Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B U L M A C A 1 G 2 I 3 F 4 G 5 G 6 İLKER MUMCUOĞLU G 7 I 8 B 9 D 10 H 11 B 12 B 13 G 14 F 15 I 16 D 17 G 18 B 19 G 20 F 21 H 22 A 23 B 24 B 25 B 26 I 27 E 28 B 29 G 30 E 31 C 32 A 33 C 34 H 35 B 36 37 D 38 H Z 39 G 40 I 41 B 42 F 43 C 44 D 45 C 46 B 47 H 48 C 49 G 50 H 51 B 52 F 53 B 54 G 55 B 56 G 57 C 58 C Feyza HEPÇİLİNGİRLER 26 Temmuz Perşembe Türkçe Günlükleri 2. Sergide gezdim. (dolaylı tümleç) 1. Ankarayı yaşadım. (nesne) 2. Ankarada yaşadım. (dolaylı tümleç) 1.lerde “ı, i” eki almış sözcüğün, eylemin yapılışına nasıl doğrudan katıldığı, 2.lerde ise ilişkinin nasıl dolaylı olduğu açıkça görülmüyor mu? Parkta dolaşmışsanız, park sizin eyleminize hiç katılmamıştır; bir nedenle bir yerlerde dolaşmanız gerekmiş, siz de gidip parkta dolaşmışsınız. Parkı dolaşmışsanız eylemin içinde park da sizin kadar yer almıştır. Park olmasa o eylemi yapamazdınız. “Ben geleceğin öğretmeni olarak öğrencilerime kendi inanmadıklarımı öğretmek, onları kandırmak istemiyorum.” diyen Özlem’e (reklam sayılmamasını dileyerek) özel olarak “Öğretenler ve Öğrenenler” için yazdığım Türkçe Dilbilgisi kitabımı önermek isterim. Sorularının çoğuna yanıt bulacak orada. 59 H 60 A 61 A 62 D 63 D 64 G 65 A 66 C 67 H 68 A 69 H B 70 B 71 A 72 H 73 G 74 F 75 D 76 77 B 78 E L Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Hüseyin Cahit Kerse’nin şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir alıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “36/Z” ve “76/L” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. aşkalarına çuvaldız batırırken kendimize de iğne batırmaktan kaçamayız. Dr. Sedat Ongan, Cumhuriyet’in Bilim ve Teknoloji ekindeki (1059. sayı) TIPSAĞLIK sayfasında bir başlığa dikkat çekiyor: “Aşırı tıkınmak karaciğeri mahvediyor”. Haber başlığında, “eline geçen yiyeceği oburca yemek” anlamındaki tıkınmak sözcüğünün kullanılması, argoya kaçan bir teklifsizlik olmuş gerçekten. Bilim, tıp, teknoloji kavramlarının yanına yakışmamış. 27 Temmuz Cuma E Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Birinin olanca malı, varı, yoğu 68 32 61 65 60 71 28 22 B. Sabahattin Ali’nin bir romanı. 35 51 77 11 18 70 41 23 8 25 46 12 24 28 55 53 C. Çiçekleri katmerli bir renkte olan tatula türü. 58 48 66 31 57 33 45 43 D. Osman Gazi’nin kayınpederi. 75 63 9 44 62 16 37 E. “Stanislav ...” (Solaris ve Aden adlı romanları da yaratan bilimkurgu yazarı). 30 27 78 F. Şehitler. 3 20 14 42 74 52 G. Ernest Hemingway’ın bir romanı. 39 49 5 73 56 4 19 17 29 54 64 1 13 6 H. Turgay Kantürk’ün ilk şiir kitabı. 67 21 47 72 50 34 69 38 59 10 L. “... Goncagül” (Oktay Arayıcı’nın bir romanı). 7 2 26 15 40 nis Batur’un, dünkü Cumhuriyet Kitap ekindeki “Ünlemler Âleminden” yazısı ne güzeldi. Konuşma dilinde çok kullandığımız halde üzerinde pek az düşündüğümüz bir dilsel zenginliğimiz, ünlemler. “Tüh” ünlemini dilimizin iki büyük ansiklopedisinden birinin es geçtiğini söylüyor Enis Batur. Öğretiminde herhangi bir zorlukla karşılanmadığını düşünerek dilbilgisi kitabımda “Ünlemler” konusuna yer vermemiştim ben de. Bir dilde en son ve en zor değişen öğedir ünlemler; ama işte onlar bile değişiyor. “Wow” diye bir ünlemi kimse yadırgamıyor artık. “Ops” diyenler çoğalıyor. Yalnız ünlemler değil, vücut dili değişti; ses taklitleri bile değişti. Amerikalılar gibi sevinir, onlar gibi vedalaşır olduk. Parmaklarımızla üç sayısını göstermek istediğimizde başparmakla birlikte yanındaki iki parmağı açarak gösteriyoruz üçü. Horozlarımız 25 30 yıldır “üürüüüü” diye ötmeyi unuttu; “kukuriku” diye öter oldu. Silahlar nicedir “graw graw” diye patlıyor. Küçük Amerika olduk, kendimizden geçtik. 2 Ağustos Perşembe İ 30 Temmuz Pazartesi Ö 912. sayının çözümü: A. MBT, B. EBRULİİİİİ, C. SÜMBÜLDAĞI, D. UY BABO, E. TÜYLÜLÜK, F. ADY, G. DİYEN KIRGIN YÜREĞİ, H. NOTOFOR, I. ARDOR, J. NORFOLK. Şiir: “Tanrıya kırgın değilim/ bir dostu bile yok onun/ bir fotoğraf albümü/ yürüdüğü bir yol bile yok” zlem İbiş, öğrenimini Başkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nde sürdürüyor. Dilbilgisi kitaplarının birbirini taklit ettiğinden, tümünde aynı yanlışların yinelendiğinden yakınmış mektubunda. Birçok konunun eksik, birçoğunun da yanlış öğretildiğini söylemiş ve sorusunu “Köşenizde değinirseniz çok sevinirim” diyerek sormuş: “Nesneyi hareketten etkilenen olarak tanımlıyoruz; fakat aşağıdaki cümleyi incelersek her ikisinde de etkilenen Ayşe’dir: Ayşe’ye dokunmayın! / Ayşe’yi elleme!” Bu köşe için sıkıcı olabilir; ama geleceğin öğretmenlerine katkı sağlayacaksa kısaca değinmek gerek. Nesne ile dolaylı tümleç arasındaki fark şudur. Nesne, yüklemin bildirdiği eyleme doğrudan katılır; dolaylı tümleç ise (adı üstünde) dolaylı olarak. Eylemlerin ifade ettiği anlama göre, aradaki farkın çok belirgin olmadığı durumlarla karşılaşılabilir; ama özünde, sözcüğün nesne mi yoksa dolaylı tümleç görevinde mi bulunduğunu, eylemle kurulan ilişkinin biçimi belirler. Aradaki fark, nesne de dolaylı tümleç de alabilen, gezmek, dolaşmak, yaşamak gibi eylemlerle daha kolay açıklanabilir. 1. Parkı dolaştım. (nesne) 2. Parkta dolaştım. (dolaylı tümleç) 1. Sergiyi gezdim. (nesne) lhan Şanal bir meslektaş: İngilizce öğretmeni. Türkçeyi çok seven bir İngilizce öğretmeni. “Türkçenin İngilizce etkisinde düştüğü durumu gündeme getirmenizi takdirle karşılıyorum.” dedikten sonra, bu konunun nedenine değinip değinmediğimi soruyor. Türkçenin İngilizce etkisine girmesinin pek çok nedeni var. ABD’nin dünya üzerinde çok yönlü egemenlik kurma isteğinden, küreselleşmeyi Amerikanlaşma sanma eğilimimize kadar pek çok neden; ama sevgili meslektaşım, sözü eğitimle ilgili önemli bir noktaya getirmek istiyor; Türkçeyi doğru dürüst öğretemediğimiz gerçeğine vurgu yapıyor ve şöyle diyor: “Mesleki yaşamım boyunca yabancı dil öğretiminin ana dilden soyutlanamayacağını savundum ve bunu yıllarca uyguladım. Aldığım sonuçlara baktığımda öğrencilerin Türkçeyle İngilizceyi zeytinyağı ile su gibi ayırdıklarını, İngilizceyi düşünerek öğrendiklerini gördüm. Yani Türkçenin bu durumdan kurtarılmasının tek yolu, bana göre Türkçe eğitiminin çok daha bilinçli bir şekilde verilmesidir öğrencilerimize. Zaten dikkat edilirse, İngilizce öğretmenleri şunu hep gözlemişlerdir: Türkçeye hakimiyeti yüksek olan kişiler bir yabancı dili çok daha iyi öğrenirler.” Doğrudur. Türkçe, İngilizce öğretmenlerinden çok destek görmüştür. Ama yetmez. Velilerin desteğine gereksinmemiz var. İnsan bir yabancı dili en çok anadili kadar iyi öğrenebilir? Bir yabancı dili çok iyi bildiğini vurgulamak istediğimiz kişileri, “Anadili gibi İngilizce konuşuyor” diye anlatmaz mıyız? Demek yabancı dil çok iyi olduğunda, anadiline yaklaşabiliyor ancak. Öyleyse anadilini en geniş kullanım olanaklarını sağlayacak biçimde öğretmek gerekmez mi? İşte bunu ihmal ediyoruz. Veliler ihmal ediyor. Çocuklarını okutacakları okulun İngilizceyi iyi öğretip öğretmediğiyle ilgilendikleri kadar ilgilenmiyorlar Türkçe öğretimiyle. İş başa düşüyor. İş, velilere düşüyor.? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 913 SAYFA 31