25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

dikkatsizliği ya da bilgisizliğinin neden olduğu kabul edilen yanlışlar onanlmaya, (c) destancı/anlatıcının nakil yanlışından ileri geldiği düşünülen yerler düzeltilmeye, (d) çekimleme sırasında her nasılsa atlanmış yerler doldurulmaya, (e) bugüne değin anlamı verilemeyen ya da kuşkulu olan sözcükler anlamlandırılmaya ve (f) çözülemeyen sorunlara birtakım çözüm önerileri getirilmeye çalısılmıştır. Her aşamasında önceki yayınlarla karşılaştmlmah olarak ve önceki okumaları Jüzelterek sürdürülen ve Notlar'ın kaynakça bölümünde de görülebileceği gibi pek çok kaynak iizerinden sağlaması yapılan bu çalışmalar bizce Dede Korkut kitabına rehalbilitasyon düzeyinin çok üstünde sağaltım kazandırmıştır. Yapıt, bilim ve kultür dünyasında bu kez doğruya en yakın okunmuş ve sorunları en az indirilmiş olarak yeniden yerini almıştır. Notlar'da okuma, anlamlandırma ve onarma ölçeğindeki lokalize çalışmaların sayısı 800 dolayındadır (Bkz. Dizin). Deyim yerindeyse bir ömür hasredilmiş; bir oaşka deyimle iğneyle kuyu kazılmıştır. Aşağıya, bu çalışmadan, pınltılı bir yaratıcı zekânın ve yüksek bir imgelem çücünün ürünü olduklan çok açıkgörüen bazı çarpıcı ömekler alıyoruz. Bu örneklerin alındığı sayfalan okuyanlar onlarda iyi deneme yazılarından aldıklan tadı bulacaklardır. Î 1. Şimdiye değin asılan okunmuş sözcüğü Tezcan saylan 'sarp, yalçın' olarak düzeltiyor. (s. 215216) "aygır malı okunabilecek biçimde yazılmış olan sözcük ya argimak olarak düzeltilmeli ya da metinden cıkanlmalıdır (...) Argimak aygır verüp alduğum,' safkan aygır verip aldığım' anlamına olabilir." (s. 186) "Önceki yayınlarda azvay okunmuş olan sözcüğü okunuşunu azulı olarak düzeltiyorum; '(azulı 'azüı')". (s. 365366) Tezcan'ın baganak okuduğu ve 'amniyos, içinde dölüt bulunan kese, su kesesi, döı kesesi; ana karnından döl kesesiyle birlikte doğmuş ya da çıkardmış yavru' anlamını verdiği sözcüğü Ergin ve Gökyay 'yığın, kütle küme' anlamına gelebilecek biçimde yıganak diye okumuşlardır. (s. 299302) Ergin ve Gökyay'ın bağır okudukları SÖZCÜĞÜ Tezcan "büsbütün bozuk kopya edilmiş olduğunu kabul ederek benir gibi" okuyor ve "Farsça penir sözcüğünün benir olarak yazılması bütünüyle normaldir. Suyu az, yağı bol yoğurt için bugün de 'kaymak gibi, 'peynir gibi yoğurt' denir. (...) Esfu anlamı 'karaciğer' olan bağır ile yoğurt arasında bir benzetme söz konusu olamaz" diye ekliyor. (s. 178179) Ergin'in 'ağırlık ölçeği' anlamında batman, Gökyay'ın 'kemaleermiş' anlamında yetmen okudukları sözcüğü Tezcan 'hayırlı, suçsuz, sabi' anlamında müsülman olarak okur. (s. 7273) Metinde geçen dıb yöririken sözünü Tezcan: "dıb yonbileşik eylemi de açıklanmalıdır. Dıb yorı 'acele acele, sıçraya sıçrava yürümek' olarak anlaşılabilir. Ancak bence Dede Korkut kitabındaki ifade aslında dıb dıb yoruriken olmalıdır" diye düzeltir. (s. 259261) Önceki yayınlarda hep denizi delip geçdüm olarak okunan sözü Tezcan denizi dildüm geçdüm okur ve "söz konusu olan 'su' ofunca deldeğil dil 'yarmak' eylemi uygun düşer" diye açıklama getirir. (s. 282283) Için okumaya elverişli yazılmış ve hep öyle okunmuş sözcüğün ebçin zırh; at zırhı, çokal' okunması önerüir; bu sözcüğün Moğolca öbçin'den geldiği belirtilir. Ergin'in giceligimüz, Gökyay'ın geceligimüz okudukları sözcüğü Tezcan leçegümüz okur. Bu sözcüğün aslının Farsça (ya da Ermenice?) leçek 'tülbent, başörtüsü' olduğunu belirtir. Bir başka önerisi daha vardır; sözcüğün keçegümüz olarak okunabileceğini de düşünür. (s. 181182) Hanum olarak yazdmış sözcük ham gone diye düzeltilir. Ham gone çulga'yeni yüzülmüş hayvan derisine sarmak'. (s. 338340) Ergin'in 'büyük, iri' anlamında haran okuduğu, Gökyay'ın karşıhk vermeden hıran okuduğu sözcük hızan 'sırık' olarak düzeltilir. (s. 143144) Kara ilde/kara illü yazılış, atlanmış satırlar yüzünden ortaya çıkmış yanhştır. kara > kazaguç, il > ag ayıl olarak düzeltilir. (s. 294297) Ergin ve Gökyay'ın 'soy at, cins at' anlamıyla kara koç okudukları söz karşısında Tezcan kuşkuludur. "Koça göre cok daha iri bir hayvan olan atın koça benzetilerek nitelendirilmiş, hatta adlandırılmış olması tuhaf (...) Hayvanın hayvana benzetilmesi hiç de uygun değildir" diye düşünür; araştırmaları sonucunda iki eski sözlükteki kazaguç sözcüğüne ulaşır ve kara koç'u kazaguç olarak düzeltir. (s. 3942) Karı 'yaşlı' okunacak biçimde yazdmış sözcük kazi 'gazi' olarak düzeltilir. (s. 266267) Önceki yayınlarda 'yün ya da bezin yakdmasından elde edilen kül' anlamında korumsı okunan sözcüğün, 'lüleli, kıvnk' anlamıyla kıvrımsı okunması gerektiği deri sürülür. (Metinde şöyle geçiyor: 'kıvrımsı kırk tutam kara saçlum') (s. 273274) Ergin'in kiçer, Gökyay'ın geçer okudukları sözcük Tezcan'a göre keher okunmalıdır. Bu sözcük Moğolcadan 'kahverengi' anlamına gelen bir ahntıdır. (s.163164) "Ergin ve Gökyay: keser günde ser çeşme yügrük yahşı okuyup bu okuyuşa göre anlam vermeye çalışmışlardır, ancak anlam çıkmamaktadır. Ben burada iki önemli çekimleme yanlışı bulunduğunu kabul ediyomm." diyor Tezcan ve sözü segirdüginde sürçmese yügrük yahşı diye aüzeltiyor (koştuğunda sürçmese yügrük [at] iyi). (s. 288) Ergin'in şorşayan, Gökyay'ın şarsayan okuduğu sözcüğü Tezcan sır söyleşir okuyor. "Ergin ve Gökyay şakakına okumuşlar, ikisi de 'şakak' ofarak adlandırmışlardır (...) Bu okuyuş ve yorumun doğru olması mümkün değudir (...) Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde 'şakak'a hiç rastlamadım (...) Azerbaycan Türkçesinde ve Türkmencede 'şakak' yoktur" diyen Tezcan'a göre bu sözcük iki türlü okunabilir. Birincisi "Arapça şakk 'yank' anlamıyla Osmanlıca metinlerde ae kullanılmış bir sözcüktür." Şakkına imrendügüm senün kızun gelinün sözü düşmana tutsak düşen Kazan Beg'in sövgüsüdür ve bu nedenle şakkına okunmalıdır. îkincisi, "bu SÖZCÜK şakak 'çene altındaki gerdan katmeri, çifte gerdan' yerine yanlış çekimlenmiş olabilir.' Söz şöyle bağlanıyor: "Ben dizeyi 'dişilik organına şehvetlendiğim senin kızın gelinin' olarak yorumluyorum." (s. 360363) Şimdiye değin 'kapattırmak, tıkatmak' anlamına gelmek üzere tugladayım okunan sözcük, 'ırmağın kaynaklannı kurutmak' anlamında, soguldayım diye düzeltilerek okunur. (s. 217) Ergin'in elüglü oglı 'dağ keçisi, karaca" Gökyay'ın özel ad olarak elüklü oğlu okudukları iki sözcüğü Tezcan ulunlu oklı (ulun 'başak sapi' anlamında) okumayı öneriyor. (s. 304306) Önceki yayınlarda urgunum 'vurgun, talan, av... okunmuş sözcük, 'yaban aygınyla evcil kısraktan olan, hızlı koşma
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear