Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Dava vekili İbrahim Nemrud, ünlü bir avukat tarafından bir mirasçıyı bulmak üzere görevlendirilir. Amaç, bir vasiyetin yerine getirilmesinin sağlanmasıdır. Bu işe karşılık 250 altın avans, 250 altın da iş bitiminde olmak üzere çok büyük bir meblağ ödenecektir. İbrahim Nemrut için bu para birkaç yıllık kazancının karşılığıdır ve onu maddi olarak ferahlatmanın yanında bir çok sorununun da çözülmesini sağlayacaktır. İşi kabul eder ve adresi bile bilinmeyen Seyfettin Stigma'nın peşine düşer. Metin CELAL Okuduğum Kitaplar İ brahim Nemrud bugünü, dünü ve yarını aynı anda yaşayan bir İstanbul'da iz sürüyor. Bir anlamda fantastikütopik bir İstanbul bu. Metro da var, taksi görevi gören kupa arabaları da. Para birimi olarak mecidiye kullanılmakta ama bilgisayar, internet gibi teknolojik olanaklar da var. Sultanahmet Adliyesi'nin (SULTA) yerine dev bir adalet sarayı gökdeleni dikilmiş ve kahramanımız İbrahim Nemrud'un bürosu Yerebatan Sarayı'nın (YERSARAY) içinde. Ali Teoman, Karadelik Güncesi'nde (Sel yay.) bu ütopik fantastik İstanbul'u en ince ayrıntılarıyla kurarken anlatacağı olayları da gerçekdışına/üstüne çekmek istiyor sanki. Ama dekoru kaldırdığınızda ya da günümüze uyarladığınızda tüm anlatılanlar gerçekçi bir havaya bürünüyor. İbrahim Nemrud, çok renkli bir kişilik olan Seyfettin Stigma'nın izini sürerken tellaklar, dervişler, psikiyatristler, bilimadamlarıyla tanışarak bizi hikâyelerden hikâyelere sürüklüyor. Seyfettin Stigma'nın ilginç hikayelerinin yanında her rastladığı kişinin de bir hikâyesi var ve sanki herkes anlatmak için İbrahim Nemrud'u beklemiş. Hepsi de birbirinden ilginç, fantastik sayılabilecek hikayeler ve yaratılan hava o kadar inandırıcı ki, romanda böyle olayların yaşanmasını normal karşılıyorsunuz. Bir süre sonra olaylar, hikâyeler, yazarın başarıyla kurduğu atmosferin önüne geçiyor ve günümüzde geçen bir roman okuyormuş gibi bu atmosfere pek dikkat etmemeye başlıyorsunuz. Diğer yandan da Ali Teoman'ın bu hikâyeleri anlatmasına vesile olsun diye İbrahim Nemrud'un mirasçıyı aradığını düşünmeye başlıyorsunuz. Çünkü özellikle ilk bölümlerde ard arda yığılan hikâyeler bizi ana olaydan kopartıyor, unutturuyor. Örneğin İbrahim Nemrud'un kendilerine Silahşörler Kulübü adını veren ve Dumas'ın Üç Silahşörler’inden esinlenerek lakaplarını alan okul arkadaşlarıyla buluşması ve poker oynamasının anlatıldığı bölüm sadece biraz daha çok hikâye anlatmak için yaratılmış gibi. İbrahim Nemrud araya araya sonunda Seyfettin Stigma'nın öldüğünü öğreniyor (s.147). Bu bilgiyi alınca kendisine işi veren avukata gitmesini ve durumu bildirmesini bekliyoruz ama, hikâye dinlemenin tadına doyamamış olmalı ki bu kez de Seyfettin Stigma'nın manevi oğlu Şazinuş'u aramaya başlıyor. Bu arayış onu ve biz okurları 533 sayfada bitecek yeni maceralara yöneltiyor. Bir türlü sonu gelmeyen pehlivan tefrikaları gibi… Bu kez de Şazinuş ekseninde hikâyeler okuyoruz. Neyse ki Ali Teoman'ın anlatımı kuvvetli ve akıcı. Hikâyeleri birbirine eklendikçe, karakter olarak Şazinuş ağır basıyor ve Seyfettin Stigma önemsizleşiyor, siliniyor. On bir yaşındaki bu çocuk zeki, bilgili, güzel, çekici ama aynı zamanda belki de hayatta kalabilmek için yapmayacağı kötülük olmayan, herkesi kolayca harcayabilen, kötü nitelikleri ağır basan bir kişilikte. Seyfet latmış, abartmamış. Roman okundukça yavaş yavaş beliriyor. Karadelik Güncesi, oldukça hareketli ve avantür bir bölümle, İbrahim Nemrud'un, Şazinuş'u fuhuş çetesinin elinden kurtarması ile bitiyor. Üç Silahşörler’in Dönüşü'dür bu. İbrahim Nemrud, eski okul arkadaşlarının da dahil olduğu bir plan yapıyor; Silahşörlerin İntikamı, kısaca SİLİNTİ. Roman fantastik gerçekçi olduğu için İbrahim Nemrud'un onu berduş hali ile görüp tanımayan eski arkadaşlarını toplayışını, ikna edişini sorgulamıyoruz. Her şeyi uzun uzun keyfini çıkartarak anlatan Ali Teoman bu bir araya gelmeyi de ayrıntılı anlatabilirdi. Hele İbrahim Nemrud'la Aramis arasında kadın konusunda bir anlaşmazlık, karşıtlık varken... İki eski dost bu sorunu çözmüyorlar; İbrahim Nemrud unutmayı tercih ediyor, Aramis de konuşmuyor. Operasyon başarı ile gerçekleştiriliyor, İbrahim Nemrud ve Şazinuş kavuşuyorlar. Şazinuş, kapanış bölümünde yer alan güncesinde her şeyin gerçek nedenini açıklıyor. Babası Seyfettin Stigma'nın araştırmalarını, Yedi Uyurlar projesinin tüm dünyada nasıl hayata geçirildiğini, bu projede nasıl kullanıldığını, insanların başına neler geleceğini anlatıyor. Karadelik Güncesi, 533 sayfalık kalınlığı ile göz korkutuyor. Bu kadar kalın kitaba zaman ayırıp nasıl okuyacağım diye düşünüyorsunuz. Ama okumaya başladığınızda cümlelerin su gibi aktığını, birbirinden ilginç hikayelerin birbirine bağlandığını görünce bırakamıyor hızla okuyorsunuz. Ali Teoman, finalde de konuyu toparlamayı ve kahramanına tüm o badireleri niye ve nasıl atlattığını da sürprizli bir biçimde anlatmayı başarmış. MEVLANA YILI Üç hafta önce "Mevlana Yılını Kutlamayacak mıyız?" başlıklı yazımda "Yaşamının büyük bir bölümünü Türkiye'de geçirmiş Dünya çapında önemli bir din, felsefe ve edebiyat adamının kendisinin Türk olduğunu söylemesine rağmen Farsça yazdı diye dışlanması, Türklükten çıkarılması, İranlı sayılmasını hiç anlayamıyorum. Mevlana'nın dışlanma çabalarının altında onun hoşgörü felsefesinin, İslamı tasavvufi yorumlamasının da yattığını söylüyorlar. Sünni bakış açısının Mevlana'yı hoş karşılamadığı kanısı hâkim. Mevlana'nın mesnetsiz suçlamalarla hedef haline getirilmesinin hem halkın gözündeki büyük itibarının düşürülmesi hem de önümüzdeki seçimlerde milliyetçi oyları kazanmak isteyenlerin bir politikası olduğunu, o nedenle de Mevlana Yılı'nın kutlanmayacağını, bir iki sempozyumla sema gösterisi ile adet yerini bulsun diye yapılan etkinliklerle geçiştirileceğini kanısı hâkim" demiştim. Konya Büyük Şehir Belediyesi, UNESCO 2007 Mevlana Yılı etkinlikleri hakkında bilgi yollamış. Amerika’da Chicago, Mineapolis, Madison, Colombus ve Iowa’da, Pakistan’da İslamabad, Karaçi ve Lahor’da, Bosna Hersek’te de Saraybosna, Travnik, Gorajde etkinlikler düzenlenmiş. Dünyanın 35 ayrı şehrinde Mevlana etkinlikleri devam ediyormuş. Mesnevi’nin Urduca, Fransızca, İngilizce, Arapça, Farsça, İtalyanca ve Türkçe’si yayınlanmış, yıl sonuna kadar 20 dilde yayınlanmış olacakmış. 52 haftada 52 sema programı, 52 Mesnevi Dersi programı, her hafta Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde devam ediyormuş. Mevlana Çizgi Filmi hazırlanmış. Mevlana Barış Ödülü, her yılın 17 Aralık günü Şebi Arus törenlerinde Mevlana Kültür Merkezi’nde verilecekmiş. Mevlana Şiirlerini Beste Yarışması, Dünyada Barış konulu fotoğraf yarışması düzenliyorlarmış. 2007 yılı boyunca 12 sayı olarak Mesnevi’deki hikâyeler çocuklar için çizgi roman olarak yayınlanacakmış. Film festivali, resim sergileri, konferans ve paneller yapılıyormuş. Konya Büyük Şehir Belediyesi anlaşılan Mevlana Yılı için oldukça yol almış ama bunlar basına yansımamış. Kendilerini kutluyorum. Konya Valiliği’nden ve Kültür Bakanlığı’ndan ise henüz bir ses yok. ? KİTAP SAYI 892 Karadelik Güncesi tin Stigma öldükten sonra önce bir kimsesizler yurduna düşmüş, oradan atılınca bir süre bir psikanalistin işkence nesnesi olmuş, ardından bir atari salonunda, sonra bir hamamda çalışmış, köçek olmuş, sonunda da fuhuş yaptırılmaya başlanmış. İbrahim Nemrud'un aile yaşamı sorunlu. Karısı, oğlunu da alıp evi terk etmiş. Bu ayrılığın nedeni ilk bakışta maddi sorunlar gibi görünse de İbrahim Nemrud'un cinsellikten soğuması, adeta iktidarsız hale gelmesi, karısı ile cinsel ilişkilerinin bitmesi esas neden. Şazinuş'un izini sürerken yaşadıkları İbrahim Nemrud'un cinsel yönden iktidarsız değil de bir cinsel sapma içinde olduğunu düşünmemize neden oluyor. Cinsel istekleri çocuklara, esas olarak Şazinuş'a yönleniyor. Engin Gençtan'ın pedofil tanımındaki gibi "Normal sayılabilecek bir gelişim sürdürdükten sonra, sevdiği kadın tarafından terk edilme gibi düş kırıklığı yaratan bir olay sonucu önceki gelişim dönemine gerileyen bir kişi" halini alıyor. İbrahim Nemrud 'un Şazinuş'u bulduktan sonra ona bağlanışının ve kaybedişini, karısının boşanma davası açması ve ardından son bir umutla görüşmeye gittiğinde karısının yakın arkadaşlarından Aramis'le birlikte olduğunu anlamasını, evine kapanıp psikolojik olarak çöküşünü, inziva halinde yaşamasını birbirine bağlarsak bu pedofili tanımına daha net ulaşıyoruz. Ali Teoman, bu süreci, sıradan bir insanın psikolojik olarak hastalanmasını (hastalığının ortaya çıkışını), günlük hayatta nasıl olabilecekse öyle an SAYFA 12 CUMHURİYET