yola çıkarak yazıya dökülmüş. Böylece Uyan, yalnız tiyatronun değil, diğer gösterim ve görüntü sanatlarında da ışıklamanın yerini tanımlıyor. Kamu ve özel tiyatrolarda uzun yıllar, başta ışıklama konusunda olmak üzere, sahne tasarımcısı olarak görsel alanda emek veren ve yirmi yıldır akademik alanda da çalışmalarını sürdüren Abdullah Uyan’ın, bilgi ve deneyimle buluşan çabasının ürünü “Gösteri Sanatlarında Işıklama Tasarımı”, ülkemizde bu konuda çok az çalışma olduğu düşünüldüğünde, üzerinde durulması, önemsenmesi gereken bir çalışma... ? “Gösteri Sanatlarında Işıklama Tasarımı”/ Abdullah UYAN/ MitosBoyut Yayınları/ İstanbul, 2008/ 240 s. Gazetecilikte 56 yıl Vasfiye Özkoçak Ë Gürcan ARITÜRK(*) azetecilikte pek çok ilke imza atan Vasfiye Özkoçak, efsane güzelliğinden çok mesleği ile evli usta bir adliye muhabiri olarak tanınır. Yine bir gazeteci Süleyman Boyoğlu’nun kaleme aldığı Vasfiye Abla kitabında, fotoğraflar da yer alıyor. Kitabın önsözünü yazan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, meslek örgütlerinde de sorumluluk alan Vasfiye Özkoçak’ı tanımaktan ve onunla çalışmaktan mutluluk, övünç ve kazanım G duyduğunu belirtiyor. Süleyman Boyoğlu, yarım asrı aşkın meslek yaşamında hep muhabir kalmayı tercih etmiş, “ilk kadın” olmanın zorluklarına göğüs germiş, Yaşar Kemal’e göre hikâye ve roman yazma yeteneği de olan, emekli olduğunda çalıştığı Milliyet gazetesine parasıyla “Ben emekli oldum” diye ilan veren, Vasfiye Özkoçak’ın gazetecilikte örnek yaşamını gözler önüne seriyor.... Dile bile kolay değil: Gazetecilikte 56 yıl. Hem de nasıl? Neredeyse bir ömür gazetecilik yapan ama yalnızca muhabir kalan... Mesleğin en başından, adliye muhabirliğinden başlayıp, orada ustalaşan, erkek egemenliğinin arasında yılmayan kadın... Üstelik ilklerden... Vasfiye Özkoçak’dan söz ediyoruz. Gazetecilik Enstitüsü mezunu ilk kadınlardan, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın İstanbul ilk kadın şube başkanı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ilk kadın başkan yardımcısı, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı’nın ilk kadın başkanı... Babıâli’nin Vasfiye Ablası, biraz Babıtelli’nin(1) olsa da İkitelli’nin değil... Niye İkitelli’nin değil derseniz? 1990’ların başında gazeteler arasında yaşanan ansiklopedi savaşlarına gitmek gerek. TRT’de bir grup arkadaş o gün Milliyet’in, vereceği ansiklopedi reklamı içine kapak çalışmasıyla gömüldüğünü görünce, tepki göstermek gereği duyduk. Milliyet İstihbarat Servisi’ni aradığımda telefona çıkan Vasfiye Abla’ydı. Bırakın o yanlışı savunmayı bizden bile daha çok eleştiri (özeleştiri sayılmaz, çünkü Vasfiye Abla gazete yöneticisi olmadı, olamadı değil, olmadı) yaptı çalıştığı gazeteye. O ansiklopedi savaşları Babıâli’nin İkitelli olmasını da haber veriyordu. İkitelli daha sonra her telden çaldı. Ziya Nebioğlu, “adliye muhabirliğinde bir firma” diyor Vasfiye Özkoçak için. Gerçekten de öyle. İşte bu “firma”nın anıdeneyimsevinçhüzün ürünleri Süleyman Boyoğlu tarafından Vasfiye Abla adıyla kitaplaştırıldı.(2) Kitapta Yaşar Kemal’e göre hikâye ve roman yazma yeteneği de olan Özkoçak’ın başta gazetecilik olmak üzere örnek yaşamı gözler önüne seriliyor. Kitabın yazarı Süleyman Boyoğlu, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde sürekli birlikte olduğum Vasfiye Abla’nın anlattıklarının kaybolup gitmesini istemedim, onları bizden sonraki kuşaklara sunmak istedim” diyor. Kitaba önsöz yazan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç de, Vasfiye Özkoçak’ı tanımaktan ve onunla çalışmaktan mutluluk, övünç ve kazanım duyduğunu belirttiği yazısında Özkoçak’ın meslek örgütlerinde sorumluluk alarak birikimlerini uygulama alanına aktarmak için de ödünsüz bir çaba sarf ettiğine değiniyor. Meslekte ilk kadın olmanın pek çok zorluklarına gögüs geren Özkoçak, 56 yıllık muhabirlik kıdeminde “fahiş” değil “rayiç” ücretle çalıştı. Vefaya ihtiyacı olmadı. Öyle ki Milliyet’ten emekli olduğunda parasıyla ilan verdi, ayrıldığı gazetesine, “Ben emekli oldum” diye. Kimseye borçlu kalmadı, ama biz ona çok şey borçluyuz. “Nasıl olsa evlenir de gider” denilen genç Vasfiye, mesleğiyle evlendi, gazetecilikte kaldı. “Dünyaya milyon kere gelsem kendi devrimdeki gazeteci olurum” diyen Vasfiye Abla’dan bize kalan ilkelere kibarlık, yılmazlık, çalışkanlık, özverili ve azimli olmak uymakla gazeteciliği yaşam biçimi yapmış insanlık anlayışını sürdürebiliriz. ? (*) TRT Muhabiri. (1)Babıtelli, Ümit Otan’ın gazete merkezlerinin Babıâli’den İkitelli’ye taşınmasından hareketle yazdığı kitabın adı. (2) Vasfiye Abla, Süleyman Boyoğlu, Truva Yayınları, 368 sayfa. CUMHURİYET KİTAP SAYI 977 SAYFA 33