22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 7 MAYIS 2020 PERŞEMBE ‘Vergi yükü hafifletilmeli’ Tiyatro Kooperatifi Başkanı Iraz Yöntem, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dün açıkladığı özel tiyatrolara ödeneğin artırılmasının tek başına yeterli olmadığının altını çiziyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Özel Tiyatroların Projelerine Yapılacak Yardımlara İlişkin Yönet melik” yayımlandı. Desteklerin 2020 yılı ile sınırlı olduğu vurgulanırken profesyonel tiyatrolar için yıllık destek miktarı 80 bin TL’den 150 bin TL’ye çıkarıldı. Buna göre de yardımla ra 1 temmuz ile 31 Tem ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK muz arasında başvurulacak. Bakanlık özel tiyatro ların pandemi ilanının ya pıldığı 11 Mart 2020 tarihine kadar ya pılan gösterilerin video kaydıyla des teklenmesi şartını koştu. Tüm bu süreci özel tiyatroları temsil eden Tiyatro Kooperatif’i Başkanı Iraz Yöntem ile konuştuk. Kırılgan ve hassas n Sizin sorumlu olduğunuz 37 özel tiyatro bu süreçte nasıl etkilendi ve Tiyatro Kooperatifi bu süreçte neler yapıyor, yapacak. Nasıl önlemler alındı? Bütün Türkiye’de özel tiyatrolar bu süreçten nasıl etkilendiyse, Tiyatro Kooperatifi ortağı olan tiyatrolar da aynı şekilde etkilendi maalesef. Bizim yapılarımız son derece kırılgan ve hassas yapılar; bir doğal afette ya da toplumsal olaylarda bile ilk etkilenen alan biz oluyoruz. Tüm bunlar göz önüne alındığında bu pandemi süreci ülkemizde henüz başladığında birçok tiyatro zaten kendi inisiyatifleriyle sahnelerini kapatmaya başlamıştı. Sahnesi olan tiyatrolar için süreç çok daha ağır koşullarda devam ediyor ne yazık ki çünkü onlar hâlâ kiralarını, elektrik vb. faturalarını ödemek zorundalar. Çalışanların durumu ise sahneli ya da sahnesiz tüm tiyatrolarda aynı durumda; herkesin hayatı durmak zorunda kaldı. Mesleğimizin ve alanımızın mevcut mevzuat gereği “ticari” statüsü nedeniyle zaten üzerimizde korkunç bir vergi yükü var. Birçok tiyatro, öncesinde bu konuda yapılandırmalara gitmişti. Şimdi vergi ve prim ödemeleri ertelendi, evet ‘DEVLET DESTEKLI KREDI n Sizce bakanlık naPAKETI ÖNERIMIZI sıl bir karar almalıydı ki özel tiyatrolar ayakta YINELIYORUZ’ kalabilsin... Tiyatroların üzerindeki vergi yükü kaldırılmalıdır. Bu dönemde tabii ki acil nakit ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Türkiye’deki mevzuat hibe vermeye elverişli olma hem ödeneğin artırıldığını hem de oranların yuzde 50’den yüzde 70’e çıkarıldığını öğrendik (bizim önerimiz oranların yüzde 8090 bandına çekilmesi yönündeydi). Başvuruların öne çekilmesi ve ödemelerin erkene alınması da isteklerimiz arasındaydı. 20192020 sezonunda bu destekten yararlanan tiyatrolar için oyun şartı kaldırılsın tale dığından geniş bir dev bimiz de gerçekleşti. Bu adımla let destekli kredi pake rı olumlu karşılıyoruz tabii ama ti önerisinde bulunduk, tek başına yeterli olmayacağı bu talebimizi yineliyoruz. nı da ısrarla tekrar ediyoruz. Za Bu kredi derhal açıklan ten proje bazlı desteklerdir bun malı ve başvuru koşul lar ve normal şartlar altında da Iraz Yöntem ları sadeleştirilmeli, faiz oranları minimum düzeyde tutulmalı, borç sorgusu yapılmamalı ve teminat gösterme mecburiyeti konmamalıdır. Sonraki süreç için vergi ve prim borçlarının ve ertelenen ödemelerin uygun şekilde yapılandırılması gerekiyor (öneri paketimizin tüm detaylar için internet sitemizden faydalanabilirsiniz). sürdürülebilirlik katkısı sunamamaktadır. n Sizin sorumlu olduğunuz tiyatroları kapsayacak mı? Aramızda halihazırda geçmişte de bakanlığın desteğinden yararlanan tiyatrolar var. Başvurup yararlanamayanlar olduğu gibi kendi tercihleriyle hiç başvuruda bulunmayanlar da var. Bunu süreç gösterecek galiba. Biz Türkiye’deki tek bir tiyatronun bile bu süreç içinde yitip gitmemesi için çok daha ge ama yarın o ödemelerin yapılacağı gün geldiğinde hangi parayla ödeme yapılacak? Ödeme yapılabilecek mi? Çok zor! Genel olarak açıklanan desteklerden faydalanabilen tiyatrolar ve çalışanlar var tabii ama ne yazık ki bunlar yeterli değil. n Mart ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bir toplantı yapmıştınız... Evet, biz Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin 3. gününde Kültür ve Tu kan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ile başka katılımcıların da olduğu bir toplantı daha gerçekleştirdik. Bu toplantıda kendilerine bir destek paketi önerisi sunduk. Bu öneri paketi, Türkiye’nin her yerinden 200’den fazla tiyatroyla kurduğumuz iletişimin sonucunda ortak akılla hazırlanmış bir öneri paketidir (www.tiyatrokooperatifi.org adresinden ulaşabilirsiniz). n Bugün bakanlık bir açıklama niş kapsamlı bir desteğe ihtiyaç olduğu görüşündeyiz; bütün tiyatroların ayakta kalabilmesi için önerilerimizi ve taleplerimizi dile getirmekten ve iletmekten asla vazgeçmeyeceğiz. n Bu ödenek oyun için mi, tiyatro için mi verilecek? Her yıl bakanlık tarafından verilen ödenekler proje bazlıdır. Her tiyatro bir oyun ile başvurur. Biz bu yönetmeliğe dair önerilerimizde bu desteğin de çeşitlendirilmesi gerektiğini ilettik. Özellikle rizm Bakanlığı’nın davetiyle Oyuncu yaptı ve özel tiyatrolara verilen öde sahnesi olan tiyatrolar için mekân bazlı lar Sendikası’yla bir toplantı gerçek neğin artırıldığı belirtildi. Bu ödenek desteklerin de olması gerektiğini düşü leştirdik. Bu toplantıda gelmekte olan bu süreci atlatmak için yeterli mi? nüyoruz. Yani hem projeler desteklen sürecin ne kadar sert olduğunun far Bu ödeneğin artırılması bizim talep meli hem de tiyatrolar. Bu destekleri ne kında olduğumuzu ve ivedilikle ön lerimizin arasındaydı. Hatta oranla kadar çok çeşitlendirirseniz o kadar çok lem alınması gerektiğinin altını çizdik. rın artırılması talebimiz de vardı. Ya tiyatro sanatsal faaliyetini sürdürebilir 20 Mart 2020’de Kültür ve Turizm Ba yımlanan yönetmelik değişikliğinde ve sanat üretimleri de çeşitlenir. ALPAY’IN ÖDÜLLÜ KITABI Gülsün, Agavni, Zilha Paris’e gidiyor Yazar, akademisyen Tomris Alpay’ın 2019’da 74. Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü alan kitabı Gülsün, Agavni, Zilha, anadilinde gördüğü yoğun ilgiden sonra 2021’de Fransa’da yayımlanacak. Kendi si de Notre Dames de Sion mezunu bir frankofon olan Tomris Alpay, ki tabının ödül alma sından sonra yurt Tomris Alpay dışında da ilk kez Fransız okurla buluşacak olmasından ötürü farklı bir heye can içinde. Yazar, öykü lerinde Sarmaşık Sokağı’nda yaşayan kadınları yazma nedenini bu olağanüstü kadınları bir kayboluştan kurtarmak ve kültürel miras bırakmak diye açıklıyor. 50’li yılların artık kaybolmuş ortamında buna benzer bir sokakta büyüdüğünü, bu kadınların yaşam ezgilerinin kulak larında hep yankılandığını, bunun tıp kı masallar, ninniler gibi kulaklarımız da ve belleğimizde gizli kaldığını vurgu luyor. Kontr Yayınları tarafından basıla cak kitap, 2021’de Fransız okurun ilgi sine sunulacak. Gizli kalmış şarkılar ECE DORSAY’DAN 20. YILINDA Ece Dorsay Ece Dorsay, dört solo albümüyle ve yazılarıyla hep kendi bildiği özgün ve farklı yoldan giden bağımsız bir müzisyen. Kül rengi ve sıradışı alto kadın sesi ve rengârenk duruşuyla hep yeni sözler söyledi. “Dünyamın Haritası” albümünde bütün enstrümanları çalarak ve düzenleyerek, ozan şarkıcı kimliğine aranjörü ve prodüktörü de eklemişti. Ajda Pekkan’ın “Vitrin” parçasına funk bir düzenleme yapmıştı. Müzik sektöründeki 20. yılında, dördüncü solo albümünü yayımladı. 99 – 2004 yılları arasında kaydettiği, gizli kalmış bestelerinden ve akustik versiyonlarından oluşan 31 şarkılık bir demo albümü. 2000 yılından, Yavuz Çetin’in solo gitarlarını çaldığı iki Ece Dorsay beste siyle açılıyor albüm. Tüm besteler Ece Dorsay’a ait. Albümün miks ve mastering’i de Ece’ye ait. Kapak tasarımını da kendisi yaptı. Bu dönemde, odasında kurduğu mütevazı stüdyosunda, ağırlıkta İngilizce olacak beşinci albümü üzerinde çalışmakta ve youtube kanalına canlı performans videoları çekmekte. Albümleri tüm dijital platformlarda. Kasedi ve CD’si çıkan son nesilden biri olarak, ilk iki albümü de aynı zamanda CD ve kaset olarak koleksiyonerlerin elinde. Bize de bütün bu bilgileri verirken bu kız ne ara bu kadar büyüdü de bu kadar işi başardı demek kalıyor! Atilla Leman Dorsay’ın kızı olunca herhalde böyle oluyor! l YAZGÜLÜ ALDOĞAN İhtiyaç sahipleri için festival İlki geçen yıl yapılan müzik festivali Festtogether, bu sefer İhtiyaç Haritası aracılığıyla Covid19 salgını sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçlara destek olmak için 9 Mayıs Cumartesi evlere konuk olmaya hazırlanıyor. “Festtogether Evde”, tüm gün boyunca NetD ve YouTube Türkiye üzerinden canlı yayımlanacak. Festivale katılacak isimler arasında Fazıl Say, Nükhet Duru, Yeni Türkü, Redd, Şevval Sam, Mert Fırat, Baba Zula, Kerem Görsev, Athena gibi isimler var. Genç piyanistten film müzikleri Ödüllü genç piyanist Iraz Yıldız, dünyaca ünlü filmlerin müziklerini Instagram hesabında (@irazyildiz) müzikseverlerle buluşturuyor. Yıldız, bugün saat 11.00’de “Harry Potter and The Sorcerer’s Stone”“Harry Potter ve Felsefe Taşı” filminin unutulmaz teması “Prologue / Hedwig’s Theme” 8 Mayıs’ta “Zorba” filminin efsane şarkısı “ Zorba’s Dance” ve son olarak 9 Mayıs’ta “Interstellar” filminde tanıdığımız “First Step” eserlerini seslendirecek. Denizler... Ve tiyatro anıları... Dün 6 Mayıs’tı. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın devlet eliyle yaşamdan koparıldıkları gün... Dün gazetemizde “Üç fidandılar orman oldular” başlığıyla onlara ayrılmış muhteşem bir sayfa vardı. (Teşekkürler Olcay Büyüktaş, teşekkürler Seyhan Avşar.) O günleri yaşayanlar hiç unutmadı! 60’lı yıllar devrimci mücadele ve umut yıllarıydı! Dünyada gençlerin isyanıyla, “düzen” sarsılırken, Türkiye’de mücadele bir kez daha ileri geri kavgasında odaklanıyordu. ’68’de Deniz Gezmiş tutuklandı. ’69’da Beyazıt Meydanı’ndaki genç ölüler, öğrenci ölüler, “Kanlı Pazar”ların ne ilk ne de son olduğunu kazıdı belleklerimize! 1970 Haziranı’nda, Türkiye tarihinin en büyük işçi eylemlerinden biri gerçekleşti. Emek, 1516 Haziran’da yürüyüşe geçti... Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu’nda İşte o günlerde... Sevgili Gülriz ve Engin dünyayı kasıp kavuran “Hair” (1970) müzikalini sahnelemeye karar verdi. Oyunu Türkçeye ben çevirmiştim. Engin Cezzar sahneye koyuyordu. Müzikler Emin Fındıkoğlu’na teslim edildi. James Baldwin bize harika bir koreograf Bernard Hassel’i buldu. Başroller Füsun Önal ve Nejo! Temsiller başladı! Her akşam salon tıka basa dolu. Finalde millet yumruklar havada dans ediyor... Derken bir ihbar: Doğru Sıkıyönetim Komutanlığı’na! Mesele şuymuş: Bir sahnede hapisteki gençlere atıf var. “Özgürlük, bağımsızlık” şarkısında, herkes birbirine “Deniz nerede” diye soruyor. Sahnede de kocaman bir “Deniz nerede?” afişi... Deniz Gezmiş hapisteydi. Sıkıyönetim, afişin ve o şarkının kaldırılmasını istedi. Gülriz direndi. Sonunda oyun yasaklanınca mahkeme koridorları yuva oldu bize. Galadan birkaç akşam sonra 12 Mart 1971 darbesi ve yine baskı, yine işkence! Yine yasaklar!. Şehir Tiyatrosu’nda Yıl 1974. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın başında yeniden Muhsin Ertuğrul. Tepebaşı’nda yakılan güzelim Dram Tiyatrosu çoktan Marangozhane olmuş. Orada “Deneme Sahnesi” açılacak. İlk oyun Beklan Algan’ın sahnelediği, benim yazdığım “Adsız Oyun”. Müzikler Şanar Yurtdatapan’ın... Kurulu düzene, sömürüye, egemen güçlere, baskıya, baş kaldıran “HAYIIIR” diyen herkes var oyunda. Ateşi çalan Prometheus’tan, Spartacus’ten başlayıp, Sokrates, Galileo, Dimitrov’a... En sonunda da üç “adsız kahramanımız” var. Yani Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan... Adları söylenmiyordu ama her izleyici kim olduklarını anlıyordu. İdamlarının üzerinden sadece 2 yıl geçmişti. “Adsız Oyun”, İstanbul Müzik Festivali’ne davet edildi (O zaman Tiyatro Festivali yok henüz). Afişler asıldı, biletler satıldı... Sonra açılışa bir hafta kala, festival yöneticisi sevgili Aydın Gün beni çağırdı. Bir sorun vardı... Tehdit alıyorlardı... Oyundan Dimitrov ve sonrasını (Deniz Gezmişleri) çıkarmazsam savcılığa gideceklerdi... Çıkaramam dedim. Bu oyun yalnız benim değildi Beklan Algan, Muhsin Hoca, Şehir Tiyatrosu ve tüm emek verenlerindi... Muhsin Hoca olayı noktaladı. “Oyundan tek kelime çıkmayacak. Ama festivalden çıkacağız!” “Adsız Oyun” festival dışı 22 Haziran 6 Temmuz arasında her gece tıklım tıklım oynandı. Oyunu ve tabureleri paylaşanlar, ayakta izleyenler, öğle saatlerinden kuyruğa giriyorlardı. Semli Andak’tan Özdemir Nutku’ya üzerine dünya kadar eleştiri yazıldı. Festivalden çıkarılması üzerine hiç unutmam Ali Sirmen polemik başlattı. Sonunda oyun yasaklandı! Görüyorsunuz işte! Yasaklar baskılar, hapisler boşuna! İnsanları yok edebiliyorsunuz ama düşünceler yok edilemiyor... Tam 96 yıl önce bugün, gazetemiz Cumhuriyet’in ilk sayısı yayımlandı. Kurucusu Yunus Nadi’dir. Adını belirleyen, kuruluşuna ilk harcı koyan Mustafa Kemal’dir. Rumeli gazetesinin başyazarı Yunus Nadi, 1911’de Meclisi Mebusan’da Aydın milletvekiliydi. Sonrasında İstanbul’da Yeni Gün gazetesini çıkardı. İngiliz işgaline karşı direnenlerin sesi oldu. Mustafa Kemal, Samsun’dan Anadolu’ya geçti, kongreler düzenledi, genelgeler yayımladı, Kuvayi Milliye’yi örgütledi. Ödemiş’te ilk Kuvayi Milliye örgütü gönüllü birliği Yiğit Ordusu adıyla kuruldu. (Alev Coşkun, Kuvayi Milliye’nin Kuruluşu, Kırmızı Kedi Ya. 2019) Koşullar çok ağırdı Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, 18 Aralık 1919 günü Sivas’tan yola çıkıp 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya ulaştı. Sonra toplantı üstüne toplantı yaptılar. Birtakım kararlar aldılar. Bunlar tek sayfalık bir bildirge (beyanname) ile basılacaktı. Bir matbaa bulundu. Bildirgeye Mustafa Kemal’in fotoğrafı da konulsun isteniyordu. Çünkü kurtarıcı isim olarak biliniyor ama fiziki olarak tanınmıyordu. Ne var İyi ki Cumhuriyet gazetesi var... ki kendinde de fotoğrafı yoktu. Fotoğrafçı da yoktu. İstanbul’a Yunus Nadi’ye telgraf çekildi. Yunus Nadi, daha önce Yeni Gün’de yayımlanan at üstünde olan fotoğrafını atlı kuryeyle Ankara’ya gönderdi. (Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal, Kırmızı Kedi Ya. 2018) Öte yandan İngilizler İstanbul’daki meclisi basıp Rauf ve Kara Vasıf beyleri tutukladılar. Bir kez tutuklanıp serbest kalan Yunus Nadi bugünleri anılarında şöyle anlatacaktı: “...Anadolu’ya geçmekten başka yapacağımız bir şey kalmadığını anlattıktan sonra dedim ki: Bugün, yarın, öbür gün ve pek galip bir ihtimal ile ya gece yarısı, yahut sabah şafakla bizim matbaa ev (daha evvel Şişli’deki evim İngilizler tarafından işgal edilmiş olduğundan bir müd detten beri ailece matbaaya iltica etmiş bulunuyorduk) İngilizlerin nagihani (ansızın) bir hücumuna maruz kalacaktır.”(Yunus Nadi, Türkiye’yi Sokakta Bulmadık, Cumhuriyet Kitapları, 1997) Bu koşullarda Yunus Nadi de gizlice Ankara’ya gitti. Yeni Gün gazetesinin yayınını orada sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Milli Mücadele’ye katıldı. Halide Edib’le birlikte bu yıl 100. yılı kutlanan Anadolu Ajansı’nı kurdu. Cumhuriyet’in amacı Cumhuriyet gazetesinin 96 yılı, aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin de 97 yıllık öyküsüdür. Yunus Nadi, 7 Mayıs 1924 günlü “Sunuş” yazısında Cumhuriyet’in ilkelerini “Gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de bir parti gazetesidir” sözleriyle özetledi. Bu ilkelerine de hep bağlı kaldı. Cumhuriyet, her dönemde gerçeği öğrenmek isteyenlerin, çağdaşlığı savunanların gazetesi oldu. Bu nedenle suçlandı. Ağır bedeller ödedi. Yazarları öldürüldü. Yargılandı, hapsedildi. Ama gerçeğin ortaya çıkması engellenemedi. Şimdi de köşe yaza rı Barış Terkoğlu suçsuz yere içeride. Gazetecilik yapmak, gerçeği yazmak suç değildir. Tam tersine toplumun sesi olmak onurlu bir görevdir. Gazeteciliği kutsal meslek sayan Mustafa Kemal de Sabiha Gökçen’e bir mektubunda “Asker olmasaydım, gazeteci olurdum” diye yazdı. Cumhuriyet şimdi de “Basını özgür olmayan ülkeler içinde olan Türkiye’nin özgürlük mücadelesini” en ön safta sürdürüyor. Tıpkı Yunus Nadi’nin ilk yazısında söylediği gibi, “Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını çiğneyen ve yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele” ediyor. Gazetemizin bu kuruluş yıldönümünde koronavirüs salgını yüzünden ne yazık ki salon toplantısı yapılamıyor. Ama okur olarak, yazar olarak her birimiz kutlamalarımızı kendi bulunduğumuz mekânlarda yapabiliriz. Ev de, işyeri de, cezaevi de, karantina evi de olsa fark etmez. Ama bu kutlamalar için Cumhuriyet yazarı Erdal Atabek’in deyişiyle “insan sıcaklığı” ile sevinmek, üzülmek, umutlanmak yeter. Bu nedenle ben de içten gelen bir seslenişle “İyi ki Cumhuriyet gazetesi var... Nice yıllar Cumhuriyet...” diyorum. rter, Sena Başöz’ün “Çağdaş Sanat: Giriş – Gelişme Sena Başöz A– Süreç” başlıklı dört haftalık semineri çevrimiçi semineri ortamda devam ediyor. Seminer 12 Mayıs ve her salı Arter’de 19.00–20.30 saatleri arasında çevrimiçi yapılacak. (biletler@arter.org.tr adresi üzerinden kayıt olunabilir.)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear