23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ARALIK 2020 PAZARTESİ İSTANBUL’UN EN DAR SOKAĞI Beşiktaş’taki Kuruçeşme Camii’nin yanında “İstanbul’da ya da çoğu eski şehirlerde böyle küçük, dar sokaklar var. Sadece bulunan 89 santimetre genişliğindeki Alaylı Sokak, İstanbul’un bilinen en dar yayalar için yapılmış zamanında. Böyle tarihi yerler var. Burasının sokak olduğunu sokağı. 1980’li yılların başından beri Beşiktaş’ta oturduğunu belirten Ayşe Tolun, bilmiyordum. Bugüne kadar bu sokakta hiç başkasıyla karşılaşmadım” dedi. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır. İKLIM DEĞIŞIKLIĞI, AĞAÇLARIN DAHA AZ KARBON DEPOLAMASINA NEDEN OLABILIR Erken dökülen yapraklar alarm veriyor Yerebatan Sarnıcı restorasyonunda, gergi elemanlarının, sütun başlarında son bulduğu ve devamlılık oluşturmadığı tespit edildi. Bu durumun, sarnıç için ciddi çökme riski oluşturduğu bildirildi. YEREBATAN çökmeden bitirin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, çökme tehlikesi ile karşı karşıya olan Yerebatan Sarnıcı’nın restorasyonunun bir an önce tamamlanması gerektiğini söyledi. Polat, Yerebatan Sarnıcı için hazırlanan güçlendirme projesinin onay almamasına ilişkin dün sarnıcın önünde açıklama yaptı. Acil müdahale projelerini 57 gün önce Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Bölge Kurulu onayına sunduklarını anımsatan Polat, yapının ayrıca deprem riski taşıdığının da altını çizdi. “Eğer Koruma Bölge Kurulları bağımsız değilse ve kararlar Ankara’dan veriliyorsa, bu 57 günlük süreyi Kültür Bakanlığı mı bekletmektedir?” diyen Polat, şöyle devam etti: “İBB olarak, bu restorasyonu bir an evvel tamamlamak istiyoruz. Sürecin önünün açılmasını, 57 gün önce teslim ettiğimiz projelerin bir an önce onaylanmasını ve bizim yaşımızı, ömrümüzü, kuşağımızı tamamladıktan sonra da ayakta kalacak olan bu yapıların geleceğe taşınması konusunda gerekli görev ve sorumlulukların yerine getirilmesini talep ediyoruz.” l Haber Merkezi FLAMİNGO AKINI Afrika, Asya ve Güney Avrupa’da yaşadıkları bilinen flamingolar bu yıl koruma altında bulunan Tuzla sulak alanına erken geldi. Kuzey Afrika flamingoları, göç yolları üzerinde bulunan ve Nisan ayına kadar konakladıkları sulak alanında gün batımında görsel şölene sahne oldu. Göç yolları üzerinde bulunan ve yaklaşık 50 çeşit balık ve 40 çeşit kuş türüyle zengin yiyecek deposu olan Tuzla sulak alanı, flamingoların yanı sıra pelikan, boz ördek, balıkçıl, bataklık ve kırlangıç gibi değişik kuş türlerine de ev sahipliği yapıyor. l İHA Fatsa ormanları ÇÖP IÇINDE CEMİL CİĞERİM Siyanürle altın madeni işletmeciliğinin çevrede yarattığı tahribatın bilirkişi raporlarıyla ortaya çıktığı Fatsa ormanlarını şimdi de gelişigüzel atılan çöpler tehdit ediyor. Fatsa Bahçeler Mahallesi’nden Harun Kışan, Fatsa Belediyesi ve Orman İşletme Müdürlüğü’ne dilekçe vererek ormanın korunması ve çöp dökenlerin belirlenip yasal işlem yapılmasını talep etti. Harun Kışan, “Maden işletmesi nedeniyle yok edilen ormanlarımız oldu, şimdi de çöple kirletiliyor. Ormanlarımızın bu çöp dağlarından kurtarılmasını ve temizlenmesini talep ediyoruz” dedi. Harun Kışan’a destek açıklaması yapan Ordu Çevre Derneği, dilekçenin takipçisi olacağını duyurdu. Dernekten yapılan açıklamada, “Fatsa ve diğer yerlerde maden işletmeleri, HES’ler, taş ocakları gibi işletmeler nedeniyle ormanlar yok oluyor; dereler, ormanlar kirletiliyor. Ordu’nun doğal yapısının bozulmasına; derelerin, ormanların yok edilmesine sessiz kalmayacağız” ifadelerine yer verildi. DEPREMLER KORKUTTU Van’ın Başkale ilçesinde 4.4; Muğla’nın Ula ilçesinde 3.9 ve 3.8 büyüklüklerinde iki deprem meydana geldi. AFAD internet sitesinde yer alan bilgiye göre, dün saat 07.32’de merkez üssü Van’ın Başkale ilçesi olan 4.4 büyüklüğünde deprem kaydedildi. İl AFAD Müdürü Osman Uçar, depremin çevre Hakkâri ve ilçelerinde de hissedildiğini söyledi. Uçar, yapılan görüşmeler sonucu herhangi bir olumsuzluk olmadığı bilgisi aldıklarını, çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Muğla’nın Ula ilçesinde de dün saat 06.14’te 3.9, 06.16’da ise 3.8 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Her iki deprem, Ula ve çevresinde hissedildi. l Haber Merkezi Derleyen: BATUHAN SARICAN Ağaç yaprakları, sonbaharda iklim değişikliği nedeniyle daha erken düşebilir. Bulgular, sıcaklıklar yükseldikçe ormanların beklenenden önemli ölçüde daha az karbon depolayacağını ve erken yaprak düşmesinin böcekler ile diğer türler üzerinde zincirleme etkileri olabileceğini de gözler önüne seriyor. İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Constantin Zohner ve meslektaşları, Orta Avrupa’daki yaklaşık 4 bin sahada altı ılıman ağaç türünün, 1948’den 2015’e kadar sonbahar yaprak dökümü verilerini inceledi. Sonuçları bir araya getirdiler ve karbon emisyonları yüksek kalırsa 2100 yılına kadar ne olacağını modellediler. Daha önce beklenti, daha sıcak sonbaharların, bugünkünden yaklaşık 2 ila 3 hafta sonra meydana gelecek yaprak dökülmeleriyle daha uzun bir büyüme mevsimi gerçekleşeceği yönündeydi. Ancak yeni bulgular, bu beklentiyi yerle bir etti. Zohner’ın ekibi, daha sıcak sonbaharların, muhtemelen 3 ila 6 gün önce yaprak dökümüne neden olacağını keşfetti. Ekibin deneyleri, daha yüksek CO2 seviyeleri, sıcaklıklar veya ışık seviyelerinin, yaprakların ilkbahar ve yazda daha üretken olmasına yol açarak sonbaharda ölümlerini hızlandırdığını gösteriyor. Bu sonuçların, Kuzey Amerika ve Asya’daki ılıman ağaçlar için de geçerli olacağı düşünülüyor. Doğru olduğu kanıtlanırsa, bu tersine dönüş, ağaçlar, hayvanlar ve diğer bitkiler arasındaki etkileşimi inceleyen fenologlara göre büyük küresel sonuçlara yol açacak. Zohner, yaprak dökülmesindeki bu değişimin, her yıl küresel olarak ılıman ormanlarda depolanan yaklaşık 1 gigaton karbonun artık tutulamayacağı, yani ağaçların daha az karbon tutma kapasitesine sahip olacağı anlamına geldiğini söylüyor. Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde bulunan S714 yıldızının hızı, ışık hızının yüzde 8’i. EH HIZLISI: S4714 Samanyolu’nun merkezindeki Sagittarius A* kara deliğinin yörüngesinde dönen yıldızları tespit etmek zordur, çünkü galaksinin ortasına yaklaştıkça ortam giderek kalabalıklaşır. Almanya, Köln Üniversitesi’nden Florian Peissker ve meslektaşları, galaktik merkezi ve oradaki yıldızları gözlemlemek için Şili’deki Çok Büyük Teleskop’u (VLT) kullandı. Ekip, S4714 de dahil olmak üzere Sagittarius A*’nın etrafında dönen beş yeni yıldız gözlemledi. Ancak biri diğerlerinden ayrıldı. Bu yıldızın hareket hızı saniyede yaklaşık 24 bin kilometre, yani ışık hızının yüzde 8’i. Bu da onu, bugüne kadar gözlemlenen “en hızlı hareketli yıldız” yapıyor. Yapılan gözlemin zorluğunu anlatan Kaliforniya Üniversitesi’nden JessiGökbilimciler, ışık hızının yüzde 8’i hızında hareket eden, şimdiye kadarki en hızlı yıldızı tespit etti. S4714 adı verilen yıldız, Albert Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’ni test etmek için galaksideki en iyi yer olabilir. ca Lu, “Gece gökyüzü yakındaki parlak yıldızlarla doludur. Sagittarius A* bile büyük bir kara delik gibi görünmez, sadece parlak bir yıldız gibi görünür” diyor. Ancak bu gözlem, VLT sayesinde başarıyla gerçekleşti. Peissker, yalnızca muazzam kara deliği ve içine düşen maddenin parlak diskini değil, aynı zamanda ışığın etrafına yayılıp bükülmesinin garip etkilerinin de görülebildiğini söylüyor. Güçlü yerçekimi Bunlar, yerçekiminin işleyişini tanımlayan Genel Görelilik nedeniyle ortaya çıkıyor. Sagittarius A* yakınlarındaki bölge, Samanyolu’nda bu teoriyi test etmek için en iyi yer olarak nitelendiriliyor, çünkü kara deliğin yerçekimi çok güçlü. Peissker, S4714’ün diğer yıldızlardan daha çok yakınlaştığını ve bu tür testler için ideal bir laboratuvar olduğunu belirtiyor. Lu, daha iyi gözlemler ve daha hızlıları tespit edebilmek için yeni nesil daha güçlü teleskopları beklemek zorunda kalacağımızı söylüyor: “Yeni nesil teleskoplar oyunu değiştirebilir, ancak şu anda bundan uzak olduğumuzu düşünüyorum.” Erken çocuklukta alınan antibiyotik, ileride sorunlar yaratıyor Antibiyotiğe güvenme Amerika’daki Mayo Clinic’ten Zaira Aversa, antibiyotiğin bağırsak florasıyla bağlantılı hastalıklar üzerindeki etkisini inceledi. Araştırma çerçevesinde 2003 ila 2011 yılları arasında Minnesota ve Wisconsin eyaletlerinde doğan 14 bin 500 çocuğun sağlık verileri incelendi. Çocukların yüzde 70’i 2 yaşına kadar en az bir kez antibiyotik almış. Sonuçlara göre, iki yaşına dek antibiyotik tedavisi gören çocukların daha sonraki yaşlarda astım ve alerjik nezleye yakalanma riskleri daha yüksek. Ayrıca nörodermatit, yiyecek alerjileri ve çölyak riski de önemli ölçüde yüksek. Çocuklar ne kadar çok antibiyotik tedavisi görürlerse, daha sonraki yıllarda söz konusu hastalık riskleri de artıyor. Bağışıklık hastalıkları dışında erken yaşta alınan antibiyotiğin nörofizyolojik sonuçları olabileceği de düşünülüyor. Araştırmacılar ilk 2 yaştaki antibiyotik tüketimi ve ADHS (Aşırı Dikkat Eksikliği ve Konsantrasyon Bozukluğu) arasında bağlantı buldular. Ayrıca sefalosporin alımında otizm ve öğrenme bozukluğu riski de söz konusu. Araştırmacılar özellikle hafif soğuk algınlığı gibi hastalıklarda kesinlikle antibiyotik yazılmaması konusunda uyarıyorlar. Uzmanlar bundan sonraki çalışmalarında antibiyotik kullanımı için en uygun zamanın ne olduğunu ve hastalık risklerinin ne şekilde düşürülebileceğini öğrenmek istiyorlar. Hayvanlar niye öldürür? Biz homo sapiens’ler kendimizden olanı en fazla öldüren canlı türüyüz. Kıskançlık, para ile ilgili anlaşmazlıklar, nefret, savaşlar... Daha da sıralayabiliriz.. Bu aşikâr. Peki hayvanlar kendi türlerini neden öldürürler? Böcek ve eklembacaklıların birçok türünde cinsel yamyamlık, yani dişinin erkeği çiftleşmeden önce, sonra veya çiftleşme esnasında yemesi durumu görülür. Köpekbalığı embriyolarının da hâlâ rahimdeyken diğer yavruları yediği biliniyor. Hayvanlar âleminde eş bulma kavgaları kimi zaman ölümle sonuçlanır. Ancak bazı durumlar cinayet değil, cinsel rekabetten kaynaklanır. Örneğin bir grup erkek Batıkurbağası, suyun içindeki bir dişinin etrafını sararak dişinin boğulmasına yol açabilirler. En öldürücü memeli hayvan türü ise firavunfareleri: Firavunfarelerinin yüzde 20’si kendi türleri tarafından öldürülüyor. Genel olarak bakıldığında incelenen hayvanların neredeyse yarısı kendi türünü öldürüyor. Aralarında en öldürücü olan memeli grubu primatlar: Bu memelilerin kendi türlerini öldürme oranı diğer bütün memelilerinkinden çok daha fazla. Zırhlı karıncalar Mantar üreten karıncaların biyominerallerden oluşan bir vücut zırhı geliştirdikleri tespit edildi. Karıncaların vücutlarını saran beyazımsı, pürüzlü bir tabaka olduğunu fark eden araştırmacılar, bu tabakanın dış iskeletin sertliğini artıran ve neredeyse tüm vücudu kaplayan biyomineral bir katman olduğunu belirtiyor. Araştırmacılar, bu zırhın yaprak kesici karıncalarla doğrudan ilgili olduğunu düşünüyor. Biyomineral zırhı olmayan karıncaların yaprak kesici karıncalar karşısında mücadeleyi her defasında kaybettikleri, zırha sahip olanların ise neredeyse her seferinde galip geldikleri tespit edildi. 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR 10 MADDEDE AĞ TOPLUMU CEHENNEMİ Her şeyin birbirine bağlı olduğu ağ toplumu, içine kapanıklar için neden cehennem hayatıdır? TANOL TÜRKOĞLU 1. Yeterince yalnız kalacak zaman bırakmaz. 2. Her iletişimietkileşimi enine boyuna düşündürür. 3. Tanımadığı insanlarla iletişim kurmaya zorlar. 4. Asosyal damgası vurur. 5. Daha çok gülümsemeye zorlar. 6. Dijital geyik muhabbetine (WhatsApp) zorlar. 7. Kamerayı kapatmaya izin vermeyen toplantılara katılmayı gerektirir. 8. Okumayahayal kurmaya zaman bırakmaz. 9. Kendini anlatmak isteyenleri zorla dinlemek zorunda bırakır. 10. İçine kapanık değilmiş gibi rol yapmaya zorlar. Kaynak: Ranker.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear