20 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 20 MAYIS 2020 ÇARŞAMBA Gaziantep’te DMO ihaleleri AKP’li yöneticinin ortağı olduğu şirkete veriliyor İhale adresi şaşmıyor Atatürk’ün gençliğe kinayesi AKP Gaziantep İl Yönetim Kurulu üyesi Ali Uncuoğlu’nun ortak olduğu Arge Grup Bilişim şirketinin, Maliye ve Hazine Bakanlığı’na bağlı Dev let Malzeme Ofisi Gaziantep Bölge Müdürlüğü’nden son dört yılda yaklaşık 130 ihale alHAZAL dığı ortaya çıkOCAK tı. İhalelerin toplamı yaklaşık 10 milyon lirayı buldu. Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Uğur Kalkan, “AKP il yöneticisinin ihale başarısı göz kamaştırıyor. Devlet Malzeme Ofisi Gaziantep Bölge Müdürlüğü’nden aldığı her ihaleyi istisna uygulamasına göre almış. Bu konuda yetkililerden açıklama bekliyoruz” dedi. Devlet Malzeme Ofisi Gaziantep Bölge Müdürlüğü’nün 2015 AKP Gaziantep İl Yönetim Kurulu üyesi Uncuoğlu’nun ortak olduğu Arge Grup Bilişim şirketinin, Devlet Malzeme Ofisi Gaziantep Bölge Müdürlüğü’nden son dört yılda yaklaşık 130 ihale aldığı ortaya çıktı. 2019 arasında açtığı yaklaşık 130 ihale aynı şirkete gitti. Hemen hemen tüm ihalelerin istisna usulü ile yapılması ve ihaleye giren tek şirketin Uncuoğlu’nun ortak olduğu Arge Grup Bilişim şirketinin olması dikkat çekti. Bedelleri değişen ihaleler arasında yazıcı, tarayıcı, bilgisayar, toner, katalog alımı var. İhalelerin toplam tutarı yaklaşık 10 milyon lira. Önlenemez yükseliş! Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis üyesi Uğur Kalkan, “Ali Uncuoğlu AKP Gaziantep İl Yöneticisi vasfının yanında hangi özelliğine göre bu 130 ihalenin hepsini ken disi almıştır? Neden açık ihale ya da pazarlık usulü ihale yapılıp rekabet ortamı sağlanmamıştır?” sorularını yönelterek “Bazı günlerde de ihaleler çok ama çok yakın gün aralıkları ile verilmiş” dedi. Kalkan, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun geçen aylarda yaptığı 15 milyon kömür torbası alımı ihalesini Gaziantep AKP İl Başkanı Özkeçeci’nin şirketinin aldığını anımsatarak şunları söyledi: “AKP Gaziantep İl Başkanı Eyüp Özkeçeci, geçen yıl çuval ihalesini kamuoyu gündemine taşıdığım zaman benim için ‘Kılıçdaroğlu’nun aynı devamı Gaziantep’te de var’ ifadelerini kullanmıştı. Bu sözleriyle beni onurlandırmıştı. Ben de ihale konusunda AKP Gaziantep il yönetiminde sadece Eyüp Özkeçeci var zannediyordum. Meğer, Eyüp Özkeçeci’nin devamı olarak da AKP Gaziantep İl Yöneticisi Ali Uncuoğlu varmış.” CHP Şahinbey İlçe Başkanı Zeki Gürsel ise çok sayıda ihaleyi tek bir şirketin almasına tepki göstererek, “Önlenemez yükseliş? AKP yönetimine girince birdenbire en uygun, en iyi fiyat ve teklif veren firma olmak mahareti ile 2015 yılından bu yana girip aldığı 132 ihalenin sadece 130’nu Devlet Malzeme Ofisi’nden almayı kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bunun her kuruşunda yetimin, öksüzün hakkı vardır. Kimse ihaleye girmesin demiyoruz ama böyle bir ihale önümüze çıkınca kamu adına sormamız kaçınılmazdır” dedi. İki sendikanın kavgası 30 bin sağlık işçisinin hak mahrumiyetine neden oldu Kaybeden yine işçi MUSTAFA ÇAKIR Türkİş’e bağlı Türkiye Sağlıkİş Sendikası ile Hakİş’e bağlı Öz Sağlıkİş Sendikası’nın yargıya taşınan yetki kavgasında olan, 30 bin sağlık işçisine oldu. İşçiler aylardır imzalanamayan sözleşmenin şimdi de salgın nedeniyle ertelenmesi karşısında iyice dara düştü. Asgari ücretle geçinmek zorunda kalan işçiler Cumhuriyet’e ulaşarak, “Borçlarımız katlandı. Bunların umurunda değil. Ezilen emekçiler. Sesimizi duyurun” diye feryat ediyor. Sağlık Bakanlığı’nda İŞKUR üzerinden işe başlayan, kapanan belediyelerden gelen, taşerondan kadroya geçirilen olmak üzere yaklaşık 30 bin işçi bulunuyor. Salgın nedeniyle iş yükü artan bu işçiler hastanelerde hasta bakımı, temizlik, ambulans şoförlüğü, teknik hizmetler gibi çeşitli alanlarda hizmet veriyor. İşçiler adına daha önce Türkİş’e bağlı Türkiye Sağlıkİş Sendikası sözleşme imzalıyordu. Bu sırada 2018’de 696 sayılı KHK ile taşerondaki işçiler kadroya geçirildi. Bu işçilerin de çoğunluk sayısına dahil edilmesiyle yetki Hakİş’e bağlı Öz Sağlıkİş Sendikası’na verildi. 2019’da Türkiye Sağlıkİş Sendikası ile Öz Sağlıkİş Sendikası mahkemelik oldu. Türkiye Sağlıkİş Sendikası, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na başvuruda bulunarak kadro alan işçilerin de toplu iş sözleşmesine dahil edilmesini istediklerini bildirdi. Bakanlık işçilerin 31 Ekim 2020’den önce sözleşmeye dahil olamayacaklarını bildirdi. İtirazlarla devam eden yargı sürecinde Yetki Öz Sağlıkİş Sendikası’nda kaldı. Ancak geçen yıldan bu yana aradan aylarca süre geçmesine karşın Öz Sağlıkİş Sendikası da sözleşme imzalamadı. Borçlar katlandı Türkiye Sağlıkİş Sendikası, Öz Sağlıkİş Sendikası’nın eylül ayında 2023 yılına kadar yetki alabilmek için sözleşmeyi bilerek imzalamadığını iddia ediyor. İşçilerin geçmişe yönelik alacaklarını kaybedecekleri için bu sendikadan da ayrılamadıklarını ileri sürüyor. Türkiye Sağlıkİş Sendikası’nın itirazlarının sözleşme sürecinin bir yıldan fazla bir süre uzamasına neden olduğunu ileri süren Öz Sağlıkİş Sendikası, salgın nedeniyle sözleşmelerin ertelendiğini belirtiyor. Aylardır sözleşmesiz olan işçiler ise, salgın nedeniyle toplusözleşmelerin de ertelenmesi ile birlikte iyice mağdur oldu. İşçilerin büyük bir bölümü kadrolu oldukları halde, sözleşme imzalanmadığı için asgari ücretle çalışıyor. Gazetemize ulaşan işçiler iki sendikaya da tepki gösteriyor. İki sendika arasındaki yetki kavgası nedeniyle mağdur olduklarına işaret eden işçiler, Cumhuriyet’i arayarak tepkilerini şöyle dile getirdiler: “Sözleşme oyalanıyor. Yok böyle adalet. Kamuda işçiler Ağustos 2019’da haklarını aldılar biz halen sürüncemedeyiz. Altın, döviz o zaman neredeydi şimdi nerede? Kayıplarımızı kim karşılayacak? Borçlarımız ikiye katlandı, bunların umurunda değil. Bu haksızlığın duyurulmasını istiyoruz. Emekçiler eziliyor. Yeter artık.” l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN MILYONLARCA IŞÇI DÜŞÜK ÜCRETLE AY SONUNU GETIRMEYE ÇALIŞIYOR Veriler çaresizliği ortaya koydu MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin açıkladığı kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği ve işsizlik ödeneği verileri, emekçinin halini ortaya koydu. Verilere göre, milyonlarca işçi asgari ücretin de altındaki düşük ücretlerle ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Tablo şöyle: n Kısa çalışma ödeneği kapsamında 3 milyon 50 bin 854 kişiye, 4.8 milyar lira ödeme yapıldı. Bu veri aynı zamanda 3 milyonun üzerinde işçinin mevcut ücretlerinden çok daha düşük bir ücretle geçinmek zorunda kaldıklarını orta ya koyuyor. Çünkü günlük kısa çalışma ödeneği, işçinin son 12 aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ı. Hükümet kısa çalışma ödeneği kapsamında işçilere 1750 lira ile 4 bin 381 lira arasında ücret verildiğini belirtiyor. Ancak işçinin tavan olan 4 bin 381 lirayı alabilmesi için son 12 aylık prime esas aylık ortalama kazancının 9 bin lira olması gerekiyor. 6 milyon işçinin asgari ücretle geçinmeye çalıştığı Türkiye’de bu miktarda ücret alabilen işçi sayısı çok az. Asgari ücretli bir işçi kısa çalışma ödeneği olarak en fazla 1750 lira alabiliyor. Kısa çalışma ödeneğinde emeklilik prim ödemeleri de duruyor. İşsiz kaldığında ise kısa çalışma ödenekleri işsizlik maaşı süresinden düşülüyor. n Bakanlık verilerine göre, 878 bin 614 işçiye 441.1 milyon lira nakdi ücret desteği verildi. Bu işçiler günlük 39, aylık da bin 168 lira geçinmeye çalışıyor. n Sosyal destek programları kapsamında geliri olmayan hanelere biner lira ödeme yapılıyor. Bugünkü salgın koşullarında bin lira ile geçinebilmek de olanaksız. l ANKARA AB’den Türkiye’ye kayyım tepkisi AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borell, Türkiye’de muhalefet partilerine bağlı belediyelere karşı karar ve eylemlerin siyasi kaynaklı olduğu görünümü verdiğini ve derin endişe yarattığı söyledi. Geçen hafta 5 HDP’li belediyeye daha kayyım atanmasının ardından yazılı açıklama yapan Borrell, “Türk hükümetinin terörle mücadeleye meşru hak kı bulunmakla birlikte aynı zamanda bunu, kendi Anayasası ve Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri çerçevesinde hukukun üstünlüğü, insan hakları ile uyumlu bir şekilde yürütme sorumluluğu bulunuyor. Nisan ayı ortasında Ankara ve İstanbul belediye başkanlarına karşı açılan soruşturma örnekleriyle de birleştiğinde, yerel demokrasinin uygun işleyişini ciddi bir şekilde zayıflatmaktadır” dedi. l İç Politika Kinaye, bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına denir. Atatürk’ün gençliğe hitabesi belki de baştan sona çok önemli bir kinayedir. Belki; “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” derken o, gençliğin bunu yapmayacağını aslen bilmekte, birinci vazifesinin bağımsızlığı hızla gözden çıkarmak olacağını öngörmektedir. Belki; “Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir” derken yeni nesillerin bu hazineyi har vurup harman savuracağını hesaplamıştır. Belki; “İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır” diyerek düşmanın tarifini baştan yapar. Kötü kalplilerden, vicdansızlardan bahseder. Barışçıl politikaların uğrayacağı suikastların adresini ta o zamandan verir. Belki; “Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen” derken, düşeceksin, “Vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!” derken maalesef düşüneceksin demektedir. Belki; “Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir” derken, aslında olacak der. Belki; “Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler” derken, aslında bulunacaklar der. Belki; “Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstev lilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir” derken yüzyıl sonra olacakları o zamandan bilmektedir. Çünkü kurulan yeni düzenin zaaflarına vâkıftır. Yeni kurulmuş cumhuriyetin eksikliklerini, hatalarını, çıkmazlarını görecek kadar zekidir. İnsanların bu yüzden düşecekleri tuzakları öngörebilecek kadar deneyimli. O yüzden belki de Gençliğe Hitabe, yeni nesillere bir sesleniş değil, baştan sona bir kinayedir. Olabileceklerden bahseder gibi yapıp aslen olacakları listelemektedir. Belki; Yeni nesillerin bunun bir kinaye olduğunu anlayacaklarını ve cumhuriyeti korumak için ne yapabileceklerini kavrayacaklarını hesap eder. Ve belki de bir tek şeyi hesap etmez; Yeni nesillerin bu metni harfi harfine anlamadan ezberleyeceklerini ve o hitabede deşifre edilen tüm tuzaklara bir bir düşerek, kendileriyle birlikte yüz yıl içinde Cumhuriyeti de yerlere düşüreceklerini... Bu hitabenin bir kinaye olduğunun en güçlü anahtarı son paragraftadır. “Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!” derken... Herkesten iyi bilir, Anadolu’da halkın damarlarında asil değil, karmakarışık ve muhteşem melez bir kan dolaştığını... Ve bu melezliğin o halkı içeriden ve dışarıdan gelecek olan bölücü saldırılara karşı nasıl da kolayca güçsüz kılacağını... ... Nihayetinde bu hitabeyi yüzyıl içinde hiçbir dönem bir de böyle okumayı yeğlemeyen nesillerin geldiği şu noktada... Bugün 2023 rövanşına hazırlanan Cumhuriyet düşmanı iktidardan korka korka yaşayan ve 19 Mayıs’ta pencerelerden bağıra bağıra “Korkma” diye başlayan bir milli marşı söyleyenler, kinayelere dair hâlâ hiçbir şey düşünmemekteler. Sanki... Emniyet 511 çocuğu SMS ile buldu SELDA GÜNEYSU Emniyet Genel Müdürlüğü, başta Rabia Naz Vatan olmak üzere şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’na gönderdiği raporda, “bir çocuğun kaybolduğu veya bulunabileceği bölgedeki cep telefonu kullanıcılarına gönderilen SMS’lerle 511 kayıp çocuğun bulunduğunu” belirtti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda, “sosyal medya ve mobil iletişim ağlarının çok fazla kullanılmasının, kayıp şahısların bulunmasında faydalarının kaçınılmaz olduğu” vurgulandı. Bu kapsamda “Kayıp Alarmı Projesi’nin yaşama geçirildiği” belirtilen raporda, “Proje ile çocuğun kaybolduğu veya bulunabileceği bölgedeki cep telefonu kullanıcılarına bilgileri SMS olarak iletilmektedir. Ayrıca sosyal medya aracılığıyla kayıp çocuğa ait bilgiler Facebook ve Twitter sosyal medya hesabı sayfalarından da yayınlanmaktadır. Proje kapsamında kayıp müracaatı yapılan 511 çocuk bulunarak ailesine teslim edilmiştir” denildi. Raporda, kırsalda kaybolan çocukların sağ olarak bulunabilmeleri için kaybolma anından itibaren ilk 24 saatlik zaman diliminde ulaşılması için “koku ve iz takibi yeteneğine sahip köpeklerin yetiştirildiği” de vurgulandı. 94 kayıp vakasında bu köpeklerin şahısların bulunmasına katkı sağlandığına dikkat çekildi.l ANKARA VEFAT Merhum Kemal ve merhume Fatma Kaltaoğlu’nun kıymetli oğlu, Nevra Kutal’ın biricik kardeşi, Ahmet Selçuker, Mehmet Selçuker, Faik Mergen, Erol Meral, Işıl Işın, Özlem ve Kamil Uşaklıgil’in kuzeni, Dürrin Meral’ın yeğeni, Şaminur Hürata’nın sevgili eşi, Gökçe, Burcu ve Mehmet Aziz Hürata’nın değerli babaları, kırk günlük Lena Nida’mızın dedesi MUSTAFA KENAN HÜRATA 6 Mayıs 2020 Çarşamba günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Canımızı 7 Mayıs 2020 Perşembe günü sonsuzluğa uğurladık. Bu süreçte yanımızda olamasalar da tüm iletişim araçlarıyla desteklerini esirgemeyen ve başsağlığı dileyen dostlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear