29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bu yüzden kitaplarında yer alan ve 19271947 arasında toplam 21 yılın üriinii olan masal dışındaki 60 öykıi, çeşitli evrelere yerleştirilerek değerlendirilebilir pekâlâ. Buradan yola çıkılarak, Sabahattin Ali'nin öykücülüğünde dört ayrı evrenin olduğu öne sürülebilir: I. Evre: Emekleme Evresi: Romantik Gerçekçilik Evresi II. Evre: Ayağa Kalkma ya da Geçiş Evresi: Kaba Gerçekçilik Evresi III. Evre: Olgunluk Evresi: Toplumsal Gerçekçilik Evresi IV. Evre: Arayış Evresi: Gerçekliğin Yansıtılışında Yeni Arayışlar Evresi Kuşku yok ki bunlar, lcesin, değişmez ilerle birbirinden ayrtlmış evreler gibı aîınamaz. Tıpkı tarihi çağlar, uygarlıklar gibi bunların da birbiri içinde nlizleneceği, uç vereceği göz önünde bulundurulmalıhep! Ama Sabahattin Ali'nin öykü yayımlamaya başladığı 1926'dan 1935'e dek yaklaşık dokuz yıl boyunca, öykücülüğünü emekleme ve ayağa kalkma devresi olarak geçirdiği söylenebilir. Bu süre, onun öyküde pişmesini, çelikleşmesini sağlamış olmalı. Öykücülükteki yarı zamanını olgunlaşma doğrultusunda çaba harcayarak geçiren bir yazarın, bu anlamda dikkat çekici bir örnek oluşturduğu açık. Bir öykü doruğumuz olan Sabahattin Ali, kolaycacık öykü yazan olmamış demek ki. Şimdi bu evreler üzerinde durarak, bunların genel özelliklerini sıralayabiliriz. îlk evre için, "Emekleme Evresi" dedik. "Romantik Gerçekçilik Evresi" olarak da adlandırabileceğimiz bu evrede iki ayrı dilimle karşılaşıyoruz: a) Oykünme dilimi, b) Öyküleme dilimi. 19271929 yılları arasında yazdığı "Bir Cinayetin Sebebi", "Bir Siyah Fanila İçin", "Komiki Şehir", "Viyolonsel", "Değirmen", "Birdenbire Sönen Kandilin Hikâyesi", "Kurtarılamayan Şaheser" ve "Bir Delikanlının Hikâyesi" adlı öyküler, onun öykünme döneminin ürünleri... Nitekim Bezirci, Cevdet Kudret'i ve yazarın kendisini de tanık göstererek, Sabahattin Ali'nin bu öyküleri için şunlan aktarıyor: " Alman romantikleri ile Maksim Gorki, Knut Hamsun, E.T.A. Hoffmann, Bayron, Oscar Wilde, Guy de Maupassant, Edgar Poe gibi yazarlardan bazı etkiler taşırlar." (s.94) Bezirci, bu yazarların arasına Kenan Hulusi'yi de ekliyor. (s.95) Ramazan Korkmaz da bu dönemdeki öykülerle Maupassant, Poe, Gorki öyküleri arasında "konu ve tema bakımından hemen hemen aynılık derecesine varan bir benzerlik" bulunduğunu belirtiyor. (s.80) Bunun, bir yazann yazarlık serüveni içinde çok olağan sayılması gerek. Ne var ki, bu dönemde yazılmış görünen "Komiki Şehir", ötekilerden ayrılan bir filiz yine de. Bezirci de bu kanıda: "Gerçi bu hikâyede de romantik eğilimler büsbütün silinmez, ama onların yanında gerçekçi eğilimler de boy atmaya başlar. Olağanüstüden olağana, tasvirden eyleme, soyuttan somuta doğru bir bakış sezilir." (s.97) Bu yüzden "Komiki Şehir", öykünme diliminin değil, oyküleme diliminin ürünü.sayılmalı. Oyküleme dilimi ürünlerini de sıralayalım: "Bir Orman Hikâyesi", "BirGemici Hikâyesi", "BirSkandal", "Kırlangıçlar"... Gerek 193032 arasındaki oyküleme dilimi, gerekse 192729 arasındaki öykünme dilimi ürünleri, aşk ve özgürlüğün güzelduyusal kavranışında, aşağıda sıralanan özellikleri gösteriyorlar: CUMHURİYET KİTAP SAYI 547 1. Bir şairanelik var. Bu şairanelik, ronun. Yedi yıla yayılan üretiminin örnekmantik bakışla da bütünleşiyor. lerini bir usta ve ağabey olarak sunarken 2. Önceki dönemin şair ve vazarlannotekine, o çırak ve küçük kardeş Sabada görünen kimi imge, sözcük vb. Sabahattin Ali'ye de iki söz söyleme gereği hattin Ali öykülerinde de görülüyor. Saduyuyor. bahattin Ali, bütün benzetme ve beze1935'teki "Önsöz"den şu satırlan yemelerinde bunlardan yararlanıyor. niden anımsayalım: 3. Öyküler, ne denli gerçeğin anlatımı "Şiir ve hikayelerim arasında, yazmış ya da gerçekçi olursa olsun, öyküde gerolmaktan utanacağım kadar kötüleri olçekliklere kendi nesnellikleri açısından duğunu biliyorum. Bunların bir kısmıdeğil, bakış açısındaki öznellikle yaklanın çocuk denecek bir yaşta yazılmış olşılıyor. malan bence bir mazeret değildir... (...) 4. Öykülerde, henüz yerini bulmamış Buna rağmen bu yeni baskıdan onları çıbir yazarın, henüz oturmamış bir anlakaramadım. Çünkü bir kere okuyucu tımın izleri göze çarpıyor. Bu nedenle önüne sermiş olduğum taraflarımı sonanlatımda, çırak sayılabilecek bir yazaradan örtbas etmeye hakkım olmadığı rın zaman zaman çocukça duygulanımkanaatindeyim... (...) lyiyikötüden ayırlarıyla da karşılaşılıyor. mak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim." Bu saptamanın ardından bir kez daha vurgulayayım: Sabahattin Ali, daha bu Daha ilk öykü kitabında, gelişim serüilk öykülerinde bile aşk ve özgürlük sovenini yansıtırken bunu adım adım gözrunsalını kendisine bir temel duruş olaler önüne seren, ama sonunda yedcinleşrak almış ve benimsemiş görünüyor. Detiğini cümle âleme kabul ettiren kaç öyğişen, bu temel duruşun güzelduyusal kücü vardır dersiniz? bağlamda kavranışı yalnızca. Ancak biz Türk öyküsünün o büyük Sabahattin Ali öykücülüğündeki ikinyazarıyla, asıl Kağnı'da, Ses'te, Yeni ci evreyi bir "geçiş evresi , bir "ayağa Dünya'da yüz yüze geliyoruz. kalkma evresi' olarak adlandırabiliriz. "Olgunluk Evresi" ya da "Toplusal 1933, 34 dönemini kapsayan bu evre, Gerçekçilik Evresi" olarak adlandırabionun romantizmi bıraktığı, ama kaba leceğimiz bu üçüncü evre, tam bir doruk gerçekçilikten henüz kurtulamadığı, anoluşturuyor: 1935,36. cak yine de öykülemede ayaklarını artık Evre, doruğun en üst noktası ile açılısağlam biçimde yere bastığı bir evre olayor. Yani Sabahattin Ali, öylesine bir birak alınabilir. rikime sahip ki artık; bu evrenin açılışıBu evre öyküleri şunlar: "Bir Firar", nı sıçrayarak yapıyor. Nitekim gelişme "Kazlar", "Sarhoş", "CandarmaBekir", evresi, uzun bir süreye yayılmakla birlik"Kanal"... te, iki yıl gibi kısa süre içinde silinmez, Geçiş evresi öykülerinde aşk ve özölmez bir öykücü olup çıkmıştır Sabagürlüğün güzelduyusal kavranışında, hattin Ali. öykülerden çıkan genel ilke ve yaklaşımBir öykücü olarak, yaşamında da doları da sıralayalım kabaca: ruk oluşturuyor 193536 Sabahattin 1. Bu evre öykülerinde, artık içten baAli'nin. Tam on beş öykü. 1935'te yedi, kış kendisini gösteriyor. 1936'da sekiz öykü. Denebilir ki Saba2. Öykü kişilerinin, kendi nesnel gerhattin Ali, yirmi yıla yayılan öykü verimi çeklikleriyle öne alındığı görünüyor. toplamının dörtte birini bu iki yıllık süBunlara karşı yansız kalınıyor. Böylece re içinde üretmiş, bununla da yetinmeöykü kişileri, birer çizgisel kahraman olmiş; bu evrede yaptığı devrimle Türk öymaktan çıkıp yaşayan bireyler haline dökücülüğünün bütün zamanları için en nüşüyor. yetkin adlarından biri olmayı hak etmiştir. 3. Bu evre öyküleri, toplumsal gerçekliğe geçişin de bir hazırlığını oluşturuSabahattin Ali, bu evrede ürettiği öyyor. külerin en az yansıyla Türk öykücülüArtık öyküde, yetkinleşmiş bir Sabağündeki öncülüğünü, üstelik bugün de hattin Ali var karşımızda. sürdürüyor. "Arap Hayri", "Kağnı", Nitekim Sabahattin Ali'nin, 193034 "Gramofon Avrat , "Kamyon", "Düşarasında, bir süreç içinde toplumsal german", "Duvar", "Sıcak Su", "Pazarcı" çekçilik doğrultusunda yerini bulmaya gibi öyküler, Türk öykü dağannın birer yöneldiği, hatta hatta yerini bulup kenunutulmazı değil midir bugün? disine yatak hazırladığı gözleniyor. 1935'te ilk öykü kitabı Değirmen'i yayımladığında, Sabahattin Ali, mıh gibi yerine çakılmış usta bir öykücüdür artık. Ancak, yinede bu ilk yapıt, yukarıda özetlediğim ilk iki evrenin, bu evredeki dilimlerin bütün özelliklerini yansıtan, ama ayrıca Sabahattin Ali'nin ulaştığı düzeyi de vurgulayan bir öyküler toplamı olarak değerlendirilebilir. Doğrusu Değirmen, Sabahattin Ali'deki pek çok yönsemeyi sergilemesi bakımından bir "müze yapıt" niteliğinde. Zaten Sabahattin Ali de, bilincinde buSabahattin Ali Azlz Nesln Markopa$aJ duru$masında Doruk evresi, 193738'de "Ses", "Mehtaph Bir Gece", "Hanende Melek" ve "Çaydanlık"la sürmüş; 1942'de "Yeni Dünya", "İki Kadın" ve "Hasan Boğuldu"yfa son kez panldayıp sönmüştür. Sonuçta, 1935'ten 1942 ye dek sekiz yıllık süreyi kapsayan doruk evresi, on beş de altın öykü kazandırmış görünüyor öykü yazınımıza. Yukarıda andığım öykülerin yalnız kaldıkları düşünülmemeli... Bu evrede Sabahattin Ali'nin yazdığı on beş öykü daha var. Demek oluyor ki, tüm öykülerinin yarısını bu sekiz yılda yazmış o. Otuz öyküden, on besinin aalarını yukarıda verdim. Geriye kalan öteki on beşinin de adlarını analım: "Bir Şaka", Apartıman", "Fikir Arkadaşı", "Arabalar Beş Kurusa", "Kafa Kâğıdı", "Köstence Güzellik Kraliçesi", "Âsfalt Yol", "Köpek", "Ayran", "Uyku", "Isıtmak için", "Selam ', "Bir Mesleğin Başlangıcı", "Bir Konferans", "Sulrata"... Bunlardan "Köstence Güzellik Kraliçesi", "Asfalt Yol" ve "Uyku" apayn çizgilerin öyküleri. Denebilir ki, tarklı antatılar bunlar. Yazılış tarihlerine göre doruk evrede görünmekle birlikte, önceki dönemin yani kaba gerçekçiliğin izlerini taşıyan öykülerle karşılaşılması da doğal. Nitekim "Apartıman',"Arabalar Beş Kuruşa", "Köpek" böyle öyküler... Bu evredeki aşk ve özgürlüğün güzelduyusal kavranışı üzerinde duralım şimdi de. Nedir bu evre öykülerinin genel yaklaşımı ve özellikleri sıralamaya çalışalım... 1. Bu evre öyküleri, artık tam anlamıyla yahnlaşmış bir anlatıma dayanıyor. Şairane anlatım da, çizgisel (karton) anlatım da geriye itekleniyor. 2. ilk evredeki şairane anlatımın yerine görsel dizilişli bir anlatım; kaba gerçekçilikteki çizgisel anlatımın yerine de dramatik eksenlerin üzerine oturan bir anlatım geliyor. Zaten Sabahattin Ali, bu evre öykülerinde, oluşturduğu dramatik eksenlerden yararlanıyor ve bunu öykülerine ustalıkla, incelikle oturtuyor. 3. Öykülerde görüntü sıralama, olay aktarımının genellikle önüne geçiyor. Sonuçta bütün öyküler, sinemasal etki yaratıyor. 4. Aşk ve özgürlüğün güzelduyusal kavranışı, ilk evrede romantikdoğalcı (natüralist) temele; ikinci evrede gerçekçi temele dayanıyordu. Ama doruk evresinde artık sınıfsal temel dayanıyor. Bundan hiç ayrılmıyor da üstelik. Bu sınıfsal ele alışta yüceltme değil, yerine oturtma ağır basıyor. 5. Öykü, teknik olarak tıkır tıkır işleyen bir düzeneğe kavuşuyor. Bir başka deyişle öykü, kendi yörüngesine oturuyor ve artık hep bu yörüngede kalıyor. 6. Ayrıntılar, bir yandan zenginleşip çeşitleniyor, öte yandan derinleşiyor. Bu arada aynntılann, görüntü öncelikli olarak ya da bölümlendirmelerle öyküye yerleştirildiği görülüyor. 7. ilk iki evrenin romantizminden, kaba gerçekçiliğinden sıyrılan öykü kişileri, öyküye artık birer birey olarak katdıyor. Bu bireylerin, önceki evrelere göre derinleştiği de gözleniyor ayrıca. 8. Bu evre öykülerinde, konuşmalar büyük bir ustalığa dayanıyor. Oykü kahramanlarının, kişiliklerinin yansıması olarak konuştukları gözleniyor. 9. Anlatı nesneleri, büyük zenginlik ve çeşitlilik kazanıyor. la, çok daha yoğun zorunluluk bağıyla birbirine ilintileniyor. Zorunluluk bağındaki bu sıkılık; olaylar, nesneler, ilişkiler arasında da kendisini gösteriyor. Bu yüzden, öyküler çok sağlam bir dokuya yaslanıyor. Geriye dönük olarak gözden geçirüdiğinde, çelişiyormuş izlenimi bırakan anlatımlarla karşılaşılmıyor hiçbir zaman. Bununsa, aşk ve öz ' SAYFA 15 10. Öykü kahramanlan, çok daha faz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear