Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B U L M A C A 1 B 1 L 1 K 2 H 3 D 4 E 5 A 6 H 7 İLKER MUMCUOĞLU L 7 B 8 H 9 F 10 E 11 D 12 D 13 L 14 G 14 C 15 H 16 D 17 G 18 E 19 D 20 G 21 L 22 K 22 A 23 L 24 A 25 I 26 L 27 D 28 A 29 C 28 D 30 H 31 F 32 E 33 C 34 D 33 E 35 F 36 A 37 C 38 I 39 K 40 J 41 J Feyza HEPÇİLİNGİRLER 1 Şubat Çarşamba Türkçe Günlükleri bu gece 19.00’da başlayacak söyleşi onun sorumluluğunda; bu yüzden bir kazaya uğramamam için elinden geleni yapıyor. Kayaköy’e gittik daha sonra. Beni tanıtırken Cumhuriyet gazetesinin adı geçmişse, beni gazeteci sanıp derdini anlatmaya başlıyor herkes. Kayaköy muhtarı da öyle yaptı. Şimdi bir imar planı yokmuş köyün; oysa 300 400 yıl önce, köyde otuz bin Rum, üç bin Türk yaşarken yapılmış imar planı bugün bile uygulanabilecek kadar iyiymiş. Bir de inanç turizminin canlandırılmasını istiyor muhtar. Selçuk’tan Demre’ye kadar kilise yokmuş bu bölgede. Kayaköy’deki kiliseler restore edilir de inanç turizmine açılırsa çok iyi olurmuş. Sunay Akın’ın önerisiyle, Nadir Nadi’nin Kayaköy’de doğduğunu belirten bir levha dikilmiş köyün girişine. Sami Karaören de buralıymış. Muhtar ve köylüler Nadir Bey’le de Sami Bey’le de çok övünüyorlar. Dönüşte, yol boyunca duvarlarda, tabelalarda “saç böreği” yazılarını gördükçe gülüyoruz. Öteki tabelalardaki dile,yani İngilizceye çevrilse “saç” yerine “hair” denecek ve pek tuhaf bir börek olacak bizim “sac böreği”. Şimdi akşamki konuşmaya kadar ben biraz sınav kâğıdı okuyayım. 42 M 43 A 42 A 44 H 45 I 46 C 47 J 48 H 49 L 50 J 49 B 51 E 52 C 53 D 54 B 55 J 56 G 57 K 55 B 58 K 59 D 59 A 60 L 61 K 62 D 63 G 64 A 65 B 66 I 67 C 68 A 68 D 69 F 70 E 71 H 72 A K 73 E 74 J 73 J 75 M 76 F 77 J 78 C 79 I 80 J 82 H 85 J 86 G Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şairin “Dünün Yedi Günü” adlı şiir kitabından bir şiir alıntısı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Ciddi davranış. 5 36 72 28 68 24 43 64 B. “... Bo” (Çinlilerin tanınmış şairi). 65 54 C. Atardamar iltihabı. 29 67 37 52 33 78 46 D. “Sabahları bir baş/ ıssız ve yorgun/ iki kol/ sarkık ve cılız/ iki bacak/ yarım ve tuzak/ buluyorum gövdemde/ nasıl da güç/ geriye dönmek” dizelerinin de yer aldığı, Osman Çakmakçı’nın bir şiir kitabı. 11 62 59 12 16 27 34 53 19 3 E. Franz Kafka’nın bir yapıtı. 51 70 32 4 18 73 10 F. Kısa kır manzumesi, çoban türküsü. 76 35 9 31 69 G. Fas’ın orta kesiminde bir vaha. L. Soy at yetiştiriciliğinde yapılan at koşuları, at sergileri gibi çalışmalar. 23 13 60 26 49 21 7 M. Neodimin simgesi. 47 75 30 6 71 15 2 44 8 48 I. “Defterlerim dolu: Yaklaştım, erişemedim./ Sancının ortasında, huzur kutbuna ..../ varacağım noktaya doğru ilerlerken/ ondan uzaklaştım belki de.” (Enis Batur). 38 45 79 66 25 J. “Sen o karanfile ...sin, alıp sana veriyorum işte” (Edip Cansever). 47 40 80 55 50 74 77 41 K. İki parçalı kadın mayosu. 58 39 1 61 22 57 63 17 20 14 56 H. “... Zaman” (Enver Ercan’ın bir şiir kitabı). emal Ateş’in Cumhuriyet Kitapları’nca yayımlanan “Öğretemediğimiz Türkçe” adlı kitabını Cumhuriyet okurları bilecektir. Türkçe konusundaki son kitabı ise İmge Kitabevi tarafından basıldı: “Türkçem Mahzun Ben Mahzun”. Her iki kitapta da Türkçenin çeşitli özelliklerinin yanı sıra hoyrat kullanılma, yozlaştırılma, kirletilme örnekleri ve bunların düzeltilme önerileri var. İlk kitapta Türkçeyi yanlış ve kötü kullananların kimler olduğu ve bu kullanımlarda yanlışlığa yol açan etkenler; bu yanlışlıkların nasıl düzeltilebileceği konuları üzerinde durulmuş. İkinci kitaptaki yazılar ise şu dört ana başlık altında toplanmış: Basında Dil Yanlışları, Türkçenin Güncel Sorunları, Yazı ve Dil Devrimi, Liselerde Osmanlıca Dersleri. Kemal Ateş’in Türkçe sevdası öğrencilik yıllarından başlıyor. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdikten sonra, akademik alandaki çalışmalarında hep Türkçe üzerine yoğunlaşıyor. Ancak Kemal Ateş yalnız dilci değil; aynı zamanda çok yönlü ve çok ödüllü bir edebiyatçı. İncelemeleri, çocuk kitapları, “Toprak Kovgunları” adlı romanı ve öykü kitapları var. Ben “Bir Şarkıyı Dinlerken”le tanımıştım Ateş’i. PEN Yazarlar Derneği’nin Orhan Kemal Öykü Ödülü seçici kurulundaydım ve daha sonra, aynı adla basılacak öyküleri dosya olarak katılmıştı yarışmaya. Özellikle bu adı taşıyan öyküsü öylesine hakiki bir öyküydü ki benim çarpıldığım gibi, sanıyorum seçici kurulun öteki üyeleri de çarpılmıştı. “Küskün Fotoğraflar”ını bu yıl okudum. Oradaki öykülerden de bir bölümü Türkçe ile ilgiliydi. Hele bir tanesi, acıklı ve gülünç yanlarıyla Türk Dil Kurumu’nun başına gelenleri anlatıyordu. 4 Şubat Cumartesi abah, televizyonda Mahmut Özkoca’nın hazırladığı bir çocuk programının konuğu oldum. “Zaman” sözcüğünü çok fazla kullandığımız konusuna dikkatimi çekti Mahmut Özkoca. O öyle deyince, Ayvalık’ta Aysel Teyzemin domatesten söz ederken kurduğu tümce geldi aklıma. Şöyleydi: “Zamanında aldığın zamanki lezzeti başka zaman bulamazsın.” Ne o zaman teyzeme bir şey söylemiştim ne de Özkoca’ya bir şey dedim; ama gerçekten hem sık, hem de değişik anlam yükleriyle kullanıyoruz “zaman” sözcüğünü. Bir de gazete ve televizyon haberlerinde “parke taş” denmesinden rahatsızmış Özkoca. Bunun yerine “kilitli taş”ı önermiş ve benimsenmiş gibiymiş bu öneri. “Hiç Kimse” adlı bir şiir kitabı var Özkoca’nın. Öğleden sonra da Fethiye Halk Kütüphanesi’nde konuşmamı yaptım. Dün akşamki söyleşi daha renkli, daha canlıydı sanki. Ama olsun. Otuz beş yıldır görmediğim, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’ndan arkadaşım Gülsen’le buluştum, konuştum. Pek güzel oldu. S 2 Şubat Perşembe kulların açılmış olacağını düşünerek öğrencilere ve gençlere iki ayrı konuşma yapmak üzere gidiyordum; ama kardan önceki hesap, sonrakine uymadı. Kar yüzünden tüm eğitim yaşamı bir hafta ertelenince bütün planlar altüst oldu. Dün bitirme sınavını yaptım, bugün akşamüstü Fethiye Ölüdeniz Belediyesi’nin konuğu olarak Dalaman’a uçacağım. Sınav kâğıtlarımı da yanımda taşıyarak. Yoksa nasıl okurum onca kâğıdı? O 5 Şubat Pazar uraları İngilizlere göre hazırlayıp duruyoruz. Ölüdeniz, Hisarönü, Ovacık İngiliz kasabaları gibi olmuş. On tabeladan bir tanesinde bile Türkçeye rastlayamıyorsunuz. Bu durumda tek eksik İngilizler gibi görünüyor. Oysa değil. Gelmişler. Onlar için evler, villalar yapılıyormuş sürekli. Onlar da durmaksızın mülk ediniyorlarmış. Çarşıda, hatta pazarda bile her şey onlara göre düzenleniyormuş. Buranın yerli halkı çoktan ikinci sınıf insan konumuna düşmüş. Bir İngiliz çiftle aynı arabada havaalanına giderken anımsıyorum bu söylenenleri. Onlarsa dışarıda bir yerleri gösterip gülüşüyorlar. Her bir şey tanıdık geliyor onlara. Daha doğrusu, İngilizlere kendilerini yabancı bir yerdeymiş gibi hissettirecek hiçbir şey kalmamış. Bir süre sonra, “Ne arıyor bu Türkler burada” diye sormaya başlarlarsa kimse şaşırmasın. ? 3 Şubat Cuma ış ortasında yaz... Çok güzel yerler buralar... Sabah Erdoğan Cankuş, Kanal F için röportaj yapmaya gelmişti. Sonra, yabancı dildeki tabelaların önünde çekim yapmak üzere birlikte Ölüdeniz’e gittik. Türkçe tabela arasak epeyce zorlanırdık; ama İngilizce tabeladan bol bir şey yok. Bir de yarısı Türkçe, yarısı İngilizce tabelalar var. Yamaç paraşütçüleri de orada değil miymiş! Gökyüzünden süzüle süzüle inişleri harikaydı. Yamaç paraşütü, dünyanın dört bir yanından insanları buraya çekerken yörenin gençleri de turizmin ölü sezonunda bir yeryüzü şenliği olan Ölüdeniz’e gökyüzünden bakmanın tadını çıkarmaya başlamışlar. Böyle ılık, aydınlık, rüzgârsız günler yamaç paraşütü için pek uygunmuş. Cem Karakaş’ın birlikte uçma önerisi, çok zor geri çevirdiğim bir öneri oldu. Bu arada Coşkun Karadeniz’in, benden çok, akşamki söyleşiyi düşünerek beni caydırmaya çalışması hoştu. Emekli bankacı, şair ve Ölüdeniz Sanatevi’nin müdürü Coşkun Karadeniz, K B 833. sayının çözümü A. Büyük Zen Düğünü, B. Ulysses, C. Gülün Adı, D. Eziyet, E. Chz, F. Erbain, G. Peçe, H. Es, I. Rıza, J. Acıyı, K. Dünyevi, L. Aziz İstanbul. Metin: “pencereye çıktı yeniden, yüzünü sabahla yuğdu, bütün azizler gibi sessizce sıvazladı yüzünü.” feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı Yıldız 80750 / İstanbul SAYFA 39 CUMHURİYET KİTAP SAYI 835