Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YANKILAR Engin yaz tepeleri boyunca Görevlendireceğim anne güneşi Uzun, eğik ışınlarıyla getirsin diye seni, Usul iniltisi vadilerin Yuvarlanacak ilahiler eşliğinde bir kez daha Serperek Saman Yolu’nun parıltılarını çıplak tarlalara. Sonsuz yeryüzünün gölgeleri altında Uzanıp mevsimleri dokuduğum yerde Rastlayacaksın bana. Soylarının salon danslarında Ritmine kapılacaksın senfonik flütlerin Su zambaklarının kimliğini çekip götüren Açtım dağlar kapılarını Görkemli uçurumları Ruwenzori’nin Çalacak böylece görüntünü Hatta kabaran dudakları anakaraların ( Libya’nın utangaç palmiyelerine doğru) Uyandıracak nicedir unutulmuş çağları. Zambezi nehrinin titreyen suları Gümüşten bir örtü çekecek adının üzerine Denizlerin yankılarına yönlendirerek onu. Sadece seni sevmeyeyim, bırak Olmaya ki varlığının özü Uzanır ağırca dilimin üzerinde Ülkem, sana bu kadar şükredince. Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Mazisi KUNENE (19302006) / Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç Modern Zulu şiiri Güney Afrikalı epik şair, Mazisi Raymond Fakazi Mngoni Kunene, 12 Mayıs1930 yılında Durban’da doğdu. Natal Üniversitesi’nden geleneksel ve modern Zulu şiiri üzerine bir tez çalışmasıyla mezun oldu. 1956’da Bantu Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1959’da doktorasını Londra’da tamamlamak için bir burs kazandı. O andan itibaren Kunene, kendini Afrika ülkelerinin özgürlük mücadelesine adadı. AfrikaAsya Yazarlar Birliği gibi kurumlarda çalıştı, Tanzanya ve Zambia’da mülteciler için Güney Afrika Meslek Programı’nı hayata geçirdi. 1966’da diğer 45 yazarla birlikte ülkesinde resmen yasaklandı. Irkçılık Karşıtı Hareket’in kurucu üyelerinden biriydi; 1962’de Afrika Ulusal Kongresi’nin Avrupa ve Amerika Baş Temsilcisi oldu. 1972’de Güney Afrika Sergi Kurulu’nu (South African Exhibition Appeal) oluşturduğunda Picasso, Marc Chagall, Giocometti, Henry Moore, Ben Enwonwu ve Robert Rauschenberg gibi sanatçıların kayda değer desteğini aldı. 1970’lerin sonunda politik sorumluluğundan vazgeçmeksizin akademik yaşama döndü: UNESCO’ya danışman olduğu 1977’den sonra dünya çapında konferanslar verdi. Los Angeles, California Üniversitesi’nde profesör olarak Afrika Edebiyatı ve Dili öğretti. 1993’te, sürgünlüğünden 34 yıl sonra, ülkesine dönerek Natal Üniversitesi’nde Zulu Edebiyatı dersleri verdi. Aynı yıl Arapça konuşan Afrika ülkeleri tarafından Afrika’nın baş şairi olarak onurlandırıldı. Mazisi Kunene, sömürgeci güçlerin diline bağlı kalmayan birkaç Afrika yazarından biridir. Bununla birlikte, uzun bir süre Zulu dilinde yazdığı şiirleri, kendi çevirileriyle, sadece İngilizce basıldı. Çevirinin maliyeti nedeniyle önemli bir çoğunluğu basılmadan kaldı. Sınırsız sayıda şiirleri yanında Kunene, bir oyun, iki de senaryo yazdı. İlk kitabı ‘Zulu Poems’ 1970’te Londra’da yayımlandı. Bu kitapla, halkına, onun kültürel geleneklerine, değerlerine derin bağlılığını ortaya koydu. İlahilerden, danslardan, sabah şarkılarından yararlanan şair, biçemsel olarak, yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan Zulu sözlü edebiyatını temsil etmektedir. İki büyük epik şiirinin ana kaynağı, Zulu sosyal değerleri, düşünceleridir. ‘Emperor Shaka the Great’ (1970) adlı epik şiiriyle siyah Afrika halkının yerli tarihine büyük katkıda bulundu. Bu 17 şiir bize, 19. yüzyılın ikinci yarısında Zulu İmparatorluğu’nu yöneten Shaka’nın öyküsünü anlatmaktadır. Kunene, yalnızca, beyaz adamların tarihi kayıtlarıyla çarpıtılan bu masalsı kralın daha karışık bir betimlemesini yapmadı; aynı zamanda onun zalim, merhametsiz, tahmin edilemeyecek derecede vahşi gösterilmesiyle de ilgilendi. Kahramanını siyah ve beyaz halkların bütünleşmesini temsil eden bir karakter, bir panAfrikan olarak resmetti.1981’de basılan ikinci epik şiiri ‘Anthem of the Decades’de, şair, dikkatini insanoğlunun öyküsünü, yaratmayok etme, iyikötü, zaferyenilgi, zevkacı gibi karşıt faktörler arasındaki bir savaş olarak kavratan Zulu Yaratılış mitlerine çevirdi. Yaşamı, uzlaşma ve dengenin somutlaşması olarak gösteren bu destanda, kadınlar özel bir rol oynadı. 2005’te Yaşamboyu Başarı Ödülü yanında Güney Afrika Baş Şairi unvanını aldı. Mazisi Kunene, Durban’da, 11 Ağustos 2006’da uzun süre savaştığı kanserden öldü. Yapıtları: 1970. Zulu Poems,1979. Emperor Shaka the Great: a Zulu epic.(Heinemann), 1981. Anthem of the decade: a Zulu epic.(Heinemann), 1982. The ancestors and the sacred mountain (Heinemann), 1994. Isibusiso sikamhawu, 1995. Indida yamancasakazi,1996. Amalokotho kanomkhubulwane, 1996. Umzwilili wamaAfrika, 1997. Igudu likaSomcabeko. El ele tutuştuk bir yabancıyla Haykırdık çağlayanlarda karşıdan karşıya Geldiler tüm ülkelerden Barışın ilk günüydü. Gördük, dimdik geziniyordu Atalarımız ufuklarda. başlarımız üzerinde Yine de patlıyor güneş binlerce çiçek içinde Genişliyor ufuk çizgisi Yeni yüzler doğuyor ondan, bütün yönlerden Baştan çıkarılıyoruz yeni bir çağı duyurmaya Ama biliyoruz, kavrayışımız bir başlangıçtır sadece: Kapadığımız anda gözlerimizi, Göreceğiz derhal düşlerin ötesini. Öç alınacağını her şeyden? Haksız mıydım düşündüğümde Öç alınacağını Gencecik boğaların boyunlarını tutan demir halkalardan? Haksız mıydım Sülfür öksüzlerinin Okyanuslardan doğacağını düşündüğümde? Sapık mı oldum aşka gerek olmadığını düşündüğümde Gerek olmadığını bağışlamaya, kalkınmaya gerek olmadığını, Gerek olmadığını yeryüzünde iyiliklere, İskelet kasabalarına gerek olmadığını, Fil iletileri gönderiyorken aya? Haksız mıydım katıla katıla gülmekte Sönmemiş kireç gibi yükseldiğinde denizler Kat kat küller rüzgârla savrulduğunda Ufacık kılıçlar bırakıldığında bir başına doruklarda? Haksız mıydım kandan anıtlar dikmekte? Sezar’ın ganimetlerinden öç almakta haksız mıydım? Haksız mıydım? Haksız mıydım? Haksız mıydım yeryüzünü tutuşturmakta Sonra dans etmekte yıldızlar üzerinde İzliyorken Avrupa’nın yandığını ateşten uygarlığıyla. İzliyorken çelik tanrılarıyla parçalanıp dağıldığını Amerika’nın, İnsanlık katillerinin toza dönüştüğünü izliyorken Haksız mıydım? Haksız mıydım? POLİTİK TUTUKLU İstekliydim konuşmaya, Kumlar gibi sayısız sözcüklerle konuşmaya, Tel örgülerin diğer tarafında, Diğer tarafında taş duvarların. Çaktım tüydüğünü dul bir kadının Geçiyordu odun taşıyan tutukluları. Bu kadındır uykudan alıkoyan Düşlerle doyuran beni. Her zaman aynıdır düşlerim. Döner üzerinde bir demirin Buluncaya kadar durup dinleneceği yeri: Saatlerden örerler tuzaklarını. Bir gün biri gelir, açar kapıyı. Patlatıverir ateşini güneş Yayarak alevlerini yeryüzünde. Dokunur insanlığın ilk baharına. Dağlar var arkamızda Dul kadının terk edildiği. Çaresiz duruncaya değin doğurmak için oracıkta Sadece geçmişin gölgelerinde gururlanıyor kendisiyle. C.L.R. JAMES’E ÖVGÜ: BİR BÜYÜK AFRİKALI, BİR BÜYÜK ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISI Onlar ki yeryüzünü büyütüp besleyenler, Işık vermez ormanlar dikenler dağlarda Kutlamalar emrediyorlar çocuklarımıza, kapıları açmayı Alkışlamak için meyve veren, Tüm kuşakları örümceklerin önsezisiyle doyuran kahramanları Zevkine vardığımız anda derin okyanuslardan doğuşun Yıldızlarına tırmanacağız yüksek dağların Şükretmek için güneşin ortasındaki kutsal yılana Sonsuza dek, daima gelip gidiyor kuşaklarımız Ama yeryüzü gibidir Totem yontusu Zaman gibidir yaşam, bir yuvarlak kayada asılı, Bizden doğuyor öncesiz düşler de Biz kalkıyoruz şiddetli bir uykudan aşkın yankılarıyla Bizim klanımız kutsanıyor bin nehirle Geçerek bir engin sabahı çalınıyor sesimiz yeniden hep yeniden Açılıyor gözlerimiz şükretmek için ona Biz getirdik onu geriye, ilkyaz bahçemize Yürüyelim diye gururla, gölgelerimiz ve onunkiler karışıp birleşinceye dek yeryüzünün gölgeleriyle. SAVAŞTAN SONRAKİ İLK GÜN Şarkılarını dinliyorduk bir düğün töreninin. Kibar bir parıltı gördük Körpecik, çimen yapraklarının çevresinde dönen Önce duraksadık, ayak izlerini gördük sonra, Belirdi yüzü, derken özgür bakışları ! ‘Hangi gündür bugün böyle ansızın başlayan?’ Diyen bir gülümseyişle uyandırdı bizi ‘Savaştan sonraki ilk gündür.’ dedik. Koşuverdik beklemeden o zaman açık alana Uluyarak dağlara, patikalara doğru İnsanlar çağırdık yeryüzünün her yerinden. Silkeledik bayram isteyen yaşlı adamları. Bütün ilk meyvelerini rica ettik mevsimin SAYFA 30 BAĞ Ndaba oğlu Gumede, işte ben. Göstermeye geldim Bu değirmen taşını Masilela’nın, annemin. Ağırdır taş, ağırlık vermiş sanki büyüyle. Su kabağı yüreğini bıraktı ona. Unutmayın Mpembeni evinde Olmaya ki böcekler ürer üzerinde. Yaşam lanet edebilir bize Çocukları gibi davranmadığımız için. Biri varsa bin kaburga kemiği olan İzin vermeyin sizi aldatmasına, Karşılığında bir yer söz vererek bereketli topraklarda. Kutsal sayın taşı, bilerek içinde ruhumuz olduğunu. KİTAP SAYI 892 ÖZGÜRLÜK ÇIKIŞLARIMIZ Geçmişe dönüşlerimiz son bulmayacak Hüküm sürecek anılar, cezalandıracak sevinç anlarını unutanları Dokunaklı bir gecenin dehşetlerinden doğar herkes Gardiyanların acımasız oldukları, uyumadıkları. Durmadan, felaket sözü asılıyor 26 HAZİRAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER (GÜNEY AFRİKA ÖZGÜRLÜK GÜNÜ) Haksız mıydım düşündüğümde CUMHURİYET