26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 9 23 MAYIS 2020 CUMARTESİ Pandemi döneminde hükümetten yeterli destek gelmedi. Turizmci önünü göremez oldu Turizmci yalnız bırakıldı Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran: Turizm koronavirüsten en fazla etkilenen sektör oldu. Kredi bulmakta zorlanıyoruz. Biz kredi limitlerimizi zaten kullandık, aldığımız kredilerle yatırımlarımızı yaptık, şimdi ise kredi kullanacak limitimiz kalmadı. Koronavirüsten en fazla etkilenen sektörlerden turizm zor günler yaşıyor. Türkiye’nin en büyük tur operatörlerinden Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, turizmin dünyada en fazla zarar gören sektörlerin başında geldiğini anlatarak, “Hiçbirimizin tahmin etmediği dönemi yaşıyoruz. Bugün de önümüzü göremiyoruz, öngörüde bulunmak gerçekten çok zor. Turizm tamamen sıfıra indi” diye konuştu. Bu sezon için Ekim 2019’da erken rezervasyona başladıklarını ancak sattıkları turların yüzde 50’sinin iptal olduğunu vurgulayan Onaran, “Burada misafirlerimiz haklı, onlar için de bizim için de zor bir durum. Kredi bulursak geri kalan müşterilerimizin de paralarını iade edeceğiz. Müşterilerimizden biraz sabır bekliyoruz” dedi. Bu yıl Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısının yüzde 70 düşebileceğini vurgulayan Onaran, şirket olarak yaptıkları ankete göre, müşterilerinin yüzde 30’unun bu yıl bitmeden tatil yapmak istediğini, yüzde 30’unun da beklemek istediğini söylediğini aktardı. Bu yıl tatilcilerin çekirdek ailesiyle, küçük arkadaş gruplarıyla daha izole bir tatile gitmeyi tercih edeceğini ve bundan sonraki süreçte iş seyahatlerinin de yüzde 50 düşeceğine dikkat çeken Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran ile koronavirüsün turizm sektörüne etkilerini ve geleceğin tatil anlayışını konuştuk. Belirsizlik bitmeden olmaz n Turizm koronavirüsten en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor. Turizm için bu yıl sezon kapandı diyebilir miyiz? Koronavirüsten en fazla etkilenen sektör oldu turizm. Turizm, dünyada en büyük zararı gören sektörlerin başında geliyor. Hiçbirimizin tahmin etmediği dönemi yaşıyoruz. Bugün de önümüzü göremiyoruz, öngörüde bulunmak gerçekten çok zor. İstesek de seyahat edemiyoruz. Tamamen sıfıra indi. Yur tiçi ve yurtdışı tatiller durdu. Bu da iki üç hafta daha sürecek. İşlerin yavaş yavaş haziranın 15’inden itibaren açılmasını bekliyoruz. Önce yurtiçi ile başlayacaktır. Bizim ana pazarımız yurtdışı orada daha geç başlayacak. Yurtiçine şu an ağustos ayına talepleri alıyoruz. Yurtdışı daha çok ekimkasımaralık gibi tarihler alıyoruz. Belirsizlik kalkarsa ve biraz daha önümüzü görürsek talebin artacağını düşünüyorum. Yüzde 30’u tatil yapmak istiyor n Pandemi devam etmesine rağmen tatil talebi var yani şu anda? İki hafta önce misafirlerimiz arasında bir anket yaptık. Misafirlerin yüzde 30’u bu yıl yazın tatil yapmak istiyor. Yüzde 30’u “Beklemek istiyorum belli değil” diyor. Yüzde 30’u da eylül sonrası tatil planlıyor. Toplam yüzde 60’lık kesim salgın kontrol altına alınırsa bu yıl sonuna kadar tatile gitmek istiyor. Turları çeşitlendiriyoruz n Şirket olarak bu yıla hangi hedeflerle çıkmıştınız? Biz bu yıl 100 bin misafir hedeflemiştik. Ama üçte ikiye yakın kayıp olacaktır. Bizim işimizin yüzde 90’ı yurtdışı turlar. Yurtiçi yüzde 10. Şimdi yurtiçinin payını biraz artırmaya çalışacağız. Kültür turlarını çeşitlendiriyoruz. Tekne turlarına ağırlık veriyoruz. Sadece aile ve sınırlı sayıda arkadaşın olacağı özel turlar üzerinde çalışıyoruz. Mavi yolculuk turlarını öne çıkaracağız. Apart otel gibi kendi yemeğinizi kendinizin yapacağı tesislerin satışını da ön plana çıkaracağız. Ali Onaran, “Hiç olmazsa kısa çaşılma ödeneğinin süresi uzatılsın” diyor. DESTEKLER YETERSIZ n Bu dönemde hükümet sektöre yeterli desteği verdi mi? Müşterilerimizle karşı karşıya gelmek istemiyoruz. İadelerle ilgili olarak bakanlıktan istedik ki Avrupa’da uygulanan sistem bizde de uygulanmasın. Kredi kolaylıkları sektörümüze sağlanmadı. İşin açıkçası biz biraz yalnız bırakıldık. Biz en azından bu dönemde kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılmasını istiyoruz. Turizm sektörünün hemen toparlanmayacağı kesin. Vergiler, SGK’lar ertelenmişti bunların biraz daha ötelenmesi gerekiyor. İşler normal olduğu zaman biz zaten başımızın çaresine bakıyoruz. Turizm Bakanı sektöre dönük pek toplantı da yapmadı. Sonuca bakarsak verilen destekler yetersiz. İş seyahatleri yüzde 50 düşecek n Yurtdışı turlarda yine insanlar aynı tatil bölgelerini mi seçecek, oralarda nasıl bir değişim bekliyorsunuz? Özellikle bu geçiş döneminde Yunan adaları, Balkanlar gibi noktalar öne çıkıyor. İtalya ve İspanya en kötüyü yaşadı. Bu ülkelerde hijyene azami dikkat olacağı için buralara gitmek de mantıklı olabilir. Ancak yurtdışı için zamana ihtiyaç var. Yeni dönemde kalıcı değişiklik iş seyahatlerinde olacak. Artık bir imza gerekmiyorsa insanlar yurtdışına iş için gitmeyecek. İş seyahatlerinin yüzde 50 kalıcı olarak azalacağını düşünüyorum. Bu yıl yurtdışından Türkiye’ye gelen turistler aşısından yüzde 70 kayıp olacak. O da ekim döneminde aşı bulunmasına bağlı. Bu yıl 50 milyonun üzerinde turist bekliyorduk. 17 milyon civarında olacağını düşünüyorum. n Şirket olarak ne zaman normal çalışma düzenine geçmeyi planlıyorsunuz? Biz 14 Mart’tan itibaren evden çalışmaya başladık. Haziran ayında da tekrar yavaş yavaş çalışmaya ofise dönmeye başlayacağız. İlk aşamada çalışanlarımızın yüzde 30’u ile planlıyoruz. BIZ BIZE TATIL Geri ödemelerde zorlanıyoruz n Siz 2020 için erken rezervas n Yeni dönemde tatil an yona Ekim 2019’da başlamıştınız, layışı değişecek daha butik şu anda ne kadar iptal var? turlar mı olacak, nasıl bir Erken rezervasyon satışlarına 15 farklılaşma bekliyorsunuz? Ekim’de başlamıştık, iyi de gidiyor Bu geçiş döneminde ‘Biz du. Ama koronavirüsle misafirleri Bize Tatil’ anlayışı olacak. Bi miz aldıkları turların yüzde 50’sini zim ProntoPlus diye bir bölü iptal etti. Yüzde 50’si de tatilini ile mümüz var daha tematik, da ri bir tarihe yapmak için öteledi. Şu ha üst segment paketleri içe anda iptal edilen turların paraları riyor, kişiye, aileye özel turlar nın geri ödemelerde zorlanıyoruz. bunlar. Kişiye özel hizmet 48 Burada misafirlerimiz haklı, onlar kişilik gruplarda uygulanan için de bizim için de zor bir durum. PlusPrivate programımız var. Almanya’da, İtalya’da, Fransa’ya Şimdi bunu normal eko kadar birçok ülkede kararnameler nomik turlarımızın içine de çıkarılarak tur operatörlerinin sat monte ediyoruz. Dışarıdan tıkları turları ileriye ötelendi. Tabii kimsenin olmadığı paketler bu ötelemeler olunca müşteriye bir olacak bunlar. Bu yıl tatilciler takım avantajlar sağlanıyor ki biz tanımadıkları insanlarla seya de burada müşterilerimize sağlıyo hat etmek yerine çekirdek ai ruz. Biz de Turizm Bakanlığı’ndan lesiyle, küçük arkadaş grup aynı sistemin burada da yapılmasını larıyla ve ya birkaç aile birle istedik ama bir yanıt alamadık. şerek daha izole bir tatile gidecek. Maske dağıtacağız Normal paketlerimizde de otellerdeki sertifikasyona benzer güvenlik ve hijyen kurallarımız olacak. Buradaki adımlarımızı haziran ayı başında duyuracağız. Otobüslerde kişi sayısı yarı yarıya düşürülüyor. 40 kişilik otobüste 20 kişi oturacak. Sosyal mesafeye dikkat edilecek. Maske dağıtımı yapacağız. Ben, “Tatil köyleri, büyük oteller iş yapamayacak” anlayışına katılmıyorum. Belirli bir süre geçtikten sonra büyük tesisler yine talep görecektir. Biz yatırımlarımızı bir yıl önceden kışın yapıyoruz. Dünya kadar reklam veriyorsunuz, genel gider yapıyorsunuz, bir de oradan para kazanmaya çalışıyorsunuz ve bunların hepsi birden duruyor. Sonra müşteri parasından geri istiyor. Yavaş yavaş iadeleri yapıyoruz. Şu ana kadarki iptallerin yüzde 30 kadarını geri ödeyebildik. Çok yüklü geri ödemeler var. Şimdi ciddi belirsizlik de varken bu zor dönem uzadıkça uzuyor. Bu zor dönem uzadıkça işin zorlaşacağı kesin. Kredi limiti kalmadı n Müşteri de haklı olarak almadığı hizmetin parasını istiyor, geriye kalan yüzde 70 geri ödemenin kaynağını nasıl bulacaksınız? Kredi bulma konusunda çok zorlanıyor turizm sektörü. Bunu Kültür ve Turizim Bakanlığı’na ilettik. Normal şartlarda turizm sektörünün kredi bulması zordu. Biz kredi limitlerimizi zaten kullandık, aldığımız kredilerle yatırımlarımızı yaptık, şimdi ise kredi kullanacak limitimiz kalmadı. Bankaların bugünkü şart larda bize kredi açmaları gerekiyor. FIYAT ARTIRMA LÜKSÜMÜZ YOK Bankalar da siz 10 lira krediyi zaten kullanmışsınız dediklerinde onlar Her şey dahil n Bu dönemde paket turlara zam tır. Bu dönemde fiyat artırma lüksümüz sisteminin yapacak mısınız? yok. Turlarını öteleyenler iptal edenler da haklılar. Bu dönemde özel bankalardan yakınlık görmedik, bir miktar kamu bankaları daha yakın davranıyorlar. Şu anda sadece biz zorlanmıyoruz herkes zorlanıyor. Topladığınız paraları kasanızda tutamıyorsunuz yatırımlarınız var. Herkesin durumu aynı aslında. Dünyanın en büyük bankası da olsanız ve bir ay içinde bütün mudiler parayı istese veremezsiniz. Biraz sabır bekliyoruz n Şu anda iadeyi bekleyen müşterilere bir tarih vermiyor musunuz, onlara bir mesajınız var mı? Müşterilerimizin biraz sabırlı olmalarını istiyoruz. Eğer tatil yapmayı planlıyorlarsa ileriye ötelemelerini istiyoruz. Biz müşterimize çeşitli destekler de sunuyoruz, mesela paketini TL ile almışsa ertelediğinde döviz karşılığını verebiliyoruz. biteceğini Biz fiyatları çok uygun tutmaya çalışacağız. için hatta yeni alacaklar için de 2021 için er Biz planlarımızı mayıs ayında işler sanmıyo Temmuzda tatilini yapmak isteyen belki eki ken rezervasyon dönemine daha erken başla açılacak diye yapmıştık. Ama süreç rum. me alacak. Tarihlerde mutlaka kaymalar olacak mayı ve uygun fiyatla sunmayı planlıyoruz. uzadıkça uzuyor. Kredi bulunduğun da biraz daha rahatlayabileceğiz. Demokrasi yoksa AB’nin üretim üssü de olamayız Pandemiden çıkış süreci hızlanırken, siyasi iktidar ekonomide umut mesajları vermeye başladı. Pandemi öncesine dönmenin bile zor olacağı gözükürken, iktidarın “Yılın ikinci yarısından itibaren önemli kazanımlar elde ederiz, yeni hikâye yazacağız” söylemi gerçekçi görünmüyor. Sermaye hareketlerindeki kısıtlamaların ve ithalattaki gümrük vergilerinin sık sık artırılması, ileriye dönük olası ekonomik fırsatlar için zeminin zayıflatılması olarak görülüyor. Son olarak hükümetin teşvik ettiği altın alımlarını bile zorlaştırması, yatırımcılardaki tedirginliği artırdı. Geçen hafta işadamlarıyla online toplantılar yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bu yılın ikinci yarısında önemli kazanımlar elde edileceğini belirterek “Üretim kapasitemizi iyi değerlendirirsek, ekonomide yepyeni ve kalıcı bir hikâye yazacağımız bir döneme gireceğiz” dedi. Stratejik ve üretim imkânı bulunmayan ürünler hariç, ithalatın artık kolay olmayacağını belirten Albayrak, yerli üretimi ve yerli üretimin dünyayla rekabetini tüm politikalarıyla önceleyeceklerini, yerlileştirmede sanayicinin daha fazla destekleneceğini söyledi. Buna karşılık, mevcut iktidar döneminde ithalata bağımlılığın arttığını, yerli ve milli üretimden son yıllarda çok söz edilmesine rağmen ciddi bir yol alınamadığını, her şeyden önce tasarruflar kıt olduğu için ciddi bir dış kaynağa ihtiyaç olduğunu, son kararla artık ileriye dönük bu yolun bile kapanması tehlikesi bulunduğunu hatırlatmak gerekiyor. Siyasi iktidarın çizmeye çalıştığı pembe tablolar için Batı ile Çin’in arasının bozulacağı, “küresel anlamda Çin’i dışlayan yeni üretim zincirlerinin oluşmaya başlayacağı” tezinin temel alındığını, ekonomik atılım için AB ile işbirliğine fazlaca güvenildiği izlenimini alıyoruz. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp’in, vakfın internet sitesinde “Schuman Deklarasyonu’nun 70. yılında AB’nin korona ile imtihanı ve bu sürecin TürkiyeAB ilişkilerine etkisi” başlıklı bir çalışması yayımlandı. Türkiye’nin başta İtalya ve İspanya olmak üzere bazı üye devletlere tıbbi ve kişisel koruyucu malzeme göndererek bir diplomasi hamlesinde bulunduğunu kaydeden Eralp, “Her ne kadar Türkiye’nin diplomasi girişimi söz konusu üye devlet halkları tarafından minnetle karşılansa ve sağlık sisteminin korona hastalarının tedavisinde gösterdiği başarı dikkat çekse de bunların Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerde kayda değer bir gelişmeye yol açacağı düşünülmemektedir” dedi. Güven bunalımı Pandemiden hemen önce Suriye’de güvenli bölge oluşumu ve mülteciler için yardım talebinde bulunan Türkiye’nin sınırlarını açarak mülteci ve düzensiz göçmenlerin AB sınırlarına yığılmasının taraflar arasındaki güven krizini derinleştirdiğini hatırlatan Eralp, pandemi nedeniyle bu kriz de dahil olmak üzere tüm sorunların buzdolabına kaldırıldığını söyledi. AB’nin pandemiyle mücadele sürecinde temininde zorluk çektiği malzemelerinin yarattığı zorlukların da etkisiyle artık Çin ve genel olarak Asya’yı da kapsayan global tedarik zincirleri yerine, yakın bölgelerde bulunan, güvenilir ticaret ve sağlık politikalarına sahip olan ülkelerle bölgesel tedarik zincirleri kurmak, bazı üretim alanlarını bu ülkelere kaydırmak istediğini kaydeden AB Direktörü Eralp, “AB’nin bu yöndeki isteğinin potansiyel olarak Türkiye için, ciddi ekonomik zorluklar yaşandığı bu dönemde önemli bir avantaj olacağı kesindir” dedi. Buna karşılık AB’nin başta hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişim olmak üzere, diğer evrensel ilkeleri de içselleştiren bir reform sürecine dönülmeden bazı üretim alanlarını Türkiye’ye kaydırmayı düşünmesinin mümkün gözükmediğini kaydeden Eralp, bu nedenle tedarik zincirlerinin yeni konumu olarak Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin düşünülmesinin daha akla yakın geldiği, hatta AB içinde bazı Afrika ülkeleri bile gündeme gelirken henüz Türkiye’den söz edilmediğini ifade etti. Eralp, “Gümrük Birliği’nin güncellenmesi tartışmalarında AB liderlerinin güncelleştirmeye yönelik müzakereler için komisyona yetki vermediği ve 2018 yılında başta hukukun üstünlüğü olmak üzere, demokrasi, ifade özgürlüğü vb. gibi temel haklar konusunda ciddi bir ilerleme görülmeden söz konusu müzakerelerin başlamasının mümkün olmadığını belirttikleri hatırlandığında, aynı koşulların Türkiye ile kurulacak tedarik zincirleri için de öne sürülecek olması kuvvetle muhtemeldir” dedi. Özetle: Türkiye, konumu nedeniyle aslında ciddi bir avantaja sahip ama yaptıkları yanlışlar ile fırsatı kaybediyor. Ekonomik olarak fırsat yaratılmak isteniyorsa demokrasinin, hukukun üstünlüğü ilkesinin, ifade ve basın özgürlüğünün şart olduğunu, iktidar görmek zorunda.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear