Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Engin Turgut gerçekten şair; üstcîik de lccndini ressam sanan bir şair. Şiire, resim ile cila çeken bir âşık! Doğru, hem şair hem ressam hem de âşık. ALİHAN IRMAKKESEN ihayct Bayan Elma! 30 yaşında ılk kitabı Kışkırtıcı Erguvan (Şiir Atı Yayıncdık, 1987), ondaıı 6 /d sonra da ikind kitabı Küs (Telos Ya/ıncdık, 1993) ile karşımıza çıkan Engin Turgut, Bayan Elma (No:27 YayıncJîk, Kasım 1997) ile 'imge dağarcığı run bir kısmını daha gün ışığına çıkarıyor. Üç kitap çok şeydir, diyorum. Engin Turgut'un jair olmak için kitaba ihtiyacı olmadığını da biliyorum. Şair olmak için bazen bir tek dize yeter. riatta tek bir imge. İmge ^engini Engin Turgut. Dizelen saymakla bitmez olanlardan değd, saymakla biter. Ama ne imgenin, ne de dizenin sıkıntısıru çekti. Şiirinin toplamı, biraz da, tek tek dizelerinin toplamıdır. Sanırım bu Engin Turgut'un güçlü yanı olduğu kadar, zayıf yanıdır da. Şöyle de denilebilir mi: ü n u güçlü yapan bu zayıf yanı! Denilebilir, bence. Bavan Elma'da dediği gibi belki: "...Ne kadar zavıf kalırsak o kadar güçleniriz. Kafesteki kuşu salalım, biz girelim içine. Başkasından çıkıp kendimizde buluşalım. Ne kadar kendımizin oyuncağı olursak o kadar iyi... Mutsuz olmak yetmez! Mutsuz bile olamayalım..." Enpin Turgut N İmgenin kıyısındaki gerilla teksiz atıptutmalann, hayatta ve dergilerde köşe kapmalann, şiiri yıBara göre kategorize etme uzmanlıklannın vesairenin çok dışında bir duruş. Bu nedenle, Engin'in duruşunu net olarak algdamak için, onun tersinden yola çıkmak gerek. Engin Turgut'u Engin Turgut yapan bu: Sadece şiir yazan, imgelerden başı dönünce resme sığınan, hayatta yaptığı her şcyi, resim danil, şiir ol sun diye yapan bir şair. Engin Turgut'un şiirlerine, hayatına, yaptıklanna ve de asıl önemlisi yapmadıklanna, yazmadıklanna ve kullanmadığı cevap haklarına bir bakacak olursanız, akknızdan sadece şu geçecektir: Bu adam şair!. Hem de sınırsız sorumlu bir şair. Imgeleri sınırsız: "karanlığa ve de aydınlığa takla atan üç tekerlibisiklet". Şiirinden ise sorumlu. îlginçtir, şairler içinde kendi şiirinin de sorumluluğunu üsdenmiş kaç şair kaldı? Herkes sadece "başkasının" şiirlerinden sorumluymuş edasında, öyledır de belki! Bu nüansları anlamak, Engin Tıırgut'u anlamaktır. Son kitabı Bayan Elma ile, Engin Turgut imge denizinde boğulmadan yine kıyıya ulastı işte. Onun her kitabı, bende bir "kıyı" duygusu uyandırmıştır ve hep kaygı duymuşumdur, başka bir kıyı olup olmayacağından. Engin Turgut imgelerle öyle içlidışlıdır ki, sevişiyor mu yoksa kavga mı ediyor, kestiremezsiniz. Alıpveremedikleri ne: imgeyle Engin'in, Engin'le dunyanın, dünyayla imgenin? Engin Turgut bu dünyayla ve akıp giden günlerin boğucu matematiği ile diuişmekte, orasını burasını çekiştirmekte ve asla hizaya gelmemektcdır. İmge kılıçtan güç lüdür, onun şiirinde. Bir o kadar da savruk ama. Seçilmiş bir savrukluk olduğunu düşünüyorum, kendini asla ele vermemek için tasarlanmış bir kurgu. Hayatın düzenli ordularına karşı imgenin yumuşaklığını ve gücünü kuşanmış bir siir gerillası. Dizclerin arasında dolanan, bir görünüp bir kaybolan ve asla ele geçirilemeyen gerülayı "ölü ya da diri" yakalamaya ayarlı hayat, şimddık avucunuzu yalamaktadır. Gerillanın çocuk oyunundaki sese kulak verin, serseri kurşunlann arasından yükselen sesine: "Doğaçlama yaşıyorum, ölüm beni bulamaz!' Düzenli orduların ve komutanlarının yüzündeki öfkeli şaşkınlık da aslında Engin Turgut'u hiç dgilendirmemektedir, çünkü "planlı bir tatbikat" değildir ne şiiri, ne de hayatı. Kasıt yoktur Engin Turgut'un şiirinde. Bayan Elma da bir Engin Turgut klasiğidir, bu anlamda. Şiirin uostu, güzel insanların kızkardeşi ve iyiliğin vefalı komşusu olan Bayan Elma, sadece aşkın konuk olduğu o güzel evlerden birinde oturmaktadır. O evin bahçesinde dc Engin Turgut oturmuş siir yazmaktadır. "Bançeye Hayalden Gırilir" adlı şiirdcn seslenmcktedir ona "Sizi kazandığım için, size kaybederek yaşıyorum..." Kaybetmcnin güzelliği! Aşkın ancak "aşka kaybederek" aşk olacağını bilmenin kederi ve yine de hep aşk için olmanın şiiri. Tatile bir türlü gitmeyen rakının ve kalabalıklar içinde yalnız/yalnızken Kalabahk olmaııın tütün tadında şiirlerini, o bahçeden yazmaktadır Evet, Engin Turgut'ta imgeleri/dizeleri ve kendini yağmalayan bir yan var. Onlan har vurup harman savuran, hesapkitap yapmayan çünkü yapmasını bümeyen, aklına gelen bir imgeyi yolda rasdadığı bir arkadaşına armağan eden, cetvel gibi ölçüm alederini ve banka defteri benzeri resmi evrakı eline asla (al(a)mayan bir yan. Engin Turgut'un öteki yanı ise, yok! Engin Turgut sadece şair. Hayatını nasd yaşıyorsa şiirlerini öyle yazan, şiirlerini nasıl yazıyorsa hayatını öyle yaşayan biri. Benzeri yok, demeyeceğim, ama çok az var. "Beni Engin Turgut sanıyorlar", diye yazmıştı Engin Turgut. Bir de çok sonra, lıiç gereği yokken ve hiç yeri değilken, esas mesele ve maksat çok başka iken, "Engin Turgut kendini şair sanıyor" anlamına da gelen bir şeyler yazmıştı, üstelik yayımlatmıştı. (Yazana değü yayımlayana bak, diye düşünmemek eîde mi?) Aslında, Engin Turgut ile ilgili bir yazıya, şimdi geride kalmış olsa da, bir polemik konusu bulaştırmak hiç doğru deg'il. Doğru değd çünkü Engin Turgut, şiirimizin belki de en "polemik dışı' kişderinden biridir. Yanlış da değil ama, çünkü Engin Turgut bir duruştur: Günlük kavgaların, des Buadamşalr Şlrgarlası Engin Turgut. Sağlığa zararbdır da, çünkü hep bir sigara fazla iç meni/e yol açacaktır: "...Ey avuntular tekrarı dünya, çöl yağsın ki içime çocukluğunuz bende kalabilir, kalsın saflığın tahtadan atı. Kimsenin tutunamadrjJı camdan bir uçurum; size ne ÇOK benziyor. Eşyayla aramızdan gecen serin su peşimizi bırakmadı. Ve sizin yere düşürdüğünüz aşkı tutup alnıma kadar taşıdım..." Iyilikler ve iyimserlikler içinde, "aşka can vereceği umulan kelimeler"\n ve nesli tükenmekte olan vefa kuşlannın peşi sıra süküklenmelere gebe bir yolculuk. Daha da doğrusu, yolculuk duygusu içerlerde bir yerde sızlamak tadlr. Engin Turgut "...Siyah bir atla dolasır rüya/kusursuz bir gidememek gidişiyim!" desc de, gidememek kadar, yolculuk da kaçuıılmazdır. Yalnızlığın gölgesinden, gölgenin yalnızhğına bir yolculuk, bir daha, hep: "Gölgenin kapısı günese açılır/ bir buğu daha geçer/ rüzgâr dediğimiz kendimizdeny Susamışsam yeni bir yolculuk/ daha başlar..." Yollar nereye çıkmaktadır, bilinmez. Aslolan gitmenin kendisidir ve vanlacak yer beUidir de belki: Her yer ile hiçbir yerin kankardesliğine çıkacaktır bütün yolculuktar. Belki de "dünyanm bir ucuna gitme" önsezisi. Gemal Süreya için "dunyanın bir ucu Yalova da olabilirdı Kuzguncuk da". Engin Turgut için ise dunyanın bir ucu Kadıköy olsa gerek. Oradan başlayıp yine oraya varacaktır, şiirden başlayıp şiire vardığı/varacağı gibi. Şiirin kendisi zaten dunyanın bir ucu değil mi, yolculuk görgüsü olan için? Neye ve nereye ulaşılmak istendiği, ister istemez, nelerden ve nerelerden uzaklaşılmak istenildiğini de içerecektir. Ondan belki, ulaşmak değil, uzaklaşmak içindir yolculuklar. Ya da, ulaşılmak istenen her şey, uzaklaşılmak istenen bir "başka şey"in gölgesini taşıyacaktır. Yetişmek, ama nasd? Yetişmek, ama neye?: "Bir annenin çocuğunu sevişine kim yetişebilir?" diye soruyor Engin Turgut. Hayata, hayata dair olana dişkın bir ipucu var bu sorunun içinde; yolculuk kadar, sevmenin de bir görgü mesclesi olduğuna dair bir ipucu. Kendine yetişmek mi, esas mesele? Kendine yetişmekle kendinden gitmek arasındaki ince/likli sınırın sulannda, gerçekten de bir görgü değeri kazanıyor yolculuk, Engin Turgut'un dizelerinde: Gitmeliyim, şimdi hem ormanıma hem aşka/ kendimi aradıkça, unuttukça kendimi/ kim bulabilir beni benden başka..." Bayan Elma, kendine gitmek ve kendi yalnızlığıyla "olmak" kadar, kendini, scsini ve sesinin içinde gizli sessizliğini paylaşmak isteyen şiirlerle de çoğaltıyor sorulan. Yalnızîığa ve kendi olmaya çabalarken, susturulmaya ve odalara kapanmaya karşı bir gizli itirazı da nsddıyor yoldan gelip geçenleri. Bir yanı odasındadır şairin, öte yanı ise odasına hep geç kalmaktadır. Ne olursa olsun, dışarıda bir hayat vardır ve ister istemez "söz söylemek içindir", susmak için olduğu kadar. Nerede/neyi susup, nerede neyi söyleyeceğini bilen bir siir kuruyor Engin Turgut; en azından, böyle birkaygı da var o yapının içinde. Sözün "fazla" durduğu yerler var, var ama, sözün "susma" sınırlarına dayandığı bölümlerle bir denge içinde sanki; kurgulanmış bir denge değd dc, dipten ve içten gelen bir sezgi. Engin Turgut hayata hem itiraz ediyor hem de onu kucaklıyor ve her iki durumda da ödediği bedeli şiirin sonsuz yumuşaklığıyla sanpsarmalıyor: "...Sesimi odalara Kİliderdi babam/ Masallar anlatırdı annem, yiizümü uzatırdımJ/ Evine geç dönen şiirler yazdımV/ Su benizli kara, göğe koşan söz/ Kilidini açık bırakmalı sesimizin...". Sesini öyle çok açıyor ve sesine öyle güveniyor ki, Eva Herzigova'ya bde seslenmeyi deniyor Engin Turgut. Şair çocuklarböyledir: Sesine sez vcrmczsc dünya, yıldızlara seslenir: "...Haydi, Eva Herzigova, içimizdeki çöl üşiimeden birlikte yıldızlara gidelim...". Bayan Elma, Engin Turgut un son imge hasadı olarak, kendini imgeden imgeye pervasızca savuran 21 şiirden oluşuyor. Kitabın son şiiri: "Yazdı, Bittü". (îlahi Engin Turgut, bilmez değilsin clbet, "Yazdır biter/ Kadındır gider" (Haydar Ergülen)). Bahçeye hayaîden gıren Engin Turgut, imgeleriyle bizi yazın ve aşkın dalgtnlığına çıkanyor. İmgenin bdc sustuğu o dalgınlığa: "...Aşk veyaz! O ilk şaşkınlık! tkisi de düşleriyle gelir ikisi de çaouk biterdi..." Kendini önce çabuk okutan, ama sonra dönüp bazı şiirlcrc veniden baktırtan bir yanı var Bayan Elma'nın. Çabuk okunuyor çünkü Engin Turgut nefes almanıza bÜe izin vermiyor dızeleri tuhaf bir telaşla ardı ardına dizerken. Ya bir şeye yetişmek istiyor, ya da bir şeyden kaçmaya uğraşıyor. Onun için, dönüp yeniden bakıyorsunuz, neden bu telaş, diye: "Dünya akıyor, kendime çok alıştım, bu/ yüzden hazırım vedanın btraktığı küskün/ şarkılara da... // Sadece bir söylenti, şiire göç edişim/ Sadece bir avuntu, masallar biriktirdiğim/ Sadece bir rüya bu, telaşımın yanlış/ anlaşılmasına kadar,.." Sözün özü, "Engin Turgut kendini şair sanıyor" diye düşünenler aslında haklı...! Engin Turgut gerçekten şair; üstelik de kendini ressam sanan bir şair. Şiire, resim ile cda çeken bir âşık! Doğru, hem şair hem ressam hem de âşdc. Engin Turgut un kendini şair/ressam/âşdc sanırkenki o "hiç kimseye bir kötülüğü olmayan" iyiliğine bakıp soruyorum şimdi: Peki siz kendinizi ne/kim zannediyorsunuz? • Bayan Elma / Engin Turgut / No.27 Yaytncıhk / 75 s. YILMAZ GÜNEY VAKFI YAYINLARI Boynu Bükük Öldüler Soba, Pencere Camı Hücrem 1 500.000.1.200.000.600.000 Salpa Sanık Söz Sanığın Oğluma Hikâyeler 550.0OO.650.000 " 500.000.600.000 1.000.000.750.000 650.000. Sclımıyc Mcktuplan Siirü Umut GUsessidk Arkadaş Yol * C • •'• 600.000. 1.300.000.1.000 000 1.000.000.11.900.000. tnsan Militan ve Sanatçı Herkes O'ndan Söz Ediyor Toplam (Pcşin sct alimında %20 ındinm uygulanır, göncieri ücreti dahildir) Salr ve ressam Engin Turgut. Beyoğlu, Istanbul Tel: (0212) 252 25 44 Fax: (0212)245 13 04 Yayıncılık Sakızağacı (addcsı Oüncy Han, No:2/I U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 1 7 SAYFA 9