Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
şüyor: Mihri Belli, Erdoğan Berktay, Şaban Ormanlar, Halim Spatar, Ahmed Arif, Dr. îbrahim Kıray, Dündar Baştımar, Abdülkadir Pirhasan (Vedat Türkali), Dr. Şefik Hüsnü Değmer, Reşat Fuat Baraner, Ruhi Su, Şükran Kurdakul, Kemal Bekir, Enver Gökçe, Zeki Baştımar, Ulvi Uraz, Raci Dinçer... "Zeki Baştımar'ın Enver Gökçe hakkında ileri geri konuşması, hatta onun polis olduğundan dem vurması öfkelendiriyor Enver'i sevenleri..." Enver Gökçe "polis" olsun!.. Bir küçük anı da benden: "Yeni Adımlar'da Şemsa Yeğin ile sohbet ediyoruz. Bir ara kapıda takım elbiseli, fötr şapkalı ve kravatlı biri görünüp kayboluyor. Arkası kapıya dönük olan Şemsa'ya, "Biri içeriye bir göz atıp çekildi. Polis olabilir" diyorum. Şemsa dışarıya çıkıp, benim polisc benzettiğim adamla dönüyor odaya ve gülerek "Tanıştırayım. Enver Gökçe, Ruşen Hakkı" diyor... Konuşurken, Metin 11kin geliyor. Enver Gökçe'yi nasıl polise benzettiğimi anlatıyorum. Bu kez hep birlikte gülüyoruz... Enver Gökçe'yi bir kez de Suda Yayınevi'nde, bir leğen içinde gömleğini yıkarken görmüştüm... Orhan Suda o yıllarda Yeni Adımlar dergisini de yönetmiş, sonra da sahipliğini üstlenmişti..." SU BAŞLARINDA HARAMİLER Okumuyor da sanki Orhan Suda'yı dinliyorum: "15 Ekim 1953'te başlıyor duruşma. Sansaryan Hanı'nda alınmış ifadelerini kabul etmeyenlerdeniz. Düğüne gider gibi çıkıyoruz basına açık ilk duruşmaya. Pantolonlanmız şilte altında ütülenmiş, gömleklerimiz gıcır gıcır. Sinek kaydı tıraş olmuşuz. Kızlar koğuşunda tutuklu arkadaşlar da özenle giyinmiş ler. Birbirimizle ku"Istanbul caklaşıyoruz, şakalaşıyoruz, gülüyoruz. On Harbiye Assıralardaki gazeteciler keri Cezahayretle bakıyorlar evi'nde üç bizlere. Akılları almıkoğuşa seryor, bunca yıl dört piştirilmiş duvar arasında yaşayüz altmış yanların bu nikbinliğini, bu coşkusunu. yedi tutuk(...) Pişmanlık yasası luyla birlikte7. fıkradan yararlayim bundan nanlar tutuksuz olaböyle. Hem rak katılıyor duruşkalabalığım, maya. (...) Pişmanlık hem yalnıYasası 'na can kurtaran simidi gibi sarızım. Sınırları lanlar, 'Parti üyesıytaş duvarlardim, gizli çalışmalara la örtülü kaskatıldım, aidat ödekatı bir dim, hakkımdaki idzaman içinde diayı kabul ediyorum, ama bundan böyle bu tüketeceğim tür bir faaliyete katılyıllarımı ..." mayacağım, tahliyemi talep ederim' der demez tahliyelerine karar veriliyor. (...) Enver Gökçe'nin 'Haramiler su başlarını tutmuşlar' diye başlayan savunmasını hayranlıkla dinliyoruz, koğuşa döndüğümüzde sarılıp sarılıp öpüyoruz onu..." Orhan Suda ve arkadaşları, duruşmalar sonunda beş yıla, yirmi ay da sürgün cezasına çarptırılırlar. Üç yıldır tutuklu olduklarına göre, daha iki yıl hapis yatacaklardır... Hapislik biter, ama dert bitmez. Sürgünde bir iş bulup kıt kanaat geçinmek hiç de kolay değildir. Once Izmir Ticaret Gazetesi'nde muhabir ve mütercimlik yapar Orhan Suda, sonra Ankara Telgrar'ta Izmir Ticaret Gazetesi'nin temsciliğini üstlenir. Işler aksayıp aylıD U N Y A ğını bile doğru dürüst alamayınca istifa edip askcrc gitmek ister. Sıvas'ta, Erzurum'da, Elazığ'da, Bingöl'de geçer askerlik yılları... Bir aylık izninin yarısını geçirmek için îstanbul'a geldiğinde, Aziz Nesin'le tanışır, çeviriler yapar. "Her gün yayınevine erkenden geliyor, provalar üzcrinde gerekli düzeltmeleri yapıyorum. Attila Tokatlı'yı, Enver Aytekin'i, Selahattin Hilav'ı, Kemal Tahir'i, Orhan Kemal'i orada tanıyorum. Düşün Yayınevi bir kültür yuvası, bir dost otağı..." On beş gün çabuk geçer ve Orhan Suda Bingöl'e giderken, Aziz Nesin, "Terhis olur olmaz dosdoğru buraya gel, iş aramana gerek yok" der... Nihayet Ocak 1962'de sona erer askerlik, Ankaralı günler başlar... VER ELİNİİSTANBUL Ankara'da iş bulamayacağını anlayan Orhan Suda, Istanbul'a gidip Aziz Nesin'in yanında çalışmaya başlar... "Günlük çalışmanın yanı sıra depoda üst üste yığılmış kitapları da bir düzene sokuyorum. Oğlenleri köfte ekmeğe, lahmacuna talim ediyoruz. Belirli bir aylık vermiyor bana. Eline ne geçerse bir miktarını, al bu senin diyor. Pir aşkına bir çalışma bu..." Bu pir aşkına çalışma bir yerde biter ve Orhan Suda kendi yağıyla kavrul maya başlar ve zor yıllara iki güzellik düşer: "Sevgi"yle evlendim. 1973 yılıydı. 19 Şubat'ta perçinlenmişti yalın dostluğumuz. Nikâh resimlerimizi Aydın Engin çekmişti. Birbirinden güzel bu fotoğraflar unutulmaz birer hatıra olacaktı bizim için. Cağaloğlu'nu mesken edindiğim o yıllarda kurdum Suda Yayınları'nı. 11kin, Cîaranti İş Hanı'nın küçük bir odasında başlamıştı yayıncılığım..." VER ELİNİ YABAN Kitaplar, dergiler arasında su gibi akıp geçen beş yılın sonunda, Suda Yayınları'nm depodaki biitün kitapları genel dağıtıcıya devredilerek yola çıkıhr. "Bir gece yarısı Sirkeci Garı'nda bıraktık Cağaloğlu'nu. 78 yazıydı. Fransa'da AixenProvence'a, o hayal şehre gidiyorduk..." iki buçuk yıl sonra Londra'da yeni bir yaşam başlar. Fransa olsun, tngiltere olsun, birer Dar Kapı'dır Suda'lar için. Yaşam hiç de kolay olmaz. Ayn düştüklerinde, Orhan Suda'nın Sevgi Hanım'a, Sevgi Hanım'ın Orhan Suda'ya yazdığı mektuplar, birlikteyken iki güzel insanın sevgiye, saygıya dayalı dayanışmaları, onları hep ayakta tutar. Dostlara yazılan, onlardan alınan mektuplar da bir bakıma Suda'lara moral verir, hasret giderir... Orhan Suda bu kitabında, bir tanık ve sanık olarak Türkiye'nin yakın siyasi tarihini, edebiyat ve yayın dünyasını anlatırken, Fransa ve Ingiltere anılarıyla da okurlarına o güzelim Türkçesiyle öykü tadında görüntüler aktarıyor. • Bir Ömrün Kıyılarında / Orhan Suda/Alktm Yayınlart, Eylül2004, 385 s. K I T A P 1 A R 1 Ödül kazanan yazarlanmızı kutluyoruz Demir Özlü 2004 yıh Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü. Fusun Akatlı Felsefe Gözlüğüyle Edebiyat adlı yapıtıyla 2004 yıh Memet Fuat * Eleştiri Ödülü. Nilüfer Kuyaş Başka Hayauar adlı yapıtıyla 2004 yıh Memet Fuat Deneme Ödülü. NUafcr Kuya»'ın Dttnya KiMpUn'ndaki ilk yapıtı: Başka Hayatlar (Deneme) Dcmir Öıto'ntin Dtinya Kııaplan'ndaVJ yapıılan: Samuel Beckett'ın Tcrzısı (Deneme) Ûtekı Gunler Gıhı Bir Gun (Öyku) Şapka, Denız Kıyısı vc Yuz (ifçme Öyküler) Kanallar (Anlatt Utfalan) Uhaka'ya Yolculuk (Roman) Akallı'nın fXknya Kılaplan'ndaki yapıtlan: Zamansız Yazılar (Denemı) Kultursuzlugumuzun Kı^ı (Deneme) FeUefe Gözluğuyle Edcbıyal (bleştın) dünya "lyi kitapla bulufturur" http:// www.dunyakitaplari.com eposta: dunyayayıncilik©dunya.com Tel: (0212) 440 23 08 Faks:(0212)440 23 88 Ucretsız Siparış Hattı: 0800 219 20 2425 CUMHURİYET KİTAP S AYI 7 7 4 SAYFA 15