25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

"Şiirin Füsunlu Aynasından Sevreden" bir şairin Yazılar'ı ŞENER ÖZTOP hmet Muhip Dıranas, ele aldığı konularında yetkin bir gözlemci, izlenimci; "Yazılar'jnda duygu yoğunluğu, doğallık ve yalınlığı ile Bir anlatıcı olarak karşımıza çıkıyor. Eleştirilerinde ise, idealist bir düşünceden süzülüp gelen izlenim düzeyinde algılayıp, beyninde düşünerek okuyucu ile derinlere inmeden sohbet ediyor. Başka bir deyişle, günlük bir gazetenin köşe yazısının sınırlan içinde okurlarına sesleniyor. Dıranas, 1949 yılından sonra sanatçı yaradılışlı bir gazeteci kimliği ile de karşımıza çıkar. Yazılar (Toplu Yazıları), daha önce Kurun, Uluş, Cumhuriyet, Vatan, Zafer (Yazıların çoğunluğu ..Zafer Gazetesi'nden derlenmiş. Ş.Ö.) ve Güzel Sanadar adlı gazete ve dergilerde yayımlanan yazıları eşi Münire Dıranas tarafından kitap hafine getirilmiş. Daha önce Adam Yayınları tarafından yayımlanan "Yazılar" (1994), ikinci kez Yapı Kredi Yayınları arasında edebiyat dünyamıza kazandırılıyor. Ahmet Muhip Dıranas, hayatında yer eden olayları, insanları, insanlık durumunu, yaşadığı zaman ve mekânı akıcı bir üsİupla anlatıyor. Işlediği ve seçtiği konular günceldir. Sözgelişi, "Orman Tefrikamız" onun en çok üzerinde durduğu bir konudur. Oyle ki, "Orman Meydan", "Orman Mevzuunda", Orman Işletmesi", "Orman Davası: IIV", "Orman DavasıYurt Müdafası", "Orman ve Göçmen" gibi sosyal içerikli sorunlara el atmıştır. Bununla birlikte, sanat ve özellikle tiyatro, resim dünyası ile iç içe olması dolayisıyla güzel sanatlar konusunda yazdıkları gerçekten doyurucu ve yol göstericidir. Bu konularda yazılarını söyıe sıralayabiliriz: "Bir Sergi Münasebetiyle", "Bir Resim Galerisi", 'Fikir ve Sanat Üzerine", "Esat Arar'ın Şergisi", "San'ata Dair", "Yine Resim Üzerine", kültürsanat. içerikli yazıları: "Kitaplar ve Dergiler Üzerine", "Tiyatro Üzerine: III", "Garp Dillerine Tercüme Davamız", "Fransızcaya Ilk Şiir Tercümemiz", "Telif Hakkı", "Yücel", "Varhk", "Tevfik Fikret", "Tanpınar" vb. Sosyal Sorunlar: "Nüfus Meselesi", "Millet Seçim Mebus Geçim Derdinde" (Politika), "bürokrasi", "sağlık", "insan ve çevre" gibi geniş yelpazede ele aldığı konularda Dıranas'ın objektifinde insanlar: "...hay ve huy içinde yuvarlanıp giden, şaşırtıa, bunaltıcı, sersem edici bir ihtirasların yalancı parıltılarıyla göz kamaştıran bu nayat için de (...) (s. 410) nereye gittiklerini, ne yaptıklannı sorgular. O, insanoğlununbir tarafının masum, çocuksu, saf/temiz kalmasını yeğler ve şunlan söyler: "...her ne pahasına olursa olsun, aman, ruhunuzun çocuk kalmasına dikkat edin. lyi yaşamak, iyi düşünmek ve iyi ölmek için başlangıcınızdan sonuna kadar, sallayacağınız bir besik olmalı, içinizdeki ruhumuzun çocukluğu yatan." (s. 410) Ahmet Muhip T>ıranasın tüm yazılan bir araya getirildi A Ahmet Muhip Dıranas'ın "Yazılar"ı, 19371975 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan iki yüz kırk iki yazısından meydana geliyor. Cumhuriyet döneminin usta şairi; sadece şiirleriyle değü, yazılarıyla da belleklerde iz bırakacaktır kuşkusuz. Kitabı hazırlayan eşi Münire Dıranas'ın edebiyat dünyamıza kazandırdığı "Yazılar", "Şiirler" gibi 'Kendi Gök Kubbemiz'de' hoş bir sadâ bırakacaktır. karşısında bu yalnızlık ve bu Allah yakınlığınıduymuştum" (s. 132) der. Insanoğluna şöyle seslenir: "Nereden Gelir, Nereye Giuersin?" diye sorar. Aslında çöl ortasında kalmış bir kum tanesidir o...Yalnızlığın ayırdına vararak "...asıl yalnızlık, kalabalık içinde, başka insanlar arasında, hatta en yakınımızın yanında duyulan yalnızlıktır. Şu anda o düşüncede değilim. O zoraki, sayrıl, dar, Tanrısız bir yalnızlık." Bir ikilem içerisindedir. En çok sevdiği cigarasından bir ne^ fes çeker, helozoni gri dumanlar yapar. Yine kendisiyle şöyle konuşur: "...Ruhun duyduğu yalnızlığın ne demek olduğunu anlamak için uzaklık içinde bir maddeyalnızlığınadagerekvar" (s. 132) diyecektir. "Dünyamı, gündelik hayatımı hep şiirin, füsunlu aynasından seyrederdım" (s. 468) diyen Ahmet Muhip Dıranas, duygu, sezgi, hüzün ve hayal ikliminin şiir bahcelerinde yalnız gezen bir gezgin; güzelluder derleyen, arayan bir duygu SAYFA 14 DerUerc kök sabmş ruh va duygu kaynaşman şairidir. Birbakıma o, kendi benzetmesiyle "kelımeler ordusuyla cenge tutuşan" bir "dil ustası'dır. "Şiir Bahç,elerinde" adlı yazısında şair; edebiyat dergilerinden söz açar: Meydan, Edebiyat Dünyası dergilerinde genç şairle rin şiirlerınden "bahisle", onları övücü/yüreklendirici/özendirici ya zılar yazar Vatan gazctesinde... Gençkuşakşairlerinden Nezih Cansel'in şiirini beğenir ve şu yorumu yapar: "...kendilerinde kıymet vehmeden ihtiyar Ahmet Muhip Dıranas, hayatında yer eden olayları, insanları, İnsanlık neslin birçok tem durumunu, yaşadığı zaman ve mekanı akıcı bir üslupla anlatıyor. silcilerinden kat kat üstün olduğunu, biz iftiharla, hem de olarak, fikir adamı olarak hiç kimse, maibretle seyrediyoruz" der. Bununla biralesef, bu memlekette ikliminin adamı likte, "Edebiyar Dünyası'nda yayımladeğildir." (s. 350). nan "Emin Diye Bir Adam" isimli yeni Elli yıl önceki Ankara'yı o güzelim piyesinin dizgi hatalarından söz eder. benzetmesiyle ne güzel betimliyor: Tashihin ne derece önemli olduğunu "... Ankara o zaman kara, kavruk toz buvurgular. lutlarıyla örtülü dar sokaklarında inek"Tanrının Rahmeti" adlı alt başlıklı yalerin kendi bildiklerince dolaştığı, harap zısında Dıranas, Cem Sultan'a gönderme duvarlarına tezek hapazlart vurulu, ilkel yaparak "Türbelerin birinde 'Tanrının fakat alabildiğine gururlu ve şanslı bir ranmetinden yoksun olmayayım' diye ortaçağ kasabasıydı." (s. 109) n lahtinin kapağını kapattırmayan şehza...bM dsğlfipı ozter oUunı^ deyi düşünüyordum." Ve daha sonra içdağlaraı yauuzhgmı, ıssakgm sel duygulanımlarını şöyle ifade eder: /Utah'ayakn*$m..." "...Bana öyle geldi ki, o anda rahmet benim omuzlanmdan onun lahtine sızıŞair, Ahmet Muhip Dıranas, nesnel yordu ve tabanlarımın altına doğru, mugerçeklerden mümkün olduğu kadar kaddes toprağın içinden de benim dauzaklaşıp ruhsal durumlannı (süprapisimarıma ölüden, bir garip yaşama şevki şik), içine doğan mistik duyarlığı (Tanyayıhyordu." (s. 75) rı/ölüm/yalnızlık), manyetik ve telepatik durum ve sırlan yaşamak ister. Içsel duyŞairimizin uzun soluklu şiirsel düşüngulanımını şöyle açığa çıkanr: ...insan me dünyasının görüntülerini yer yer özaçık denizin karşısında Âllah'ı çok düşüdeyişler/aforizmalar yazılarına anlam kanüyor" (s. 132). Vedağlarınyüceliği, uçzandınr. suz bucaksız bir tabiatın ortasında 'cenŞöyle ki: "Şaheserler kendilerine gösnet çayırları'nın görüntüsü, mor dağlaterilmiş büyük ve mutlak vefakârlıklann rın sisli doruklan ve nihayet mavi/beçocuklarıdır." (s. 99), "Aşkın aşk olma, yaz/gri pamuk bulutların melankoli veaostluğun insanlık olma haysiyeti kalren havasını terennüm eder. Bir vecd madı." (s. 281), "Şüpheler içindebunaliçinde dağlara, dağ yollarına bakar, damayanlar büyük davaların adamı olalar ve kendinden geçer: "...Ağrı dağının mazlar." (s. 312), "Sanatkâr olarak, şair Dıranas, "...ne zaman Anadolu içle rinde yolculuğa çıksam, bir hakikat kafama aank eder, durur. Biz okumuş yazmış geçinenler, kitapla hayat arasında bir garip arafatta kalmısız. Kitabı hayata, hayatı kitaba ve kendımize, hiçbirine uyduramıyoruz. Toprak, tabanlanmızın biraz aşağısında kalıyor, basamıyoruz; kitap görme hayatımızın bir santim yukansında, okuyamıyoruz. Kitaptan, nayattan ve bencilliğimizden kurulma üç ayaklı bir sehpa ortasında sallanan adam: Işte, Türk aydını." (s. 145) Dıranas'ın yukanda alıntıladığımız yazısı: Hayat ve kitaplarla dostluk kurmayan aydınlarımızın bireleştirisidir. Aydı nın kitap okumaya yabancılaşmasıyla "arafta yalnız kalan bir insan"ın portıe sini çiziyor. Elli yıl önceki aydın kıyaslamasıyla günümüz Türkiye'sinde 'okumuşlann görmeven/ duymayan/ okumayan/ yazmayan'ların oranı daha tazla değil mi? Bilginin okuma ile elde edileceğini düşünen şairimizin düşüncesine katılmamak mıımkün ıııiı? "Hz okuffluş yazmf geçhenlep, Htapla nayat arasmda bir oarlp aratatta kabmşa." "Varlık bizlnı kuşağın *SarveMFümın'uglblblr şeydlp." "VanGogh'un Yolu" başlıklı yazısında Dıranas; Varlık dergisinin Ekım 1949, 351. sayının kapağında Van Gogh'un: 'Selvili Yol' adlı manzarasına (peyzaj) gözü takılır. Yaşar Nabi, B. Necatigil, M. C. Anday, C. Külebi gibi şair ve yazarların adlarını bir bir gözden geçirirken kapağı çevirir ve derginin on yedinci yılınaa olduğunu görür. Derin bir sessizliğe bürünür. Zamanın nasıl gelip geçtiğinin 'muhasebesini' vapar ve anıların sessiz gölgeliğinde auygularını şöyle ifade eder: "...Çevresindehayran dolaştığımız A. H. Tanpınar, yahut 'Filan şiirinı için ne diyecek acaba?' diye adeta korkarak rastlamaya çalıştığımız günün tek eleştirı otoritesi N. Ataç, otuz yaşındalar mıymış? Bizler yirmi filan. (s. 161) Daha sonra şu önemli tespiti yapar: "...Varlık bizim kuşağın Serveti Fünun'u gibi bir şeydir. Biz onun saflannda Türk şiir ve edebiyatına bir yenilik getirmeye çalışuk." (s .161) Yücel dergisinin maddi yetcrsizlikten dolayı yayım hayatına son vermesi dolayisıyla Anmet Muhip Dıranas üzüntü duyar. Okuyucuya şöyle seslenir: "Siz ki bize türlü sıkıntınız arasında vefa gösterdiniz; Yücel'de kendinize en yakın, en iyi arkadaşı buldunuz. Onun yaşayabilmesi için her biriniz derhal üçer, hiç olmazsa ikişer abone temin edin" der daha sonra şunlan yazar: "Fikren kurtarılamayan bir memleketi ne iktisat kurtanr, ne siyaset." (s. 35253) der. Dergilerden sonra kitaplar konusunu ele alan Dıranas, "Talihsiz Şey Kitap" başlıklı yazısında şunlan yazar: "Yalnız insanlann, canlıların değil, herhalde eşyanın da bir talihi var. Bana sorarsanız, bizde talihi en kötü olan şey kitaptır, derim. Kitap okumuyoruz; nele, son yıllar • CUMHURİYET KİTAP SAYI 589
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear