Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? nüllü, konuksever ve cömert insanlardır. Her şeye karşın, eski askeri zaferleri de ortadadır. Türkler, yetenekli ve başarılı devlet adamları yetiştirmişlerdir.Kuşkusuz artık o dönemler mevcut değil Onları bir kez tanıdıktan sonra sevmemek olası değildir. Eğer siyaset sempati üzerine oluşturabilseydi, hiç kimse bu sevimli insanlar tarafından kurulmuş ve sürekliliği sağlanmış olan bir imparatorluğu yıkmak düşüncesine katlanamazdı. Ne yazık ki siyaset, başka etkenleri temel almıştır.” Bu kitapta Vladimir Jabotinsky, çeşitli yönleriyle Türkiye’de “savaş” olgusunu inceliyor. Afganistan’da Bir Jöntürk/ Mehmet Fazlı/ Çeviren: Kenan Karabulut/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 94 s. Reformcu Afgan Emiri Hamidullah Han’ın, ülkesinin kalkınmasına yardımcı olacak iyi yetişmiş Türk gençleri aradığı haberi, Mısır’da sürgünde bulunan Jöntürklere ulaşır. Mehmet Fazlı, bu davete uyarak arkadaşlarıyla birlikte yola çıkar. AvusturyaMacaristan, Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan ve İran üzerinden, maceralı bir yolculukla Kâbil’e ulaşır. Takvimler bugünden yüz yıl kadar öncesini gösterirken, Emir Habibullah’ın reformlarıyla modernleşme yolunda hamlelere girişmiş olarak bulduğu Afganistan’a hayran kalır. Yeni devlet okullarında İngilizcenin yanında Türkçe de yabancı dil olarak okutulmakta; Türk eğitmenler ve subaylara güven duyularak önemli yerler verilmektedir. Mehmet Fazlı’nın tanıdığı şehzadeler arasında Amanullah Han da vardır. Bu kitapta, Mehmet Fazlı’nın Afganistan izlenimleri yer alıyor. İlk Işık/ Peter Ackroyd/ Çeviren: Mehmet H. Doğan/ YKY/ 368 s. İngiltere kırsalında çok eski zamanlardan kalma bir höyüğün bulunuşuyla başlayan roman, höyükle bir şekilde ilgisi olan birçok karakter etrafında şekilleniyor. Teorisini kanıtlama çabası içinde olan arkeolog Mark Clare, kökenlerini arayan eski komedyen Joey Hanover, yıldızlara bakarak geçmişi görebilen Damien Fall ve höyüğe karanlık bir sırla bağlı olan Mint ailesi aynı yerde buluşur. Bir tapınma yeri olduğu düşünülerek kazılmaya başlanan höyüğün, aslında gizli bir mezarı da içinde bulundurduğu fark edilince sorular başlar. Binlerce yıllık bu mezar kime aittir, taşlardaki işaretlerin sırrı nedir ve zaman kavramı hakkında ne söylemektedir? “İlk Işık”, gökyüzü ile yeraltının öyküsünü birleştirerek okuyucuya sunuyor. Ackroyd, bugünün insanını anlatırken bir yandan da zaman kavramının ve kutsallığın gerçek anlamını sorguluyor. Emekli Büyükelçi Horoz Gibi Ötünce/ İldeniz Divanlıoğlu/ Doğan Kitap/ 186 s. “İnsanların hayatında tesadüflerin önemli rol oynadığına inanırım. İşte böyle bir tesadüf hayatımı değiştirdi: Lise son sınıftayken bir gece halamı ziyarete gittik. Halamın oğlu Nazif Çuhruk çat kapı annesini ziyarete geldi. Kendisi, ailemiz için bir gurur kaynağıydı. O günlerde Dışişleri Bakanlığı’nın en parlak, en başarılı memurlarından biriydi. Konuşurken laf lafı açtı, söz hariciyecilik mesleğine geldi. Yaşadıklarını, meslekteki hedeflerini güzel bir üslupla ve büyük içtenlikle anlattı. Bu mesleği seçersem ne kadar renkli ve zengin tecrübeler edinebileceğimi düşündüm. İnsanın hayatı sürekli hareket halinde dolu dolu geçer, farklı kültürlerle tanışır, farklı ülkeleri keşfeder, bambaşka dostluklar kurabilirdi. Bu meslek aynı zamanda Türkiye’yi dünyada temsil etme şansı tanıyordu. Ülkemizin politikalarını dünyaya anlatmak, bunları inandırıcı ve olumlu biçimde nakletmek başlıca görevler arasındaydı. Nazif Bey’in anlattıklarını büyük bir heyecanla dinledim. O gece hayatımı değiştirecek bir karar verdim. Diplomat olacaktım. O günden sonra ömrümün yaklaşık yarım asrını bu mesleğe adadım. Sonuçlarını tarih takdir edecektir.” Bu kitapta, İldeniz Divanlıoğlu’unun anıları yer alıyor. Umuda Akan Nehir/ Sadık Yılmaz/ Berfin Yayınları/ 464 s. “‘Umuda Akan Nehir’ 60’lı, 70’li ve 80’li yıllar boyunca kendi öz topraklarından, yaban ellere akan insanların umut dolu, özlem dolu, cesaret dolu yaşamlarının, başarı, yanılgı, direnç ve olağanüstü mücadelelerinin sessiz çığlığıdır aslında. Ayrıca bu mücadeleye koşut olarak, anayurtta yaşanan büyük kargaşa, hesaplaşma ve alt üst oluşların, kendi insanını yaban topraklara iten, buna zorlayan bir aymazlığın da destansı bir anlatısıdır” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Kuantum Felsefesi ve Mutluluk/ Cengiz Özder/ Okyanus Yayınları/ 176 s. “Bu kitapta anlayışımız ve bunun oluşturduğu biyoenerjik alanımızın, kuantum fiziği açısından nasıl açıklanabileceğini; bu alanımızı nasıl keşfedip daha mutlu bir yaşam için kullanabileceğimizi, yani biyoenerjimizi olumlu yönde nasıl güçlendirerek, duygu, düşünce, beden ve tinsel varlık bilincini kazandıracağımızı ve bunun nihayetinde; iyilik, sevgi, barış, duygusal zekâ, yetenek, yaratıcılık, estetik ve ruh sağlığı gibi bizi mutlu edecek kazançlar elde edip edemeyeceğimi ve daha üst idraklere ulaşmanın olası olup olmadığı konuları işlenmektedir” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Nar Ağacı Günlüğü/ Hasan Barışcan/ YOY/ 126 s. “Ezop’tan günümüze kadar anlatılarda; hayvanlar, ağaçlar, çalılar, taşlar, velhasıl tüm doğa, insanları anlatmak, onlara ders vermek için kullanılmış. Zaten Ezop’un masallarını yeniden derleyerek anlatan Lefontaine de öyle söylemiyor mu? ‘Masallarda her şey ama her şey insanlar için.’ Ben bu kitaplarımda bunun tersini yapıyorum. İnsanlar doğa için ne yapmışlar? Onun için ne tür şiirler dizilmiş, türküler söylenmiş, öyküler, masallar, efsaneler anlatılmış?” diyor Hasan Barışcan. Anadolu’da Kızılca Havlet/ Askeri Öner/ Berfin Yayınları/ 542 s. “Anadolu’da Kızılca Havlet”, Babai İsyanı’na odaklanmış; isyanın tarihe geçmiş önderlerini ve dayandığı sosyal çevreyi ele almış ve öykülemiş. Bu isyanın idealleri sonraki köylü isyanlarının da tetikçisi olmuş; Alevilik, Bektaşilik biçiminde bugüne kadar da devam edip gelmiştir. Roman, şöyle bir soru da ortaya atıyor: Uygarlığın doruklarında iken, Moğol yayılmacılığını göğüsleyemeyen İslam Dünyası, bugünün atom silahlarıyla donanmış ‘Moğollar’ına; ABD emperyalizminin yayılmacılığına İslam’ın başlangıcındaki değerlerine sarılarak direnebilecek mi? Acaba Doğu’nun Batı’ya rövanşındaki başarı şansı salt İslami değerlerde mi yatmaktadır? ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 913 SAYFA 28