28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? Melez da su götürmez. Aşka yaklaşımında, kimi kez, “Ömrüm sen karışma bu işe/’bu aşk hiç bitmesin diyedir’/Ölümle ölür gibi sevişme” diyebilecek kadar pervasız olmaya çalışsa da, ayaklarından tutan bir pranga vardır sanki. “Yüreğimde yaz yaz bitmez/Alabora olmuş mektuplar/Savrulup duruyorum sana” diyecek kadar kendini bırakmaya yeltense de, şiirlerinde aşk teması “şöyle bir dokunup geçtiği” ateş çemberidir adeta. “Kim ayıplar gurbete düşen yıldırımı” diyecek kadar sorgucu, ama “Güle oynaya bekliyor seni bende durup duran rehin hayat” diyecek kadar da teslimiyetçidir aşk oyununda. Dizelerdeki kırılmalar ile humor’un kaynaştığı noktada ise, yerli üslup taşımasa bile hayatı ti’ye alan bir alaysama görülür: “Üzümü üzülmeden ye, ne yapacaksın bağcıyı, kaçınca kaçıncı fırsatlar Kaptırıp kayıp zamanın eline, beline, diline hamutu, göç sızlar Sazım neredeye başlar ilk trenler rayların kalbine yaslayınca gurbeti” Gültekin Emre, kimi kez nahif tarza gönül düşürür nedense: “Kan görmeye dayanamayan Gül koklamasını bilmez” ve “Hançerlenmeyi göze alamayan Yakasına gül takmasın vapurda” Bu sıradan ve sloganvari söylem, aslında yitirdiği geçmişe tutunabilmek için çiğnediği zorunlu basamaklardır: “Sen benim silmeye yetişemediğim terimsin ey hayat” diyerek, bu duygusunu pekiştirir. Gültekin Emre’nin humor anlayışı, kimi kez, “Ömrüm gün sayıyor ömründen/Ömrüm kuş besliyor altın kafeslerde/Ömrüm üç günlük, gitti ikisi” diyecek kadar zekice, kimi kez de “Trafikte telef olduk ey halkım, unutma bizi” dizesine mahkum olacak kadar nahif bir mecrada seyreder. Oysa, “Gece bir kuyudur gizler gövdelerdeki ürpertileri” diyecek kadar gizemli bir duyarlılığa sahiptir şair. Hele hele, “Bu evin önünden geçti çocukluğumun yarısı/Oradaydın sen başka bir ülkedeki albümlerde” dizeleri, insanın içini sızlatan bir içerik taşır. Ve şu olağanüstü metafor: “İçinde bir parça bulut oluyorum beyazını yitirmemiş Gezdirerek göğü uçurtmaları çekiyorum içime”. Gültekin Emre, kimi kez deyimleri güncele uyarlayan o alaysı söylemin yetersiz kaldığı noktada – ‘İkiz kardeşime götürün beni avlulara/seç seç al, kesmece bir dünya’ veya ‘Öldükten üç gün sonra/nüfusa kaydettirin beni’, birdenbire silkinerek, şiirinin olağanüstü gizil yönlerini keşfeder: “İki sandalye, gölgemiz vurmuş denize İki eski sevgili gibi yalnızız işte Mavilerin üstünde yelkenini unutmuş bir gemi Geçip gidiyor seninle aramıza bir perde çekerek” ? Cihan OĞUZ apakta, hüzünlü, yenilgisini artık içkinleştirmiş ve maziye bir daha asla dönemeyecek bir çehrenin profili var. Çeyrek asırdır Almanya’da, Berlin’de yaşayan şair Gültekin Emre, 19772004 yılları arasında kaleme aldığı şiirlerinden 208 sayfalık bir seçme yapmış. Şairin gurbet serüveninin de bir tür geriye dönük yol haritası niteliğindeki bu yapıt, adına yapılan gönderme hariç, samimi ama mesafeli bir anlatımın şiirsel örgüsünü dile getiriyor. Peki, “Melez”in adına yapılan göndermenin içerdiği samimiyetsizlik nereden kaynaklanıyor? Gültekin Emre’ye haksızlık etmek istemem doğrusu; çünkü benim dergilerdeki şiirsel serüvenimin başlangıç yıllarında, yani 1980’li yılların ikinci yarısında Berlin’de yayımlanan, Gültekin Emre’nin yönettiği “Parantez” dergisi ile yine 1990’lı yıllara damgasını vuran “Şiirlik” dergisinin apayrı bir yeri var. Türkiye’de yazan/yaşayan pek çok tanınmış şairin bir uğrak noktası olarak da, Parantez ve Şiirlik cidden önemli bir işlevi yerine getirdi. Yine de, “Melez” isminde beni şiirsel düşünmekten alıkoyan bir “mesafe” ve “soğukluk” var sanki. Gerçi, Gültekin Emre bir tek kitabın bitiş epigrafında “melez” sözcüğüne vurgu yapıyor: K “Eprimiş yol, berduş yön Bir tarih: 31 Mayıs 1951 Uzak bir yere Bırakmalı beni Melez bir yere” Oysa Gültekin Emre’nin, belli ki gurbet duygusunun da dayattığı o hengâme içinde, şiirsel sentaksını bu zikzaklara kolay teslim etmeyecek çabayı gösterdiği şüphe götürmüyor. “Melez” sözcüğünün vurgusunda, Türk olmak ile Alman yaşamak ikileminin şeytanî bir göndermesi var sanki. ŞİİR GELİŞİMİ Gültekin Emre’nin şiir gelişimini yakından takip edenler, şairimizin, Türk şiirinde Oktay RifatMetin Eloğlu çizgisine yakın, humora dayalı, yabancılaşmayı yaban ellerde yaşayan/yordayan bir şiirsel kimliğe sahip olduğunu fark etmişlerdir. O çizginin özgün bir ismi olduğu İKİ AYRI YAPI İKİ FARKLI SÖYLEM Gültekin Emre’nin seçme şiirlerine “Melez” adını vermesinin hikmeti de belki burada yatıyor. Şiirlerdeki iki ayrı yapı, iki farklı söylem ve iki değişik tarz, bir anlamda şairin kendisiyle mücadelesinin de bir tezahürü gibi. Gültekin Emre, bu mücadelede, ikilemli bir sentaks yapı içeren melez bir şiirden yana mı tavır alacağını, yoksa aslında fiziksel olarak melezler dünyanın en güzel, en çekici varlıkla835 Çeyrek asırdır Almanya’da, Berlin’de yaşayan şair Gültekin Emre, 19772004 yılları arasında kaleme aldığı şiirlerinden 208 sayfalık bir seçme yapmış. ? SAYFA 25 CUMHURİYET KİTAP SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear