22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 5 EYLÜL 2020 CUMARTESİ HABER Eleştiriye ceza AİHM’den döndü, Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç beraat etti Bin odalı saray, onlarca AVM; ya hastane? Özelleştirmelerde Cumhuriyet rekoru kırdılar; bankacılıkta tekelleşmeyi ve yabancılaşmayı sağladılar. Ancak düğüm noktası, kamu ihale sistemiydi. Çünkü AKP bir yandan TÜSİAD ve uluslararası sermayenin istekleriyle uyumlu yeni bir gömlek giymiş ve onların rotasında bir ekonomik programa yönelmişti; ama öte yandan da kendisini destekleyen sermaye kesimlerini zenginleştirmesi, ekonomik iktidar sahasında onlara yer açması gerekiyordu. Tam da bu yüzden Kamu İhale Kanunu’nu 18 yılda yamalı bohçaya çevirdiler. Her seferinde “adrese teslim” ihaleler için kelimeler, cümleler değiştirildi. Meclis, millet egemenliğinin sahasıydı ama torba yasalarla beklentileri hızla karşılananlar, milletin içinde milyonda bir azınlıktı. Böyle böyle iyice yerleşti iktidar; denetimsizliği ele aldı. Artık tutabilene aşk olsun! Sürekli kanunu kılıfına uydurmaya gerek kalmamıştı; Kamu İhale Kanunu’nda 21/b olarak bilinen istisnai yöntemin kullanımında idareye geniş ve keyfi takdir yetkisi verilebilirdi. Öyle de yapıldı. Gazeteci Çiğdem Toker yıllarca bizi bu konuda uyardı; bunun “israf” olmadığını, bu yöntemin “yolsuzluk” ürettiğini anlattı. Ayrıntıları dehşete kapılarak okumak isteyenlere Kamu İhalelerinde Olağan İşler kitabını tavsiye ederim. Niye yapıldı bunlar? Saray etrafındaki gruplar, senin, benim; ezcümle, emeğiyle geçinip vergisiyle bu devletin hazinesine katkı koyan büyük çoğunluğun yarattığı değerlerle zenginleşsinler diye. Önce 21/b’yi iyi okuyalım, sonra bu konuya nereden geldiğimizi konuşalım: “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen durumlarda” kullanılabilecek bir istisnai ihale yöntemiydi 21/b. İktidar ne yaptı? Salgın hastalık yokken bu istisnai tedbiri rant yaratmak için kullandı; kaynakları ona buna denetimsizce aktardı. Özetle, olmayan salgın hastalık yıllarca rantiyeye bahane yapıldı. Ya şimdi? Şimdi gerçekten salgın hastalık var. Ankara’da ağırlaşan tablo Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, çarşamba akşamı çıktı basının karşısına; sıkıntılıydı, anlattı. Ankara vaka artışında en kötü durumdaki şehirdi; vaka sayısı İstanbul’un iki katına yükselmişti. Kapatılan hastaneleri yeniden açmak düşüncesinde olduklarını da belirtti Bakan. Ankara’da onlarca yıllık hastaneler, şehrin merkezinde kalan, halkın her semtte rahatlıkla ulaşabildiği merkezler birer birer kapatıldı; uzakta Şehir Hastanesi açıldı. Bu kapatılan hastanelerden söz ediyordu. Niye kapatıldı o hastaneler? Şehir hastanesine gerekçe olsun diye; inşaatı, kirası aracılığıyla; gereken harcamanın çok üstünde paraları kamuözel ortaklığı yöntemiyle yandaşlara dağıtmak için. Kapatılan hastanelerin değerlenen, kent merkezinde kalmış arazilerini de ranta açmak için. Lafı dolandırmaya gerek yok; böyle. Ve şimdi, KamuÖzel Ortaklığı’yla, 21/b’siyle inşaata dayalı rejimin kaynak ve yatırım modeli, yaşadığımız sağlık krizinde başkentten test ediliyor. Uzağa gitmeyelim; Ankara’da son yıllarda neler yapıldı? Atatürk Orman Çiftliği arazisine bin odalı saray konduruldu. Birçok merkezi hastane kapatıldı; yerine şehir hastanesi açıldı. Nefes alınacak, sosyal mesafe sağlayacak yerlere AVM’ler, rezidanslar dikildi. Sonuç mu? Pandemi aylardır sürüyor; hekimler ve duyarlı yurttaşlar aylardır uyarıyor, “İstanbul’a sahra hastanesi yetmez, kapatılan hastaneleri açın” diyerek. Dinlediler mi? Hayır. Şimdi hasta yurttaşlarımızı bin odalı Saray’a yerleştiremeyeceğimize göre, çok ortaklı, iktidar destekli açılan AVM’lerde, gökdelenlerde, boş rezidanslarda yatıramayacağımıza göre, ne yapalım? Açalım hastaneleri. Ankara Valisi Vasip Şahin en fazla vakanın Altındağ, Mamak, Keçiören ilçelerinde olduğunu açıkladı. Daha yoksul, emekçi bölgeler. Uzaktaki şehir hastanesine gitmesi için toplu taşıma kullanacak hastalanan yurttaş; herkesin arabası yok. Yakınındaki hastaneler iyileştirilse, toplu taşıma riski azaltılsa yayılım düşmez miydi? Sorular, sorular... Plansız yönetim, “ben yaptım oldu” rejimi, yandaşa zenginlik düzeni. Zaten tüm sorunlar bu zaaflardan değil mi? Erdoğan: İlk seçimler 2023’te AnkaraNiğde Otoyolu Haymana Gişeleri’ndeki açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin önündeki ilk seçimlerin 2023’te olduğunu belirterek “2023’ü milletimiz için yeni bir zaferin miladı haline dönüştürmek için çalışacağız” dedi. Projenin ekonomik fayda sağlayacağını söyleyen Erdoğan, “Mevcut yolda, 317 kilometreyi 4 saat 14 dakikada kateden bir sürücü, otoyolda 275 kilometre giderek 2 saat 22 dakikada aynı noktaya ulaşabilecek. Hesaplamalara göre yılda bu otoyol sayesinde ülkemizin vakitten 885 milyon lira, akaryakıttan 743 milyon lira olmak üzere toplamda 1 milyar 628 milyon lira kazancı olacak” dedi. Erdoğan ayrıca, önlerinde 3 yıllık kesintisiz bir hizmet dönemi bulunduğunu söyledi. l ANKARA Avrupalı adalet Eskişehir’de görülen hakaret davalarında mahkum edilen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, AİHM’nin verdiği ihlal kararı üzerine yeniden yargılandı. Mahkeme, AİHM’nin her iki belediye başkanının kullandığı sözleri ifade özgürlüğü olarak görmesi üzerine, daha önceki cezaları kaldırarak beraat kararı verdi. ‘Atatürk olmasaydı’ Tepebaşı Belediye Başkanı Ataç, 22 Mayıs 2011’de CHP Tepebaşı İlçe Teşkilatı’nın düzenlediği aday tanıtım toplantısında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirirken “...Efendim, şimdi eğer Tayyip Erdoğan’ın azıcık bu eski siyasilere hürmeti olsa ana babasını araştırır. Eğer onlar olmasaydı, rahmetli Ata türk olmasaydı, Tayyip Erdoğan’ın babası kim olacaktı, annesi kim olacaklardı arkadaşlar” ifadesini kullandı. Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi, savcılığın açtığı dava sonucunda Ataç’a kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 7 bin 80 TL adli para cezası verdi. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve Ataç’ın 5 yıl denetim altına alınmasına hükmetti. İfade özgürlüğü Kararın kesinleşmesi üzerine Ataç’ın avukatı Fikret İlkiz, AİHM’ye başvurdu. AİHM İkinci Bölüm, 17 Aralık 2019’da yaptığı değerlendirme sonucunda Ataç’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, “Mahkemenin gerekçeli kararında (...) özellikle ilgililerin siyasetçi olmaları, milletvekili seçim leri bağlamı ve hükmün açıklanması geriye bırakılmış olsa bile bu mahkumiyetin başvurucunun ifade özgürlüğü hakkını kullanması üzerindeki caydırıcılık etkisi göz önünde bulundurulduğunda tatminkâr deliller sunmadığı” vurgulandı. Ataç’ın avukatı bunun üzerine mahkemeye başvurarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundu. Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi, dün davayı yeniden ele aldı. Savcı, AİHM kararı doğrultusunda beraat kararı verilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme, duruşma sonunda eski kararın kaldırılarak Ataç’ın Erdoğan’a hakaret suçundan beraatına karar verdi. Benzer bir karar, aynı gün Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in davasında da çıktı. Genel seçimler döneminde Yılmaz Büyükerşen Ataç Büyükerşen, dönemin AKP milletvekili Salih Koca hakkında eleştirilerde bulundu. Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesi, Büyükerşen’i hakaret suçundan 2012’de 1740 TL adli para cezasına çarptırdı. AİHM, 2019’da Büyükerşen’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Yeniden yargılama talebini görüşen Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Büyükerşen’in beraatına karar verdi. l ANKARA/Cumhuriyet Barış Pehlivan’dan Kâğıt üstündeki hukuk ve mektup: hücremdeki buton Libya’da şehit düşen MİT görevlisi hakkında yazdığı haber nedeniyle tutuklanan OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Silivri Cezaevi’nden yazdığı mektubunda, “Tecrit hücremde acil durum butonu var. Düşünürüm bazen; içeride başıma bir şey gelse o butona basıp yardım çağırabilecek halde olur muyum? İşte hukuk da o buton gibi benim için” dedi. Özneye göre ‘suç’ Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, “Tutuksuz yargılanan gazeteci kardeşimiz Barış Terkoğlu, aynı suçtan tutuklu yargılanan bir diğer gazeteci Barış Pehlivan’ın Silivri’den bana yolladığı bir mektubu ulaştırdı” diyerek mektubu paylaştı. Altaylı mektuba ilişkin, “Ne diyeyim bilemedim. Özneye göre suç icat edilmeyen günleri görürüz inşallah. Ben 57 senedir pek görmesem de! Bir gün. İnşallah!” yorumunda da bulundu. ‘Devlet kumpası’ “187 günlük tecritten sonra 9 Eylül’de tekrar hâkim karşısında olacağım” hatırlatmasını yapan Pehlivan’ın mektubu şöyle: “Tecrit hücremde acil durum butonu var. Düşünürüm bazen; içeride başıma bir şey gelse o butona basıp yardım çağırabilecek halde olur muyum? İşte hukuk da o buton gibi benim için. Kendimi güvende hissetmem için kâğıt üstünde var. Ama varoluş amacı, ihtiyacım olduğunda kullanabileceğim anlamına gelmiyor. Bir de zaten benim kalkanım değil, aksine korumasız bırakmak için üzerime doğrulan bir silahsa ‘hukuk’, masallar yasalardan daha inandırıcı geliyor. Sahi, devlet hiç kumpas kurdu mu size? Bana iki kez kurdu, hapse girdim. Hapiste kalasınız diye hiç özel yasa çıkarıldı mı adınıza? Benim için çıkarıldı, kaldım. Şimdi... 187 günlük tecritten sonra 9 Eylül’de tekrar hâkim karşısında olacağım. Farkındayım; gazetecilik uğruna ödenen bedelde ne ilkim ne de son... Yüzyıllar önce Voltaire demiş: ‘Bir gün her şey çok iyi olacak, umudumuz bu; Bugün her şey çok iyi, yanılgımız da bu.’ Bu umut ve gerçekçilikle Silivri’den selamlar...” l Haber Merkezi Ünsal ölüm orucunu bıraktı Halkın Hukuk Bürosu’nun İstanbul ofisinde yapılan basın açıklamasına katılan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, Aytaç Ünsal’ın tedaviyi kabul ettiğini belirterek “Baro başkanları olarak adil yargılanma talebinin her zaman arkasında olacağız, hem bu dosyada hem de tüm davalarda. Bu mücadele varlık mücadelemizdir, avukat olma, insan olma mücadelemizdir. Aytaç ölüm orucuna son verdi, birlikte mahkeme salonlarında mücadele etme isteğimizi kabul etti” dedi. ‘Yaşatmak sorumluluk’ Açıklamada söz alan Didem Baydar Ünsal da “Aytaç yanımızda olduğu için sevinçliyiz ama Ebru Ablamızı kaybettiğimiz için buruk bir sevinç yaşı yoruz. Ama anısını yaşatacağız, her yerde Ebru Timtik’in adını, yüzünü görecekler” diye konuştu. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan da sosyal medya hesabından “Yaşamın hak olduğu kadar yaşatmanın da sorumluluk olduğunu biliyoruz. Tahliye olan Av. Aytaç Ünsal’la görüştük, ölüm orucunu sonlandırma kararı aldı” dedi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, ölüm orucunda olan Ünsal hakkındaki hapis cezası kararının durdurulmasına ve tahliyesine karar vermişti. Yargıtay’dan Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen yazıda, Ünsal’ın sağlık durumunun kötüleşmesinden dolayı cezaevinde kalamayacağına İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporu olduğu hatırlatıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Adil yargılanma talebiyle 213 gündür ölüm orucunda olan avukat Aytaç Ünsal, bağımsız hekimlerce yapılacak bir tedaviyi kabul etti. Ağırel ‘Susmayın, korkmayın, yılmayın’ Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Murat Ağırel, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya bir mektup gönderdi. Mektubuna “Korkmuyorum” diye başlayan Ağırel, “Tarihte Sokrates, Galileo, Calas, Dreyfus, Hallacı Mansur, Aliya İzzetbegoviç, Mithat Paşa gibi şahsiyetler türlü iftiralar ile zalimler tarafından yargılandılar. Çok yakın zamanda da ben ve benim gibi vatanına şeref ile bağlı olan kişiler FETÖ kumpaslarında yargılandık. Tarih zalimleri değil zulüm karşısında dik davrananları yazdı. Bugün beni yine iftira ile yargılayanların unutmaması gereken şey ‘medeniyet yolunun taşlarını cesurlar döşer.’ Susmayın, korkmayın, alışmayın” ifadelerini kullandı. l İç Politika YUNANISTAN’A TEPKI Çelik: Tam bir barbarlık AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan’ın Meis Adası’na giden Anadolu Ajansı ekibinin ırkçı bir Yunan internet sitesi tarafından tehdit edilip ajanlıkta suçlanmasına sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Çelik, “Yunanistan’da faşistlerin Anadolu Ajansı çalışanlarını hedef göstermesi tam bir barbarlık. Yunan makamları faşistlerden mi basın özgürlüğünden mi yana olduklarını netleştirmeli. Bu faşistleri bulmalı ve gereğini yapmalı” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Asıl madeni kaybediyoruz Kayseri TEMAVakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, son bir yılda 2 bin 685 nokta için maden ihalesine çıkıldığını ve bu alanların Kayseri ilinden daha büyük bir alana denk geldiğini belirterek “Madencilik faaliyetlerinden kanunlarla korunan tek bir doğa koruma alanının olmadığı ülkemizde, ihaleler, doğa, tarım ve yaşam alanlarını tehlike altına atıyor” dedi. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Maden Kanunu’nun 2001 yılından bu yana 21 kez değiştirildiğini vurguladı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Büyük kısmı korumada TEMA’nın açıklamasında ihale alanlarının büyük bölümünün korunan alan, birinci sınıf tarım alanı, büyük ova, mera ve içme suyu havzası gibi Türkiye’nin bugünü ve geleceği için canlı tür çeşitliliğinin, tarımsal üretimin ve içme suyu ihtiyacının teminatı olan alanları olduğuna dikkat çekildi. TEMA’nın tespit ettiği rakamlara göre bir yılda Sivas’ta 135, Kütahya’da 106, Maraş ve Antalya’da 86, Afyon’da 69, Muğla’da 64, Elazığ ve Uşak’ta ise 56 alanda maden ihalesine çıkıldı. Soyer Tarım alanlarını yok edip buğday ithal ediyoruz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 6. İzmir İş Günleri kapsamında düzenlenen “Koronavirüs salgını sürecinde tarım ve gıdanın gelecek vizyonu: Zorluklar, beklentiler ve yeni fırsatlar” konferansına katıldı. 3 milyon hektar Başkan Soyer son 16 yılda Türkiye’de yaklaşık 3 milyon 500 bin hektar arazinin tarım dışına çıktığını söyledi. Bu rakamın son 30 yıl için 5 milyon hektar araziye ulaştığını açık layan Soyer, bunun içerisinde özellikle buğday ekim alanı olan 3 milyon hektarın yok olduğunu, bunun da buğday ve saman ithalatı ile sonuçlandığını anımsatarak “Tüm sorunlara rağmen gayreti ve emeği ile üretmekten vazgeçmeyen özellikle küçük ölçekli üreticiyi destekleyerek üretime yönelik ilgisini diri tutmalı ve üretim heyecanını artırmalıyız. Bunu başarmak için ise mutlaka ama mutlaka planlı üretim modelini gerçekleştirmeliyiz” diye konuştu. l İZMİR / Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear