Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ressam Sali Turan ile desenlerde yol aldık... ‘Isıran’ desenler ve Sali Yol Desenleri… Sali Turan imzalı… Isıran desenler... Hayat kapıda, kapında… Dans başlıyor, somut ile soyutun dansında varılan olağan ve olağanüstü noktalar… Bak şu desene… Sali’nin tepesini attırmışlar besbelli. Ya şu… Çocukluğunu anımsamış olsa gerek… Bir kadın iki büklüm kıvrılmış, acaba kalbine saplanmış bir bıçağın bereleri mi yüzündeki vaşak hızıyla geçen hayatın suretine neden… Sali kaçırmıyor yakalıyor anları, duyumsuyor… Dağınık yaşamdan toplayıp çıkarıyor. Bir bakıyorsun eli sismik bir makine gibi desenlerini işliyor nakış gibi, hayat gibi dur duraksız… İmtina etmedi Sali kimseye, ne hayata ne peşin yargılara… Tepesi attı mı kalayı basmaktan geri durmadı.. Dürüsttü, hep olduğu gibi.. Yapay imajlara yormadı kafasını hiç… Çizdiğinin ardında durmasını bildi… İstikrarı, sanatını tek tipe indirgemedi… Bu özleşen sanat değildi de neydi? Tuvalindekiler yüreğindekilerdi hep… Yollar uzandıkça uzandı, yolculuk onun vazgeçilmeziydi… Duranın değil, gidenin, hareket edenin peşindeydi… Ona göre sanat asıl oradaydı o gidiş noktasında, o hareket anında… Süreklilikte. Kaya Özsezgin, “Sali Turan’ın desenlerinde birleştirici unsur, kalemin beyaz kâğıt üzerindeki gezinişinin yarattığı sürekliliktir” derken ne kadar da haklıydı… Evet dur durak bilmeyen desenler, ısıran desenler Yol Desenleri… Sali Turan’ın gözleri… 10 bini aşkın desenden arındırılmış ve bunu yaparken tekrara düşmemek üzere farklı zamanlarda, farklı temalarda, farklı konularda, farklı duygularda, farklı tekniklerdeki çalışmalardan yan yana getirilmiş bir çalışma Yol Desenleri. Sali’nin de dediği gibi farklı seslerin orkestrası… Bakın daha neler anlattı Sali, Yol Desenleri’ne dair… SAYFA 14 Ë Gamze AKDEMİR ol desenleri… Önce mantığından, ikisinin uyumundan bahsedin bize ardından deseni sanatla sorgulayalım, mantığına, ruhuna dokunkaç yapalım.. Önce yolu, yolculuğu, gezmeyi anlatmak gerekiyor. Bir genetik kotada var bu, sürekli gezme hali… Gidilenin gidilecek yerden çok daha önemli olduğunu düşünürüm. Yolu seviyorum ben, yolculuğu seviyorum. Yolculuktaki kompozisyonlar öyle sonsuzlaşıyor ki... POŞADLAR VE DESENLER Ve “Yol Desenleri” bu hareket tutkusuyla başladı, sonra… “Yol Desenleri”nden önce “Yol Poşadları” diye bir sergi ve kitabım vardı 2006’da bu arada. Yollar yaşamımın anlamlanmasıdır. Nedir o? Hareket tutkusu dediniz çok güzel. Hareket halinde her şeyin çok değiştiğini, yakındaki şeyin bir süre sonra yol devam ederken uzaklaştığını, yukarıdaki bir şeyin aşağıya indiğini, gelen bir trenin biraz sonra bir tünelde kaybolduğunu, sonra bir tepeden onun çıkışını görmek gibi sonsuz kompozisyonlar oluşup bozuluyor. Tabi son derece hızlı oluşuyor bu. Onun için gidiş, gidilecek yerden sonsuz yere daha zengindir. Gittiğiniz yerdeki kompozisyonlar teke iner, bu seyir halindeyken, kompozisyonlar sürekli kurulup bozulduğu için ısırmalar çok çok fazla oluyor. Beni ısıranlardan birinde duruyorum, guajla yol boşluklarını oluşturan çalışmadan birini yapıyorum, desen çiziyorum. ‘DESEN RESMİN MUTFAĞIDIR’ Bu ısırmaları açmak adına da sizin için desenin tam anlamı… Desen benim için genellikle hareket halindeki kişileri, insanları, duygu ve hareketin bendeki etkinliğine göre kaleme sarılmamdır. Bu gittiğim bir akşam yemeğinde uzaktaki birilerinin beni uyarmasıdır veya oradaki balıkçıları çalışırken, konuşurken, çay içerken seyretmemdir veya oradaki teknelerdeki hareketliliktir veya sanatçı dostlarımda akşam rakı içerken onları çizmemdir. Veya antik kentleri gezerken oraları renkli kalemle çizmemdir. Ama bu çizdiklerim katiyen birebir yağlıboyaya geçmez. Desenin çok tanımları da var tabi işte “resmin namusudur” denir. Tam anlamıyla “Resmin mutfağıdır” diyebiliriz. Desen tüm zamanlarda kopya yani birebir yapma ile özdeşleşmiştir. Günümüzde de bunu yapıyorlar. ENERJİYİ ALGILAMAK… Yaratıcılık noktasında ise bir durmak gerekiyor değil mi? Şimdi her desen yapan kopya etmediğine göre.. Y Tabi yani, çünkü yaratıcılık denen şey, desenin olabilirliklerini yorumlamak, bize göründüğünden daha çok görünmeyen enerjilerini algılamaktır. Benim desenlerimde hep o vardır. Zaten hiçbir şey birebir değildir veya o objede, o nesnede, o insanda, o varlıklarda Sali’nin aldığı yolun onunla bütünleşerek yeni boyuta vardırılmasıdır benim desenlerim. Kopya konusunda bir de şöyle, insan doğadaki en karmaşık yapılanmaya sahip varlıktır, çok zor formların oluştuğu bir kütledir diyebiliriz. Çok eski, ilkel, primitif dönemde işte kayalara çizilen resimler, hayvanlar, insanlar karikatürize edilmiş gibidir. Bu algılama öyledir, yansıtması da öyledir. Sanatsal kaygı da yoktur tabi.. Yoktur tabi bravo, sonra giderek sanatın gelişmesiyle insanın derinlikleri, yani form biçimi, hareket derken onları ustalar çok iyi çizdiler hele Rönesans dönemi bu anlamda akıl almazdır. Şimdi ressamlarımızın büyük bölümü hâlâ böyle işler yapmaktadır. Mesela bir şey çizeceğiniz zaman hemen göz, burun, kaş falan onu birebir benzetmeye çalışıyor, panik bağlı, iz bırakıyor, hiç kimse ertesi gün birbirinin aynı olmayacak.. Çok güzel bir yere değindin, yaşamda her şey birbiriyle ilişkilidir tabi. Mekan olarak ilişkilidir, duygu olarak ilişkilidir, görsel olarak ilişkilidir. Ama genellikle bakarız ki kopuk, monte edilmiş gibi yansır bazı şeyler. O bir yerden çalınmıştır oraya konulmuştur. Onların organik bağları kurulamaz. Çünkü sahicilik yoktur orada, hırsızlık vardır. Hırsızın olduğu yerden zaten sahicilikten söz edilemez, çok yoğun duygudan da söz edilemez. Çok güzel bir yere değindin, her şeyin bir yerde varolabilmesi, her şeyin başka şeylerle ilişkiye girebilmesi için onları kendi alanlarında, kendi zamanlarında çok iyi görsellemek, özümsemek ve onlarla yolculuğa çıkmak yani onları çalışmak gerekiyor. KOM EVİNDEN ÇIKAN DAHİ Geçmişe gidersek Sali neyi hiç unutmaz? Çocukluğunu tabi... 2 yaşından beri resim yapıyorum. 2 yaşında dere yataklarında bulduğum renkli taşlarla başladım çizmeye Kom’un tahta duvarlarına. Kom evleri, yayla biraz küçüğü ve daha basit yapılışta olanıdır. Altlarda hayvanlar üste biz yaşardık kom evlerinde. Bir de çok anımsamadığım bir çocuğun söylediğine göre ateşteki kömürlerden arta kalanlarla duvarlara bolca çizermişim ve anlamadığı biçimlermiş bunlar. O gün bugün çizerim ben. Her zaman çantamda defter kalemim bulunur. TAM YOL İLERİ! Profesyonel olduğunuzdan bu yana nasıl bir değişim var sizde? İlham yaratı çalışmanın içerisindedir. Ama her çalışan ille de çok yeni şeyler yapacak diye bir şey yok. Bisiklet kulla ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 977 yaşıyor, önemli olan ruhu yansıtmak, o enerjiyi yakalamak. Mesela o burun formuyla, burunu benzeterek o olmaz. Burnu oluşturan enerjinin, yaşanmışlıkların yan yana gelerek bir enerji saçıyor. HIRSIZLARA DİKKAT! Desen bu imkânı veriyor… Çok zengin şekilde veriyor ama tabi o yolculuğa girebilmek. Mesela bir yerde bir keman görmüştüm öylece yatıyordu... Dedim ki bu keman hiç çalmamış. Zamanı üzerinde taşımamış çünkü zaman eklenmemiş. Zamana eklenecek ki çalınmış olacak. Herkes ve her şey mekânla birbirine