26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 2 MAYIS 2020 CUMARTESİ CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs gözaltılarına tepki gösterdi: Gideceğini görüyor Kendisinin hedef alınmasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan ‘ne yapsam da tutunsam?’ diyor” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda sendikaların gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Sendikaların 1 Mayıs’a sahip çıkması kadar doğal bir şey yoktur. Taksim bu bağlamda önemli bir merkezdir. Zaten sokağa çıkma yasağı var kitlesel bir eylem olması imkansız. Yürüyerek gibi birkaç insan çelenk bıraksa ne olur bundan” dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini hedef almasına yönelik “Erdoğan gideceğini görüyor. O yüzden ‘Ne yapsam da tutunsam?’ diyor” değerlendirmesini yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün Halk TV Genel Yayın Yönetme ni gazeteci Suat Toktaş’ın sorularını yanıtladı. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda sendika yöneticilerinin gözaltına alınmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, salgın sonrası için “Hiçbir şey eskisi gibi olmaya ‘HER ŞEYLERİ RANT MERKEZLİ’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, işini kaybeden çalışanlara neden aile yardımları sigortası çıkmadığını sordu. Video konferans yöntemiyle yapılan görüşmede evlere temizliğe giden kadınların sorunlarına değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bu şekilde çalışan 1 milyona yakın kadın bulunduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, bu kişilerin çoğunun sigortasız olduğuna dikkat çekerek “Bunlar aldıkları 35 kuruşla geçiniyorlardı, acaba bunlara devlet ulaştı mı, bir şekliyle katkıda bulundu mu? Bin lira verileceği ifade ediliyordu, verildi mi? Hepsinin sigortalı, kayıtlı olması lazım” diye konuştu. Sokağa çıkma kısıtlamasına karşın polis, kurye, kargo, gazeteci gibi alanda çalışan meslek mensupları olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, bunların da kendilerine göre ciddi sorunları olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan 20 bin öğretmen atanmasıyla ilgili kararnameyi aylık almasınlar diye çıkarmıyor. Her şey rant merkezli olduğu için insan, öğretmen rahatlıkla feda edilebiliyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet cak” ifadesini kullandı. ‘Kinle yönetilmez’ Sosyal devletin unutulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki dünya daha otoriter yönetimlere teslim olacak. Buna Trump ve Erdoğan örneği veriliyor. Bir başka grup da sosyal devletin önemi öne çıkacak diyor. Biz de oturup düşündük, sosyal devletin bu süre içinde unutuldu. Minimum maliyetle ne kadar kâr elde ederiz. Fakir toplumlar daha da fakirleşti. Gelir düzeyi iyi olanlarda refah düzeyi daha da arttı. Yoksulluğun, işsizliğin arttığı, ölümlerin olduğu bir Ortadoğu, Afrika’yı düşünelim. Buralardaki insanlar bu kaostan nasıl etkileniyorlar. Kurtuluşu gelişmiş ülkelere gitmekte arıyorlar” dedi. Erdoğan’ın yaptığı konuşmada partisini ve kendisini hedef alan söylemlere neden yanıt vermediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Cevap vermeye değer mi? Kin ve öfkeyle devlet yönetilmez. Sana hep ‘evet’ diyen insanı dinlemesen de olur. Eğer sana biri ‘hayır’ diyorsa onu dinlemeli sin. Herkesi kucaklaması gereken bir kişi, kendi partisi lehine çalışır diğerlerini rakip görürse Cumhurbaşkanı olmaz. Erdoğan’ın konuşması sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına beni üzdü. Bu ülke kanla, gözyaşıyla kuruldu. Her karışında vardır.” Erdoğan’ın gideceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bir insan gideceğini görüyorsa, nerede hata yaptığına bakması lazım. ‘Benim üzerimde hiçbir şey yoktur’ mantığı ile devlet yönetirse işler karışır. Erdoğan gideceğini görüyor. O yüzden ‘Ne yapsam da tutunsam?’ diyor” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, ekonominin yüzde 5 büyüyeceğini söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bu hedefi gerçekleştiremezse istifa etmesi gerektiğini belirterek “Ama istifa etmez. Erdoğan bırakmaz ki. Birisi devletin başında biri Hazine’nin. Aile şirketi gibi yönetiyorlar. Fatura Erdoğan’a kesilmez sarayında oturuyor zaten. Olan kime, garibana oluyor” ifadelerini kullandı. CHP’li belediyelerin aldığı tedbirlerle hükümetin harekete geç tiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bağış toplama konusunda CHP’li belediyelere engel çıkardılar. İstanbul, daha sonra Ankara, sonra bunu biraz daha ileriye götürdüler. Aşevlerinin banka hesaplarını dahi bloke ettiler. Seçimlerden önce şunu söylediler; ‘CHP’ye oy vermeyin, yardımları keser.’ Erdoğan’ın kendi söylemlerinde de vardı. CHP’li belediyeler seçildiler, yardımlar kesilmedi hatta daha iyi durumda. Covid19 çıktığında süreç biraz daha büyüyecekti, onu da durdurdular. Bütün belediye başkanlarımız engellemelere rağmen yurttaşlara ulaşmaya çalışıyorlar. Hükümet, insanlar ölene kadar hiçbir şey yapmadı. Ta ki belediyelerimiz harekete geçene kadar” dedi. Kılıçdaroğlu, belediyelerin 3 milyon 600 bin aileye ayni, 284 bin aileye nakdi yardım yaptığını anlattı. ‘Altun özür dilemeli’ Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’ta kiraladığı araziye yaptırdığı şömine ve çardağın İBB tarafından yıkılmasına ilişkin haberimize terör soruşturması açılmasına yönelik ise Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı’nda çalışıyorsanız her şeyden önce sizin hukuka uymanız lazım. Boğaziçi Müdürlüğü’nden izin almanız lazım. Kimse de sana izin vermiyorum demez. Sokağa çıkma yasağı var diye katakulli ile bir şeyler yapıyorsunuz. Altun’un özür dilemesi lazım. İzinsiz bir şey yapıyorlar. Bu haber oluyor. Haber olmaması için hiçbir neden yok. Beceriksizlikleri görünmesin diye bunu Türkiye’nin gündemi haline getirdiler. Gazetecinin yaptığı haber yanlış mı, değil doğru mu doğru. Kendisi de kabul ediyor” dedi. l İç Politika SOSYAL MEDYA İÇİN YENİ YASA TEKLİFİ SELDA GÜNEYSU MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün sosyal medya platformlarında sahte hesapların engellenmesine yönelik TBMM Başkanlığı’na verdiği yasa teklifi, Cumhur İttifakı’nda “sosyal medyaya düzenleme” tartışmalarını yeniden başlattı. Koronavirüs salgınının Türkiye’yi yoğun olarak etkilediği dönemde, AKP’nin “ekonomi paketi” içinde sosyal medyayı da ele alan bir torba yasa teklifi bulunuyordu. Torba yasa teklifi içinde yer alan maddeler, o dönem muhalefet tarafından eleştirildi. Salgın nedeniyle ekonomik önlemleri içeren pakette daha sonra bu maddelere yer verilmedi. MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün önceki gün sosyal medya platformlarında sahte hesapların engellenmesine yönelik TBMM Başkanlığı’na verdiği yasa teklifi, Cumhur İttifakı’nda “sosyal medyaya düzenleme” tartışmalarını yeniden başlattı. AKP’nin, “sosyal medya ile ilgili düzenlemeye sıcak baktığı, “TBMM açıldığında MHP’nin de konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini de dikkate alarak, sosyal medyaya yönelik bir düzenlemeyi gündeme getirebileceği” konuşuluyor. Düzenleme önceliğinin sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’deki mahkeme kararlarını uygulamasına dönük olacağı” ifade ediliyor. Ancak AKP kanadının “MHP teklifinde yer alan TC kimlik numaralarıyla sosyal medya hesaplarına girişin Kişisel Verileri Koruma Yasası’ndaki bazı hükümlere ters düşebileceği” gerekçesiyle, bu öneriye “temkinli” yaklaştığı” de ifade ediliyor. AKP’den ‘etik kural’ AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, partisince hazırlanan 12 maddelik “Sosyal Medya Etik Kuralları”nı açıkladı. Ünal’ın sosyal medyadan paylaştığı kurallar arasında yer alan “Sosyal medyada, anonim hesaplar kullanmayarak açık kimlikle, gerekli hukuki sorumluluğu üstlenerek bulunulması” çağrısı dikkat çekti. Ünal’ın duyurduğu kurallar arasında, “Toplumda infial yaratacak, korku ve endişe iklimi oluşturacak paylaşımlardan kaçınılması, teyide muhtaç bilgilerin gerçekliğinden emin olunmadan paylaşılmaması, bilgilerin doğruluğu için meselenin muhataplarının açıklamalarının takip edilmesi, manipülasyon ve yalana prim verilmemesi” maddeleri yer aldı. FETÖ’nün cezaevinde tutsak ettiği Özenalp’in 6. ölüm yıldönümü FETÖ taktikleri sürüyor SENA YAŞAR FETÖ’nün, kumpas davlarından Balyoz davasında yargılandığı sırada Mamak Cezaevi’nde beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp, bu yıl ilk kez gömütü başında anılamayacak. Özenalp’in eşi Sema Özenalp, “Benim eşim, ‘cezasını çekerken’ değil, terör örgütü bir düşman tarafından esir tutulurken yaşamını yitirdi” diyerek, eşinin ve kumpas davalar sırasında yaşamını yitiren subayların, yasalar önünde şehit kabul edilmesi talebini yineledi. Balyoz davası ile 3.5 yıl Mamak Cezaevi’nde tutsak edilen, 5 yaşındaki küçük kızı Duru ile görüşme sırasında cezaevinde oyun oynarken düşerek beyin kanaması geçiren Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp, yaşama veda edişinin 6. yılında anılıyor. Özenalp’in bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle ilk kez gömütü başında anılamayacağını belirten eşi Sema Özenalp, Cumhuriyet’e konuştu. “Bizim bugüne dek yaşadıklarımızın ve gelecek günlerde de yaşayacaklarımızın hiçbir telafisi yok” diyen Özenalp, şunları kaydetti: “Hiçbir özür, kabulleniş veya reddediş bizim acımızı ne eksiltir ne de artırır. Bu yıl ilk defa Murat’ı yalnız anacağız. Ben, bir haftadır hem de sokağa çıkma yasağının olduğu bir günde, ‘o gün ne yapabilirim de çocuklarının, annesinin psikolojisini sağlam tutabilirim’ diye hesaplar yapıyorum. Bunu değiştirebilirler mi? Bana yardım edebilirler mi? Kim, nasıl sorar bilmiyorum ama bunların hesabı bir Deniz Kurmay Albay Özenalp, Balyoz kumpası kapsamında tutuklu bulunduğu Mamak Cezaevi’nde geçirdiği beyin kanaması sonucu yaşamını yitirmişti. gün sorulacak. Murat’ın yaşamı bizim gururumuzdu, ölümü ise Türkiye’nin kaybı ve utancıdır.” ‘Resmen kabul ettiler’ Tüm kumpas mağdurları gibi, eşinin de FETÖAKP ayrışması yaşanmadan önce “kurban edildiklerini” belirten Özenalp, “Hükümet yetkilileri, onları cezaevine attırırken ‘darbe yapacaklarından’ çok emindi. Bizler zaten bilsek de, daha sonra hükümet de, ‘cemaat’ dedikleri yapının ‘terör örgütü’ olduğunu kabul etti. ‘Darbe’ söylemlerinin FETÖ’nün kumpası olduğu ortaya çıktı. Benim eşim, ‘cezasını çekerken’ değil, terör örgütü bir düşman tarafından esir tutulurken yaşamını yitirdi. Bu davalarda yargılanan insanların hiçbirinin, cezaevlerinde kaldıkları zamana asla ‘cezalarını çektikleri süre’ olarak bakmıyorum. Hükümet de 15 Temmuz’dan sonra bunu resmi olarak kabul etti. Murat bizim gönlümüzde zaten şehittir. Ama hükümet eliyle, terör örgütü tarafından esirken vefat eden bir insanın, yasalar karşısında da şehit ilan edilmesini istiyorum. Devletin bizim ve tüm kumpas şehidi aileler için bundan sonra yapabileceği tek şey budur” ifadelerini kullandı. l ANKARA HDP infaz paketinin iptali için başvurdu HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, İnfaz Yönetmeliği’nin iptaline yönelik Danıştay’a başvurdu. HDP’den yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Başvuruda, ilgili yönetmeliğin ulusal ve uluslararası pek çok yasayı ihlal ettiğine ve mahpusların var olan haklarını elinden almaya dönük olduğuna işaret edildi. Yönetmeliğin temel insan hakla rına aykırı olduğu belirtilen başvuruda, yönetmelikteki çıplak arama, açlık grevlerine müdahale, avukat görüşmelerinin kısıtlanması gibi hak ihlallerine de dikkat çekildi.” HDP, Yeni Şafak gazetesi hakkında da “Kars Belediyesi’nde tuhaf işler: HDP’li belediye PKK’ye böyle para aktarıyor” başlıklı haberi nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. l Haber Merkezi Danışman var danışmandan içerü Şu Covid19 denen virüs ne zıkkımsa hepimizi şaşkaloz etti. En azgın liberaller bile hem de kapitalizmin kalelerinde başta sağlık olmak üzere birçok hizmetin devletleştirilmesini istiyor. Tarımda ithalatın son bulması ve yerli tarımın teşvik edilmesi için çözümler öneriyor. Sosyal devletin nimetlerini sayıp döküyor. Hay Allah ne günlere kaldık. Küreselleşme kasırgası başladığından bugüne bu tezleri savunanlarla dalga geçip ne lakaplar takmışlardı oysa. Bir virüsle hidayete erdiler. Uykudan yeni ayılan bu muhterem cemaate Adnan Hoca gibi “Maşallah maşallah” deyip temennileri için de “İnşallah inşallah” dileğinde bulunalım bari. Covid19 belasından sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı konusunda tartışmalar iki farklı eksen üzerinde sürüyor. Bir grup daha özgür, daha adil ve insan odaklı bir dünya düzeninin geleceğini öne sürerken bir grup da daha otoriter, milliyetçi ve popülist liderlerin yöneteceği bir dünyaya hazır olmamız gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Başka ülkelerde ne olacağını bilmem ama bizim nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı görmemiz için çok da beklememiz gerekmedi. Daha otoriter, daha gerici, daha ceberrut bir devlet düzeninin hâkim olduğu bir ülkede yaşayacağız. Diyeceksiniz ki “Günaydın, sanki virüs öncesinde farklı mıydı ki?” Eh, beterin beteri olduğunu da unutmayalım. İtiraz eden, sorgulayan, eleştiren herkesin yolu artık savcılığa düşecek bundan böyle. Eleştirdiği konu ne olursa olsun “terörle mücadele” kapsamında sorgulanabileceğinin örneklerini son bir haftada gördük. Muhalif belediyelerden siyasetçilere, gazetecilerden sıradan vatandaşa kadar kimse kendini güvende hissetmesin bundan böyle. AKP kendini aştı Otoriterleşme konusunda AKP kendini bile aştı. Büyükşehirler muhalefete geçmeden önce ister iktidar ister muhalefetten olsun bütün belediyeler toplu iftar yemekleri, ramazan kolileri, sene boyunca hizmet veren aşevleri için bağış toplayabilirken virüsten sonra “Bi dakika, muhalif belediye isen bunu yapamazsınız” diyerek yasak getirildi. İktidardaki partinin bakanları, Erdoğan’ın ailesi, üst düzey bürokratlar hakkında ne yolsuzluk, usulsüzlük haberleri yaptık da gündem olmadı ama iletişim danışmanının pergolasını haber yapınca yer yerinden oynadı. Aman Allahım topa girmeyen medya mensubu kalmadı. Tamam anladık tepki göstermek zorundaydılar, aksi takdirde Cumhurbaşkanı uçağına bir daha kabul edilmeme riskleri vardı. Ayrıca sarı basın kartlarımızın onaylanması da muhteremin onayından geçiyor. Maazallah kızarsa basın kartlarını bile iptal edebilir. Gazetelerin BİK’ten (Basın İlan Kurumu) ilan destekleri kesilebilirdi ama ya trol ordusu? AKP’nin diğer bakanları, diğer bürokratları için troller bu kadar çalıştırılmamıştı. Fahrettin Altun için trol hesaplarının kullanıcıları geceler boyu fazla mesai yaptılar. İnşallah fazla mesaileri ödeniyordur. “Ya bu kadar kaçak yapı varken bir pergolanın ne önemi var ki?” denilse anlaşılabilir bir durum. Ama öyle değil, terör örgütülerine hedef göstermekten tutun da komşu türkücüye yönelik eleştiriler için kopan yaygaraya kadar milli meselemiz oldu pergola konusu. Terör örgütleri, İletişim Başkanı’nı ne diye hedef alacaklarmış anlamadım. Sonuçta bir bürokrat. Emniyet ve istihbarat kurumlarındaki bürokratlar dışında hangi bürokrat bugüne kadar hedef olmuş ki? Altun’un Kuzu’dan farkı Size birkaç yıl öncesinden yaşadığım bir olayı aktarayım: Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın iki ayrı sitedeki dairelerini haberleştirip “Bürokrat maaşıyla bu evleri nasıl aldın” diye sormuştum. Cerrah, her medeni insan gibi arayıp nasıl aldığını anlattı. Ben de ikna olmadığımı söyledim. Sonra da “Bu arada evimin adresini de vermişsiniz, teröristler için kolaylık olacak” diye gülerek takıldı. Ben de dairesinin bulunduğu bloku, kapı numarasını dahil her şeyi bilmeme rağmen sadece site adı verdiğimi, başka türlü haberin unsurlarının eksik kalacağını söyledim. Ne bir atarlanma ne bir tehdit. Kaldı ki Cerrah, Emniyetçi olarak teröristlerin daha hedefinde olabilecek bir isimdi. Demek ki Altun da Diyanet İşleri Başkanı gibi devletin bizatihi kendisiymiş. Zavallı Burhan Kuzu o da danışmanım diye hava atıyor. Hem de Başdanışman. Onun hakkında daha ağır haberler yaptık. Ama ne troller ne yandaş basın kılını kıpırdattı. MUHALEFETTEN IKTIDARA ‘PKK YARDIMI’ TEPKISI ‘Uçak ABD’ye inmeden PYD’ye yardım gitti’ Türkiye’nin koronavirüs salgını sırasında iki uçakla tıbbi malzeme yar dımında bulundu ğu ABD, terör örgü tü PKK’ye maske ve tıbbi malzeme yar dımında bulundu. Duruma tepki göste ren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Ak Akşener şener, “ABD’ye gön derilen ikinci uçak inmeden, PYD’ye yardım gitti” ifadeleri ni kullandı. Türkiye, yurtiçinde mas ke dağıtımı konusunda sıkın tı yaşarken, koronavirüs sal gınının merkezi haline gelen ABD’ye maske ve tıbbi mal zeme yardımı gönderdi. ABD ise tıbbi malzeme konusun da terör örgütü PKK’ye yar dımda bulundu. Nisan ayı ba şında da terör örgütü PKK/ YPG’ye 1 milyon 200 bin do lar değerinde malzeme sağ layan ABD, IrakSuriye Özel Operasyonlar Ortak Görev Gücü sosyal medya hesabın dan, PKK/YPG’ye sağlık mal zemeleri verildiğini duyurdu. Yaşananlar nedeniyle ikti dara tepki gösteren İYİ Par ti Genel Başkanı Meral Akşe ner ABD, İngiltere gibi ülkele re gönderilen sağlık malzemelerinin Türkiye adına PR çalışması olarak değerlendirilebileceğini belirterek “ABD’ye gönderilen ikinci uçak inmeden, PYD’ye yardım gitti. Irak’a yardım gönderdik. PKK’dan da Neçirvan Barzani’ye yardım teşekkürü geldi. Yani ‘eyyy’ diye yürünen bir Türkiye, öbür taraftan YPG’ye yardıma yol açmış bir Türkiye. Bunun böyle PR’ı olmaz” diye konuştu. ‘Kimler kimlerle beraber’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise duruma “Türkiye Amerika’ya maske yardımı yapıyor. Amerika da PYD’ye maske yardımı yapıyor. Kimler kimlerle beraber?” sözleriyle tepki gösterdi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da “Terör örgütlerinin esas besleyicisi Amerika ve İsrail’dir. Bizim maskeye ihtiyacımız var, biz Amerika’nın gözüne girebilmek için maske gönderiyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/ Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear