Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat ? Göktuğ HALİS eyyah Mehmed Emin Efendi’nin “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat” ismini taşıyan seyahatnamesinin bölümlerinin, ilk olarak “Tercümanı Hakikat” gazetesinin sayfalarında yer almaya başlaması, yazar açısından önemli bir dönüm noktasını simgelemekteydi. Sultan II. Abdülhamit, büyük ilgisini çeken “yazı dizisinin” sahibini çabucak sarayına çağırtarak, “Yıldız Sarayı Kütüphaneciliği’ne” atadı. Elbette Mehmed Emin Efendi, böylesi bir mevkiyi aşan bir donanıma sahipti ki kısa sürede Sultan’ın gözüne girdi ve yükselerek, diplomatik ilişkiler ve sosyal konulardaki “saray âmiri” olarak atandı. Mehmed Emin Efendi’nin, çok önemli diplomatik konukların karşılanması başta olmak üzere Osmanlı sarayına hizmetleri ayrı bir tartışmanın konusu olmakla birlikte, ‘93 Harbi olarak da bilinen OsmanlıRus savaşının hemen öncesinde, 1877 ilkbaharının son günlerinde başlayan Orta Asya seyahati birçok bakımdan büyük bir değer taşır. Bunlardan ilki yazar Mehmed Emin Efendi tarafından da dile getirilen, “seyahat” etkinliğinin kültürel bir etkinlik olarak ait oldukları toplumlar açısından taşıdığı değerin açığa çıkışıyla ilgilidir. Mehmed Emin Efendi’ye göre, Batı toplumlarının aksine Osmanlı kültürel yaşamında seyahate pek az yer ayrılışı ciddi bir sorundur ki, bu özellikle Doğu ve Batı arasında köprü rolü oynama misyonunun farkına varılamadığını göstermektedir. Tarihsel olarak Mehmed Emin Efendi’nin saptamaları “seyahatname” kültürünün tarihselbelgesel niteliğinin açığa çıkışıyla doğrulanmaktır. İlber Ortaylı’nın da belirttiği gibi, dönemle ilgili resmi evrakın çok geç bir tarihte tasnife açılması ve hatırat, layiha gibi dönem yazmalarının kamuya açılamaması nedeniyle çok iyi anlaşılamamış olan II. Abdülhamit dönemi için eşi az bulunur bir fırsattır, “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat”... Diğer taraftan Mehmed Emin Efendi’nin seyahati, her şeyden önce Osmanlı’nın ihtişamının yerlebir olduğu ve dev S letin göz göre göre çöküşünü önemseyen, önemsedikçe hüzünlenen Milliyetçi güruhun kaygılarının anlaşılması açısından önemli bir tarihsel belgenin biçimlenmesinin ön koşullarını oluşturur. Osmanlı devleti açısından koşulları daha da ağır hale getirecek, Rus baskısını Osmanlı sarayının ensesinde hissedeceği bir anlaşmayla sona erecek savaş koşullarında, Orta Asya’daki Türk topluluklarına yönelmiş ütopik bir birleşme hayalinin canlılığı “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat’in” sayfalarında soluk alıp verir. Orta Asya kentlerinin ve buralarda yaşayan toplulukların sosyokültürel nitelikleri üzerine ayrıntılı gözlemlerin belgesel niteliği bir tarafa, seyahatnamenin alt metninde şeytani Rusya tarafından etrafı çevrelenmiş insanların, “Osmanlı tarafından kurtarılmak” umutlarının “birleşme ütopyasıyla” yan yana yürüdü Prof. Dr. Muhibbe Darga ğünü okumak da mümkündür. Orta Asya’yı istila emelinin, Rus sonunda Orta Asya’da yaşamını sürdüren topluluklar ve dönem şehirlerini meya için iki yüz yıllık bir hedef oluşundan rak eden okuyucu için önemli bir fırsat Türkmenler’e karşı askeri başarı sağlayaniteliği taşıyor. mayan devletin hile ile bu emeline ulaşmak isteyişine dek çok sayıda saptama, MEHMED EMİN’DEN dönemin baskın fikirsel yönlerinin açığa MUHİBBE DARGA’YA çıkaran nitelikleri içinde barındırır. Batılı Hititoloji, dilbilimi ve arkeoloji gibi biseyahatnamelerde de sıklıkla karşılaştığılimsel disiplinlerin önde gelen isimlerinmız bu ideolojik duruşun ötesine geçildiden birisi olan, İstanbul Ünivesitesi Eski ğinde ise, Mehmed Emin Efendi’nin külÇağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü eski türel bir girişim olarak seyahate biçtiği başkanı Prof. Dr. Muhibbe Darga’nın kideğeri tüm açıklığıyla doğrulayan bütüntap kapağındaki ismi, bir çok kişiye şaşırcül bir yapı ortaya koyduğu rahatlıkla tıcı gelebilir. Gerçekten de yönettiği kazısöylenebilir. Seyahatname, XIX. yüzyıl lar ve yazdığı kitaplarla Türkiye’de Eskiçağ tarihinin hak ettiği değeri görmesinde hatırı sayılır bir katkı sağlayan Darga’nın, bir XIX. yüzyıl seyahatnamesiyle pek bir ilgisi yokmuş gibi gözükmektedir. Buna karşın ‘70’li yıllarda yurtdışı kongrelerinden birisinde yaptığı konuşma sırasında “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat” isimli kitaptan bahseden Prof. Dr. Faruk Sümer’in, kendisini dinleyenlerden birisi olan Prof. Dr. Muhibbe Darga’nın “Seyyah Mehmed Emin Efendi’nin” öz torunu olduğunu öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlığın birçok çağdaş okuyucunun duygusunu temsil ettiğine de şüphe yoktur. Muhibbe Darga aslında “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat” ile çok genç yaşta tanışmıştır. Arkeoloji eğitimine henüz başladığı yıllarda babası Dr. Ahmet Sait Darga aracılığıyla seyahatnameye ulaşan Muhibbe Darga yıllar sonra eski harfleri okuyamayan akademisyen ve araştırmacılar için kitabın yayına hazırlanması sorumluluğunu üstlenir. Gerçi kitap 1986 ve 2000 yıllarında T.C. Kültür Bakanlığı tarafından, Emekli Vali Rıza Akdemir imzasıyla yayımlanmıştır ancak; başta dilin sadeleştirilmesi ve yazar hakkında neredeyse hiç bilgi verilmemesi gibi noktalar olmak üzere, ciddi eksiklikler içermektedir. Bu bağlamda seyahatnamenin yeni baskısı, Seyyah Mehmed Emin Efendi’nin kızı, Hayriye Kerimzâde tarafından babasının biyografisinin kaleme alındığı bir bölümle genişletilir. Bununla da yetinmeyen Prof. Dr. Darga, Hayriye Kerimzâde’nin başvurusu üzerine Başbakanlık Devlet Arşivinde yer alan Sicil Kayıtları’ndan alınan “Mehmed Emin Efendi’yle ilgili resmi bir evrakın kopyasını ve ilk İtalyan saray ressamı Luigi Acquarone tarafından tamamlanan bir portrenin de dahil olduğu albümü kitaba iliştiriveriyor. Prof. Dr. Muhibbe Darga tarafından hazırlanan “İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat”, Mehmed Emin Efendi’nin diline sadık kalarak tamamlanmış bir kitap niteliği taşıyor. Bununla birlikte Darga’nın çağdaş Türkçe için yabancı olan çok sayıda sözcüğü, dipnotlar şeklinde karşılayarak kitabı okur açısından daha rahat okunur bir hale getirmeyi başardığı söylenebilir. ? İstanbul’dan Asyayı Vusta’ya Seyahat/ Prof. Dr. Muhibbe Darga/ Everest Yayınları/ 210 s. ? Aysel SAĞIR ce Ayhan'la, bir dönem, aynı evi, yiyeceği, üşümeyi, teneke sobayı paylaşmış olan 'Emine' Sevgi Özdamar, “Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur”da, Ece Ayhan'ı anlatmış. Özdamar'ın, 'Ece Ayhan'lı anılar, 1974 Zürih günlüğü, Ece Ayhan'ın mektupları'ndan oluşan “Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur”, Ece Ayhan'ın yaşamının yanı sıra, 1970'lerle birlikte, dönemin aydın ve sanatçılarıyla ilgili çarpıcı anekdotlardan oluşuyor. Tiyatro sanatçısı olan Özdamar, 1976 yılında Doğu Berlin'e Brecht'in öğrencisi Benno Besson'la çalışmak üzere gittiği dönemden itibaren, Berlin ve Paris'te yaşıyor. Tiyatronun yanı sıra, roman ve öySAYFA 18 E Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur kü kitaplarıyla da bilinen Özdamar, Avrupa'da tanınan bir sanatçı. Türkiye'de birçok entelektüel, sanatçı ve aydınla yakından tanışan, onlarla ortak bir geçmişi paylaşan Özdamar, aynı zeminde tanıştığı ve birçok şeyi paylaştığı Ece Ayhan'ı anlattığı kitabında, entelektüel alanda önemli rolleri olan yazar, şair ve sanatçılarla ilgili anılarına da yer veriyor. Sunuş,“Kanto Ağacı” bölümünde, kitabın hikâyesinden bahseden Gültekin Emre, 2007'nin başlarında festival amacıyla gittiği Hamburg'da, Özdamar'la karşılaşmış. Özdamar'ın o gün Hamburg'dan Berlin'e bir aksilik nedeniyle dönememesi sonucu da dostluklarını ilerletmişler. Yemek masasında ortak dostlarıyla ilgili ettikleri sohbet esnasında “yitirilen dostlar”dan söz açmışlar. Özdamar, ilk gençlik arkadaşları, Ece Ayhan, Can Yücel ve Memet Fuat'ı kastederek, “Ben hep ihtiyarları sevdim, o yüzden de çok sık öksüz kaldım” demiş. Emre ve Özdamar'ın Ece Ayhan'la ilgili ortak tutkuları, Özdamar'ın isteyip de bir türlü gerçekleştiremediği kitabın doğmasına neden olmuş. Sevgi Özdamar'a diğer bir ad olarak 'Emine'yi Ece Ayhan takmış. “Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur” Ece Ayhan'ın bir şiirinin adını taşıyor. Ece Ayhan'la ilgili Özdamar'ın anılarınKİTAP SAYI ? CUMHURİYET 931