Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? Yazar, Orhan Pamuk'un Kar adlı romanı üzerine olan incelemesinde roman kurgusunun işleyişinin etken bir parçası olması beklenen örnek okurun üzerinde düşünmekten kendini alamayacağı birbirinden ilginç “çözmeceler” sıralıyor ve “metinsel oyunlar”a katılmaktan korkmayan örnek okurları bir kez daha romanın dünyasına gönderiyor. “Bir Selim İleri Kolokyumu İçin Öneriler: Yarın Yapayalnız Çerçevesinde” başlıklı yazısında ise Selim İleri'nin Yarın Yapayalnız adlı romanını incelemeye soyunacak eleştirmenler için ufuk açıcı tartışma başlıkları sunuyor. “Şiirin Sesi” başlıklı bölümde yazar, Türk şiirinin üç önemli ismi Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas ve Ece Ayhan'ın şiirlerini ve şiir üzerine yazdıklarını inceliyor. Necip Fazıl Kısakürek'in Çile adlı kitabının başında yer alan “Takdim” bölümü ile sonunda yer alan “Poetika” bölümünü göstergebilimsel açıdan okuyor ve şairin “mistik poetikası”nın izlerini sürüyor. Ahmet Muhip Dıranas'ın “Fahriye Abla” adlı şiirinin anlatısal ve söylemsel kimliğini ise kesitlere ayırarak çözümlüyor. Ece Ayhan'ın kitaplarında şiir ve şair sözcüklerinin geçtiği söz öbeklerini bir içkin sözlük (dilsel öğeleri metin içindeki konumlarına ve ilişkilerine göre belirleyen ve sınıflandıran sözlük türü) hazırlayarak tanımlıyor. ÖYKÜNÜN SESİ “Öykünün Sesi” bölümünde yazar, Tahsin Yücel'in 1970'te “Alacakaranlık” adıyla Varlık dergisinde, 1975'te ise “Benlem” adıyla Dönüşüm başlıklı öykü kitabında yayımlanan öyküsünün geçirdiği dilsel dönüşümü inceliyor. Öykünün bir önmetin olarak ilk kez yayımlandığındaki başlığı ile daha sonra kazandığı yeni başlığı arasındaki ilişkiyi, her iki başlığın sözlük anlamları (ilk başlık sözlüklerde yer alırken, ikincisi öykünün yazarı tarafından örnekseme yoluyla türetilmiştir) ve öykünün bütünü ile olan bağları çerçevesinde tartışıyor. Öykünün kahramanları arasındaki ilişkileri ve bu ilişkiler sonucunda kahramanların geçirdikleri değişimleri göstergebilimsel bir bakış açısı ile saptıyor. Ayrıca öykünün son hali ile yayımlanmış ilk hali arasındaki dilsel farkları öyküyü tümcebirimlere ayırarak saptıyor. Yazar, ülkemizde de en bilinen ve sevilen masallardan biri olan “Kırmızı Başlıklı Kız”ın göstergebilimsel bir çözümlemesini “Masalın Sesi” başlıklı bölümde sunuyor. Anlamlı bütünlerin üretiliş sürecini inceleyen, bu süreci yeniden yaşamayı amaçlayan göstergebilimsel çözümlemelerin ilk aşamasında anlamlı bütünler kesitlere (okuma birimlerine) ayrılıyor. “Kırmızı Başlıklı Kız”ı dört kesite ayıran yazar, metnin yazılma/okuma çizgisini böylece yeniden oluşturuyor. Her kesitte yer alan kahramanları ve yaşanan olayları belirleyerek masalın yapısını çözümlüyor. Masalın başlangıcı ile sonu arasında kahramanların geçirdikleri dönüşümlerden yola çıkarak anlamlı bir bütün olan bu anlatının göstergebilimsel dörtgenini çiziyor. Bu dörtgende kahramanların birbirleri ile girdikleri ilişkiler sonucunda geçirdikleri dönüşümler açığa çıkıyor. Masalın kahramanlarının anlatı boyunca nasıl oluştuğu, hangi özelliklere sahip oldukları, ne tür işlevler yüklendikleri ve nasıl bir bakış açısı ile hareket ettikleri sorularına verilen yanıtlar ile birlikte masalın derin CUMHURİYET KİTAP SAYI yapısı okurlar ve eleştirmenler için “görünür” hale geliyor. Kahramanların eylemlerini gerçekleştirdikleri uzamların ve olay örgüsündeki zaman kullanımının incelenmesi ile göstergebilimsel çözümleme tamamlanıyor. Masalın anlam katmanlarını yeniden yapılandırmaya yönelik bu çözümlemede, anlatıyı kesitlere ayırmadan dörtgen oluşturmaya dek göstergebilimin sunduğu birçok yöntem uygulanıyor. Bu bilim dalının üstdiline ait terimler de doğal olarak eleştirel söylemin bir parçası oluyor. Yazar, “Kırmızı Başlıklı Kız” incelemesinde göstergebilimsel bir bakış açısı ile metin çözümleme/yorumlama yöntemini sergiliyor ve böylece de “masalın sesi”ni duyma yollarından birini bizlere göstermiş oluyor. DENEMENİN SESİ “Denemenin Sesi” başlıklı bölümde yazar, Bilge Karasu'nun 1972'de Türk Dil Kurumu'nda yaptığı konuşmanın Türk Dili dergisinde yayımlanan metninin bir bölümünü çözümlüyor. Bu metinde Karasu, yazarın metinlerde kişi olarak kendisinden söz etmesinin mümkün olmadığını, çünkü böyle bir durumda sözü edilen kişinin yazarın kendisi değil, yazı kişisi olduğunu, başka bir deyişle gerçek bir kişi yerine kurmaca bir kişi olduğunu belirtiyor. Yaşamın edebiyata taşınmasının özel bir anlamı olmadığını, önemli olanın her koşulda yazının kendisi olduğunu vurgulayan bu konuşmayı yazar beş kesite ayırarak çözümlüyor: Birinci kesitte konuşmada yer alan öznenin işlevlerini ve eylemindeki dönüşümleri saptıyor, ikinci kesitte üç birimden kurulu düzenin edim gücünü belirliyor, üçüncü kesitte iki önermeyi “anlambirimciklere” ayırarak çözümlüyor, dördüncü kesitte üç tümcenin işlevlerini sıralıyor ve başlama/sürme/bitme kategorilerini belirliyor, son kesitte ise dönüşümleri çözümlüyor. Matematiksel bir işlemi andıran göstergebilimsel inceleme sonucunda Karasu'nun kaleme aldığı deneme özellikleri taşıyan bu konuşma metninin anlam katmanları ve derin yapısı açığa çıkıyor. “Hüseyin Cöntürk: Homo Criticus / Homo Ludens ya da ‘Bines’ten ‘Hipertekst’e” başlıklı incelemede yazar, Cöntürk'ün eleştirel bakışının oluşum serüveninin izlerini sürüyor. Eleştirel yazıları Çağının Eleştirisi adıyla iki kitapta toplanan Cöntürk'ün eleştirmen kimliğini yazar iki Latince adlandırma ile betimliyor: homo criticus (eleştiren insan) ile homo ludens (oyun oynayan insan). “Eleştiren insan” ile “oyun oynayan insan” arasında bir bağ vardır: “Eleştiren insan” aynı zamanda “kendi eleştirel aygıtını da oyun kurarak yaratan insan”dır, “oyun oynayan insan” ise “oyun oynarken, eleştirel bakışını da sezdiren insan”dır. Cöntürk her iki adlandırmayı da eleştirmen kimliğinde barındırmaktadır; çünkü bilimsel nesnel eleştiri anlayışını benimsediği yazılar zamanla yerlerini “hipertekstlere” (başkalarının metinlerini dönüştürme oyunlarına) bırakmıştır. Cöntürk, bilimsel nesnel eleştiri yazıları kaleme alırken kendi eleştirel aygıtını oluşturmak üzere terimler üretmiş, oyun913 lar kurmuştur. “Hipertekst”ler kaleme alırken ise başkalarının metinleri ile açıkça oyunlar oynamış, ama aynı zamanda da eleştirel bakışının ipuçlarını sergilemiştir. Cöntürk'ün eleştirmen kimliğini “eleştiren insan” ve “oyun oynayan insan” birlikteliği içinde ele alan yazar, incelemesinin sonunda eleştirirken “oyun kuran”, oyun kurarken de kaçınılmaz olarak “eleştirel bir bakış açısı” benimseyen eleştirmenlerin çoğalması dileğini de açıkça dile getiriyor. ÇALIŞMA SESLERİ M. Rifat, Metnin Sesi'nde roman, şiir, öykü, masal, deneme ve eleştiri metinlerinin dünyalarına okur ya da eleştirmen olarak adım atabilmenin, bu metinlerin “çalışma seslerini” duyabilmenin, metinleri dış dünyaya başvurmadan anlamlandırabilmenin yollarını gösteriyor. Okuma hazzını yitirmeden “naif okur”dan “örnek okur”a dönüşmek isteyenler, bu yollara sapabilir ve ellerindeki metnin kazandığı anlam zenginliği ile farklı bir okuma deneyimi yaşayabilirler. “Örnek okur” olmaları bir zorunluluk olan eleştirmenler ise, Metnin Sesi'ndeki çözümlemeler ışığında metinlere tutarlı ve bilimsel bir bakış açısı ile yaklaşıp onları yazınsal bir anlatım ile incelemenin mümkün olduğunu görebilirler. Ayrıca eleştiri üzerine üstmetin yazmak isteyen eleştirmenler de M. Rifat'ın göstergebilimsel çözümlemelerden gösterge eleştirisine uzanan eleştirel bakış açısının yaşamöyküsünü, kitabın sonunda yer alan “Yazıların Serüveni” bölümündeki yazıların ilk kez yayımlanış tarihlerini dikkate alarak yorumlayabilirler. ? (*) İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi * Metnin Sesi, Mehmet Rifat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007 Ülkemizde son dönemde çok da üretken olduğu söylenemeyecek eleştiri alanında bu tür bakış açıları ile karşılaşmak, üstelik bu bakış açılarının kuramsal temellerinin yanı sıra uygulamada getirdikleri zenginlikler ve yazınsallıktan ödün vermeyen bir dil ile var olduklarını görmek, edebiyat ve eleştiri üzerine düşünen okurların ve eleştirmenlerin çok nadir yaşadıkları bir deneyimdir. Metnin Sesi başlıklı kitabında Mehmet Rifat, bizlere böyle bir deneyim yaşama olanağı sunuyor. SAYFA 17