Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ahmet Ada’nın Kantolar’la başlayan şiir serüveninin bir özelliği de şaşırtıcılığı, çağrışım zenginliği ile daha geniş bir şiir evrenine açılması... ? mış bir rüzgâr betimlemesinin ötesinde anlam alanları açıyor kendine. Bu dizeleri okuyunca ileti bizi algılamamızın zenginleşmesi yönünde bir davranışa yöneltiyor. Kaldı ki Ahmet Ada şiirindeki doğrudan çizilen dünya/taşra görüntülerini aşan bir metin özelliği görüyoruz bu iki dizede. Oysa şiirin geri kalan dizelerinde ilk dörtlüğün "Yağmur çiseliyor sözcüklere camlardan" biçimindeki ilk dizesi ile ikinci dörtlüğün "Fısıltıyla konuşuyoruz eşyaya av/ Olan insandan" biçimindeki ilk ve ikinci yarım dizesi dışında alıştığımız, bir güz günü görebileceğimiz normal görüntüleri anlatan dizelerle bildik bir Ada şiiri okuyoruz: "Yağmur çiseliyor sözcüklere camlardan/ Bütün çiçekler yağmurun altında/ Bütün kuşlar rüzgârın ardında/ Soluk soluğa kalıyor bir köpek/ Sokağı boydan boya geçince". "Yağmur çiseliyor sözcüklere camlardan" dizesindeki yağmurun camlardan sözcüklere çiselemesi dışında çizilen görüntü vurgulayarak söylersek normal bir betimleme. Şiirin diğer dörtlükleri de öyle. Dizeler bize gerçek bir güz görüntüsü çiziyor. Şiirsel değer dizelerin sıralanışında, ünlü, ünsüz tekrarlarıyla yaratılan sessel zenginlikte. Şaşırtıcılık yukarıda alıntıladığımız iki dize ile son dizelerde. (bak. Kantolar, "Güz Kantosu", s. 52, 53). RÜZGÂRIN ÖZGÜRLÜĞÜ... Bizi şaşırtan, algı kapılarımızı zorlayan bu dizelerde farklı anlamlandırmalar, sorularla karşılaşıyoruz. Açık bir kitaba mı yağıyor yağmur? Dışarıdan bir bakış ile mi yakalanıyor bu görüntü yoksa içeriden, şairin baktığı yerden bir yansılama sonucu elde edilen bir görüntü mü, tam anlayamıyoruz. Eşyaya av olan insan sözcükleri ise bizi eşyainsan arasındaki anlam ilişkisini düşündürmeye yöneltiyor. Böylece farklı felsefi anlam ulamlarına gidiyoruz. Son iki dizede ise bir anlam patlaması ile karşılaşıyoruz. "Kunduralarını yitirmiş rüzgâr", "yalınayak rüzgâr" değişik CUMHURİYET KİTAP SAYI çağrışımlar yapıyor. Şehirde kundurayla dolaşan rüzgârın deniz kenarında yalınayak kalması anlaşılır değil; ama şiir alanında çağrışım zenginliği ile farklı ve renkli görüntüler çiziyor belleğimizde. Deniz kenarında ufka açılış mı, eşyadan kurtuluş mu, rüzgârın özgür kalması mı anlatılıyor? "Eşyaya av olan insan" dizesi ile bu anlamların ilişkisi ise daha zengin bir görüntü çiziyor. Diğer şiirlere de bu özelliklerle bakılabilir. Ki Ahmet Ada’nın Kantolar’la başlayan şiir serüveninin bir özelliği de dediğimiz gibi şaşırtıcılığı, çağrışım zenginliği vb. ile daha geniş bir şiir evrenine açılması: Bu şiirlerde Ahmet Ada’nın taşrası genel olana açılmış bir taşra. Şiiri de bireysel estetik ilgiden bağımsızlaşıp genel estetik ilgi katına yükseliyor. ? Kantolar/ Ahmet Ada/ Şiirden Yayınevi/ 97 s. 894 SAYFA 17