05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Emin Özdemir, dil ye yazın sorunlarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmaların bir bölümü "Öz Türkçe Üzerine", "Erdemin Başı Dil", "Terim Hazırlama Kılavuzu", "Dil Devrimimiz", "Dil ve Yazar" adıyla Türk Dil Kurumu'nca yayımlandı. Bunları "Türk ve Dünya Edebiyatı", "Yazı vc Yazınsal Türler", "Anlatım Sanatı", "Okuma Sanatı", "Konuşma Sanatı" ve "Edebiyat Sözlüğü" izlcdi. Ayrıca Türkçenin sözvarlığı, değişik düzeylerde öğretimiyle ilgiji, yöntemsel nitelikli yayımlanmış sckiz kitap... Kimi kitaplarının ycnideh basımı üzerine Emin Özdemir'le çalışmalarından dil ve yazın öğretimimize, oradan da Türkçemizdeki kirlenme ve yozlaşmaya uzanan bir söyleşi yaptık. IŞIK KANSU eçen aylarda hem Türk ve Dünya Edebiyatı hem de Yazınsal Türler adlı yapıtlarınızın yeni baskılan yapıldı. Yeni eklemler, değiştirmelcr yaptınız mı? Nedir bu kiıaplarınıztn ayırıcı, nelirleyici özelliklcri? Önce şunu söyleyeyim ki Türk ve Dünya Edebiyatı adlı yapıtımın adıyla konusal kuşatımı arasında tam bir örtüşüm yoktıır. Söylcmck bilc fazla; böyle bir örtüşüm, başka bir deyişle Türk vc Dünya Edebiyatrnın gelisim serüvenini bütün boyutlarıyla örneklere bağlayarak yan.sıtabilme, ciltlerce kitap yazmayı gcrektirir. Amacım, bu gelişimi zamansırasal bir yaklaşımla göstcrmck G ü Türkçenin toprağında bir işçi değil. Toplumların yaşama biçimlcrinde, duygu vc düşünce cvrcnlcrindc oluşan deöiimlcrin, cdcbiyatlanna nasıl yansıyıp çiçekf eıuligini göstermek, vurgulamak. Amacımı böyle sınırlayınca örnekJeri de bu bağlamda seçtim. Şunu da cklcycyim, lcrimsel anlamıyla bir cdcbiyat tarihi ya da bir ders kitabı da dencmcz. Dcncmcsel bir söylemle hazırladım bu kitabı. tlk bölümündc edebivatın abece'si niteliğindeki tcnıel kavramfarı ele aldım. Ikinci vc üçüncii bölümlerdeyse toplumsal yaşamla cdcbiyat arasındaki ctkilcşim yasasına bağlı kalarak Türk ve dünya edebiyatındaki açılımları göstermeyi dcne dim. Bir ulusun edebiyatı, o ulusun çağlar boyunca oluşturduğu sözlü vc yazılı tüm yaratılamu kuşatır. Kültür ve uygarlığının da ayrılmaz bir parçasıdır. Haydi bcnzctili bir söyleyişle belirteyinı, bir ulusun edebiyatı, o ulusun dııygıı, clüşünce, düş, özlem ve tııtkular cvreninin bir haritası gibidir. Destanlar, şiirler, romanlar, öykülcr, anlatılar, oyunlar, anılar, denenıelcr de bu haritanın dnğları, ovaları, yaylaları, tepeleri ve düz lükleridir. Ben, Türk ve Dünya Edebiyatı adlı yapıtımda büyük ölçekli böyle bir harita çizdim. Yazınsal Türler, yazıya dünüşmüş, türscl bir yapı ya da kimlik kazanmış tüm dilsel ürünlerin tanıtısını amaçlamaktadır. Yazı ve yazın evrenini tanımak, bu evrene girmek ıstcycnlcr için bir tür clkitabı da diycbiliriz. Çok söylenmiştir ya, yinclemekte yarar var. Günümüzde yazınsal türler arasındaki duvarlar giderek kalkmakta, smırlar alabildiği ne daralmaktadır. Kitabın hazırlanışında, örneklerin seçilişinde bu gerçeği göz önünde bulundurdum hcp. Demin söz arasında bu kitaplarınızda denemesel bir söyleme bağlı kaldığınızı be Emin Özdemir ı lirttiniz. Bununla neyi anlatmak istiyorsunuz? Şunu söylemek isıiyorum: Bizde kemik leşmiş bir tutum vardır. Bir yapıtın bilinısel bir değer taşıması ya da öğretici boyııtlar içermesi büyük ölçüde anlatımının asık su ratlı olmasını gerektirir. Tcrimsel bir sözcük örgüsü aranır. Bunlar bir yana cümlclcrinin uzun, bileşik, girişik bir yapı taşıması iste nir. Devrik cümlelerden, sö/de sorıı ciimle lerinden özcllikle kaçınılır. Betimleycici bir açıklama yerinc düz açıklama ye^lcnir. Bu da, bu tür kitapların okunmasını güçlcştirir. Bunlardan ulabildi^iuce kaçınınaya calış tım. Konuşma dilinin sunduğu olanaklar dan yararlanmayı denedinı.Terimleri de kııl landım ister istemez. Ancak tanımsal bağ lamlar içındc onları critcrek. Kitaplarınızın büyük bir bölümü, Türk ve Dünya Edebiyatı, Yazınsal Türler'i de onlar içindc düşünüyorum, okumayı sevdirmeye, okunacak ürünleri tanıtmaya yönelik. Bunu gereğince yerinc eetirebiliyor mu? Şöylc divcyim: Biz bilinçli bir okur kesimi yetişlirenilivor ınuyuz? Hayır. Biz okur yetiştirnıiyoruz. Daha do^rusu bizim ülkcmizdc şu iki kavranı birbiriyle kanştırılıyor: Okur ve okuryazar. Okuryazar olmak, ayrı şcvdir, okur olmak ayrı. Her okur, okuryazardır aına, her okur yazar okur deöildir. Nitckim ülkcnıizin nüuısuna göre okuryazar oranı % 90 dnlayındadır. Ama okur sayısı için bir oran saptamak bile güç. Yeri gclmişkcn söyleyeyim: Okuryazarlık her insanın kazanması gerekli bir temcl in sanlık becerisidir. Bugün bu beceriyi kazan mamış kişilere bunu kazandırmak için dünyanın her köşesinde okuma yazma seferberliklcri düzcnfcniyor. Çünkü kişinin bircyscllik kazanması, çağın getirdigi en tcmel yenilikleri tanıması, bunlara ulaşması bu beceri yi kazanmasına bağlıdır. Bu, hcpimizin bildiği, yadsıyamayacafiımız bir gerçektir. Dedigim gibi, ülkemizde de bu beceriyi kazan mış insanlarımızın sayısı hiç de az değildir. Bi/deki terslik şurada: Biz insanımıza okuma yazma becerisini kazandınyor yani onu okuryazar kılıyoruz da okurlastıramıyoruz. Okur, okuyazma becerisini kullanma alışkanlıgı cdinıniş kişidir. Bu beceriyi kulIanınıyor, ontın aracılığıyla elejtiri, araştırıcı düşiinceye ıılaşamıyorsa ilkokulu değil, ünivcrsiteyi dc bitirmiş olsa o kişi okur değildir, okuryazardır ancak. Çaj*daş anlamda insan da suyılamaz. Çağda; ınsan, okuyan insandır. Kitaplarınıın büyük bir bölümü, konusal alan yönünden dile, dilsel ürünlerin tanıtımına yönelik olmasında dcğındiğim bu cksikliğin büyük payı vardır. Ben, Ukokul öğretmcnlig'inden üniversite öğretmenliğine değin, değişik öğretim kurumlarında öğrel menlik yaptım. Bugün de iletişim e^itimi vcrcn bir fakültcdc görcvliyim. Oğrcncilcrin okumadan kopmujluğu, okumayı sevmcyişleri bana büyük acı veriyor. Bu olumsuz görünümü nasıl değiştirebiliriz? Nereden kaynaklanıyor bu durum? Herhalde birtakım nedenferi olmalı bunun... Flbettc. Bir dcğil, birçok nedcnden söz edilebilir. Eğitim ve öğretim düzenimizden kaynaklanan nedenler var. Toplumsal ve siyasal yaşamımızdan kaynaklanan nedenler var. Bunların tümünü böyle kısa oylumlu bir söyleşi içinde ayrıntılarıyla yansıtmak güç. Nircngi noktalarıyla dcğineyim kimile rine. Bir kcz okullarımızda sağlam ve sağlıklı bir anadili eğitinıi veremiyoruz yetiştirdiğimiz cocuklara. Dilin sunduğu iletişimsel olanakiarı dil tadı taşıyan mctinlcr üzcrindc çocuklarımıza kazandıramıyoruz. Türkçe ve edcbiyat kitaplarımız ortada. Bunlara seçi len metinlerin çoğu okumayı sevdirme şöyle dıırsun, okumadan soğutııyor öğrencileri. Türkçe ve edebiyat öğretimini dilin işlevi üzerine tcmcllcnuirmiş dcfiiliz. lzlcnilen yönteın çağdışı. Öörenci, okudıığu bir mct ni salt sözcüksel Jüzlcmde seslendirıiRnin ötcsine geçemiyor pck. Bir metnin anabi limsel dokusunu incclikleriyle tanıyamıyor, ilctisini gcrcği gibi kavrayamıyor. lilcştirici, irdeleyici, düşüııceyi vc duyarhğı gelişürici bir okuma alışkanlığı edinenıiyor. l'.gitim ve öğretim düzenimizde görülen bu ölü noktaya bir dc döncm döncm kitaplara karşı takınılan düşmanca tutumu da ckleınek gerekir. Bilgilenmemizdc, kişilik ku maşımızın olıışumunda cn etkin araç olaıı kitap "suç aracı" sayılmıştır. Tutsaklanmış, yasaklanmış, yok edümiş ya da fabrikalarda kâğıt hamuruna dönüştürülmüşlür. Bütün bunları da okumayı scvmcyişimizdc bircr ctken sayabiliriz. Nerede okumııştum ya da kimden duy mııştum? Şimdi anımsamıyorum. Büyük ls kender'in yanından hiç cksik etmedigi iki silahı varmış. Onlarla yatar, onlarla kalkarmış. Bu silarılardan biri kılıcı, ötcki de Ho meros'un ünlü yapılı llyada'ymış. Bu büyük savaşçı, kitapla kılıcı eşdejSerli saymış. Birini ötekine düşman saymamış. Ya bizde? Bir küçük sormaca düzcnleseniz, bizi yö nctenlcre, yüksck görevlerde bulunan yctkililerimize 'Nclcr okuyorsunuz? Hangi tür ılen kitapları seviyorsunuz?" diye sorsanız, nasıl bir yanıt alırsınız acaba. Adım gibi cminim kı çogtı adını okumaza çıkarmamak için, kendisine "okumuyor" dedirtmemek için zamansızlıklan, görevlerinin ağırlıgın(lan yakınacaklarılır. "Okumaya zaman ayı ramadıklarını" söyleyeceklerdir. Bclki biraz saf ve açık yürckli olanlan da Red Kit, Pekos Bill türündcn benzeri şcyleri okuduklannı bclirtccckJcrdir. Kaialarda ve yüreklerde sıfatüstü bunca çoraklığın egernen olduğu bir toplumda ye ni yctişcnlerdcn okumayı istemek, kutuplar da hurma aöacının yetişmesini istcmck gibi bir şey dcfiil midir? Söyledıklerinizden şunu anlıyorum: Kimi kavramları birbirine kanştırıyoruz. Orneğin, okur, okuryazar, okuma, eleştirel okuma... türünden kavramlar tam bir netlik kazanmamış bizde. Dog^ru. Bizim cn büyük sıluntımız, baş eksiğimiz bu. Kavramları açık seçik adlan dıramamak, anlamlandıramamak. Bu yön dcn iletişim çaüında, kitlc iletişim araçlarının yaşamımızda tuttuftu büyük ycre karşın bir iletişim kopukluğu içindeyiz. Toplumu muzda kimi konuların hiç gündemden in meyişinde, hep güncelliklerini koruyuşıında bunun büyük payı var. Alın "aydın" kavraınuu. Kimdir aydın? Hangi niteliklerle donanmış kişilerc aydın diycccğiz? Bir dcğil, binbir tanım çıkacaktır ortaya. Çünkü te rimlerle düşünmeyi bilmiyoruz. lîelirli bilim vc bilgi dailarının, sanatsai alanların terimlcr dizgesini oluşturamadık. Bildiğimiz gibi tcrimlcr tck anlamlı sözcüklcrdir. Daha doğrusu anlamsal boyutları kişiden kişiye değişmez. Edebiyat terimlerimizi bile saptamış, tanımlamış, örneklerc yaslandırmış değiliz daha. Bcnim Edebiyat Bilgileri Sözlüğüm böyle bir gcreksinimin ürünüdür. Adı önce Edebiyatta Temcl Kavramlar Sözlüğü'ydii. Sonra okulların kapısından girmesi ni düşünerek adını değiştirdik. Ancak bü yük bir ilgi cördüftünü söylcyemem. Oysa alın eleştiri dılini. Daha imge, yapı, biçim, konu, içerik, izlek terimleri üzcrinde bile anlaşmış değiliz.Bunları söylerken şunu da unutmuş defiilim. Terimler bir alana özgü bir tür üstdildir. Açıklıgı da, anlamsal tekliği vc sınırlılıgı da okurun bunlarla tanışmasını gerektirir. Bu da dönüp dolaşıp yine CUMHURİYET KİTAP SAYI 284 SA YFA. 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear