22 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 29 MAYIS 2020 CUMA ANAYASAYA AYKIRI OLMASINA RAĞMEN OKULLARDA NAMAZ KILINACAK Okulda ‘cuma’ görevi İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün bugün toplu ibadete açılacak camilere ilişkin valiliklere gönderdiği resmi yazı doğrultusunda cuma namazlarının cami bahçele ri dışında, okul bahçelerinde kılınması için namaz kılınacak okulların belirlenmesi istendi. ValiSEYHAN likler de okulları beAVŞAR lirledi. Okul bahçelerinde bugün kılınacak cuma namazı öncesi ve sonrası temizlik ve dezenfeksiyon, ses sisteminin kurulması, minberin oluşturulması görevi ise okul müdürlüklerine verildi. Erkek öğretmenler ise cumaya gelen yurttaşlara kolonya ve mendil dağıtımında görevlendirildi. Cuma namazının okul bahçelerinde kılınacak olmasına ise Eğitim Sen ve Eğitimİş sendikalarından tepki geldi. Sendikalar tüm inançlara eşit uzaklıkta olması gereken okulların bahçelerinde cuma namazı kılınacak olmasının anayasaya aykırı olduğunu belirtti. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan okul bahçelerinin namazlara açılması ve öğretmenlerin göreve çağrılmasına tepki göstererek özetle şunları söyledi: “Cuma namazlarında erkek öğretmenlerin resen görevlendirilmesi ve namaz için okul bahçelerinin kimi il ve ilçelerde kullanılacak olması kamu okullarının kuruluş amaçlarına aykı DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ: BUGÜNLERIMIZ IMAM HATIP NESLININ GAYRETLERI SAYESINDE Ali Erbaş LGBTİ+ bireyleri hedef gösteren açıklamalarıyla Ankara Barosu başta olmak üzere birçok insan hakları örgütü ve aktivistin tepkisini toplayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Önder İmam Hatipliler Derneği’nin Youtube’taki Ramazan Bayramı’na özel programında, “Diyanet’e yönelik saldırılar oldu. Diyanet hedef gösterildi” savunmasını yaptı. Erbaş, Necip Fazıl Kısakürek’in “Ey düşmanım, sen benim ışığım ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın” sözlerine atıfta bulunarak “Demek ki teşkilatımız onları rahatsız edecek bir şeyler yapıyor ki yıpratmaya çalışıyorlar. Onlar yıpratmaya çalıştıkça da teşkilatımız daha güçleniyor ve kuvvetleniyor” dedi. Erbaş, imam hatiplere ilişkin ise “Ortaokul ve lisede okuyanların yüzde 15’i değil de yüzde 25’i imam hatip te okusun da ondan sonra üniversitelere gitsin istiyoruz. Bunun faydasını yaşıyoruz şu anda. Ülkemiz imam hatip neslinin gayretleriyle bugünleri yaşıyor… Rabbim 600 bin imam hatip öğrencisinden 60 bin imam hatip öğrencisine düştüğümüz günleri unutturmasın. 60 binden de 1.5 milyona çıkışının şükrünü eda etmeyi bizlere nasip eylesin” diye konuştu. l Haber Merkezi rıdır. Kamu okullarının eğitim ve öğretim faaliyeti dışında kullanılamayacağı son derece açıktır. Öğretmenlerin cuma namazında görevlendirilmesi söz konusu dahi olamaz. Kamu görevlileri kamusal hizmetler dışında görevlendirilemez. Tüm inançlara eşit mesafede olması gereken kamusal alanlar olan eğitim kurumlarına mescit açma zorunluluğu getirilmesinden, üniversite kampuslarına cami inşaatları yapılmasına, dini yapılar ve cemaatlerle imzalanan protokoller eliyle mesleğimiz ve öğrencilerimizin eğitim hakkı hedef alınarak sınıflarımıza eğitimci olmayan kişile rin girmesinin önünün açılması ve laik ve sosyal hukuk devleti ilkesini hedef alan onlarca uygulamadan bağımsız değildir. Kamusal alanlar olan okullarda tek bir inancı temsil eden etkinlikler uluslararası sözleşmelere de anayasaya da aykırıdır.” ‘İtibarı zedeler’ Eğitimİş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, koronavirüs sürecinin başından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çalışanlarının sürekli olarak uzmanlık ve sorumluluk alanları dışındaki işlerde görevlendirilmek istendiğine dikkat çekerek “Ne yazık ki benzer bir yanlış tutum ile yeniden karşı karşıyayız. Bizler eğitim çalışanının valilikler emrinde ‘joker elaman’ gibi uzmanlık alanı dışında resen bir görevlendirmeyi kabul etmeyeceğimizi ifade etmiştik. Hangi dini inanç olursa olsun, ister cami, ister kilise ya da havra, öğretmenlerin dezenfektan, kolonya ve peçete tutmak gibi mesleki saygınlık ve itibarını zedeleyecek olan bu tür resen uygulamalara Eğitimİş Sendikası olarak karşıyız. İbadet için yapılacak olan her türlü hizmette kadrosu ve mali gelirleri MEB ile yarışan Diyanet İşleri Başkanlığı kullanılmalıdır” dedi. l İSTANBUL CHP liderinden seçim kanununu değiştirmeye hazırlanan Erdoğan’a hodri meydan: Seçime gideceksen gel MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin iktidarının baki kalması için Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirmeyi amaçladığına işaret ederek “Seçime gideceksen gel, millet seni bekliyor. Seçimde gideceksin. Sen istediğini değiştir, millet tabanda ittifakını kurar” dedi. Partisinin dün düzenlenen MYK toplantısında kurmaylarına gündeme ilişkin önemli değerlendirmeler yapan Kılıçdaroğlu’nun şunları dile getirdiği öğrenildi: n Saldırılar artacak: CHP’ye dönük saldırılar daha da artarak sürecek. Çünkü biz cephenin en ön safındayız. Sivil darbeye karşı mücadeleyi biz veriyoruz. Bizi tuzağa düşürmek çabasındalar. Biz onların tuzaklarına düşmeyeceğiz. Siyaseti kime dönük yapacağız. AKP’ye dönük yapacaksak bataklık orası. Bizi o bataklığa çağırıyorlar. Ama orada vatandaşın bir tek gündem maddesi yok. n Provokasyon yapıyorlar: İktidarın vatandaşa söyleyeceği hiçbir şey kalmadı. Onun için provokasyon yapıyorlar. Camiden yayın yapanları bulma, gel neden böyle olur diye hesap soran CHP’liyi cezaevine koy. Gençlik kollarımıza saldırı da, İzmir üzerinden yapılan saldırı da, halka hiçbir şey söyleyemeyenlerin tuzaklarından başka bir şey değildir. Başka malzemeleri kalmadı. n Seçime geleceksen gel: İktidarlarının baki kalması için bütün yasaları değiştirmek dahi yapamayacakları hiçbir şey yok. Şimdi Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirerek ayak sürümeye kalkıyorlar. Seçime gi deceksen gel, millet seni bekliyor. Senin tutunacak dalın yok. Seçimde gideceksin. Gençler; demokrasi, iş, özgürlük istiyor. Korkutarak iktidarını sürekli kılamazsın. n Millet tabanda ittifak kurar: Sen istediğini değiştir, millet tabanda ittifakını kurar. Milletten kopuk, onların sorunlarına arkasını dönmüş, ülkeyi yönetemeyen bu iktidar gidecek. Millet İttifakı büyüyecek ve Türkiye’nin önünde yepyeni bir yol açılacak. n Dişli’yi kim orada tuttu?: Tank Palet Fabrikası, Süleyman Şah Türbesinin kaçırılışı, Mehmet Dişli’yi konuşmayalım, onların yapay gündemlerini konuşalım. Yok öyle bir şey. Her Milli Güvenlik Kurulu toplantısında MİT, FETÖ’cülerle ilgili dosyayı önlerine getirip koyuyor. Kurul’un başkanı kim, Erdoğan. Dişli darbe hazırlığı yapıyor diyor, peki kim görevden alınmasını engelliyor? Dişli’yi orada kim tuttu? Sen tuttun Erdoğan. n 38 milyar TL tefecilere verdiler: Salgın sürecinde sarayın elinden 668 milyar TL geçti. 38 milyarını tefecilere verdiler faiz ödediler. Sadece 6 milyar lira garibanlara verildi. Bunu kabul etmek mümkün değil. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ÖZTRAK’TAN SERT TEPKİ: MAFYA TIPI TROL SIYASETI CHP MYK toplantısı sürerken gündeme ilişkin açıklamalar yapan Parti Sözcüsü Faik Öztrak, trollerin sosyal medyada başlattığı linç kampanyası zemini üzerinden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın muhalefeti hedef aldığını belirterek “Bunun adı mafya tipi trol siyasetidir. Amaç da otoriter rejimin konsolidasyonu ve millet iradesinin üzerine trol vesayeti getirmektir” diye konuştu. “Adana ve İzmir’de genç partililerimiz bu mafyatik operasyonların hedefine kondu” diyen Öztrak, “İzmir’de CHP’liler hakkında dava açıp duran avukatın adı, ABD’deki Halkbank iddianamesinde, Reza Zarrab, Tayyip Erdoğan ve Berat Albayrak arasında iletişimi sağlayan kişi olarak geçiyor. İster istemez akıllara bu tezgâhın senaryosu Saray mahfillerinde mi yazıldı sorusu geliyor” ifadelerini kullandı. AKP ve MHP’nin vekil transferini engellemeye yönelik çalışmalarını da değerlendiren Öztrak, “Demokrasiye kurulacak her kumpası boşa çıkarırız. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli bize icazet rejimini kabul ettiremez. Tüm bunlar Cumhur İttifakı’nı seçimi kaybetme korkusu sardığını göstermektedir” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet ‘Aracıyla kaçarken şehir giriş kapısına çarpıp öldü’ denen şüphelinin başından kurşun çıktı Valilik ‘kaza’, adli tıp ‘cinayet’ dedi Gezi darbesi? Bu ülkedeki ilk askeri darbeyle son paralel devlet darbesi varsayımı arasında yarım yüzyıl var. Bu yarım yüzyıl içinde bu ülke hâlâ başına ne geldiğini anlayamadı. Hangi darbenin hangi darbeden daha iyi olduğunu çözemedi. Hangi darbe döneminde aslında kimlerin suçlu, kimlerin suçsuz olduğunu belirleyemedi. Hangi darbede kimin parmağı olduğunu bulamadı. Hangi darbenin kimi itibarsızlaştırdığına, kimi itibar sahibi yaptığına karar veremedi. Hangi darbenin mağdurlarının heykelinin dikilmesi gerektiğinde anlaşamadı. Hangi darbenin suçlularının yargılanması gerektiğini kavrayamadı. Hangi darbenin neye mal olduğunu hesaplayamadı. Hangi darbenin kimleri güçlendirdiğini göremedi. Hangi darbenin gerçek bir darbe olduğu, hangi darbenin aslında darbe olmadığı, hatta hangi darbenin olduğu halde adının konulmadığı karmaşasının içinden çıkamadı. Ülkenin darbeler tarihi; Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu idama götüren ama çok kıymetli bir anayasayı ülke tarihine iliştiren ama o anayasanın uygulanmasına olanak verecek bir siyasi ortamı asla sağlayamayan bir askeri darbeyle yazılmaya başlandı; Ellerinde silahlarla, bıçaklarla sokağa dökülmüş bir kısım halkın köprü üzerinde askerlerin boğazını kestiği ve kahraman sayıldığı... Nereden geldiği belirsiz emirlerle tuhaf bir darbe adına kışladan çıkarılan askeri öğrencilerin müebbet hapislere mahkum edildiği... Nihayetinde, deşifre edilse de sonucu etkilemeyen karmaşık ilişkilerin hukukunda yürüyen bir yargılama ve cezalandırma sürecinin olağanlaştığı bir sivil darbe hikâyesine vardı. Bu hikâyenin alelacele ders kitaplarına sokulup, köprü, yol orman adlarına iliştirilmiş olması ve iktidarın gözüne batan herkesi, akademisyen, gazeteci, sivil toplum üyesi vs. demeden “darbe” suçlusu diye damgalayarak içe riye atması da cabası. O yüzden darbelerin kim tara fından kime karşı yapıldığını anlamak için mevcut iktidar kodlarıyla biçimlenen olaylara odaklanmamak gerekiyor. Çünkü olay darbelerde geçmiyor. Sonrasında gerçekleşiyor. Darbelerden sonra neler olduğuna bakıldığında tüm darbelerin aslında tek bir şeyi, gerçeği işaret ettiği görülüyor. Bu ülke kendisi için, liderlerinden halkına, hükümetinden ordusuna hiçbir dönem “iyi” şeyler hayal etmiyor. Ve olay, hukuku yerle bir eden, idam cezasını yeniden getirmeye hevesli bir iktidarın, elde ettiği sınırsız güçten cesaret alarak 1960 darbesini Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idamı üzerinden değerlendirebilme hakkını kendisinde bulmasına kadar varabiliyor. Yassıada güzellemeleriyle kendi dilini ve cüretini köpürten... Gezi hareketinin bir darbe girişimi olduğunu kanıtlamak uğruna hukuku işlevsiz hale getiren bu iktidar; Osman Kavala’yı ve diğer Gezi eylemcilerini gönlünce yargılıyor. İstediğini istediği kadar hapiste tutuyor. Gezi sürecinde öldürülen gençlerin katillerini aklamak için taklalar atıyor. Bugün başa gelenleri anlamak için sadece yedi yıl öncesine bakın yeter. O günden bugüne “Ben yapmadım Miki yaptı” diye diye tüm sistemi kendi niyetine göre değiştiren iktidarın adını darbeler tarihinde istediğiniz yere yazabilirsiniz. Sonuç değişmeyecektir. Gelmiş geçmiş tüm adı konmuş ve konmamış darbeler, bugün bu ülke böyle bir noktaya gelebilsin diye adım adım gerçekleştirildiler. O yüzden; Ya başarılı, başarısız, gerçek, hayal, “o yaptı”, “yok bu yaptı” demeden tüm darbeleri aynı ölçüde sevin... Ya da Gezi gibi barışçıl, birleştirici ve şiddet karşıtı bir sokak eylemine darbe etiketi iliştirmeye çalışmanın ne anlama geldiğini ve 15 Temmuz’un ne işe yaradığını artık net bir şekilde görün. Tanal’a tehdit Akar: Terhisler için takipsizlik 31 Mayıs’ta CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’a, sosyal medya hesabı üzerinden, “Yok bu hainleri hâlâ daha yargılamayanlar neden, illaki gidip kafasına mı sıkalım?” şeklinde ölüm tehdidinde bulunduğu öne sürülen Şükrü K. hakkında tehdit suçunun kanuni unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı verdiği kararında Tanal’a yönelik “hain” sözünün ifade özgürlüğü kapsamında olduğu değerlendirmesini yaptı. Tanal karara itiraz edeceğini bildirdi. l Haber Merkezi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, koronavirüs salgını nedeniyle 1 aylığına ertelenen terhislerle ilgili “Alınan tedbirlerin yeterli olduğu, artık terhis ve celplerin başlayabileceği noktasına geldik. 31 Mayıs Pazar gününden itibaren terhisleri başlatacağız” dedi. “Şu ana kadar gözetim altında bulunan, terhis olacak gençlerimiz arasında herhangi bir vakaya rastlanmadı” bilgisini paylaşan Akar, salgın nedeniyle ertelenen askere alımların 5 Haziran’da, bedelli askerlik için alımların ise 20 Haziran’da başlayacağını duyurdu. l ANKARA/Cumhuriyet ABB’den tek kullanımlık seccade ve maske Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden (ABB) yapılan açıklamaya göre, belediye ekipleri, halk sağlığını korumak amacıyla 65 camide temizlik çalışması ve dezenfeksiyon işlemi yaptı. Bugün ibadete açılacak camilerde ANFA Güvenlik personeli sayısını da artıracak olan ABB, başkentte 65 caminin avlusunda kılınacak cuma namazı ön cesi yurttaşlara ücretsiz maske ve tek kullanımlık seccade dağıtacak. Ankara Müftülüğü’nden yapılan açıklamada, kaymakamlıklar tarafından belirlenen salgınla mücadele tedbirlerine uygun şekilde cuma namazı kılınabilecek camilerin listesine, “www.ankara. diyanet.gov.tr” adresinde yer verildiği ifade edildi. l ANKARA/Cumhuriyet ACI KAYBIMIZ Samih Selekler’in eşi Konya’lı Naciye ve Hazım Uluşahin’in kızları, Hatice ve Fatih Selekler’in gelinleri İsmet Selekler ve Pınar Aral’ın anneleri, Turhan Aral’ın kayınvalidesi, Orhan ve Mine Nur Aral’ın büyükanneleri ALİCAN ULUDAĞ Ankara Valiliği’nin, “dur ihtarına” uymayarak araçla kaçarken yaptığı kazada öldüğünü açıkladığı Muhammed Alican Razı’nın (21) ateşli silah kurşunuyla yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Kovalamaca sırasında polis veya jandarmanın açtığı ateş sonucu başına kurşun isabet eden Razı’nın aracın hâkimiyetini kaybettiği ve kazanın meydana geldiği öğrenildi. Savcılık, şüpheli ölümle ilgili soruşturma başlattı. Kurşunun kimin silahından çıktığının belirlenme si amacıyla silahlar balistik incelemeye alındı. Ankara Valiliği, 25 Mayıs günü yaşananlara ilişkin yaptığı açıklamada olayın “kaza” olduğunu, aracın kaçmaya başlamasının ardından güvenlik güçlerinin havaya 4 el uyarı atışı yaptığını iddia ederek şu bilgileri paylaştı: “Araç, Ankara girişinde Susuz Yol Kontrol Noktası’nda da durmayarak kaçışını aşırı hızla sürdürmüş ve yol üzerinde bulunan giriş takına çarparak durmuştur. Sürücü M.A.R. isimli şahıs olay yerinde hayatını kaybetmiş, araçta yolcu olarak bulunan R.S. ise hafif ya ralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. Yapılan ilk incelemelerde araç sürücüsü M.A.R’nin ‘Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama’ ve ‘Yoklama Kaçağı’ suçlarından arandığı tespit edilmiştir. Konuyla ilgili tahkikat detaylı bir şekilde sürdürülmektedir.” Kurşun çıktı Ancak Cumhuriyet’in ulaştığı bilgiye göre, Razı’nın ölümü kaza nedeniyle değil, aracı takip eden polis veya jandarmanın açtığı ateş sonucu başına arkadan gelen kurşundan oldu. Razı’nın adli tıpta ya pılan otopsisi sırasında başının arkasında kurşun giriş deliği saptandı. Konuya ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatırken, olay sırasında görev yapan polis ve jandarmaların silahlarına el konuldu. Silahlar balistik incelemeye gönderildi. Gelecek rapor, Razı’nın ölümünü aydınlatacak. Konuya ilişkin aradığımız başsavcılık ve valilik yetkilileri, telefonlara yanıt vermemeyi tercih etti. İçişleri Bakanlığı yetkilileri ise olayın savcılık tarafından soruşturulduğu, durumun netleşmesinden sonra açıklama yapılacağını bildirdi. l ANKARA NURİYE SELEKLER 23.05.2020 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 24.05.2020 pazar günü Antalya Andızlı Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Başsağlığı dileklerini ileten dost ve akrabalarımıza teşekkür ederiz. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear