Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SİHİRLİ SÖZLEŞME “ÇOCUK HAKLARI” Madde 17: “Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlâki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar”. Bu madde ile Taraf Devletlerden, ÇOCUK KİTAPLARININ üretimini ve yayılmasını teşvik etmesi ve çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirmesi beklenmektedir… SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz Ilgaz; Rıfat Ilgaz’ın Yapıtlarında Eğitime Bakışı. (www.kmyo.ankara.edu.tr) Küreselleşme ve Eğitim Sempozyumu (2728 Şubat, Ankara) Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü, Ataum Konferans Salonu. Saat 10.0018.00 (Sempozyuma katılım ücretsizdir.) ? Minik sihirli değneklere duyuru! Okuduğunuz kitapları tanıtmak için “mektup” yazmaya ne dersiniz çocuklar? Kitabın yazarına yazacağınız mektubu sayfamızda yayımlayacağız. Kim bilir belki de kitabın yazarı sizin mektubunuzu okur, size cevap verir!.. Yazdığınız mektupta, öyküdeki beğendiğiniz bölümleri bize anlatmayı, sorular sormayı ve bizi heyecanlandırıp meraklandırmayı unutmayın!.. Sihirli Değnek mektuplarınızı bekliyooor... lukları başlıyor… İki yıldır sürmekte olan yolculukların bu yıl ilk durağı, “Yazarla Hedef Kitle Arasındaki Kişi; Editör” başlığını taşıyor. Konuşmacılar: Prof. Dr. Gülçin Alpöge ve Serpil Ural. Çalıştay, konuyla ilgili herkese açıktır. 25. Şubat. 2006 / 14.00 / Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) (Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası, Barbaros Bulvarı, Beşiktaş. SİHİRLİ SEMPOZYUMLAR II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu (4 6 Ekim 2006, Ankara) Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği sempozyumun bildiri başlıkları: Çocuğun gelişim sürecinde dilsel bir uyaran olarak çocuk edebiyatının yeri ve önemi; Çocuğun gelişim sürecinde çocuklar için yaratılan müzik yapıtlarının yeri ve önemi; Çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce sağlığını olumlu olumsuz etkileyen yayınlar; Ülkemizde, çocuk ve gençlerin okuma kültürü edinme sürecindeki temel sorunlar; Çocuğun gelişim sürecinde görsel bir uyaran olarak resmin, karikatürün yeri ve önemi; Çocuk tiyatrosu; Çocuk ve gençlik edebiyatı eleştirisi; Çocuk ve gençlik edebiyatında çağdaş yönelimler; Ülkemizdeki çocuk ve gençlik edebiyatının sorunları ve çözüm önerileri; Türkçe öğretiminin temel bir aracı olarak çocuk edebiyatı. (http://cgsempoz.education.ankara.edu.tr/index.html) Rıfat Ilgaz Sempozyumu (101112 Mayıs 2006, Kastamonu) Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksek Okulu, Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi ve Çınar Yayınları’nın işbirliği ile Rıfat Ilgaz Sempozyumu düzenleniyor. Bildiri başlıkları: Rıfat Ilgaz’ın Romanı; Rıfat Ilgaz’ın Öyküsü; Rıfat Ilgaz’ın Şiiri; Rıfat Ilgaz’ın Mizahı; Rıfat Ilgaz’ın ÇOCUK EDEBİYATI; Rıfat Ilgaz’ın Gazeteciliği; 1940 – 2000 Sürecinde Rıfat Ilgaz; Rıfat Ilgaz ve Sinema; Rıfat Ilgaz ve Tiyatro; Rıfat Ilgaz ve Aydınlanma; Yerelden Evrensele Rıfat Ilgaz; Halkevleri ve Rıfat KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Aytül Akal (Yazar) “Büyülü Irmak”, Mehmet Atilla, Bilgi Yayınevi, 2005 (812 yaş) Sevgili Kardeşim, Geçen gün bir kitap okudum, aklıma hemen sen geldin. Kitaptaki küçük kardeş bir piknik sırasında arkadaşlarına, ağabeyinden dinlediği “Büyülü Irmak” söylencesini anlattı; tıpkı senin bana her zaman vermek istediğin doğa duyarlılığını uyandıran bir öyküydü... Söylencede de iki kardeş vardı. Bir de büyülü ırmak... Söylesene ağabey, bir ırmak gerçekten büyülü olabilir ve konuşabilir mi? Herkesle konuşmuyor ama. Yalnızca dinlemeyi ve duymayı bilenlere fısıldıyor... Söylencedeki küçük kardeş de, ırmağın sesini duyabilen biri. Babaları ölürken, iki kardeşe bir torba altın, bir de verimli tarlalarını bırakıyor. Diyor ki, bir kardeş tarlaları alacak, öteki altın dolu torbayı. Merak ettim, sen olsan hangi torbayı alırdın? Gerçi bizim babamızın altını da yok, öyle verimli toprakları da... Ama olsun, merak ettim işte. Sanırım sen söylencedeki ağabey gibi davranmazdın asla... O, hem altın dolu torbayı aldı ve kötü işlerde çar çur etti, hem kumar oynadı borçlandı; sonra da gelip küçük kardeşin düzenini bozmaya kalktı. Biliyor musun, bazen ülkemizde köylüler toprağı kazarken antik eserler bulabiliyorlar, gazetelerden okuyorum. Testiler, altın paralar, vazolar... Bunları ne yapıyorlar? Kitaptaki büyük kardeş tarihi eser kaçakçılarıyla işbirliği yapıyordu. Gerçekten, böyle kötü kardeşler olabilir mi, ben inanamıyorum. Tarihi değerlerimizi bulan olursa hemen polise teslim eder diye düşünüyorum. Böylece müzelerde saklanabilir. Hem bu kaçakçılar çok tehlikeli insanlar. Para için her şeyi yaparlar. Kitapta neler olduğunu çok merak ediyorsun eminim, ama anlatmayacağım. Kitabı sana yollayacağım, sen de oku diye. Eminim çok zevkle okuyacaksın, öyle akıcı yazılmış ki. Sen de bana bir söylence anlatsana ağabey, içinde antik bir kent, iki kardeş ve bir de konuşan ırmak olsun... Ama senin anlattığın öyküdeki ağabey çok iyi kalpli olsun. Hepimiz seni özledik, tatili dört gözle bekliyoruz. Küçük Kardeş (iyi kalpli!) ? SİHİRLİ TOPLANTI “Çocuk Edebiyatı Yolculukları Başlıyor” Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Çocukİlkgençlik Kültürü ve Edebiyatı Araştırmacıları Derneği (ÇİKEDAD) ve Çocuk Yayınları Derneği (ÇYD) işbirliğiyle düzenlenen Çocuk Edebiyatı Yolcu SİHİRLİ DEĞNEK 100 TEMEL ESER’E DOKUNUYOR… MEB, ilköğretim öğrencileri için hazırlanan 100 Temel Eser’i açıkladı… Tam liste ve Hüseyin Çelik’in basın açıklaması için bakınız: http://www.meb.gov.tr/index1024.htm SERBEST KÜRSÜ “100 Temel Eser” Hangi temel? Hangi eser? Hangi eser hangi temele değer? MEB, ilköğretim öğrencileri için hazırlanan 100 Temel Eser’i açıkladı… Bu eserleri seçerken “temel” kavramı için hangi “ölçütler” dikkate alınmıştır? Hangi yazın türleri bu seçkiye girmiş ya da girememiştir? Zaman içinde değişen eğitimöğretim yöntemleri, müfredat programları, gelişim psikolojisi yaklaşımları ve ‘çocuğa göre’lik (yaş dönemine uygun algı ve kavram bilgisi, dil bilgisi, psikolojisi, yaşam biçimi, beklentileri vs.) dikkate alınmış mıdır?.. “OKUMA PROGRAMI” olmadan yapılan, dağıtılan listeler bir işe yarayacak mıdır?.. 100 Temel Eser uygulamasının temelleri ne kadar sağlamdır? Serbest Kürsü, 7’den 70’e herkesin düşlerini ve düşüncelerini bekliyor… Yeşim Kesgül Sercan (Dr. Pedagog – Yayıncı) “Listeler ne işe yarar?” “100 Temel Eser” hakkında çoğunlukla, listede çağdaş yazarların olmaması, seçilen eserlerin uygunluğu gibi konular tartışılıyor. Bana öyle geliyor ki bu listeyi tartışmak demek böyle bir listenin varlığını, olması gerektiğini, böyle listelerle çocukların daha çok okuyacağı önermesini kabul etmek demektir. Yani bu listeler olsun ama şöyle değil de böyle olsun, şu kişiler yapmasın da bu kişiler yapsın demektir. Oysa böyle listeler hiç olmasın, çağdaş yazarlarla da öbürleriyle de. Her kim yapsa da olmasın. Eğer bir liste varsa o listeye “biri”leri girer, “birileri” girmez. Bu kaçınılmaz. Sonra şu ya da bu nedenden liste eleştirilir. Gerçi eleştiri iyidir. Eleştiri geliştirir. Eleştireni de eleştirileni de. Çünkü ikisinin de düşünmesini sağlar. Ama... Bizim 100 kitaplık listemiz, bunu sağlar mı? Eleştirel düşünceyi geliştirir mi? Çocuklarımız kitap okusun istiyoruz. Neden? Dil becerileri, hayal güçleri gelişsin, tartışabilsinler, eleştirebilsinler böylece körü körüne herhangi bir şeye saplanmak yerine eleştirel bakabilsinler, yaratıcı düşünebilsinler, sorun çözmeyi öğrensinler gibi hedeflerle değil mi. Peki bunu “Verdiğim listeye itaat et, raflardaki başka kitaplarla ilgilenme, onlara bakma, benim söylediklerimi dinle...” diyerek mi yapacağız. Koskoca MEB’in iyidir diye önerdiği kitapları nasıl eleştirecek bu çocuklar. Bu kitaplar çağdaşmış, değilmiş, dili eskiymiş, TV., bilgisayar, play steyşın(station) çocukları bunları severmiş sevmezmiş, öğretmenler bu eserlere ne kadar hâkimmiş, ne kadar tartışabilirmiş miş miş ... bu konuları hiç düşünmüyorum bile. Ama şunu düşünüyorum doğrusu, MEB bir yandan müfredat değişiklikleri yapıyor, hatmetmek yerine özümseyen, sorgulayan, düşünen, eleştiren bireyler yetiştirmek gibi güzel hedefler koyuyor. Bir yandan da kitap listesi... Güzel ama “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” diye düşünmekten alakoyamıyorum kendimi. Oysa çocuk bir kitapçıya gitse oralarda bulunsa, bakınsa, ellese, koklasa seçip alsa. Sonra sınıfta nasıl seçtiğini, nasıl karar verdiğini anlatsa, okuduktan sonra kitabı tanıtsa, eleştirse, sonunda bu seçimini doğru bulup bulmadığını anlatsa. Kitap seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğini yaşayarak öğrense. Mesela kapağını beğenip aldığı kitaptan hoşlanmasa da bundan sonra ambalaja kanmayıp içine de bir göz atması gerektiğini kavrasa fena mı olur? Hem kendi seçme hakkını nasıl öğrenecek çocuk? Kendimiz seçtiğimiz bir şeyi mi yoksa bize dayatılan bir şeyi mi daha keyifle yaparız? İyidir diye dikte edilen bir şeyi tartışmak kolay mıdır? “Büyüklerimiz böyle uygun görmüşse doğrudur.” diyen bireyler mi yetiştirmek istiyoruz? Ayrıca bir başka şeyi çok merak ediyo rum. Türkiye’de bir okuma ya da okumama sorunu var ve giderek de artıyor. Tamam bu çok açık, ama bunun tek nedeni insanların elinde bir okuma listesi olmaması mı? Böyle bir listenin yokluğundan mı okuyamıyorlar? İşte orasını anlayamadım. Oysa ben şöyle düşünüyordum: Artık ana babalar çocuklarına masal anlatmaya, kitap okumaya zaman ayırmıyorlar, çocuklar çeşitli ekranlardan (TV bilgisayar, play steyşın) ayrılamıyorlar, ev ödevi yapmaktan, test çözmekten, sınavlara hazırlanmaktan kafalarını kaldıramıyorlar. Zaten kaldırsalar da birileri hemen yetişip “Şimdi kitap okumanın zamanı mı... Sen dersine bak...” diyerek indiriveriyor zavallı, küçük kafacıkları... Zaten kısırlaşan dil becerileri ve daralan sabırları da işleri zorlaştırıyor. Hem bir kitap okuyacak zamanda ne kadar çok bilgisayar oyunu oynanır, üstelik ne biçim sesli, hareketli, heyecanlı. Ana babalar, öğretmenler örnek olmuyorlar, özendirmiyorlar, konuşmuyorlar, tartışmıyorlar. Böyle düşününce de aklıma listeler değil de başka şeyler geliyor: Tüm toplumu ama özellikle de eğitimcileri bilinçlendirmeye yönelik kampanyalar, okullara kitap okuma derslerinin konması, öncelikle çocuğu okumaya zorlamak yerine, güzel okuyan yetişkinlerin okuması, çeşitli canlandırmalar, yazar sohbetleri, okuma yarışmaları vb. Üstelik bütün bunları yaparken çabuk okunan, çok kolay ama zevkli, zamane çocuğunu yakalayabilen kitaplar seçip onları motive etmek. Hatta az yazılı çizgi romanlarla başlamak. Çocuğa kitap okutmak değil önemli olan. Bir şekilde okutursunuz üç beş kitap, hatta 100 tane de okutursunuz ama kitap okumayı sevdirmek önemli, Hayat boyu sürecek bir kitap okuma alışkanlığı kazandırmak önemli. Bu işi keyfe dönüştürebilmek önemli. İşte o zaman 100’lercesini okurlar canlarının istediğini seçip seçip... Bu 100 kitapla olmaz da 1 kitapla oluverir. Unutmayalım bazen baskılarla yaptırılan işler, kişinin o işten nefret etmesine de neden olabilir. ? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere/İstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 SAYFA 32 CUMHURİYET KİTAP SAYI 835