Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Joan Salvat Papasseit Sen geldin diye Sen geldin diye ciçeklendi leylaklar ve anlattılar mutluluklarını parıııak ısmarak güllere: baksanıza şu güzele sizi kat kat geçer görkemi, güzel ve seçkindir, ve esmerdir yüzü. Oylesinc genç ki uyandınr, ışıtır her yanı tanımayanlar da ilk görüşte sevdalanır. Sen geldin diye, şimdi ben dc ycniden düşmekteyim sevdaya: adını anacagım türkülerle diyeceğim tarlakuşlarına. Miquel Marti i Pol Herhangi bir denize bakan balkon. Kapıya vuruyorum ve anındayeterinden çok yel esiyor yelken açmaya, uyumadan kulak vermeye seslere. Zarlan abyorum, kupayı gözümden kaçırmıyorum. Her zamanki gibi, zamanın içinde, o açık renkli gözleriyle okşar gibi bakıyor bana o kız ve gülümsüyor biraz da acımasızca. Clementina Arderiu Benim türküm Türküler çağıramadım diye hüzünlenmiştim: çünkü bana günlük ekmek gibidir türkü çağırmak. Bir tuzaktır, . bir yaradır. 1 ler bir türkü bir filiz gibi yükselir çiçeklenen gönlümden. Nedir önemli olan; ne kötü olabilir? Türkümle bezemek isterim tüm yaşamımı. Bartomeu RoselloPorcel Dinliyorum gizemli... ^ ^ '* '^ Hazırlayan: Cevat Çapan Çağdaş Katalan şairleri ve Octavio Paz'dan siirler Joan Vinyoli Günbatımında gün gitgide solmakta dağların ardında, son ışıklar mutlııluğa salıyor sonsuzluğu; her şey suskun ve çekilmekte usul usul, ama sular, ırmaktan aşağı, alışılmadık, daha şimdidcn gece sözcükleri fısıldamakta. Vicent Andres Estelles Sürgünlerin Kitabı (bir bölüm) AdJar söylerdim, daha ötesi yok. Köy adlan, ırmak adları, konaklanan pansiyonlann, kent otellerinin adlanni yeşil ormanların, ve servilerin, ve şatolann, ve ilk ışıyan yıldızlann adlarını, ve pembeye çalan taşlann ve zeytinliklerin, ve kabirlerin, ve manastırların, ve testilerin adlanni. Ötesi yok, adlar söylerdim. Ben çekip gittikten sonra bile kalan adlan ve şeyleri. O upuzun, heyecan dolu, titrek mektuplar, aslında hiç yazmadığım. Ve o yaratık... Gabriel Ferrater Idolller Bir zamanlar, yatarken sarılmış birbirimize bir pencerenin önünde, zeytinliğe bakan (iki çıplak tohum, yazın kaba güçle yardığı bir yemişin içinde, hava dolmuş içi, belleğlmizde anılar yoktu. Aynısıydık şimdi nc varsa anıdan yana belleğimizde. Aynısıydık, işte o imge. Kendimizin idolleri, sonraların yakınmasız inancı için. Blai Bonet Sözcük Bir sözcüğü söylemek yeter, "çam" ya da "defne": dünya seslerde daha açık seçik dalların açık seçikligiyle karşılaştınldığında. Ne yunmuş yıkanmış bir açık seçikliktir dünyanınki ağzımıza düştüğünde! Ne eski bir titreşim: sesletmek "yurtperest", diye, ve duyumsamak ışıl ışıl uzaklıklar bir ualın renkleriyle bende sesc dökülen ad arasında! Sözcük dünyadır kefenlenmiş çıkagelen gömütünden, değişmez, Tanrının gündoğumu bizim içimizdeki soluk yüzlü sevgililer, Insandan kamışlarız her bırimiz, konuştuğumuzda Tanrının ses üflediği. Kırtlgan kamışlar, ama ezgilerle yüklü. SAYFA 14 Josep Palau i Fabre .Denizin Anayolları Hep uzaktır denizin anayollan (Katalan Yunanistan'ma yelken açmışım), beni gözaldatan deniz kızlarıyla baştan çıkarır ve yunuslarıyla, büyülü kılıçlarıyla, maviliklerin üzerinden aşırdıgı mavilikleriyle. Şimdi kendi içimde suları yarıyorum daha cıplak vc daha temiz: ele gclmcyen sular bunlar. Havaları andıran sulardırlar. Gündoğumudur yüreğin, teknesiz dalgasız, yunuslara kalmadan, ne kürek gerek ne yelken. Sular yetiyor yalnızca sular yine sular ve sular. l618Ocakl943 Marius Torres Mahalta'ya Türkü Sen, hep bana yakınıp duran tepeden bakışınla sen, söyle bakalım: senin gözlerin ne renk, Mahalta?15 Arahkl938 Carles Riba İki sevgili öpüşmekte burada, sanki birden yabancılaşıyormuşçasına birbirine: zamanın dışında, yüzlerin dışında, yalnızca katıksız bellekte. Maria Manent Sabah Denizden çıkar gibi çıkmışsın düşlerden. Daha üstündedir nemi ağzının, tatlı tatlı gülümserken düşlere. Otlarda parıldar, ama sen gümüşünü görürsün ayın, sularda uykuya dalmış. Zümrütten bir ışık yarı eölgeler gözlerini; yoğrulduğun incecik kil o denizin kokularını taşır; ve saç kıvrımlarının altında, solgun renkli koca bir inci taşırsın, sakin denizlerin yosıınları gibi kıvrımlanan saçlarının. Pere Quart Ozanın vasiyetine eki Size, dostlarım, her şey bir yana, hiç aksatılnıayacak iiç günuelik iş bırakıyorum: yaşamak (ve karnımızı doyurmalc) yol yordamınca her allahın giinü; elinizden geliyorsa, yargılamak açgözlülükle aşırılığı; dü^ünmek (inanarak ya da kuşkulanarak) kesin olanı ve varsayımları bedenin ölümü ve tinin yeni yaşamı gibi. Yapacak başka bir şey yok: zaten yeterli bu kadarı, edebiyat. Gerisi Dinliyorum gizemli uyumunu havanın ve titreşen o coşkuyu gözalabildiğine uzanan özgür sularda. Kanatlar ve dans! Tanrılar geçmekte şimdi ve dillerinde yüce ezgiler! Işığı kutsal, erden gözlerin! Bir başımayım ben bu gölgeler içinde ve işitirim kırılışını kan dalgalarının, tam ortasında hüzünlü ve haşin bir gündoğumunun. J. V. Foix I loşuma gidiyor, farketmeden, yolumu yitirmek Hoşuma gidiyor, farketmeden, yolumu yitirmek eski devirıerden kalma surlar arasında, ve gün battığın da, bir defnenin altında, kabasaba çeşmenin yanıbaşında, anımsamak, kaşlarımı catıp, kuşatmalan ve savaşları. i loşuma gidiyor, bir sabah erken demir bir penseyle ve ingiliz anahtanyla, gereksiz yedek narçayı aramak, debriyajda ya da aksın dönüşünü tekletcn mil yatağında, ve sonra dümdüz asfaltta tam gaz gitmek. Daracık boğazlara tırmanmak, kuytu koyaklar boyu yol almak, aşmak, coşkun bir sel gibi ırmak geçitlerini. Yepyeni bir dünya! Hoşuma gidiyor bir yandan da ıhlamurun, değişmeycn gölgesi, eski yapıdar müzesi, kilden yoğrulmuş toz tutmuş meryem analar CUMHURİYET KİTAP SAYI 417