Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
sı"nın dilinden uzağa düştüğünde, böylesine "suyunun suyu" bir masala dönüşebilir. Öyleyse bu noktaya özellıkle dikkat çekılmelidir. 12 Arşivdeki özgün metinlerde, masalların sonlarında yer alan, kaynak hakkında verilen bilgiler standart bir veri düzeni içinde bulunmadığından, bu konuda yalnızca eldeki verilere olduğu gibi yer verilmiştir. Boratav Ârşivi'nden MasallarDizisi'nin daha yaklaşık 20 cildin üstünde tutacağı düşünülürse, bu birinci lcitap böylesine uzun s o luklu bir çalışmanın ilk adımı oluşu bakımından da aynca önemlidir. Sonraki adımların da aksamadan gelmesi ve bu masal dizisinin, gökten düşecek üç elmayla mutfu sona ulaştnası dileğiyle, iyi okumalar. • Masallar I Uçar Leyli/ Pertev Natli boratav / Yay. liaz. Muhstne Helımoğlu Yavuz/ Tarih Vakft Yaytnlart/ 2001 htanbul/ 180 s. lişmesine katkıda bulunmak olan ve kendisinin de üyesi olduğu Tarih Vakfı'nı vekil tayin etti. Tarih Vakfı bu değerli arşivi ülkemize kazandırmak amacıyla "Pertev Naili Boratav Arşivi Projesi"ni oluşturdu ve bir proje ekibi çalışmaya başladı. Proje kapsamında, Fransa'da Boratavlar'ın evi ile Nanterre.Üniversitesi'nde, Türkiye'de ise Boğaziçi Üniversitesi'nde bulunan malzemelerin aslı ya da kopyaları Temmuz 1998'de Tarih Vakfı BilgıBelge Merkezi'nde bir araya getirildi. Yaklaşık 80 bin sayfalık belgenin yanı sıra görsel ve işitsel malzemeyi de içeren arşivin düzenlenmesine, tasnifine ve kullanıma açdmasına ilişkin çeşitli konuların bi limsel olarak ele alınması ve sağlıklı çözümJere ulaşması amacıyla, ülkemizin scçkin halkbilimi ve arşiv uzmanlanndan bir danışma kurulu oluşturdu. Aynca, projeye maddi desteğin sağlanmasına katkıda bulunmak üzere, üyeferi arasında Kültür Bakanı tstemihan Talay, Yaşar Kemal, Emre Kongar, Zülfü Livaneli, Çelik Gülersoy, Cengiz Bektaş, Talat Sait Halman, llhan Selçuk ve Doğan Hızlan'ın da bulunduğu Boratav Arşivi Projesi Destekleme Kurulu kuruldu. Boratav Arşivi Projesi, Türkiye'de gerek halkbilimi arşivlerinin, gerekse kişisel arşivlerin değenendirilmesine ilişkin bir arşivcilik örneği oluşturmak üzere hazırlandı. Proje, tüm malzemenin, Pertev Naili Boratav'ın, kendi sistematiğı bozulmaksızın, sayısal ortama geçirilmesini ve tasnifini; arşivdeki her bir belgeye anahtar sözcükler aracıhğıyla çoklu erişim sağlanmasını; aynca arşiv malzemesının tasnif edilmiş ve erişim sistemi kurulmuş CD kopyalarının üretilerek dağmmını içeriyor. Bu çerçevede, Nanterre Üniversitesi'nden gefen malzemenin tasnifı tamamlanarak Tarih Vakfı BilgiBelge Merkezi'nde kullanıma açıldı. Bu malzemeye ilişkin katalog aynca, Tarih Vakfı'nın www.tarihvakfi.org.tr adresindeki web sitesinde kullanıcılara sunuldu. Boratav Arşivi Projesi'nin bir diğer önemli öğesi bir yaym dizisidir. "Boratav Arşivi'nden" ana başlığı altında sunulacak olan yayın dizisinde öncelikle, büyük folklorcunun daha önce basılıp tükenmış Türkçe kitaplan ile Avrupa dıllerinde yaCUMHURİYET KİTAP SAYI 894 Ucar Levli ir varmıs bir yokmuş, bir padişahın çok sevdiği bir atı varmış. Bir gün bu at hastalanmış, bütün doktorlar gelmişler, bunu muayene etmişler ama derdine hiçbir çarc bulamamışlar. Nihayet bir doktor "Bütün memleketteki ahali hepsi eteklerine birar avuç ot doldursunlar, at kalkıp da hangisinin eteğinden ot yerse, o insana âşık olmus demektir" demiş. Bütün memleketin ahalisi sıra sıra gelmişler. Hepsi eteklerindeki otu ata yetirmek istemişler. At hiçbirinden ot yememis. Artık lcimse kalmamış, yalnızca şarayaa padişahın üç tane kızı varmış. Üçü de sırayla bu ata ot getirmisler. En küçük kızı görünce at, ayağa kalkıp kızın eteğindeki otu yemeye başlamış. Bu iş onuruna dokunan padişan, kızıma bir at âşık oldu diye kızmış ve "Kızunı atın yanına ahıra koyun" diye emir vermiş. O gece zavallı kız oracıkta otururken, birdenbire at silkinerek, ayın ondördü gibi bir civan olmuş ve kıza "Ben peri padişahının oğluyum, sana âşık oldum" demiş. Kız da buna memnun olmuş ve ahırda atla, yani "Uçar Leyli" ile yaşamaya başlamış. B Günün birinde, padişahın at koşusu olacakmış. Uçar Leyli, o akşam kıza, "Yann ben de koşuya geleceğim, al elbise giyeceğim ve al ata bineceğim, sakın pencereden baktığın zaman benim sırnmı meydana vermeyesin" demiş. Ertesi gün kız ablalannın yanına çıkarak, onlarla birliktc pencereden koşuyu seyretmiş. En büyük ablası "Nc olsa olsa da al atlı, al urbab delikanlı benim olsa" demiş. Ortanca ablası da "O seni ne yapsın, asd o benim olacak" demiş. Küçuk kız ise hiç sesini çıkarmadan gidip ahıra girmiş. Uçar Leyli yımlanmış kitaplarının çevirilerı yer alagelince, "Merin sana, niç sesini çıkarmacaktır. Türkçeye çevrilmemiş makaleler, dın, yann gene koşuya gideceğim, yeşil bildiriler, tannma yazıları ve ansiklopedi ata bineceğim, yeşil urba giyeceğim, sakın maddeleri ile tasnifi tamamlanmak üzere olan Boratav Arşivi'ndeki yayımlanabilir sesini çıkarmayasın" demiş. Ertesi günü malzemenin (masallar, halk hikâyeleri, kız, gene ablalannm yanına çıkarak yarışı halk şiirleri, mcktuplar) uzman edıtörler seyretmiş. Büyük ablası, "Şu yeşil atlı yetarafından kitaplaştınlmasından oluşacak şil urbalı delikanlı benim olsa" deyince cilder de bu dizinin öbür parçalarını oluşortanca ablası "O delikanlı seni ne yapturacaktır. sın, o asd benim olacak" demiş. Küçuk ise sesini çıkarmadan gidip ahıra girmiş. Dizide aynca, onun anısına düzenlenecek Uluslararası Sempozyum'da sunulaÜçüncü günü Ucar Leyli bu sefer beyaz cak Bildiriler, arkadaşlarımn, öğrencileri ata binip beyaz elbiseler giymiş, kıza da nin ve meslektaşlarının bilimsel makalele"Sakın bir şey söylemeyesin, bugün rinden oluşacak Armağan ve Pertev Naili üçüncü gün, işte bitiyor" demiş ve koşuBoratav'a ilişkin ayrıntılı bir Biyografi ve ya girmiş. Kız tekrar ablalannın yanına açıklamalı Btbliyografya çalışması da yer çıkarak, pencereden koşuyu seyretmeye alacaktır. başlamış. Büyük kız "Ne olsa olsa da şu Kuşkusuz, bu yayın dizisi ve etkinlikler beyazlı benim olsa" deyince, ortancası dizisi yaşamını büyük bir içtenlikle halk"O seni ne yapsın, asıl o benim olacak" bilimine adamış bir büyük bilim adamının demiş. En küçük kız ise artık dayanama"eserini" tüm görkemiyle gözler önune semış ve "O ne senin ne ötekinindır, o asd recek ve Türkiye kültürünü incelemek isbenimdir" demiş. Koşu bitip kız ahıra geteyenlerin temel başvuru kaynaklanndan lince, Uçar Leyli de gelmiş ve "Ne yaptın biri haline getirecektir. keşkc söylemeseydin. Şimdi beni ya sedef Bu diziyı okuyanlar, bu çalışmalardan dağında, ya gümus dağında yahut da altın yararlananlar, sadece kendi aralanndan cıdağında ara da bııl" demiş ve pır diye kan bir bilim insanının özverili çalışmalauçup gitmiş. Kız aglayarak padişah baban karşısında takdir duygulanyla dofmayasına hal ve Keyfiyeti anlatmış. "Bana bir cak, aynı zamanda da derinden bir iç bu demir çank, uemir değnek ver, ben gidip rukluğu taşıyacaktır. Türkiye'nin çok parUçar Leyli'yi arayıp bulacaiım" demiş ve tili siyasal yaşama geçerken 1948 yılında ertesi günü de yola revan olmuş. Sedef Pertev Naili Boratav, Muzaffer Şerif Badagı ncrede diye diye sedef dağını aramış şoğlu, Behice Boran ve Niyazi Bcrkes'i ünibıumuş ve sedef dağındaki çeşmenin baversite dışında bırakmasının, Türkiye'nin şına oturmuş. Bu sırada sedef nalınlar bilim yasamına nelcr kaybettirdiğinin bigiymiş, elinc sedef tas almış çeşmeden su lincine daha iyi varacaktır. Bu burukluğu almaya gelen bir kız görmüş ve ona "Kız içinde taşıyanlann Tarih Vakfı Yayınları ver o maşrapadan bir su iceyim" demiş. arasında çucan, Mete Çetik'in hazırladığı Üniversıtede Cadt Kazanı, 1948 DTCF Tas Kız da " Yecli senede bir Uçar Leyli burafiyesi ve Pertev Naili Boratav'ın Müdafaast ya gelir, bu onun maşrapasıdır verernem" demiş. Sultan kız, bu kızın suratına iki tokitabını okumasını öneririm. kat yurarak clindeki maşrapayı alıp suyu Türkiye'de bilim insanlannın bilimsel içmiş. Kız aglayarak sarayına gitmiş ve faaliyetleri dolayısıyla gelecekte yeni mühanıma "Çeşme başında bir kız var, bana dafaaname hazırlamaları istenmivorsa bu bir tokat vurdu, elimden tası aldı ve içti" örnekten ders alınmalıdır. Bu nedenle, kademiş. O sırada saraydaki Uçar Leyli ise nımca, bu yayın ve etkinlikler dizisi, Tür"Şimdi gelsin beni gümüş dağında arakiye'de halkbdiminin gelişmesine kaynaksın" demiş ve pır diye uçup gitmiş. Kız lık ettiği kadar, bu burukluktan kurtulmabu sefer, gümüş dağına gitmiş ve orat yı zorlaştırarak kendisinden beklenen işlebir çeşmenin başma oturmuş. Yine güvi yerine getirecektir. • müş tasla, bir hizmetçi kız çeşmeye gelmiş. Sultan kızı bu kıza "Elinde gümüş Prof. Dr. llhan Tekeli, Tarih Vakfi tas tutan kız, ver maşrapandan bir su içeyim" demiş. Kız "Yedi senede bir defa Uçar Leyli ortanca teyzesine geldi, bu tas onundur vermem" demiş. Sultan kızı, bir tokat vurmuş, tası alıp suyu içmiş. O sırada orada olan Uçar Leyli ise "Gelsin beni altın dağında arasın" demiş ve pır diye uçup gitmiş. Sultan kızı bu sefer demir çizme, demir çankla altın dağına doğru yola koyulmuş. Orada bir çeşmenin oaşında altın maşrapalı bir hizmetçi kız görmüş. Hizmetçi kıza "Beni hanımım evden kovdu, hanımına söyle de beni hizmetçi olarak alsın" demiş ve hizmetçi olarak o eve girmiş. Bu evde Uçar Leyli annesiyle beraber oturmaktaymış. Bir peri olan annesi, oğlu Uçar Leyli yi evlendirmeye kalkmış. Düğün gecesi, Uçar Leyli'nin annesi, bu yeni hizmetçi kızın on parmağına on çıra yaktırmış ve "Sabaha kadar, bu çıra ile oölumla gelini aydınlat" demiş. Zavallı sultan kızı sabaha kadar, kapının arkasında aglayarak bek^ lemiş. Sabaha karşı Uçar Leyli, sultan kızının ızdırabına dayanamamış ve elindeki çıralan atarak "Bin sırtınıa" demiş ve kızı sırtına alarak pencereden uçup gitmişlcr. Gelin derhal kaynanasına haber vermiş. Kaynanası da uçarak onlann peşine düşmüş, arna yakalayamamış. Kaynana önce kardeşlerinin gümüş ve sedef dağlannagiderek "Uçar Leyli buraya geldı mi" dıyesormuş. Kardeşi, yani Uçar Leyli'nin teyzesi "Dur ben gideyim onlan aramaya" demiş vc kanatlannı takıp aramaya başlamış. O sırada uçmakta olan Uçar Leyli, sırtındaki kıza "Bak bakalım arkana, kim geliyor" demiş. K12, "Yağmurlar yağıyor, şimşekler çakıyor" deyince "öyıe ise korkma, ortanca teyzem geliyor" demiş ve kıza bir tokat vurarak onu dere yapmış, kendisi de içinde bir ördek olmuş. Teyzesi onlann önünden kaybolduğunu görünce, dönüp eve gitmiş. Uçar Leyli'nin annesi kardesine "Bulamadın mı diye sorunca, karaeşi, "Önümden kaçtdar. Orada bir dcre vardı, içinde de bir ördek vardı, başka bir şey görmedim" demiş. Uçar Leyli'nin annesi, "Inip de o dereye çiğneseydin, kızı dere yapmıştır, kendisi de ördek olmuştur" demiş. Bunun üzerine en küçük teyzesi "Ben gideyim" demiş ve arkalanndan koşmuş. Bu sırada Uçar Leyli sırtındaki kıza "Bak bakalım arkanda ne görüyorsun" deyince, kız "Bir toz duman görüyorum" demiş. Uçar Leyli "Korkma, öyleyse küçük teyzem geliyor" demiş ve kıza bir tokat vurarak onu bir bostan yapmış, kendisi de içinde bir bahçıvan olmuş. Teyzesi bostanın önüne gelip bakmış, ama bir şey görememiş. Sonra da "Bahçıvan'' diye seslenmiş. "Buradan bir kızla oğlan geçti mi?". Uçar Leyli sağır taklidi yaparak, "Lahana da var pırasa da var" demiş. Bir daha seslenince de "Salata da var, turp da var" demis. Kadın, "Bu bahçıvan da sağırmış galiba diyerek canı sıkılıp eve dönmüş. Gidip olanlan ablasına anlatmış. Ablası da "O kızı bostan yapmıştır, kendisi de bahçıvan olmuştur. Keşke çiğneseydin" demiş ve "Ben gideyim bari diyerek kalkıp arkalanndan gitmiş. Uçar Leyli sırtındaki kıza "Bak bakalım kim geliyor" deyince, kız "Dolu yağıyor" demiş. Bunu auyan Uçar Leyli, "Eyvah annem" diyerek, kıza bir tokat vurup onu incecik pir selvi yapmış, kendisi de yedi başlı birydan olup, ağacı iyice sarmış ve ağacın dıbine de Daşını koymuş. Annesi gelip de "Ah evladım, iğne topuzu kadar yer bıraksaydın da o kahpenin kemiklerini kırsaycum, buraya vursam kollann, buraya vursam arkan, kıyamam bir yerine vurmaya. Hadi artık kız senin olsun" deyip evine dönmüş. Uçar Leyli ile kız da beraber, kızın babasının sarayına dönmüşler. Kırk gün kırk gcce düğün yapmışlar. Onlar ermiş murada, biz de erelim... • Kaynak Bilgi: Anlatanın yajı :50 Memleketi :Pazarcdc Anlatana anlatanın memleketi: Pazarcık SAYFA 9