22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ahmet Nccdet şiirınin içine irmeyenler, onu hiçem eskisi ir şair olarak görebilir. Dış görünüşü içe yansıtmak yanılgıya düşürür bizi. O, gelencği savsaklamayan; Divan Şiiri'nden aldığı 'söz kuyumcusu' inceliğini Halk Şiiri'nin lirik yalınfiğı ile oirleştiren bir dokuya sahiptir. Dil de ve gerçeklik de 'eski'den ileridedir. g * Ahmet Necdet son dönem şiirlerini yeni kitabında topladı •Mdılıı 'Ask Ev'de zaman ve siir \^m ı ıı 'ı i ı mK ınııınr ııııır r " i r rı ı ı ı r ı »ııııııııirıiıiMiııııııııiMiıliiiıııııııııııııı'ı i f c ;•:«•.«»«•:• v : ? AHMET GUNBAŞ A hmet Necdet, şiirimize Uzuneşek (1977) yapıtıyla adını yazdınr. Doğıım tarihindeki 19}3 kaydına bakılırsa, bıraz geç bir tanışmadır bu! 44 yaşındaki bu gecikmiş merhabanın ardından ikinci yapıtı Ne Çok Enkaz'a (1988) gelene değin tam 11 yıllık geniş bir zaman dilimi geçer. Sonrasında ardı sıra yayımlanan kıtaplanyla (Sana Bunca Yangından, 1991; înegöl Hey Inegöl, 1992; Gün Yüzleri, 1992; Kün, 1994; Ay Kasidesi, 1995;ZümrütLonga, 1998 ve Aşk Ey, 2001) şiir sıcağına kavuşur vebir daha şiirin peşini bırakmaz. Yazmanın dışında iyi bir çevirmen, coşkulu bir derlemecidir. Latin Şiiri'nden Fransız Şiiri'nc, Rus Şiiri'nin önde gelen şairlerinden Divan Şiiri'nin Türkçeleştirilmiş antolojisine uzanan geniş bir yelpazede şiiri koşturur. Bu alanda çok sayıda yapıtıyla kendindcn söz ettirir. Aşk Ey'de(*) yer alan şiirlerden bir kısmı bana pek yabancı değil. Dergilerde kalan izler, şiir izleriyle bütünleşiyor. Kimi şiirler vardır; yan yana da gelseler, uzak temaların duyarlığından kitap şemsiyesi altına girmekten zorlanırlar. Ahmet Necdet'in şiir anlayışında rastlantıya ve dağınıkhğa yer yoktur. Sepetinde, bohçasında ne varsa, inceden kalıplanmış, sarmalanmış; yakın seslerin ve renklerin özenli uyumuyla şiire özgii bir gizem içinde anlaşılır kıhnmıştır. Son yapmndaki bölüm başlıkları (Aşk Ey, Yaşam Ey, Ölüm Ey gibi) geçen zaman içinde yaşamı sorgulayışının şiirsel inceliğini taşır. 'Sen/ben' karşıtlığında kurgulanan kimi şiirler, Yunusça bir söylemin temelinde, ama güncelin süzgecinden geçerek 'varhk/yokluk' tartışmasını ask ölçeğinde sürdürür. llk bakışta mistik bir görünüm arzetse de, şiirin düşünsel boyutlarında salt insan vardır. Varlığı yokluğu 'aşk' ile ölçülen, umulmadık derinliğine şiirle inilen insan!.. Aşksız 'ben' eğretidir, açtır; zamanı ve yaşamı kavramakta yetersizdir: "Sensiz'e adtnı ver, Afkın kapısında dur, Eğre/i ben'/ doyur, 1 Bana sonsuz'u gotter " :.s. 7) Şair, "Şiir! Sanalniyorum" dediğinde bilir ki sonsuzluğu aska, aşkı ise şiire döniiştürmüştür. Leylâlar, Mecnunlar, Ferhatlar, Şirinler geçip gittiğinde, şiirin özümseuikJeriyle mutludur. O, süreğen, dirimli ve hevestir: "Şıtr' Sana ıntyorum, ., Bir hevesı bın bir gizden >, Senı çözmek ıçın sözden Sevdanla btlemyorum." (s. 8) Zaman da, şiir dc, top top çözülen bir uğultudur Ahmet Necdet'te. 'Ey' ünle mini sona aldığına gore, kurşıdan değıl, yaşanılnıiş olanın gii/.elliğıne, büyiisüne arkadan seslenmektedir. Inişi çıkışıyla tadından tuzundan mutludur ama kendıne ayrılan zamanın son eşıfiine geldi ğinden biraz bıırııktıır. ışte noylcsi bir nüznün sarsıntısmdan kaçamaz, şiirin Olçüye yakın durur. Çok eski biçemleri denese bile, içerikteki yeniliklerde bııgiinün insanına özgü ipuçları bulabiliriz. Örneğin 'gazel' tarzı güzellemenin bir beyitinde "Yüzün aydınlık bir gıın bir renk mahşeri/ ünda yeri yok allık ve fondöten'in" seklinde bir kıyaslamaya girişir ki 'allık, fondöten' gibi gereçlerin nangi dönemde kullanıldığı ortaya çıkar. Çevreyi ve çağı biraz daha yakından tanımak isterseniz, yine aynı güzellemenin penceresinden şairin, aşka ve sevgiliye neler kattığını görebilirsiniz: "Boynun Modigliani umuz baştn Renoir Sırtm mercan kayası loş demzlenn" (s. 59) "Tamklık et o gaddara ınsana Atoma hidrojene ve nötrona Silikona kortizona bormona Klonlanmtj a$ka plantasyona" (s. 60) Etkilenim alanının galerisi oldukça zengin ve kaımaşıktır. Şiire aşkla indiği saatlerde; Fuzuli'si, Şeyh Galip'i, Nedim'i, Yunus'u, Karacaoğlan'ı saf tutup karşıcı çıkarlar. Bir başka kapıdan Baudelaire, Apollinaire, Aragon, Yesenin gibi aşkla mayalanmış şiir meczupları usul usul içeriye dolar. Sözün bir taşını yerine koymada, kendinden önceki olanakları ve benzer ustalıkları gözardı etmez Ahmet Necdet. Karşıtlığa, ironiye, mecaza, eğretilemeye yeni görevler yükler. Bilgeliği ön plana çıkaran dizelerinde lirizmin akışını biraz kesse de, o hep çın çın öten bir sesten, kadifemsi bir dokunuştan yanadır. Şiirin iç seslerini gözden geçirmeden sese son noktayı koymaz. Iste size, Ağustos Bulutu adlı tuyuğundaki "u" ünlüsünün cümbüşü: "En güzel bulut A&ustos bulutu, Ne ki bulutlartn en tzbandutu; Yere çaktltrsa bulunur elbet Aşktmı gizleyen o kara kutu " (s. 45) Uzuneşek ve Ne Çok Enkaz'da daha diri ve belirgin duran ironik yapılanma, zamanla Ahmet Necdet şiirinin dramatizmine karışarak şiirin önünü kesmeyen bir işleve bürünmüş. Sonbaharın şenîikli olduğunu savlayan aşağıdaki tuyuğda, bir mevsimin hüznünden çok çok rengine sözü getiren söz cambazlığına şairin kendisi inanır mı acaba? ülsa olsa şiirsel bir avuntudıır: "Hey yaşam, gitme dur, ne acelen var? Içimdeki yıkık duvarı onar. Zâten hem var, hemyok gibısın bende, Keyfine bak; jenlikfidir sonbahar'" (s. 35) Şair, her zaman yaptığı gibi, yalnızlığın akışını yaşamdan yana çevirmeye çalışmış; giderayak iyimserlik dağıtmış. Yoksa, sonbaharın şenliklı örtüsü kaldırıldı ğında kara bir delikle karşı karşıya kahnz ki şair adına ben bunu kabullenemi yorıım: "Ne mâtum/ ne günabkâr Isra/il sur çalanda, Ölüm başa gelende Her $aır şiırmczar!" (s. 23) Şair 'şiirmezar' olsa da, sonsıız sayıda kazıya açık! Aşk Ey'i bu koşutlukta değerlendiriyorunı. • (*) Aşk Ey/ Ahmet Necdet/ Broy Yayınları/ Mayıs 2001/ 1. Basım/61 i K İ T A P Sözün bir tasmı verlne koymada. kendlnden önceki olanakları ve benzer ustalıkları gözardı etmez Ahmet Necdet. Karsıtlıfla. Ironlye, mecaza. egretliemeye yenl görevler yükler. gelgitleriyle bize de duyurur "dönülmez akşamın' ağır ağır çöküşünü: "Kum saati boşaldt.durun. yentden kurun! Hiçkimse'nin kalbinde Hiç'le bulujtu Zaman, Günkörü bir şiire ansıztn bulaştı kan, Durun, taatıkurun, Hıç'ıHep'esavurun'"(s. 16) Kum saati, artık o sonsuz ayrılıöa kuruludur. Yani 'ölüm'e!. Ancak fark edildiğinde gerçek olana!.. Tüm sorun, ölünıc yakın ölümlüyü teblim alan yalnızlık duygusunun dengelenmesidir. Anımsarsanız, Nâzım'ın son şiirleri sanki ölümü çabuklaştırır. I latta bir dizesinde "ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı" der. Cahit Sıtkı, Otuz Beş Yaş Şi iri'yle erken bir yalnızhfta bürünmüştür. Ölümün sinsi ayak seslerini duyan (]e mal Siireya ve Can Yücel gibi şairler ise, yaşamın ikiyüzlülüğüne pabuç bırakmamışlar, ölümle dalga geçen bir tavır içinde dunyamızdan göçüp gitmislerdir. Ahmet Necdet'te de, hüznii sinuire sindire lac' s oynayan, ölümün soğuk yüzüniı ısıııp onu kişileştiren bir yaklaşım egemen ()lumden 'abla' olur mıı, ya da 'kara bir günes' sizi usıtır ını; bilnıem nasıl ağırlarsını/ bu sevımsiz konıığu'' "Ölüm ölümdür benim canım ablam Bılırun • Soğuktur yüzü, Döşümüze düşen kara bir giineş Geceye çevınr gündüzümüzü " (s. 20) Şair, başkalan için de şiirin gösterir ölümü. Henüz 40 yaşında aramızdan aynlan soprano Zehra Yıldız ile 17 Ağustos depreminin kayıpları arasına katışan Nesrin Arman için yazdıklarında içtenliöi elden bırakmaz. Hele Komşunun Ülümü adlı üç dizelik bir şiir vardır ki ölüme çocuksu bir boyut getirir: "Yıireğı kuş gtbt çırptnan btri, ilçup gıtti: Muaanya kan aSlıyor. Bundan höyle Kuş Cennetı dtr yen'" ' (s. 25) Ahmet Necdet şiirinin içine girmeyenler, onu biçem eskisi bir şair olarak görebilir. Dış görünüşü içe yansıtmak yanılgıya düşürür bizi. O, geleneği savsaklamayan; Divan Şiiri'nden aldığı 'söz kııyumcuMi' inceliğini Halk Şiiri'nin lirik yalınlığı ile birleştiren bir dokuya sahiptir. Dil ile ve gerçeklik de 'eski'den ifeı idediı Yaşamın her anına, her evresine ıızanan bir konıı bolluğu, avrıntılardaki şiiri bulup çıkaran bir zekâ kıvraklığı vardır. Sesten, ııyaktan ödün vermez. SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T S AY I 5 94
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear