25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 2 MART 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET EĞİTİM Liseye geçiş sistemi her çocuğun istediği okul türüne gitmesini sağlamıyor Ayrıntılar Rahatsız etmeye devam edeceğiz... İki tip gazeteci vardır. Birine kabaca “yanaşma” diyebiliriz. Bu türler de ikiye ayrılır: İktidar yanaşmaları ve muhalefet yanaşmaları. İkisinin de çeşitli olanakları bulunur. Büyük ya da küçük iktidara yanaşan kişi, payına düşen her neyse onunla ödüllendirilir. Diğeri, hakikati arayan ve söyleyen gazetecidir. Genellikle başı belaya girer. Kovulur, tutuklanır ama görevinden asla vazgeçmez. Onun payına genellikle “rahatsızlık vermek” düşer. Esasen, her insan bu iki tercihten birini tüm yaşamı için yapar. Çeşit çeşit yanaşmalar! Bugün, siyasal iktidarın yarattığı adına “gazeteci” denen, tamamen gücün yanında saf tutmuş, basın bülteni yayımlayan şakşakçılara “havuzcu” deniyor. Temel olarak RTE’nin ağzından ne çıkarsa kutsal sayan, toplumu o tezlere ikna etmeye çalışan bu kimseler salt iktisadi çıkarlarını, o güne ait güçlerini düşünürler. Çoklar. Yalan söylemekten çekinmezler. Somut örnek: “Türbanlı bacımıza deri pantolonlu Geziciler saldırdı” haber yorumlarıdır. Bunlarla işimiz yok. Bir de muhalif yanaşmalar vardır. Tehlikelidirler. Yıllarca ellerinde tuttukları köşelerden tek bir rahatsız edici cümle kurmazlar. Bazı durumlar vardır ki muhalefeti de eleştirmek gerekir: “Şimdi zamanı değil” diyerek es geçerler. Dillerinde Atatürk vardır, her derde deva diye kullanırlar. Atatürk’ün cesur, ilkeli, devrimci tavrını görmezden gelirler. Gidilecek üç beş söyleşi, çıkılacak ekran, satılacak kitaplar için susarlar. Daha fenası tahlil yetileri olmadığı için, muhalefet siyaseti onlar için pusuladır. Bu da toplumun utancıdır elbette. Örneğin; Abdülhamit fotoğrafı altında boy göstermek karşısında kafayı çeviriler. Her mesleğin sorumluluğu vardır Her mesleğin sorumluluğu vardır. Hekim, hukukçu, öğretmen olmak ayrıca hassasiyet gerektirir. Elbette asker olmak da öyledir. “Öl” emri verecek kişi önce kendi ölmeyi göze almalıdır. Gazetecilikte böyledir. Gazete yöneten kişi, önce kendi mahpusa girmeyi, kovulmayı göze almalıdır. Haber yapmak, özgürce yorum yapan insanların arkasında durmak kolay değildir. Ölçü şudur: Barış gazeteciliği yapacaksın, hukuka dayanacaksın, ifade özgürlüğünü savunacaksın! Hiçbir gazete, ekran, radyo babamızın malı değildir. Kişisel çıkarımız için kullanamayız. Aynı biçimde hiçbir kamu koltuğu da kimsenin malı değildir. Eğer asgari işleyen demokrasi olsa, kimse hesap vermekten kaçmaz. Hesap sadece hukuka karşı verilmez. Bir de vicdana verilir. Kişi kendini kolayca aldatabilir. Örneğin; sendikalı olduğu için arkadaşların kovulurken, sen şöhret adına geviş getirerek işine devam ediyorsan bu vicdani sorundur. Eğer gazeteciler linç edilirken, yahu konu hassas deyip sessiz kalıyorsan bu da vicdanidir. Sputnik’te yapılan haber tehlikelidir. “Hatay’a çalıntı vilayet” demek ahlaksızlıktır. Hataylı Atatürkçü bir ailenin çocuğu olarak reddederim. Yalnız gazeteci evi basıp linç etmeye çalışmak büyük suçtur. Adres bilgisi kimden gelmiştir? Yanlış haber, hatta suç sayılacak bir yayın bile olsa, ev basılamaz. Eğer hukuk varsa, düşmanımızın bile adil yargılanmasını istemek gerekir. Ölçü budur! Büyük Aziz Nesin’in dediği gibi: “Kişi söylediklerinden de, sustuklarından da sorumludur.” İçinde bulunduğumuz günler turnusol görevi görüyor. Kim kimdir, anlıyoruz. Tarihe not düşüyoruz. Ne işe yarar? İleride utanmayız en azından. (Şu yetmez ama evetçilerin haline düşmeyi kim ister?) Söylemeye, yazmaya devam CHP, tezkereye “evet” diyerek yanlış yaptı. AKP ile bildiri yayımlayarak yanlış yaptı. Daha pek çok yanlış yapıyor, bunda ısrar ediyor. Bakın mesele şu: ülkede büyük kesim için CHP dışında sığınacak bir çatı kalmadı. Bu o koltuklarda oturanlara konfor sağlamaz. Tek adamlı kongreler, kurultaylar bize RTE yöntemini anımsatır. Bunun ülkeye faydası yok. Keşke sadece iç işleri olsa CHP’nin kimse laf etmez. Ama çocuklar ölüyorsa, bu hepimizin sorunudur. İdlib kim için “İstiklal” sorunudur? Benim bildiğim İstiklal Savaşı verildi ve kazanıldı. Bu olan istikbal mücadelesidir. Kılıçdaroğlu diyor ki: “Çok üzülüyoruz, arkadaşlarla oturup ne yapacağımızı tartışıyoruz.” Ben söyleyeyim, geçen gün ülkenin onurlu insanları bir bildiri yayımladı: “Çocuklarımız eve dönsünler” diye. Sosyal medyada var. Okuyun mesela, imza koyun. İnanın salı günü yapılacak kapalı (!) Meclis görüşmesinden, AKP ile birlikte imzaladığınız metinden daha faydalı olur size. Tarihe not düşersiniz. Not: Bu arada tüm yurttaşlarımızı imza koymaya davet ediyorum. ‘KWORKS’ yeni dönem Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi “KWORKS”ün 2020 yılı Hızlandırma ve Ön Hızlandırma Programları başvuruları başladı. Yenilikçi teknoloji, süreç ya da iş modeli geliştiren tüm girişimcilerin katılabileceği programa başvurular, 15 Mart 2020 tarihine kadar yapılabilecek. Program, Nisan ayında başlayacak. Okul garantisi yok! Ayrıntılar Ayrıntılar En az “fırsat eşitliği” kadar önemli bir kavram “sonuçlarda eşitlik”. Benzer fırsatlar sunulmasına rağmen kurumlar arasındaki başarı farkı çok yüksekse sonuçlarda eşitsizliğe neden olan faktörlere odaklanmak yerinde olur. VEDAT ARIK Bu yıl 8. sınıfı tamamlayan öğrenci sayısındaki artış, liseye hem sınavlı hem sınavsız yollarla geçişi etkileyecek. 7 Haziran’da Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) girecek öğrenciler, hayallerindeki okullara mı girecek yoksa istemedikleri türde liselerde öğrenim görmeye mi zorlanacak, açıkta mı kalacak bilmiyor ve kaygı duyuyor. Eğitim Reformu Girişimi politika analisti Yeliz Düşkün, liselere geçiş sistemine ilişkin sorularımızı yanıtladı: n Bu yıl LGS’ye 600 bin daha fazla öğrenci girecek. Tüm öğrencilerin istediği okula gitmesi mümkün olabilecek mi sizce? 2018’den bu yana liseye geçişte sınavlı ve sı navsız iki yol var. LGS’ye girmek zorunlu değil, ancak 2019’da 8. sınıfı tamamlayanların yüzde 85’i LGS’ye girdi. Bu yıl 8. sınıfı tamamlayan öğrenci sayısındaki artış liseye hem sınavlı hem sınavsız yıllarla geçişi etkileyecek. Sistem sınavla da olsa sınavsız da olsa, her bir çocuğun istediği okul türüne gitmesini yüzde 100 garanti altına almıyor. Ancak MEB yetkilileri tarafından 2019 yılında öğrencilerin 1. tercihleri olan okul türlerine gitme oranlarının arttığı, bunun da kontenjan artışları ile sağlandığı belirtiliyor. n Bunun mümkün olabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne yapması gerekiyor? Yapılan açıklamaları yeterli görüyor musunuz? Bakanlık yetkilileri, kontenjan artışı üzerinde durulduğunu, derslik ve okul yapımına ağırlık verildiğini ifade ediyorlar. Çalışmaların il düzeyinde yürütüldüğü de belirtiliyor ki bu oldukça önemli; çünkü okul ve derslik ihtiyacı ilden ile farklılık gösterecektir. Yapılan yatırımlar konusunda kamuoyuyla daha net bilgiler paylaşılırsa öğrenciler, veliler ve eğitimciler bu süreci daha az kaygılı geçirebilirler. Bir yandan yeni derslik inşa edilirken bir yandan da depreme dayanıklı olmadığı için boşaltılan okullar söz konusu, ancak bu okulların sayısı hakkında kamuoyuyla paylaşılan bir bilgi bulunmuyor. Yeni yatırımlara rağmen sınıfların kalabalıklaşması söz konusu olabilir. Eğitim Reformu Girişimi politika analisti Yeliz Düşkün, sonuçlarda eşitsizliğe neden olan faktörlere odaklanmak için çeşitli öğrenci özelliklerini, örneğin çocuk yoksulluğunu, dikkate almak gerektiğini vurguluyor. AYRIŞMA ÖNLENMELİ n Her yıl 1 milyondan fazla 8. sınıf öğrencisinin ortaokuldan mezun olduğu, hemen tüm öğrencilerin az sayıda “iyi” okula girmeyi hedeflediği bir sistemde liseye geçiş nasıl olmalı? Burada kilit nokta “iyi okul” diyebiliriz. Elbette tarif daha da genişletilebilir ama kısaca çocuğun gelişimini akademik, sosyal, sanatsal vb. tüm yönleriyle destekleyen, hiçbir çocuğu geride bırakmama hedefi olan, bir kurum kültürü olan, öğretmenlerinin aidiyeti yüksek, yöneticileri niteliğin gelişimine liderlik yapan okullar olarak tarif edebiliriz bu liseleri. Bu kurumlar yaygınlaştıkça liseye geçiş daha az tartışılacaktır diye tahmin ediyorum. Başka bir deyişle liseye yerleştirme, buzdağının görünen kısmıdır. Nitelikli eğitime erişim sınırlı olduğu sürece, rekabetçi olmayan ve öğrencilerin iyi olma halini des tekleyen bir geçiş sistemi tasarlamak mümkün görünmüyor. Kanada’da 2000’lerden itibaren eğitim kurumlarının niteliğini yükseltmek ve kamuoyunun güvenini kazanmak amaçlandı. Almanya’da da öğrencilerin lise çağında sosyoekonomik olarak ayrışarak farklı okul türlerine gitmelerini engellemek için farklı okul türlerini birleştirme yoluna gidildi, daha heterojen okullar amaçlandı. Singapur ise sınav sistemindeki değişikliğin zamana yayılarak yapılması bakımından iyi bir örnek sayılabilir. Türkiye, bir başka ülkedeki modeli bire bir kopyalayamaz ama liseye geçişte yaşanan sorunlar Türkiye’ye özgü olmadığı için farklı ülkelerin stratejilerini incelemekte yarar vardır. İyi örneklere bakıldığı zaman üç konu öne çıkıyor: tüm okulların niteliğini artırmak, sosyoekonomik ayrışmayı önlemek, reformları zamana yaymak. n İstenen okul türlerinde kontenjan kalmazsa ne olacak? Açık liseye giden öğrenci sayısıyla ilgili öngörünüz var mı? Mayıs 2019’a ait verilere göre, örgün eğitim çağında olduğu halde açık lisede öğrenim gören 1417 yaş arasındaki çocukların sayısı 254 bin 476. Bu sayı bir önceki yıla göre gerilemiş durumda. 20202021 öğretim yılında bu sayı, lise çağındaki toplam çocuk sayısındaki artış nedeniyle yeniden artabilir. Oransal olarak bakarsak Türkiye’de örgün eğitim çağındaki 1417 yaş aralığındaki çocukların yüzde 4.9’u açıköğretim liselerinde öğrencidir. Önümüzdeki yıl eğer oransal ola rak bir artış olursa bunu kontenjan sorununa bağlamak mümkün olabilir, ancak bu konuda öngörüde bulunmak pek mümkün değil. Sonuçlarda eşitlik n Var olan liseye geçiş sistemi, sınav kaygısını azaltıyor mu? Fırsat eşitliğini sağlıyor mu? Var olan sistemde öğrencilerin yüzde 15’lik bir bölümü sınava girmiyor. Bu çocuklar için sınav kaygısının ortadan kalktığı iddia edilebilir. Öğrencilerin büyük bölümü sınava giriyor ama sınavsız girilebilen okulların fazla olması sınav kaygısını azaltan bir etmen olabilir. Fırsat eşitliği ise olduk Analiz ve yorum ça derin bir konu. Ortaokul, halihazırda öğrenme açısından en sorunlu kademe. Uluslararası bir değerlendirme sistemi olan TIMSS sonuçları, 4. sınıftaki akademik başarının 8. sınıfta azaldığını gösteriyor. Ortaokul kademesinde okullar arasındaki başarı farkını gidermek, bunun için özellikle öğretmen ve fiziksel koşul bakımından “dezavantajlı” durumdaki kurumlara müdahaleler yapmak önemlidir. Sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlik olanakları sunmak da fırsat eşitliğinin bir parçasıdır. Öte yandan en az “fırsat eşitliği” kadar önemli bir kavram “sonuçlarda eşitlik”tir. Eğer benzer fırsatlar sunulmasına rağmen kurumlar arasındaki başarı farkı çok yüksekse, sonuçlarda eşitsizliğe neden olan faktörlere odaklanmak yerinde olur. Bunun için çeşitli öğrenci özelliklerini, örneğin çocuk yoksulluğunu dikkate almak gerekir. n Dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin liseye geçiş sisteminde yaşadığı farklı sorunlar var mı? Türkiye genelinde ortaöğretim kademesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı 20. Bu sayı ilden ile değişiklik gösteriyor. Örneğin Hakkâri’de 25, Van’da, Kahramanmaraş’ta ve Kilis’te 24, İstanbul’da 22. Öte yandan, bölgeden veya ilden bağımsız olarak, çeşitli nedenlerle dezavantajlı durumdaki çocuklara odaklanmak da iyi bir bakış açısı olabilir. Türkiye’de öğrencilerin sosyoekonomik olarak ayrışmış bir biçimde okullara dağıldığı görülüyor. Yani belirli bir okuldaki öğrencilerin sosyoekonomik durumu genel olarak birbirine benziyor. Okullar arasındaki olanaklar bakımından farkları kapatmak bu bakımdan da önem taşıyor. becerisi şart LGS ÖRNEK SORULARI YAYIMLANDI Eğitim uzmanı Hatice Yılmaz, yeni yayımlanan örnek Liseye Geçiş Sı özleştirme becerileri isteniyor. b) Öncüllü sorular yeni sorularda parag navı (LGS) sorularını değerlendirdi. rafla birlikte soruluyor. Türkçede özellikle bu yıl yayımlanan c) Din sorularının bazılarında doğrudan örnek sorularda okuma, anlama ve yo bilgiye ihtiyaç var. rum yapma becerilerine daha fazla yer d) İnkılap sorularında da yorumlama için verildiğine dikkat çeken Yılmaz, “Her bilgiye ihtiyaç duyuluyor. ay 10 soru olarak yayımlanan bütün FEN BİLİMLERİ örnek sorularda görselliğe önem ve a) 8.sınıf Fen Bilimleri dersi için yayınla rildiği ve çocukların görsel üzerinden nan örnek soruların zorluk derecesi bakı yorum yapma becerilerinin ölçülmeye mından geçen yılla aynı olmakla beraber bu çalışıldığını görüyoruz” dedi. Yılmaz yıl daha yaratıcı ve farklı bakış açısı gelişti Yılmaz’ın LGS örnek sorular üzerin ren örnek sorular olduğunu görüyoruz. de yaptığı değerlendirme şöyle: b) Soruların konuları anlamış, kazanımları kav TÜRKÇE ramış, yorumlama ve muhakeme yönü gelişmiş Bu yıl beşincisi yayımlanan Türkçe sorularını ge öğrencilere yönelik tarzda olması çok sevindirici. nel olarak değerlendirdiğimizde; c) Geçen yıla göre bir diğer olumlu değişim a) Her ay 10 soru olarak yayımlanan bütün ör ise soruların metinsel uzunluktan kurtulup da nek sorularda görselliğe önem verildiği ve çocuk ha çok grafik, şekil ve görsel yorumlamaya yö ların görsel üzerinden yorum yapma becerilerinin nelmiş olması. ölçülmeye çalışıldığını görüyoruz. MATEMATİK b) Akıl yürütme sorularına daha çok ekim ayın a) Geçmiş yıllara göre bu yıl yayımlanan sorular da yer verilmiş, diğer aylarda da sözel mantık so daha kısa ve anlaşılır şekilde kurgulanmıştır. Öğ ruları sorulmuştur. Akıl yürütme soruları yine gör renciler, ellerindeki kitaplara göre kıyasladıkların sel üzerinden kurgulanmıştır. da MEB örnek soruların daha anlaşılır ve sade bir c) Örnek sorularda dilbilgisi, yazım kuralları ve dil kullanıldığını söylemişlerdir. noktalama işaretleri konularından az soru soruldu b) Soruların tamamı günlük hayattan örnekle ğu, bu soruların da klasik tarzda kurgulandığı gö re yer verilerek şekil, grafik üzerinden önce verilen rülmüştür. grafik ve şeklin yorumlanması, daha sonra soru ç) Uzun metinler soru olarak karşımıza çıkmaktadır. nun kavranması gerekmektedir. d) Özellikle grafik okuma, yorumlama sorularına c) Geçmiş yıllara göre sorularda gereksiz cüm neredeyse bütün örnek sorularda yer verildiği gö lelerden kaçınılarak kısa öz bir anlatım kullanıl rülmüştür. Grafik sorularının geçen yılki LGS tarzın mıştır. da sorulan soru tarzında hazırlandığı görülmektedir. d) Soruların çözümleri ise genelde çok fazla iş DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ İNKILAP lem gerektirmeden öğrencinin mantık, muhakeme a) Yayımlanan örnek din ve inkılap sorularında ve analizinin ön planda olacağı şekilde sorular ta eskisine oranla görselliğe daha fazla yer veriliyor. sarlanmıştır. Görseli yorumlama, akıl yürütme , paragraf soru e) Genel olarak yayımlanan örnek sorular içeri larında verilen bilgiden çıkarımda bulunma, örnek sinde kolayortazor olarak her soru seviyesinden verilen durumu kazanımlarla elde edilen bilgilerle sorulara yer verilmiştir. EĞİTİM İŞ GENEL BAŞKANI ORHAN YILDIRIM: Haksızlık olacak Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamasında, sınava giren öğrenci sayısının artması konusunda yüzde 10’luk sınav kazanma oranını koruyacakları bilgisini verdi. Bu da bir milyon 800 bin öğrencinin 180 bininin sınavı kazanarak yerleştirme işlemi yapacağı anlamına geliyor. Ancak 66 ve 60 aylık öğrencilerin bu sınava gireceği düşünüldüğünde eşit puan durumunda öncelikli yerleştirmede “yaş küçüklüğü” kıstası nedeniyle “haksız” bir durum oluşma ihtimali söz konusu olacaktır. Ayrıca son aylar da Türkiye’de meydana gelen depremler nedeniyle uzun yıllar önce tespit edilmesine rağmen “depreme dayanıksız okul binalarının” boşaltılaYıldırım rak yıkılması talimatı MEB tarafından verildi. MEB’in yeni okul yapmak için bütçesi olmadığı gibi çok sayıda okulun boşaltılarak yıkılacak olması, hem ikili öğretimi her ilde yaygınlaştıracak hem de sınıflardaki öğrenci sayısının daha da artması söz konusu olacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear