24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kapak konusunun devamı. tiyesi'ndc okumuştur. Mehmet Rauf isc, Bahrive'yi bitirmiştir, deniz subayıdır. Ne Kİ, Osmanlı miınevverlerinin, Istanbul köşklerindeki, yalılarındaki yasak ya da.gizli aşklarının anlatıldığı, ola ki bolca da özyaşa möyküsel öğeler taşıyan bu romanların elbette "emir komuta zinciri" ile bir ilişkisinin bulunduğundan söz edilemez. Üte yandan, romanın kahramanı Necip'in bunalıp Beyoğlu'ndaki To katlıyan Oteli'ne sığınışını "Bir masaya oturdu. Garsona 'Viskü' dedi, garson viskiyle soda getirmişti ve büyiik bardağa bu tngiliz rakısından iki parmak kadar koyuyordu." diye anlatmasına bakılacak olursa, Mehmet Ra uf'un zaten böyle bir derdinin olduğundan söz açılmasa gerektir doğrusu. Aydımmızın ktmhğımn öne çtkma st; toplumsal, sıyasal ve kültürel alanda bir canlılık getinr Refık Halıt Karay'ın "Mcmlckct Hıkâyelert" bir anlamda bunun yansımanmn ürünlendır Aydımmızın Anadolu'yu, Anadolu ınsanının gerçeğını tantmau ıçın iürgünlük dc bir yoldur Pckı, "çog'u doSulu toplumlarda oldıtHt gıbı Osmanltlar'da da, aydın olabümenin tek yöntemtdır, tek dısıplınidir ", diyonunuz. Aydını tanıklığa götürcn yol hangı sorumlulukları yükliiyor ona o dtinem Kı, tanımadıg'ı, bılmedığı gerçeklere yönelıyor Giızel yakalamışsınız. Bcn de bunu söylemek istiyordum zaten. Refik Halit'ın "Memleket Hikâyeleri"nde bu gerçeği gormemek galiba olanaksızdır, çünkü. Aydınımız sürgünde de, tıpkı kuskün bir fotoğraf makinesi gibi dolaşmış Anadolu'da, ne yazık ki, Osmanlı uleması kadar, bir "istihareye yatma" gereği bile duymamış,. Sadece bctimlemiş. Ve içgüdüsel sorunları karşısında boğulmuş kalmış. Belki biraz ağır olacak ama; Osmanlı miinevveri, Türkler'in Anadolu'daki toplumsal gerçeğini kavrayabilmek için niçbir özel çaba harcamadığı gibi, kendi aydın kimliğini de kenuisiyle bile hiç tartışrnamıştır, ne acıdır ki... Oysa, Anadolu sürgünlüğü, kendi kimliğini ve kişiliğini de kavrayabilmesi açısından onun için gerçekten son derece önemli bir fırsatmıs, tefsir cdebilseymiş... Tefsir edip de, ltendisine yüklediği sorumlulukların bılıncine varabilseymiş... Dışsal bir olguymuş gibi görüp, nakletmekle yetinmeseymiş... Bir dc "hapnhanedekı memleket" gerçeg'ını ayrı bir tanıma yolu olarak saptıyorsunuz. Yıne de ıkırciklıdır o konudakı aydın Tanıkltğı dıştandır, dolaylıdır Ama bu iüreçtekı etkı kaynağını, yöneltminı ka\ka etkılere de bagııyorsunuz. "Toplumcu gerçekçı" cdebıyat anlaytşının ortaya çtkıştnın yansılan konmundakı saptamalarınız üzerınde duralım. "Hapishanedeki Memleket" olgu suna gelince... Kuşkusuz, salt bizim aydınımıza özgü bir olay değildir bu. Nıtekinı, Dostoyevski örneğini de, biraz bu anlamda cizellikle vcrmiştim. Dostoyevski de halkını hapishanedc tanıdığını söylemektedir. Sanırım Batılı toplumlardan da bu olgunun örnekderini çoğaltmak olanaklıdır. Oysa, sürgün'ün geleneğimizde ayrı bir yeri ve anlamı vardır, bildiğiniz gibi. Örneğin, Yunus Emre de, şeyhi tarafından "pişmesi için", "sürgiin cezasına" çarptırılmıştır. Ama benim burada altını çizmeye çalıştığım nokta, sizin de belirttiğiniz eibi, aydınlarımızın da 1930'lardan itibaren halklarını hapishanelerde tanıdıkları gerçeğini vurgulamaktan çok, hapishanelerde öörendikleri bilgileri yorumlayı^ biçimleridir. Acaba diyorum. Yorumlayışlarındaki bir koşullandırıhşı yakalamaya çahşıyorum. DüSAYFA 4 '•" Demirtas Cevhun şünsenize, Nâzım Hikmet de daha 1936 yılında, hapishanede, edebiyatımızdaki ilk sosyalist realist $iiri, "Şevh Bedreddin Destanı"nı yazmış. Acaba demez misiniz? Geçen ay, Adam Sanat dergisınin nisan sayısında, bu konuda gerçekten çok ilginç bir yazı okudum. Ergin Yıldızoğlu, "Bir Serginin Düşündürdükleri" adlı bu yazısında, Londra'da 26 Ekım 199521 Ocak 1996 tarihleri arasında açılmış "Sanat ve tktidar" (Art and Power) adlı sergideki, 19301945 yılları arasında Avrupa'da, özcllikle de Almanya'da ve Sovyetler Birliği'nde yapılmıs resim, heykel ve mimari yapıtlardan nareket ederek gerçekten çok ilginç bilgiler aktarıyor ve Stalin döneminde sanatsal varatının da Sovyetler Birliği'nde nasıı parti kontrolüne sokulduğunu ve "sosyalist realist" sanat anlayısının hangi nedenlerle resmi politika naline getirildiğini ayrıntılanyla anlatıyor. Doğrusu, bu çalışmamı bitirmeden önce okumak isterdim o yazıyı. Geleltm ıkınct yola. Hapishane.. . Türk Edebiyatındaki Anadolu ve... Dcnıirtaş Ccyhun IIICK İIIHIl \ I I M U H Türk Edebiyatııulaki Anadolu/ Demtrtaj C.cyhun/Sts Çam Yaymlan/168 t Ah Su Biz "Karabıyıklı" Türtder/ Dermrtaj Ceyhun/Sıs Çam Yaymlan/272 s Ah Şu Biz Göçebeler/ Demırtaj Ceyhun/Sıs Çam Yaymîm / 159 s. Asılacak Adam Aziz Nesin/ Demırlas Ceyhun/AD Yayınlaltk/ 159 s demırtaşceyhun eylülöyküld Apartman / Demırtai Cadı Fıronası / Ctr/hun/hılgı Yaytnevı Dcmırta\ Ccyhun /184i /YAZKO/)2Ki Çamasan / Demırtaj Cevhun/Sınan Yayınlan/ 15«ı Eylül Oykulen / Demırtai Cevhun/Cem Yaytnevı 1120 s Bunun yanstması başka yazarları/ urünlerı ortaya çıkartr Bıraz bunu açalım dılersenız "Hapisane, edebıyattmız ıçın bir okul olmuştur" gerçeğınin neden/ntçinlert üzerınde duralım Yukarıda da değindiğimiz gibi, hapishane, aydınlar için, ulaşım ve iletişim olanaklarının sınırlı olduğu dönemlerde, ola ki bütün toplumlarda, halklarını biraz daha yakından tanıyabilmelerini sağlayan galiba tek açık kapı imiş. Ama, gördüğüm kadarıyla, hapishanenin islevi, kesinlikle bununla da sınırlı kalmamıştır bizde. Yani, aydınlarımızı halkıyla tanıştırmanın yani sıra, onlar için gerçekten birer okul da olmuştur. Çağuaş eğitime gcçişimizin tarihi ve olanaklarımızın hâlâ ne denli sınırlı olduğu düşünülürse, hapishanclerimizin bu ikinci ışJevinin önemı daha da berraklaşmaktadır sanırım. Örnek; diyelim Kemal Tahir ve Orhan Kemal, galiba hiç kuşku yok ki hapishane üniversitesini bitirmişlerdir salt. Bugün dc, radikal solcu gruplarının, hatta PKK'nin tek okulu hapishanelerimiz değil mi Allah aşkına? Yağmur Sıcauı / Aydımmızın sıDemtrtas Ceyhun/ nıfsal bir karaktcrı Cem Yaytnevi /408s yoktur. Dolayısıyla sızın ımleaığınız süreçte edebtyatımızda bir aydınlanma döneminden de vöz edemeyiz. Yani, yazarlarımızın yelışme koşullan/konumları edebiyatımızın gencl durumunu bclırliyur Burada, bence, yazarın yetışme koşullart, donanımı, sıAsya / Dtınıılüj konumu Ceyhun/Btlgt Yayınevı nıfsal önemli Cumhurt demirtaş cevhun YAĞMUR SICAG CUMHURİYET KİTAP SAYI 331
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear