Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 14 ŞUBAT 2021 PAZAR YORUM/HABER Aşk da politik bir şeydir! Sevgili okurlarım, bugün canınızı sıkmak istemiyorum. Gene 14 Şubat gelmiş, malum Sevgililer Günü. 2012 yılında oldukça eğlenceli bir Sevgililer Günü yazısı yazmışım. Hatırlayan hatırladı, hatırlamayanların canı sağ olsun. Çiçek böcek yerine paylaşmanız dileğiyle... “Şimdi bu da nereden çıktı” demeyin, günün modasına uygun yazı yazmak herhalde benim de hakkım. Ayrıca hani “Dünyada aşk hakkında söyle Ay ışığında aşk. necek yeni bir söz yoktur” deniliyor Semiha Berksoy. ya işte bendeniz bunu çürütmek için bugünkü muhteşem yazımı kaleme alıyorum. Başlayalım bakalım. Bir can dostum, fevkalade ilginç düşünceler üretmekle nam salmıştır, adını vermiyorum, şımarır, şöyle diyor: “Aşk, tenyadan sonra gelen cümle canlılara verilen bir cezaymış.” Hiçbir şey anlamadınız değil mi? Önce biz de anlamadık, ama o gayet sakin bir biçimde düşüncesini açınca vallahi hak verdik. Malumunuz, laf kalabalığı bir yana, aşkın en doruk noktası, iki karşı cinsin birleşme anıdır. Arkadaşım bu noktayı esas alıp şöyle bir açıklama yapıyor: “Kuşlar, böcekler, timsahlar, koyunlar, gergedanlar, insanlar işte bu birleşme anı için öyle yoğun bir çaba harcarlar ki yeryüzü kanunlarına göre bunun boşa gitmemesi gerekir. Yani bir birleşme için harcanan bu çabanın, pek de akıllıca bir şey olmadığı herkes ve her cins tarafından kabul edildiğinden, ortak bir enayilik paydasında anlaşılır ve bu çabanın adı kuş dilinde de timsah dilinde de insan dilinde de aşk olur.” Herkes itirazını daha sonraya saklasın, açıklama devam ediyor. Arkadaşım, gayet hâkim bir ses tonuyla anlatıyor: “Yeryüzünün en mutlu yaratıkları, böyle bir çabaya ihtiyaç duymadan şıp diye işini bitiren çift eşeyli hayvanlardır. Yani terliksi hayvan, tenya gibi. Hem erkek hem dişi organ aynı bedende. Birleşme için yoğun bir çaba harcanmadığından aşkın sözü bile yok. Evrim tarihinde bir yerlerde bir hata olmuş ve cümle yaratıklar erkek ve dişi diye ayrılmışlar. İşte şimdi biz hepimiz bu evrim hatasının kurbanları olarak, aşk aşk diye inleyip mektuplar yazıyoruz, mesajlar atıyoruz, olmadık jestler yapmayı planlıyoruz, yapıyoruz. Ancak bazılarımız bundan pekâlâ para kazanmasını biliyor. Onlara da ben şapka çıkarıyorum. Evrim hatasını paraya döndürenler için üç defa: Sağ ol! Sağ ol! Sağ ol!” Yazımın başında aşk hakkında en yeni sözler dedim ya vallahi ben sözümü tutuyorum, biraz tuhaf tanımlar yapılıyorsa suçlu ben değilim, arkadaşım. Evet, nerede kalmıştık, devam edelim. Bir başka arkadaşımın aşk üstüne oluşturduğu teori ise çok daha anlaşılır. O şöyle başlıyor: “Aşk, yeryüzünde geçirdiğimiz zamanı kısaltmak için bizlerin uydurduğu tamamen hayali bir kavramdır.” Tamam bekleyin, şimdi sözlerini açacak: “Söyleyin bakalım, aşk olmasaydı, biz nasıl vakit geçirecektik? Aşksız film, tatsız tuzsuz bir saman yığınına benzeyeceğinden kimse sinemaya gitmeyecekti. Aşksız kitap kimseyi açmayacağından kitaplar yazılmayacaktı. Hayatımızın vazgeçilmezleri olan magazin programları ve kahve dedikoduları olmayacaktı. Peki, ne yapacaktık, oflaya puflaya zamanın geçmesini bekleyecektik. Futbol bile bize yetmeyecekti, daha da beteri var, kadınlar, kızlar aşksız bir dünyada saçlarını yaptırıp bin bir kılığa girmek için zaman ve çaba harcamayacaklardı. Ekonomi bile çökecekti. Vallahi can sıkıntısından herkes kendini birer ikişer pencerelerden atmaya başlayacaktı. Yazık. İyi ki şu aşk denilen yanılsama var da vaktin çoğu zaman nasıl geçtiğini anlamıyoruz.” Bu da bir görüş, benden anlatması, yazımın başında söz verdim ya. Bu arada benim pek beğendiğim bir açıklama var. Onu en sona sakladım, sıkı durun. Şöyle: “Aşk, doğduğu günden beri kuşların uçmasını ve yunusların derin sularda sevinç çığlıkları atarak dans etmelerini kıskanan insanoğlunun uydurduğu en güzel masaldır. Çünkü ancak aşk insanoğluna uçma ve derin sularda dans etme şansını tanır.” İşte böyle, sonuncuyu tuttunuz değil mi? Son derece önemli bir not: Bir sevgiliniz yoksa, bugün kapıdan dışarı adım atmayın. Televizyonu, radyoyu kapatın. Çikolata ve dondurmayla kendinizi şımartın. Mümkünse aynaya da bakmayın, böylece kendinizi hâlâ çok genç ve güzelyakışıklı hayal edebilirsiniz. Özellikle kadınlar için doğa çok acımasızdır, altmış yaşında bir adam yakışıklıdır ama altmış yaşında bir kadın genel kanıya göre unu eleyip eleği kapıya asmak zorundadır. (Kader utansın.) Bu arada eski aşk mektuplarınız imdada yetişebilir. Daha da önemli bir not: Ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şöyle bir öneri sunacağım: Daha doğrusu dava açacağım. Bu Sevgililer Günü kaldırılsın, pek çok insanın canı sıkılıyor. Bu haksızlığa karşı herkesi birleşmeye çağırıyorum. Son cümleyi de şöyle bağlayalım: AŞK DA POLİTİK BİR ŞEYDİR! 14 ŞUBAT 2021 SAYI: 34826 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:28 07:53 13:23 16:15 18:44 20:04 Ankara 06:12 07:36 13:08 16:02 18:30 19:48 İzmir 06:34 07:56 13:31 16:27 18:55 20:12 Rusya’yı ayağa kaldıran ve yeniden küresel güç haline getiren Vladimir Putin’in 1985’te başlayan KGB ajanlığı geçmişinde ilk görevlendirildiği yer Dresden; ilk işi de bir Doğu Alman toksikoloji profesörüne pornografik film şantajı yaparak, zehirler ve zehirleme teknikleri öğrenmek olmuştu. Yuri Şeşkoçiçbin, yolsuzlukları araştıran bir gazeteciydi. 2003 yılında FBI tarafından ABD’ye davet edildiği sempozyuma gitmeden birkaç gün önce, Moskova’da bir çay içti ve öldü. Putin rejimine muhalif gazeteci Anna Politkovskaya da 2004 yılında içtiği çaydan öldü. Aynı yıl, ülkesinde Rus karşıtı ayaklanma başlatan Ukrayna Başbakanı Viktor Yuşenko, devlet başkanı seçileceği halkoylamasına birkaç hafta kala “portakal gazı”yla zehirlendi. Viktor Yuşenko, yakışıklı bir adamdı. Kapağı İsviçre’ye atıp canını kurtardı, ama yüzü tanınmaz hale geldi. Radyoaktif suikast Aleksandr Litvinenko, FSB ajanıydı. Dört meslektaşıyla birlikte FSB’nin Putin’e kafa tutan oligarkları öldürmek gibi yasadışı emirlerini Rus basınına açıklamış; hayatı tehlikeye girince İngiltere’ye kaçmıştı. 2006 yılında, Londra’nın lüks otellerinden birinde çayına karıştırılan Polonium 200’le, çok yüksek düzeyde radyoaktiviteye maruz bırakılarak öldürüldü. Cinayeti işleyenlerin, taşıdıkları zehrin radyoaktif olduğundan haberi yoktu. İngilizlerin iddiasına bakılırsa, Polonium 200 zerresini çaya katan FSB ajanları, hatta bindikleri uçağın mürettebatı ve yolcuların da zaman içinde ölmüş olmaları gerekiyor! Muhalif politikacı Boris Nemtzov’un Moskova’da vurularak öldürülüşünü, 11 Mart 2015 tarihli “Bir suikastın tin ve böyle vakıfları didiklemekte mahir adamları var. Mahir adamlar, Navalni’nin vakfına İngiliz ve Alman büyükelçiliklerinin de bağış yaptığını saptıyor. Ayrıca vakfa girip çıkanlar araBeka arzusu, iktidar ağusu sında Argisti Kramyan adında Ermeni bir genç göze çarpıyor. önü, arkası*” başlıklı yazımda anlatmıştım. Putin’e ihanet eden eski Gazprom Kedinin fareyle CEO’su Mikhail Lesin’in Washington’daki otel odasında hangi zehirle öldürüldüğünü ise 7 Kasım 2015 tarihli “Çikolata tadında bir suikast**” başlıklı yazımda... oynadığı savaş Argisti Kramyan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın Marsilya’dan getirtip 9 Haziran 2020’de Ermenistan Ulusal Güvenlik NSS başkanı atadığı 29 yaİz bırakmayan zehir Rus gazeteci ve muhalif politikacı Vladimir KaraMursa, FSB’nin takibindeydi. 2015 ve 2017’de iki kez çoklu organ yetmezliği yaşadı. Moskova’daki bir hastanede “bilinmeyen kimyasal madde”yle zehirlendiği kayıtlara geçti. Ancak tedaviye gittiği ABD’de bile kullanılan zehir teşhis edilemedi. KGB ajanı olduğu yıllarda MI6’ya da istihbarat verdiği anlaşılan emekli Rus casus Sergei Skripal, 19 Mart 2018’de kızı Yulia’yla Salisbury’deki bir pub’dan çıktıktan sonra bir bankta can çekişirken bulundu. Koma, yoğun bakım derken kurtuldular, ama hâlâ sürünüyorlar. Gelelim son kurban Aleksey Navalni’nin durumuna. Avukat ve aktivist politikacı Navalni, şında bir savcı. KGB deneyimli Putin, genç savcının Marsilya geçmişini didikletiyor. Öğrendikleri hoşuna gitmiyor. Şimdi tarihlere dikkat etmenizi rica ediyorum: 20 Ağustos’ta Rus muhalif Aleksey Navalni, uçakta içtiği çaydan zehirleniyor. Uçak Omsk kentine acil iniş yapıyor. Navalni, kaldırıldığı hastanede yapılan ilk müdahaleden sonra 22 Ağustos’ta özel bir uçakla Berlin’deki Charite Hastanesi’ne naklediliyor. 27 Eylül’de AzerbaycanErmenistan savaşı başlıyor. Putin, Paşinyan’ın “imdat” çağrılarına cevap vermiyor. Rusya savaşta tarafsız ve Azerbaycan’ın Ermenistan’ı evire çevire dövmesine ilgisiz kalıyor. 2020 Nobel Barış Ödülü’ne aday gös Savaş alanı, satranç terilmeden birkaç yıl önce Rusya’da bir vakıf kuruyor: Yolsuzlukla Mücadele tahtası Vakfı, FKS. Vakıfta eşi Yulia ve yakınlaTakvim yaprakları, muhtemelen 7 rı da görev alıyor. Ancak karşısında Pu Ekim 2020 tarihini gösteriyor. Ermenistan kan revan içinde. Vladimir Putin, Paşinyan’a telefon açıp savaştan değil, Kramyan’dan söz ediyor. Başbakan Paşinyan mesajı alıyor. 8 Ekim’de Ulusal Güvenlik başkanlığından azledilen Argisti Kramyan, gerisingeriye Marsilya’ya postalanıyor. 9 Ekim’de Kremlin (yani Putin) Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri heyetlerini Moskova’ya davet ederek başından beri karışmadığı savaşta arabuluculuğa soyunuyor! Ve final: Berlin’de iyileşen Navalni, 17 Ocak 2021’de Rusya’ya dönüyor. Tutuklanmadan önce kendisini zehirleme emrini bizzat Rusya lideri Vladimir Putin’in verdiğini söylüyor. Navalni’nin adını asla ağzına almayan Rusya Devlet Başkanı, suçlamayı reddederek “İsteseydik işi bitirirdik!” diyor. Ama 5 Şubat’ta Navalni’ye Omsk Hastanesi’nde ilk müdahaleyi yapan Rus doktor Sergey Maksimişin aniden ölüyor. Ölüm nedeni açıklanmıyor. İktidar zehirlenmesi zor zanaat. Kremlin mutfaklarında yemekleri hazırlayan her aşçı ve yamağın başında bir FSB kimyageri nöbet tutuyor. Çünkü Vladimir Putin de zehirlenmekten korkuyor ve ölümsüzlük iksiri bulmadığı takdirde, yaşama nasıl veda edeceği, artık çok belli. *https://www.cumhuriyet.com. tr/yazarlar/minegkirikkanat/birsuikastinonuarkasi230245 **https://www.cumhuriyet.com.tr/ yazarlar/minegkirikkanat/cikolatatadindabirsuikast413441 Reyiz’e, virüse, işsizliğe, pahalılığa takmak hem akla ziyan hem sağlığa. Hem Gürcülüğü hem Araplığı temsil eder ve 3 ayların ruhuna da uygun düşerdi. (Bendeniz tedbirliyim. Sadece H pazarları yazıyorum.) Dün 13 Şubat idi. Takıntının yol açacağı bireysel Recep ayının 1. günüydü. ve kitlesel marazı çok iyi biliyor. Bugün de 14 Şubat SevgiliHer fırsatta yeni mevzular ler Günü. icat etmesi, ahaliyi takıntılardan kurtarmak için. “Tebdili mekân”da ferahlık Takıntının ilacı.. Sayın ahalimiz için en sevgili hâlâ, Recep Tayyip Erdoğan. Kimileri boş boş hâlâ diplomaeskidendi. sını tartışıyor. Şimdi ferahlık her gün uçuk istikbalime...” Hz. Muhammed’i peygamber kaçık olduğuna bakmadan yeni H yapan irade, onu da cumhurbaşkanı gündemde. Eskiler “tebdili mekânda ferahlık yapmış olamaz mı? 19. yılın sırrı da burada. vardır” derlerdi. Üstelik kendisi peygamberimiz gibi Bu “kısa” sürede bile 36 padişahın Ferahlığı artık gündem değiştirmekte. ümmi falan da değil. yarısından fazlasını solladı. 19 yılın sırrı burada. Hem yazısı gerçekten çok güzel Üstelik işi, sorumluluğu padişahlar Tek adamlık zor zanaat. hem de imzası çok fiyakalı. dan daha ağır. “Mavi Vatan” diyerek Libya’ya uzandık. Recep deyip geçmemek gerek. Artık bir fermanla kelle alınamıyor, İyi de yaptık. Zaten 19 yıldır da geçemiyoruz. sadece görevden alınıyor. Şimdi de “Koyu Lacivert Vatan” di Belki de “korkudan” geçemiyoruz. Vermese bile, uçan kuşun hesabı ye uzaya uzanıyoruz. Zira İslam Ansiklopedisi “Recep” bile ondan soruluyor. 2023 yılında “Ay’a bir Türk gönderi maddesinde Recep’in ilk anlamının Her vatandaşın ruh ve sinir sağlığı yoruz!” dedi. “korkmak” olduğunu yazıyor. nın bile, ilk derece sorumlusu o. “Niye o kadar bekliyoruz” diye soDemek isimler sahiden kaderi etkiEn azından teorik olarak. ran olmadı. liyor, belirliyor. Kolonya ve maske dağıtması Zira verdiği müjde ile nutuklar tutuldu: Meclis’i, yargıyı, orduyu, polisi, ünibundandı. “Hatta bayan da olabilir.” versiteyi, medyayı vesaireyi kolayca Balkonunda sigara içene, akşamlaH ele geçirmesi, ülkeyi “korku toplumurı ve hafta sonları içki satışına müda Milletin birden havası değişti, zih na” çevirmesi demek isminin büyühale etmesi hep bundan. ni açıldı. süyle gerçekleşti. Zira her bir vatandaşın sağlığı ve Sosyal medya işsizlik, pahalılık ve H hayatı çok önemli. aşı kenara itildi. Soru şudur: Değil ölmesi, bir tek seçmenin “tırlat Varsın biraz da “Ay’a al bayrağımızı Bu kahraman, bu asker millet, naması” bile istikbalini karartabilir. dikip gölgesinde mangal geyiği” yapılsın. sıl oldu topyekun “recep”e yani “Yüzde 50 artı 1” demek.. Rahmetli Cumhurbaşkanı Özal, ay “korku”ya boyun eğdi? 1 oy eksik de olsa seçimi kaybet nı oyunu, göstere göstere oynardı: Belli ki, bütün marifet ve sihir mek demek. “Attık önlerine bir kemik. Oynasın “tayyip”te. H lar bakalım!” Zira sözlükler, “tayyip”i hep “iyi, TRT radyoları eski kayıtlardan, şar Çok şükür Reyiz, rahmetli kadar hoş, güzel” diye tanımlıyor. kılar sunuyor arada. açık sözlü değil. Ahalimiz de iyiye, hoşa, güzele meraklı. Ama dikkat yerin kulağı var. H İki ismi israrla birlikte söyleyerek 2. Abdülhamit’in valilerinden KöZor zamanlar yaşıyoruz. “korku”yu “iyi, hoş, güzel” hale getirdi. se Mehmet Raif Paşa’nın kızı İhsan Ama kutlu günler de var. İstanbul Belediye Başkanlığı’nı da Raif’e ait o ünlü şarkı, mutlaka ve Gündem değişikliği ile tedaviyi bu eklerse sayın ahalimiz, çeyrek yüzyılmutlaka mühür altına alınmalıdır: günlere rast getirmesi ise boşuna değil. dır, Recep’i Tayyip’ten ayırmıyor. Bu “Kimseye etmem şikâyet; ağlarım İslamiyetin en kutsal üç ayı başladı. iki ismi ısrarla birlikte söylüyor. (Bir ben halime 59 gün sonra ramazan. ara CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Recep Titrerim mücrim (suçlu) gibi baktık “1 Türk Ay’a gönderilecek” müjdesi Bey” diye tutturmuştu. Ama kendisi ça istikbalime de boşuna değil. de tutmadı.) Perdei zulmet (karanlık perdesi) Keşke bu Türk kendisi olsa.. Recep’in “korku”su ile Tayyip’in çekilmiş korkarım ikbalime Eski bakanlarından Ertuğrul “iyi, hoş, güzel”liği yıllardır birlikte Titrerim mücrim gibi baktıkça Günay’ın dediği gibi 1 No’lu Türk o. yürüyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Akar ve komutanlar sınır bölgesinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kuzey Irak’ta devam eden Pençe Kartal2 Harekâtı’nın Şırnak’taki komuta merkezine gitti. Akar’a, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz eşlik etti. Gara bölgesine düzenlenen Pençe Kartal2 Harekâtı’nda öldürülen terörist sayısının 42’ye yükseldiği duyuruldu. Öte yandan terör örgütü PKK’ye yönelik soruşturmalarda, İstanbul ve Diyarbakır’da 24, Adana’da 25 şüpheli gözaltına alındı. İzmir’de ise terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla 6 şüpheli gözaltında. l Haber Merkezi Maddi sorunlar nedeniyle yaşamına son verdi Adıyaman’dan Kocaeli’ye çalışmak için gelen 25 yaşındaki inşaat işçisi Ünal Çetinkaya, ekonomik sıkıntıları olduğunu söyleyerek yaşamına son verdi. Evrensel gazetesinin haberine göre, Çetinkaya sosyal medya Çetinkaya hesabından yaptığı son paylaşımda, “Son zamanlarda maddi sorunlardan dolayı neler yaptığımı bilmiyordum. Kadınlara lütfen saygı gösterin, incitmeyin, şiddet uygulamayın, önyargılı olmayın, affetmeyi bilin. Sizleri seviyorum. Hoşça kalın’’ ifadelerini kullandı. Kocaeli’de pazartesi gününden bu yana 4 genç hayatına son verdi. Kartepe Belediyesi CHP Meclis Üyesi Tugay Adak’ın (28) ardından Gölcük’te Ahmet Tarı (26), Gebze’de Samet Özer (32) de ekonomik sorunlar nedeniyle yaşamına son vermişti. l Haber Merkezi AKP’li başkan Yol ve oğlu bıçaklı saldırıda yaralandı Bitlis’in Mutki ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Nurettin Yol, ilçe merkezindeki ziyareti sırasında yaklaşık 10 kişilik bir grubun bıçaklı ve sopalı saldıNurettin Yol rısına uğradı. Kısa sürede büyüyen olayda Başkan Yol ve yanında bulunan oğlu Evrim Emre Yol ile koruma polisi E.A. aldıkları bıçak darbeleri sonucu yaralandı. Polis ekiplerinin müdahalesiyle olay yerinden alınan yaralılar ilk tedavileri için Mutki Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Duvar’ın haberine göre, olayla ilgili iki kişinin gözaltına alındığı ilçeye çok sayıda emniyet gücü sevk edildiği öğrenildi. l Haber Merkezi Kaçırılan gemideki tüm mürettebat büyükelçilikte Nijerya’da serbest bırakılan Türk gemicilerden 9’unun daha getirilmesiyle 15 kişilik mürettebatın tamamı Türkiye’nin Abuja Büyükelçiliğine ulaştı. Sağlık durumları iyi olan gemicilerin resmi işlemlerin tamamlanmasının ardından Türkiye’ye dönmeleri bekleniyor. Liberya bayraklı “Mozart” isimli geminin mürettebatı 23 Ocak’ta Nijerya açıklarında korsanlarca rehin alınmış, bir kişi öldürülmüştü. l AA Mücadeleyi sürdürüyoruz! Desteğinizi bekliyoruz. Bilgi hattı: 0312 231 1923