05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K U R L A R A Uygar Şirin dosyası geçen haftaki sayımızın dosyalarından biriydi. İlan çokluğu nedeniyle bu dosya son anda bu haftaya ertelenmiş ve geçen hafta bu köşede yazdığım yazıdaki Uygar Şirin’le ilgili bölüm yerinde kalmıştı. Bu nedenle Uygar Şirin’den ve okurlarımızdan özür dileriz. Uygar Şirin, sinema kökenli bir yazar. Son kitabı üzerine yaptığımız söyleşide, sinema kökenli olmasına karşın kendisini tetikleyenin edebiyat olduğunu anlatıyor bize. Şirin’le yeni kitabını konuştuk. Selçuk Altun’un “Kitap İçin” yazılarını bir süre için her ayın ilk perşembesi yayımlayacağız. Altun’un yazılarını keyifle okuduğunuzu ve sabırsızlıkla beklediğinizi biliyoruz. Bundan böyle bu keyifli yazılar sizi ayda bir kez de olsa neşelendirecek. Dünyaca ünlü Suriyeli şair Adonis, Beyoğlu Şiir Festivali’nin konuğu olarak ülkemizdeydi. Adonis’le şiir, aydınlanma, siyaset üzerine konuştuk... küçük İskender, verimli bir dönemini yaşıyor ve ardı ardına kitaplar yayımlıyor. “Rahibinden Satılık Kilise” son yayımladığı kitaplardan. Bu kitap üzerine konuştuk küçük İskender’le. Gazeteci Emin Çölaşan tanınmış kişilerle yaptığı söyleşilerini kitap haline getirdi. Kendisiyle bu kitap üzerine konuşurken çok ilginç şeyler de söyledi. İlgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr K ARAGÖZ: Yazıyorum, çiziyorum. EDİP: Karagöz’ün Türk edebiyatı bağlamındaki açılımlarına geçmeden, kısaca değindiğim söz konusu hısımlık ilişkilerine izninizle bir başkasını eklemek istiyorum. Yazılı Edebiyat’ın tarihi, birkaç bin yıllık serüveni boyunca, Gılgamış ve Enkidu’dan Don Quijote ve Sacho Pancha’ya, oradan da “Gülün Adı”ndaki William ve Adso’ya dek ünlü, paradoksal çift’lerin ortak yazgılarına sahne olmuştur. KaragözHacivat ikilisini, bu ana damarda, gene hısımlık kategorisinden taşmaksızın, biriki modern “çift”le yakın bir tipleme benzerliği içinde bulduğumu ifade ederken, zorlamaya başvurduğumu düşünmüyorum açıkçası. Birincisi; Flaubert’in, görkemli Alıklık Ansiklopedisi’ni yazmakla yükümlü kıldığı Bouvard ve Pécuchet. İstanbul’a geldiğini biliyoruz “Madame Bovary” yazarının. Mektuplarını yeniden dikkatle okudum, Karagöz’e ilişkin herhangi bir anıştırmayla karşılaşmadım. Gelgelelim, Flaubert’in en azından Karagöz’e özel yer açan Nerval’in “Doğu’ya Seyahat” ya da Théophile Gautier’nin Karagöz’le ilgili metnini tanımış olmasında hiçbir şaşırtıcı yön yoktur. Kaldı ki, okumuş olsun olmasın, Bouvard ile Pécuchet’nin ortaklığında “insanın bön cephesi”ne uzanan ilginin, Karagöz oyunlarında alıklığa, eblehliğe, cahilliğe ayrılan bölümlerle benzerlikleri az buz değildir. İkinci dokunmak istediğim örnek, Bouvard ile Pécuchet’yle kesinkes aynı soyağacından gördüğüm Samuel Beckett kahramanları, daha doğrusu antikahramanları. Mercier ve Camier, Vladimir ve Estragon, ola ki başkaları da, özellikle konuşmaya, söz almaya koyulduklarında, tıpkı Karagöz’le Hacivat’ın amansız söyleşilerindeki mantığı tekrarlarlar: Yanıtın sorunun genellikle karşılığı olmadığı, karşılıklı yanlış anlama esasına dayalıymış izlenimi doğuran söz düellolarında, adını iletişim koymaya alıştırıldığımız kaydırak düzende bir anlamlandırma süreci başlar ki, ondandır gülünesi hiçbir şey yokken ortada, çaresizlikten kendimizi o çaresizliğin sularına bırakıveririz. KARAGÖZ: Yazdım. HACİVAT: Birader, kaptırıp yazman iyi de, biraz dur hele, bak şu Edip bizim soyumuzu sopumuzu karman çorman hale getiriyor. Mezopotamya’dan kalktı, iki çırpıda İrlanda’ya kadar ilerledi. Biz görmeyeli Türk ili mi bu kadar büyüdü, yoksa dünya mı gitgide küçülüyor? EDİP: Hacivat’a, Hacivat’lara, Hacivatgillere bir yerde hak vermek gerekir belki de. Hısımlık bağları, vakti zamanında milliyetçilik şampiyonlarının kötüye kullandıkları eğilimlerdendi. Beni burada ne Karagöz’ün kökü kökeni, ne de olası uzantıları, etki alanının genişliği o türden kaygılarla ilgilendiriyor. Goethe’den günümüzün kimi kuramcılarına kadar uzanan bir çizgide “Dünya Edebiyatı”, “Dünya Kültürü” gibi odak noktalarına bağlı biri olarak, Karagöz’ü kendi merkezine oturttuğumda etrafına çizilen çemberin kuşattığı alanın bir noktasında Ubu’yü görüyorsam, Ubu’yü merkeze oturttuğum an aynı mesafede Karagöz’ü buluyorum. Bir şeyi unutmuyorum bu arada: Elimdeki Türkçe metinleri. Bu dilin hapisanesinde, malum bütün diller birer hapi Enis BATUR Pervasız Pertavsız Karagöz: Kollokyum içre kollokyum (2) sanedir, bakalım ne voltalar atılmış, atılıyor. KARAGÖZ: Volta atalım, yazalım. EDİP: Modern Türkiye’nin kültür adamları, kültür tarihçileri, kimi yabancı öncülerin de etkisiyle, Karagöz üzerinde önemi yabana atılamayacak çalışmalar gerçekleştirdiler alanı tanıyanlar onları, katkılarını, varsa açmazlarını da yakından biliyorlar şüphesiz. Modern Türkiye’nin şairi, yazarı, sanatçısı da hepten kayıtsız kalamazdı Karagöz konusunda: İlginç kullanımlarla, yeniden yorumlama çabaları ve özgün konumlama girişimleriyle karşılaşıyoruz arada. Ne yazık ki çok verimli, varsıl bir ilişkiden söz edemiyoruz bu çerçevede; nedenine sonuç bölümünde geçmeden, çağdaş Türk Edebiyatı’ndan seçtiğim birkaç örneğe dikkat çekmek istiyorum. KARAGÖZ: Bıraktım tüy kalemi, aldım elime pompalı bir dolmakalem, yazıyorum, yazdım. payıma, Walt Disney örneği üzerinden1941’de Baltacıoğlu’na eleştiriler getiren Boratav’ın uygun çözüme işaret ettiğini düşünüyorum: Çizgiromandan dijital teknolojiye bu varsıl alanda ciddi bir yoklama yapılabildiği söylenemez ne yazık ki. KARAGÖZ: Yazdım. EDİP: Söz konusu tartışmanın alevlendiği sırada, Ercümend Behzad Lav “Karagöz Step’te” başlıklı oyununu yayımlamıştı. “Nevi İcad” Karagöz oyunları üzerinde hükümler verildiği günlerde, Lav’ın bu ilginç girişimi hakkında ciddi bir yorum getirilmemiştir. Şairin Karagöz’e yakınlığının izleri 1934 basımlı “Kaos” kitabına dek iniyor aslında. “Tımarhanede Balo” şiiri, elimizdeki iki versiyonuyla, Lav’ın klasik Karagöz metnini nasıl bir gününe uyarlama çabası içine girdiğini belgeliyor. Asıl can alıcı adım gene de “Karagöz Step’te” oyununda atılır: Ercümend Behzad, genç rejimin, II. Dünya Savaşı’nın başladığı sancılı çağda nasıl bir ideolojik program yürüttüğünü gösterir. Karagöz’le Hacivat’ın diyaloglarında eski dil ile yeni dilin çatışması: Tarım’ın karşısına Sanayi’nin, dolayısıyla emekçi sınıfın çıkışı; enerji sorunları ağır basar. Biraz ironi, çokça onaylama ile Lav’ın oyunu gelişir ve sonuçlanır. Bir uygulama denemesi olarak hâlâ üzerinde durulmayı gerektiren bir dinamik boyutu vardır “Karagöz Step’te”nin. Yeri gelmişken, bu bağlamda Ercümend Behzad’ın bir ayrıcalığı olduğunu anımsatmak isterim: 1930’ların avantgarde dozu yabana atılamayacak şairi aynı zamanda güçlü bir Tiyatro bilgisinin, görgüsünün içinden geçmişti “Karagöz Step’te”yi biraz da bundan, ayırıyorum. KARAGÖZ: Yazmış, yazıyorum, yazdım. Ama gitgide laflara yetişemez oluyorum. Demeli, dediği gibi, Tavtatikütüpati! Yardıma yetişin! HACİVAT: Kimin dediği gibi? Ne demeli? Benim de kafam pek karıştı Karagözcüğüm. ? (Devamı haftaya...) Haftanın kitabı: Sepki Hindi, Turkuaz Yay. EDİP: Cumhuriyet döneminin belli noktalarında, kaynaklara dönüş eğrileri çizildiği bilinen gerçek. Kimileri Halk Edebiyatı bünyesinden yenilik arayışları için dayanak yerleri bulmuş, göstermişlerdir; kimileriyse Divan geleneğine yeni uzantılar getirme çabası içine girmişlerdir. Dönüp bakıldığında, neredeyse bütün XX. yüzyılı kateden temel tasaların başında geldiği görülür gelenekle diyalog arayışının; zaman zaman, kültür ortamımızın sabit fikri haline gelmiş olduğu da söylenebilir sanıyorum. Bu köken arama, köke bağlanma telaşı içinde Karagöz kültürüyle de bir ölçüde ilişkiye girdiği gözlemleniyor. Bir dönemin gözde tartışma temalarından biridir bu: Karagöz modernleştirilebilir, asrileştirilebilir mi? Sabri Esat’tan Ahmet Kutsi Tecer’e, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu’ndan Pertev Naili Boratav’a uzanan bir listenin üyelerinin belli bir yanıt üzerinde uzlaşamadıklarına tanık oluyoruz. Kendi İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 855 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear