Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? Celal Üster'le 'Aslan Asker Şvayk' çevirisi üzerine Aslan Asker Şvayk Aslan Asker Şvayk yazılışından 85 yıl sonra eksiksiz olarak dilimize çevrildi. Kitabı Celal Üster'in başarılı çevirisinden okuyacağız. Üster'le kitabın çevrilme serüvenini konuştuk. ? Turhan GÜNAY aroslav Haşek'in ünlü kahramanı Şvayk, sahnelerimizden ve edebiyatımızdan hiç eksik olmadı. 1960'ların başından itibaren sahnelerimizde oynanan Şvayk oyunları genellikle kitabın bir ya da birkaç bölümünden oluşuyordu, yayımlanan kitaplar da öyle... Şimdi artık var olmayan bir yayınevimizden 25 yıl önce çıkmış olan iki ciltlik çeviri ise hem eksik hem de iyi olmayan bir çeviriydi. Senin çevirin Türkçedeki ilk eksiksiz çeviri oluyor. Bu konuda neler söyleyeceksin? "Aslan Asker Şvayk"ın hayatımda çok önemli bir yeri var. Şvayk, 1963 kışında Arena Tiyatrosu’ndaki oyununu seyrettiğimden bu yana beni hiç bırakmamış eski bir dost. O kış, Sıraselviler’de, Belçika Konsolosluğu’nun bitişiğindeki işhanının en üst katında tanıştım Şvayk’la. Genco Erkal suretindeydi. Genco, biçilmiş kaftan gibi sırtına geçirmişti Şvayk’ı. Ama Ege Ernart’ın sarhoş papaz Katz’ını da hiç unutamadım. Arena’da oynanan, Fransız yazar Charles Apotheloz’un uyarlamasıydı. Selahattin Hilav çevirmişti. Bu oyunun ardında, Yaroslav Haşek’in koca romanının yattığının ayırdında da değildim belki de. Kaldı ki, "Aslan Asker Şvayk" Türkiye’de uzun yıllar bu oyunla ve sonradan Bertolt Brecht’in İkinci Dünya Savaşı’na uyarladığı "Şvayk Hitler’e Karşı"yla tanındı. mış. Denilebilir ki, iki ana uğraşı var: Yazarlık ve gezginlik. Hep beş parasız yaşamış. Sapına kadar Praglı, ama hemen tüm Orta Avrupa’yı dolaşmış. Kimi zaman dilenerek, kimileyin Çingenelere, gezginci serserilere takılarak. Haşek’in en önemli özelliklerinden biri de, okul çağından başlayarak, toplumun dayattığı kuralları hiçe sayması, Prag’daki Alman karşıtı ayaklanmalara ve dönemin anarşist hareketine katılması, ikide bir tutuklanıp hapse atılması. Tepeden tırnağa, sarsılmaz bir muhalif. Birinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği günlerde başından geçen bir olayı anlatırsam, Haşek’in nasıl bir adam olduğu daha iyi anlaşılır. "Oyun" oynamayı çok seven Haşek, o günlerde randevuevi oladüşer. Rusya’da tutsak kamplarında kaldıktan sonra önce Kızıl Ordu’ya karşı çarpışan Çek Lejyonu’na girer, ardından 1918’de Moskova’ya giderek Kızıl Ordu’ya, bir ay sonra da Bolşevik Parti’ye katılır. 1920’de, yeni kurulan Çekoslovakya’ya döner, ama karısı Yarmila’ya dönemez, çünkü Rusya’da başka bir kadınla evlenmiş, onu da yanında getirmiştir. Yeni cumhuriyette pek de hoş karşılanmaz Haşek. Hem Çek Lejyonu’ndan ayrıldığı için vatan haini, hem Bolşevik, hem de iki eşli olarak görüldüğünden düzenli bir iş bulamaz. Haşek’in, tutarsızlıklarla dolu gibi görünen hayatından, "Aslan Asker Şvayk" gibi ölümsüz bir yapıtın doğması, kimilerine şaşırtıcı gelebilir. Ama bana sorarsa Y davranışlarında her zaman bir alaycılık, bir hınzırlık seziliyor. Açığını yakaladığı astını acımasızca ezme fırsatını hiç kaçırmadığı gibi, zor duruma düşen üstleriyle dalga geçme fırsatını değerlendirmekten de hiç geri kalmıyor. Şvayk, bazen sessiz sakin, yüzü yerde dolaşır durur, etliye sütlüye karışmaz. Kimi zaman da gevezeliğinden geçilmez, her işe burnunu sokar, ortalığı birbirine katar. Uzaktan da olsa, biraz Sancho Panza’yı, dahası Keloğlan’ı akla düşürür. Ama biz ne dersek diyelim, o her zaman Şvayk’tır. Aslında, onu, hem dünya edebiyatının ortak belleğinin, hem de çağdaşımız, hemşerimiz kılan, bürokrasi ve militarizmin dev çarklarından sıyrılmaya çabalayan "küçük insan"ı handiyse tüm özellikleriyle temsil etmesidir. Yanılmıyorsam, Şvayk’ın hiç değişmeyen özelliği, yaşadığı dünyanın hoyratlıklarına, gündelik yaşamdaki hoşgörüsüzlüklere, irili ufaklı güç sahiplerinin zorbalıklarına, savaşın acımasızlıklarına karşı her zaman edilgin bir direniş içinde olması, kendince bir var olma savaşımı vermesidir. Kırk yıla yakındır çeviri yapıyorsun. Önemli yapıtlar çevirdin dilimize. Bunlardan biriyle de bir kez verilebilmiş 'Az KIRK YILLIK DOST... Sözünü ettiğin çeviriyi elbette biliyorum. Sanırım, 1980’lerin başında yayımlandı. Gerçekten de, romanın üçte bir kadarı atılmış. Ne yazık ki, Türkçesi de kötü. Merak eden olursa, bunları örnekleyebilirim. O yüzden, "Aslan Asker Şvayk"ı yıllar sonra, Çekçe aslından olmasa da ilk kez eksiksiz olarak çevirmek beni ne kadar mutlu etti, bilemezsin. Kırk yıllık dostumu okuyucularla paylaşmak gibi bir şey oldu. Gerçi uzun bir roman olduğu için, çeviri uğraşı zaman zaman bir karabasana dönüştü. Ancak boş zamanlarımı ayırabildiğimden, çeviri bitmek bilmedi. Ama sonu mutlu bitti. Öte yandan, romanda diyaloglar, gündelik konuşmalar ve argo ağır bastığı için, çeviriyi yaparken büyük keyif aldım, çok eğlendim. Argomu bayağı geliştirdiğimi de söyleyebilirim. Kim bu Yaroslav Haşek ve modern dünya edebiyatını bu kadar etkilemeyi nasıl başarmış? Yaroslav Haşek, şiirleri ve öyküleri de olmasına karşın, yalnızca "Aslan Asker Şvayk" romanıyla tanınan bir yazar. 1883’te doğmuş. 1923’te ölmüş, yani kırk yaşında. Döneminin gerçek bohemlerinden. Belirli bir işte dikiş tutturamaSAYFA 22 “Her çevirmenin gönlünde bir "aslan" yatar. Kimbilir, belki benim gönlümde yatan aslan da, ‘Aslan Asker Şvayk’tı” diyor Celal Üster. rak da işletilen bir otelde bir oda tutar, kayıt defterine de Rus olduğu izlenimi uyandıran bir ad yazar. Ancak bu ad tersinden okunduğunda, Çekçe "Kıçımı öp" anlamına gelmektedir. Bunu okuyan otel yöneticileri, savaş ortamının telaşıyla, hemen polise haber verirler ve otel kuşatılır. Önemli bir casus yakaladıklarını sanan polisler, ele geçirdikleri kişinin ünlü "serseri" Haşek’ten başkası olmadığını görünce apışıp kalırlar. Neden böyle yaptığı sorulunca, Avusturya polisinin iyi çalışıp çalışmadığını anlamak istediğini söyler Haşek ve beş günlük bir hapis cezasıyla paçayı kurtarır. Prag’ın meyhaneleri ve şaraphaneleri, Haşek’in hayatında önemli bir yer tutar. Bu tür yerlerin aranan bir "standup"çısıdır. Kalkıp hikâyeler, fıkralar anlatır, müşterileri kırar geçirir. Geçimini zaman zaman bu yoldan sağlar. Şvayk öykülerinin çoğunu buralarda uydurup anlattığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Birinci Dünya Savaşı’nda Haşek’in başından geçenler, Şvayk’ın başına gelenlerden farksızdır. 1915’te AvusturyaMacaristan Ordusu’na alınır. Kısa bir süre sonra Galiçya cephesinde Ruslara esir nız, bu işlerin akla uygun bir ölçütü yoktur. Hem, "Aslan Asker Şvayk"ı okuyanlar, böylesi bir yapıtın ancak böylesi bir yaşamdan çıkabileceğini hemen göreceklerdir. Haşek’in karakter yaratmadaki ustalığı, diyaloglarının doğallığı karşısında şapka çıkarmadan edemeyiz. Karakterlerini, yaşamın bağrından kopup gelen, su gibi akıp giden diyaloglarla yaşatan bir ustadır Haşek. HEPSİNDEN BİRAZ... Peki nasıl bir kişilik Şvayk? Şvayk, bence, dünya edebiyatının en ilginç karakterlerinden biri. Romanın anahtarı onda. Roman boyunca herkesi ikircikte bırakıyor. Akıllı mı, aptal mı? Saf mı, kurnaz mı? Çıkar gözetmez, kendi halinde biri mi, yoksa fırsatçının, çıkarcının teki mi? Bence, onda hepsinden biraz var. Yine de, ahmağın teki olduğunu söylemek kolay değil. Zor durumlardan sıyrılmak için aptal görünmeyi seçiyor belki de. Karşısındaki omzu kalabalıklardan biriyse, boyun eğmiş görünüyor. Paçayı kurtarmak için şaklabanlık ettiği bile oluyor. Ama verdiği yanıtlarda, ra Erhat Çeviri Ödülü'nü aldın. Mutlaka büyük heyecanlar yaşamışsındır. Geçtiğimiz yüzyılın iki büyük savaşının ilkini tüm acımasızlığı ve gülünçlüğü ile yerden yere vuran bir kitabı, Şvayk'ı çevirmek nasıl bir duygu yarattı sende? Her çevirmenin gönlünde bir "aslan" yatar. Kimbilir, belki benim gönlümde yatan aslan da, "Aslan Asker Şvayk"tı. Haşek’in romanı bence çoktan modern klasikler arasındaki yerini aldı. Ruhuyla, özüyle, anlatımıyla bana çok yakın düşen bir romandı. İnsan kendini bu denli yakın hissettiği bir kitabı çevirirken, çok hoş an’lar yaşıyor, çevirinin tadını çıkarıyor. Çevirdiğin kitap, hayatının bir parçası olup çıkıyor. Uzun bir süre onunla yatıp kalkıyorsun. Bu birlikteliği dostlarınla paylaşıyorsun. Çeviri bittiği zaman da, hem büyük bir dinginliğe kavuşuyorsun, hem de buruluyorsun biraz. Evet, artık çeviri tamamlandı, "Aslan Asker Şvayk" yayımlandı. O, artık okuyucunun. ? Aslan Asker Şvayk/ Yaroşlav Haşek/ Çeviren: Celal Üster/ Can Yayınları KİTAP SAYI 835 CUMHURİYET