28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 2 AĞUSTOS 2020 PAZAR HABER Gazeteci Müyesser Yıldız, tutuklu bulunduğu cezaevinden Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı Gündem ayasofya Yazılmamış 15 Temmuz İnternetten bayramlaşma kitabının peşindeler 4 4 “Biat etmiyorsan ya teröristsin ya da casus” diyen Yıldız, tutuklanmasının bir amacının dijital arşivini ele geçirmek olduğunu vurguladı. Yıldız, yazılmamış 15 İktidarın, medyanın büyük bölümüne de diz çöktürdüğünü, tehdit edenlerin kaleminden başka bir şeyi olmayanlardan korktuğunu ifade eden Yıldız, “Bizlerin tüm imkânsızlık ve bas Temmuz kitabını ele geçirmek istediklerini anlattı. kılara rağmen gazetecilik yapmamızı kabullenmediler” dedi. “Askeri Casusluk” iddiasıyla gözaltına alınıp, 12 Haziran 2020’de “Devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin bilgileri açık lama” suçlamasıyla tutuklanan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıl dız, basın özgürlüğünün ortadan kaldı rıldığı bir dönemde inat la gazetecilik yapmaya de vam ettikleri için hedefte olduklarını belirterek “Bi Alican uludağ at etmiyorsan, ya teröristsin ya da casus” dedi. Tutuklanmasının bir amacı nın dijital arşivini ele geçirmek olduğu nu vurgulayan Yıldız, “Yazılmamış 15 Temmuz kitabını ele geçirmek istedi ler” ifadesini kullandı. “Tehditlere, şan tajlara, korkuya teslim olanlara” sesle nen Yıldız, “Herkesi titretip, susturdu ğunu zannedenlerin, kaleminden baş ka hiçbir şeyi olmayan bizlerden kork tuğu ortaya çıktığına göre, elbirliğiyle korku duvarını aşmanın zamanı değil midir?” dedi. Müyesser Yıldız, Sincan Kadın Ka palı Cezaevi’nde, avukatı Erhan Tokat lı aracılığıyla Cumhuriyet’in soruları nı yanıtladı. n Önce Barışlar, ardından siz tutuk landınız? Kimler, neden OdaTV’yi he defe koydu? Sürpriz miydi? Hayır. Uzun süredir hedefte olduğumuzu, bir fırsat kolladık larını biliyorduk. Çünkü basın özgürlü ğünün ortadan kaldırıldığı bir dönem de ısrarla ve inatla gazetecilik yapma ya devam eden sayılı ve de etkili kuru luşlardan biriydik. İktidar mensupla rı, yargı çevresi başta olmak üzere tüm kesimlerin takip ettiği bir yerdi. Çünkü onların da doğru bilgi ve habere ihtiya cı vardı. Evet sadece habercilik yaptık. Ama bu arada devlette, iktidarda ve ik tidardan geçinen çevrelerde epey “düş man” biriktirdik. Birileri istiyor ki “Bı rakınız yapalım, bırakınız geçelim. Ve de Allahtan başka kimseye hesap ver meyelim”... Medyanın büyük bölümü ne de diz çöktürdüler. Bizlerin ise tüm imkânsızlık ve baskılara rağmen gaze tecilik yapmamızı kabullenmediler. Ya teröristsin ya casus Hani “FETÖ” için ‘insanları mankurtlaştırdılar” deniyor ya. İşte onlar da herkesin ve her kesimin mankurtlaşmasını istiyor. Çoğunluğu biat kültüründen geldiği için bizlerin biat etmemesini anlayamadılar. Biat etmiyorsan, ya teröristsin ya da casus. Bizlere “terörist” deseler olmayacaktı, “casusluğu” uygun gördüler. Bunca zaman geçti, polisiyle, istihbaratıyla adeta ciğerlerimizi deştiler. Hangimizin CIA, Mossad MI6, BND veya Rus istihbaratıyla bağlantımızı bulabildiler? OdaTV daha dün en hızlı ‘Hocaefendicilerin’ nasıl döndüğünü, iktidarın da ‘nereden nereye’ geldiğini sık sık hatırlattı. Malum sıra sosyal medyaya geldi. Geçmişler silinecekmiş. Acaba “Amel defterlerini” hangi yasayla silebilecekler? Özetle, evet Barışlar’ın Metastaz kitabı, evet iktidarın ve yandaşlarının yanlışlarının ortaya konması, devletin ve rejimin gözümüzün önünde değiştirilmesi gibi birçok faktör birikti ve düğmeye basıldı. Ama görünmez bir sebebi daha söylemeliyim. İstanbul seçimini kaybetmelerinden sorumlu tuttuklarından biri de OdaTV’ydi. O 3 aylık dönemde çok sayıda İstanbul haberi yapılmasından inanılmaz rahatsızlardı. Kumpaslar sürüyor n Hâkim, tutuklama kararını okuduğu anda ne hissettiniz? Daha önce FETÖ kumpasında tutuklanmıştınız. Değişmeyen ne? Bu sorunuzu cevaplamadan önce 2011’deki kumpas döneminde yaşadıklarımı anlatayım. Hâkim gece yarısından sonra ifademizi aldı. Sonra ara verdi. Biz salonda bekliyoruz. Bir süre sonra geldi, cübbesini bile giymeden “hepiniz tutuklandınız” dedi ve kaçarcasına gitti. Duruşmalar başladığında, ara kararlar hiç yüzümüze okunmadı. Silivri’ye döndükten sonra TV’lerden öğrendik. Artık bir duruşmada dayanamadım, halen FETÖ’den yargılanan mahkemenin başkanı Mehmet Ekinci’ye “kararı niye yüzümüze okumuyorsunuz? Bu yasal zorunluluk, Silivri’ye gidip sizin açıklamanızdan Erler bile hesap verdi, o vermedi n Hulusi Akar ile davalıksınız. Sizi neden özellikle hedefe koydu? Ona “husumetim” olduğu iddiasında. Niye husumetim olsun ki? Bir gazeteci olarak sadece fikri takip yaptım. BalyozErgenekon kumpaslarından alın, 15 Temmuz’a gelin. En önemli aktörlerden biri değil mi? Böylesine kilit bir aktörün aldığı nefesin bile haber değeri vardır. Beni sadece devletin gizli tanığının kendisi hakkında anlattıklarını haberleştirdiğim için hedef almadı. Daha 2015’te Genelkurmay Başkanı olmadan önce yazdığım “yeni Genelkurmay Başkanımızı tanıyalım” başlıklı yazımdan beri hedeftey dim. Şimdi Genelkurmay Başkanının bir önemi kalmadı ama Türkiye’nin birçok döneminde görev yapmış, kadrosunun tamamına yakının “FETÖ ve darbe” suçlamasıyla tutuklanmış birisini görmezden gelip Uganda Genelkurmay Başkanı’nı mı yazacaktım? Yıllarca birlikte çalıştığı sanıkların savunmalarını aktardım. Eğer bunlar yanlıştı ve rahatsızlık veriyor idiyse, mahkemeye gider, eski silah arkadaşlarının yüzüne “yalan söylüyorsun” derdi. Ancak aynen TBMM’de kurulan komisyona gitmediği gibi mahkemelerde de sorulan 510 soruya bir özel celsede cevap vermeyi tercih etti. Gerçeklerin ve gerçek suçluların ortaya çıkarılması en önce onun görevi değil midir? Görevlerini yapmak yerine, görevini yapmaya çalışan gazeteciyi, mahkemelere gidip, ifade vermek yerine Meclis’e soru soran milletvekillerine dava açmak tek kelimeyle sorumluluktan kaçmaktır. Erden, uzman çavuştan hesap sorulacak, ama Genelkurmay Başkanı muaf tutulacak. İş mi? Bakın, Erdoğan, hatta Necdet Özel “Rabbim, milletim affetsin, aldatıldık” dedi. Hatta Necdet Özel, Balyoz’da yargılananlar için vicdanının sızladığını söyledi. Peki, Sayın Hulusi Akar’ın en azından böyle bir beyanı oldu mu? önce Samanyolu TV’den öğrenmek istemiyorum’ diye tepki gösterdim. Sadece güldü. 11 Haziran’ı 12 Haziran 2020’ye bağlayan gece yarısı tutuklama kararı nasıl verildi? Elektrikler kesildi, hâkim ifademizi cep telefonlarının ışığıyla aldı. Ara verildi, sonra avukatlar çağrıldı. Ben daha biz de içeri gireceğiz diye bekliyorum. Avukatlar çıktı, ben salona doğru yöneldim ki avukatım Erkan Tokatlı, “tutuklandın” dedi. Yani ben ondan öğrendim iyi mi? Kısacası, eksiği yok fazlası var, hiçbir şey değişmedi. Ben “FETÖ hukuku ve kumpasları” devam ediyor derken utanıyorum ama iktidar veya yargı camiasında bir Allahın kulu da çıkıp “ne münasebet böyle bir şey yok” diyemiyor. n 15 Temmuz’un 4. yılı. Müyesser Yıldız bu darbe girişimini nasıl tanımlıyor? Sebepleri, sonuçları... 15 Temmuz büyük bir muamma ve görünen o ki birileri bunun daha uzun süre muamma olarak kalmasını istiyor. 15 Temmuz BalyozErgenekon kumpaslarıyla başlayan/başlatılan sürecin devamıdır. Hedef önce TSK, sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Anlatıldığı gibi değil Bu coğrafyadaki en büyük güvencemiz TSK’nin milli ordu olmaktan çıkarılıp, emperyalizmin uç karakolu yapılması ve “ihraç” ürünü haline getirilmesidir. BalyozErgenekon’la TSK’nin beli kırıldı, 15 Temmuz’la da kafası koparıldı. Bu büyük operasyonu sadece FETÖ’ye nakletmek ülkemiz ve milletimiz üzerinde yapılan ameliyata ve gerçeklere gözümüzü kapatmak olur. Maalesef BOP ve “Ilımlı İslam” projesi, hız kesmeden devam ettirildi. Bu projelerin gerçek sahiplerinin tam adı konulup, işbirlikçilerin tamamı ortaya çıkarılmaz ve bunlarla ciddi şekilde mücadele edilmezse, ülke ve millet olarak daha çok bedeller ödemeyeceğimizi dü şünüyorum. n 15 Temmuz darbe girişimine iliş kin davaları izlediniz, binlerce evrak okudunuz, perde arkasında bugüne kadar neler gördünüz? Gördüm ki çok şey kamuoyuna anlatıldığı ve sunulduğu gibi değil. Müthiş bir algı yaratıldı ve bunlara olduğu gibi inanmamız istendi. Bizzat devletin belgeleriyle aksini ortaya koyduğumda ise “FETÖ’cülükle, FETÖ’ye hizmet etmekle” suçlandım. Bu davalar, ciddi davalar. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiriyor. Gördüklerim ve yaşadıklarımdan anladığım şu; hem gerçeklerin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması istenmiyor hem de mağduriyet çuvalı alabildiğine büyütülerek, gerçek suçlu ve sorumluların kurtarılması hedefleniyor. AKP’li Şamil Tayyar’ın dahi yargılamalar başladıktan kısa bir süre sonra, “Bugün kahraman bildiklerimiz hain, hain bildiklerimiz kahraman çıkabilir” demesi çok şeyi anlatmıyor mu? Düş kırıklığı yaşayacaklar n Tutuklanmanızdaki bir amaç da dijital arşivinize el koymak mıydı? Evimi terör örgütünün hücre eviymiş gibi sabahın 06.15’inde basın, neyim var neyim yok imajını almadan el koydular. Evet, amaçlarından birisi, arşivimin ele geçirilmesiydi. Bunları yeniden toparlamam zaman alacak. Ancak benden daha öncelikli olarak birilerinin kitap çalışmam olup olmadığını çok merak ettiğini sanıyorum. Çünkü AKP’liler dahil her kesimden insan 15 Temmuz’un kitabını ne zaman yazacağımı soruyordu. Galiba yazılmamış kitabı ele geçirmek istediler. Ama üzgünüm, düş kırıklığı yaşayacaklar. Aradıklarını bulamayacaklar. Korkuya teslim olmayın n Cezaevinde günleriniz nasıl geçti, geçiyor? İlk 17 gün karantina cezaevinde kaldım. 7 adımlık bir koğuşta gün bo yu yürüdüm. Kitap, gazete TV hiçbir şey yoktu. Sadece merkezden yayın yapan bir radyo, o da sadece müzik kanalı. Elimdeki tek şey, avukatımın ilk gün getirdiği ifademdi. Noktasına, virgülüne ezberledim adeta. Sağ olsun çok sayıda avukat arkadaş, CHP milletvekilleri, Utku Çakırözer, Atilla Sertel ve Dr. Servet Ünsal, İYİ Parti Toplumsal Politikalar Başkanı Şenol Sunat ve ismini sayamadığım pek çok dost yalnız bırakmadı. Neler olup bittiğini ancak onlardan öğrenebildim. Kısacası zor bir süreçti. Bu vesileyle bir hakkı teslim etmek istiyorum. Cezaevinin belkemiği infaz koruma memurları olduğunu gör düm. 24 saat uykusuz, insanüstü bir gayretle çalıştıklarına tanık oldum. Keşke Adalet Bakanlığı da maddi ve manevi olarak şu salgın döneminde gösterdikleri büyük fedakarlığın hakkını teslim etse... 17 gün sonra Kadın Cezaevi’ne nakledildim. Şimdi burada bir düzen oturtmaya çalışıyorum. 1 gün gecikmeli verilen gazetelerden gündemi takip edip, yine yazılarımı sürdürüyorum. Yatıyoruz, madem değsin değil mi? Onun dışında voltaya devam. Bir de her fırsatta bize bu tezgahı kuranlara bolca “iyi dileklerimi” gönderiyorum. n Buradan kamuoyuna vermek istediğiniz mesaj var mı? Tehditlere, şantajlara, korkuya tes lim olanlara seslenmek istiyorum. Buna hakkınız yok. Hiçbirinizin makamı, eşi veya çocuğu bu ülkeden değerli değil. Bir tane vatanımız var. Öncelikle şehitlerimiz, gazilerimiz ve çocuklarımız için bu vatana sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Bu kadar zulüm, adaletsizlik, haksızlık yapma, yetim hakkı, kul hakkı tanımama... Demek ki birilerinin Allah korkusu da kalmamış. Ama bakın, herkesi titretip, susturduğunu zannedenlerin, kaleminden başka hiçbir şeyi olmayan bizlerden korktuğu ortaya çıktığına göre, elbirliğiyle korku duvarını aşmanın zamanı değil midir? Ve kucak dolusu sevgiler. Önce Cumhuriyet okurları ile açık cezaevindeki tüm dostlara. Sonra Silivri’deki Barış, Hülya ve Murat’a... Kurban Bayramı nedeniyle düzenlenen partiler arası bayramlaşma programında parti yetkilileri video konferans aracılığıyla bayramlaştı. MHP ve AKP arasındaki görüşmelerde Ayasofya’nın toplu olarak ibadete açılması gündeme gelirken CHP, tüm partilerle bayramlaşan tek parti oldu. CHP herkesle bayramlaştı Bayramlaşma görüşmesinde AKP adına Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, Genel Merkez Kadın Kolları MKYK üyesi Nihan Turna Sakaltaş ile Genel Merkez Gençlik Kolları MYK üyesi Hasan Murat Öz hazır bulundu. Heyet ilk olarak CHP’li Parti Meclisi üyesi ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Parti Meclisi üyeleri Deniz Demir, Pınar Uzun ile Ahmet Hakan Uyanık ile bayramlaştı. CHP daha sonra İYİ Parti heyeti ile görüştü. Görüşmeye İYİ Parti adına Siyaset Akademisi Başkanı Aydın Adnan Sezgin, Genel İdare Kurulu Üyesi Aylin Cesur ile Genç Teşkilatlanmasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Orhun Bilenler katıldı. CHP heyeti daha sonra HDP Parti sözcüsü Ebru Günay ve İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’yla bayramlaştı. ‘Kızıl elma’ vurgusu AKP heyeti ise CHP’yle görüşmesinin ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, MYK üyesi Merve Menekşe ve Genel Sekreter Yardımcısı Fatih Çetinkaya’dan oluşan heyetle görüştü. Görüşmede Ayasofya’nın yeniden toplu ibadete açılması gündeme geldi. Karakaya, “Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması milliyetçi muhafazakâr kesimin bir kızıl elmasıydı. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Ayasofya’nın yeninden hizmete açılmasında emeği olanlara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. AKP heyeti ardından İYİ Parti’yle bayramlaştı. AKP; HDP, DEVA ve Gelecek Partisi ile, MHP ise HDP, İYİ Parti, DEVA ve Gelecek Partisi ile bayramlaşmadı. İYİ Parti de HDP’yle bayramlaşmayan partiler arasında yer aldı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘ACİL DÜZENLEMEYE’ RET Muhalefet ‘veto’ etti MAHMUT LICALI TBMM tatile girmeden önce iktidarın; Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı olmak üzere 4 kurumun kararnameyle genel bütçe kapsamına bağlanmasının AYM tarafından iptal edilmesi üzerine düzenleme yapılması talebi muhalefete takıldı. AYM’nin söz konusu 4 kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle genel bütçe kapsamına alınmasını anayasaya aykırı bulması üzerine iktidar partisinin acilen düzenleme yapma talebi, muhalefet partilerinden geri döndü. İktidar madde ihdası istedi Edinilen bilgiye göre Genel Kurul’da yasama faaliyetleri devam ederken iktidar partisi söz konusu düzenlemeyi görüşülen torba yasaya eklemek istedi. Bu kapsamda muhalefet partileriyle görüşen iktidar sözcüleri muhalefetten gerekli desteği bulamadı. Genel Kurul’da görüşülmekte olan bir yasaya madde ihdası önergesi yalnızca bütün siyasi parti gruplarının imzasıyla verilebiliyor. ‘Aşırı siyasileşmiş’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Yüksek Mahkeme’nin gazetecilerin yıpranma payına ilişkin şubat ayında verdiği iptal kararının üzerinden aylar geçmesine karşın bir mevzuat düzenlemesi yapılmazken; Cumhurbaşkanlığı’na bağlı 4 kurum için alelacele düzenleme yapılmasını doğru bulmadığına dikkat çekti. Özel, ayrıca İletişim Başkanlığı’nın aşırı siyasileşmiş yapısı nedeniyle düzenlemenin torba kanuna eklenmesine karşı olduklarını ifade etti. ‘Kamu kurumu değil’ HDP ve İYİ Parti kanadından da İletişim Başkanlığı’nın bir kamu kuruluşu gibi davranmadığı, AKP’nin siyasileşmiş bir propaganda aygıtı gibi davrandığına işaret edildi. Muhalefet partileri, düzenlemenin acelesi olmadığı için bekletilmesini savundu. Muhalefetten destek bulamayan iktidarın bu konuda yapacağı düzenleme böylece yeni yasama yılına kaldı. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear