22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 18 EKİM 2020 PAZAR HABER Çakıcı, Ağar, Alan ve Eken’in Bodrum’da buluşması kafalarda soru işareti yarattı MEB, anayasaya aykırı davranıyor Sonunda yerel bir mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadı... Hukuk kurumları arasında yaşanan büyük skandala yol açan ortamı AKP iktidarı hazırladı. “Şahsım devleti”, son 18 yıldır anayasa ve yasalar sürekli delik deşik edilerek kuruldu. Buna verilecek çok örnek var ama ben bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) anayasaya aykırı uygulamalarından söz edeceğim. Danıştay’ın açık kararına karşın Ensar ısrarı 24.7.2017 MEB ile Ensar Vakfı arasında 5 yıllığına işbirliği protokolü imzalandı. Buna göre, Karaman’da 45 çocuğun cinsel istismar ve saldırıya maruz bırakılması skandalıyla hatırlanan Ensar Vakfı, MEB’e bağlı okullarda eğitim, seminer ve sosyal etkinlikler düzenleyecekti. 18.01.2018 MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Resmi/ Özel Temel Eğitim ve Ortaöğretim Kurumları “Değerler Eğitimi ve Sosyal Kültürel Etkinlikler” Usul ve Uygulama Esasları’nı belirledi. 24.9.2018 Eğitim Sen Genel Merkezi, konuyu yargıya taşıyınca, Danıştay 8. Dairesi yürütmenin durdurulmasına karar verdi. 01.10.2018 Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Ensar Vakfı Antalya Şubesi arasında “Değerler Eğitimi Faaliyetleri” protokolü imzalandı. Yine Antalya’daki resmi okullarda eğitim gören öğrencilerde duyarlılık oluşturmaya dönük her türlü eğitim programı ve etkinlik düzenleme işi Ensar’a devrediliyordu. 8.7.2020 Danıştay’ın daha önceki açık kararına karşın 2. kez yeni bir protokol imzalanması dikkat çekiciydi. İkinci protokol de Eğitim Sen Antalya Şubesi’nin açtığı dava sonucunda Antalya 4. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. TÜGVA’nın okullardaki faaliyetleri durduruldu Benzer bir olay da Şanlıurfa’da Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı) ile yaşandı. 22.12.2016 MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile TÜGVA arasında Değerler Eğitimi ve Sosyal Etkinlikler Yapılmasına Dair İşbirliği Protokolü imzalandı. 26.03.2019 Şanlıurfa Valiliği, protokol doğrultusunda ortaokul ve liselerde Medeniyet ve Düşünce Kulübü kurulması ve danışman hoca atanması için karar aldı. 11.06.2020 Danıştay 8. Dairesi, imam hatip liseleri dışındaki tüm eğitim kurumlarında bu uygulamanın yürütmesini durdurdu. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün MEB’e bağlı resmi ve özel bütün temel eğitim ve ortaöğretim okullarında yetkili olması hukuka aykırıdır dedi. Böylece TÜGVA’nın resmi ve özel temel eğitim, ortaöğretim okulları ve ortaokullarındaki tüm faaliyetleri durduruldu. Eğitim Sen, kararın reddedilen imam hatip liseleri kısmı için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edileceğini açıkladı. Çünkü dava konusu işlemler, müfredatla çelişen değerler eğitimi, dayanağı olmayan öğrenci kulüpleri ve keyfilik içeren kurallar, MEB Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği’ne aykırı danışman öğretmen görevlendirmeleri, sosyal etkinlikler ve yayınlar içeriyor. Eğitim, laiklik karşıtı vakıf ve tarikatların kıskacında Bu protokoller ile MEB’in asli görevlerinin, bir hizmetin taşerona devredilmesi gibi dinci vakıfların eline geçmesinin amaçlandığı anlaşılıyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin’in, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2/1. maddesinde “Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun laik eğitimin” vurgulandığını hatırlatarak yaptığı uyarı çok önemli. “Konusunda hem yetkin olmayan hem de sadece ‘din ve ahlak eğitimi’ ile ‘değerler eğitimi’ konusunu kendisine amaç edinen ve kamu kurumu dahi olmayan bir vakfın, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılması anayasal emir olan eğitim ve öğretime dahil edilmesi; anayasaya ve Milli Eğitim’in amaçlarına aykırıdır.” MEB, Danıştay’ın ve mahkemelerin açık kararlarına karşın, anayasaya aykırı işlem yapmakta ve eğitimi gericilik kıskacına sokmakta ısrarcı görünüyor. Ne yazık ki AKP, 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesiyle bu alanda yıkıcı zararlar verdi. Türkiye’deki en hayati mücadele nedir diye sorarsanız, eğitimdeki dincileşmeye karşı verilen mücadele derim. Çünkü ülkenin geleceği buna bağlıdır. Bu nedenle hiçbir eğitim kurumu, demokrasi ve laiklik karşıtı vakıf, cemaat ve tarikatların eline bırakılmamalı! Susurluk ruhu yaşıyor Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, emekli korgeneral Engin Alan ve emekli albay Korkut Eken’in Muğla’nın SEYHAN Bodrum ilçesinde bir araya gelmesi AVŞAR sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Çok sayıda kişi bu fotoğraf karesinin, “Faili meçhul cinayetleri, kaçırılma olaylarında kullanılan beyaz torosları” hatırlattığını belirterek “Susurluk ruhunun yaşadığına” vurgu yaptı. Çakıcı Ağar Alan Eken ‘Cezasızlıkla ödüllendirildiler’ Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, “Adalet taleplerimiz 25 yıldır karşılık bulmadı, gözaltında kaybetmelerde sorumluluğu olanlar cezasızlıkla ödüllendirildi. 12 Eylül kayıplarımızın dosyalarında ve 90’lı yıllarda ki kaybedilmelerde Mehmet Ağar’ın, Kürt iş insanlarının katledilmesi ve kaybedilmesinde Korkut Eken’in, Engin Alan’ın sorumluluğu mahkeme tutanaklarına geçti” dedi. Ocak, söz konusu fotoğrafa bakınca yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Dörtlü fotoğrafa bakınca Mehmet Ağar’ın mecliste milletvekili Ali Şeker’in abimle ilgili sorusuna, ‘Hasan Ocak’tan başka kayıp var mı?’ diye dalga geçişini, 2012 yılında Mehmet Ağar’ın Hasan Ocak, 15 Mart 1995’te gözaltına alındı. İşkenceyle öldürülmüş bedeni Beykoz ormanlarında bulunan kimsesizler mezarlığına gömülmüş olarak bulundu. kaldığı Yenipazar Cezaevi önünde yaptığımız basın açıklaması nedeniyle Korkut Eken’in kayıp yakınlarını tehdit edişini, Engin Alan’ın hazırladığı ölüm listelerini ve onların emriyle itirafçı Yıldırım Beğler’in anlatımlarıyla nasıl kaybedildiklerini öğrendiğimiz Halil Birlik ve Mehmet Bilgeç’i görüyorum. Bu fotoğraf beni öfkelendirmiyor, bu ilişkileri zaten biliyoruz.” ‘GÖZDAĞI VERIYORLAR’ Babasının faillerinin bulunması için adalet arayan Eren Baskın, o fotoğraf karesini gördüğünde kalbinin paramparça olduğunu söyleyerek, “Birbirinden çirkin, karanlık isimlerin bir araya gelmesi insan hakları mücadelesi içinde olan insanların kalbini çok derinden kırabiliyor tıpkı biz kayıp çocuklarının kalbini paramparça ettiği gibi” dedi. Bu fotoğraf kaAbdülmecit resiyle topluma gözdağı veBaskın 1994 yılında gözaltında işkence rilemek istendiğini belirten Baskın, “Kendilerince hak hukuk tanımaz kimlikleri ile gözdağı veriyorlar. Biz buraedilerek öl dayız bakın görün keyfimiz dürüldü. yerimizde diyorlar. Çocukları Yalıkavak’ın cennet koylarını talan eden ihalleleri alıyorlar ama unuttukları bir şey var! Her ne kadar korunup kollansalar da her ne kadar mahkemelerde beraat kararları ile ödüllendirseler de yetim bıraktıkları çocukların ve annelerin ahı ayakları her taşa değdiğinde akıllarına gelecek. Kendilerini aklanmış hissetselerde bizlerin kalbinde müebbet olarak mahkumlar” diye konuştu. Katledilen Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu dört kritik ismin bir araya gelmesine ilişkin olarak “Ankara’da 1978 yılında 7 TİP’li gencin katili Haluk Kırcı’yı televizyona çıkaran kuvvet neyse bunları bir araya getiren kuvvet de odur” dedi. Bu fotoğraf karesinin derin devlet yapılanmasının içinde farklı farklı yapıların olduğunun göstergesi olduğunu vurgulayan Mumcu, “Aslında birbirlerinden farklıymış gibi algılanan insanların ülke çıkarları adı altında ülkeye zarar veren bir yapılanma içerisinde olduklarını düşündürtüyor” diye konuştu. Hesap sorulamadı Eski CHP milletvekili ve faili meçhul cinayetlerle yaşamdan koparılan aydınların davalarında avukatlık yapan hukukçu Şenal Sarıhan, Susurluk skandalının Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde en acı süreçlerden birini ifade ettiğini belirtti. Sarıhan, “Bu süreçte ismi geçen insanların bugün yeni baştan bir arada olmaları, umarım ki yeni acıların yaşanması konusunda yeni bir planlamanın, örgütlemenin başlangıcı olmasın. İçinde bulunduğumuz süreç ülkede insanların kamplaştırıldığı, hasım gibi gösterildiği bir süreçte bu insanların yeniden sahneye çıkmış olmaları hepimizin bu süreci özenle izlememiz ve buradan doğabilecek tehlikelere karşı hukuki önlemlerin alınması konusunda da talepkâr olmamız gerektiğini düşüyorum” dedi. Fotoğraf karesini görünce rahatsızlık hissettiğini aktaran Sarıhan özetle şunları söyledi: “Benim için o günlerin anıları çok canlı. O dönemde hukuki süreç bir yüzleşmeyle sonuçlanmadı. Çok ciddi acıları, yaşam ihlallerini ifade ediyor o süreç.” Tesadüfler politikası mı? Susurluk skandalının aydınlatılması için 1997 yılında TBMM’de kurulan Susurluk Komisyonu üyeliği yapan, eski CHP milletvekili Fikri Sağlar ise “Bu isimlerin bir araya gelmesine ilişkin bir şey söyleyemem. Eski anılarını paylaşıyor olabilirler. Ancak bu fotoğrafın paylaşıldığı gün Ankara Valiliği hakkımdaki koruma kararını kaldırdı. Bu bir tesadüf müdür bilemem ama Türkiye’de tesadüfler politikası vardır” diye konuştu. Erdoğan’a hakaretten soruşturma açılan Sarı, paylaşımlarının arkasında olduğunu söyledi 5 yıl önceki paylaşımları suç sayıldı ZEHRA ÖZDİLEK Gümrük Müşaviri 53 yaşındaki Mehmet Salih Sarı’ya 5 yıl önceki Facebook paylaşımları gerekçe gösterilerek “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma açıldı. “6 ay süre ile konutu terk etmeme” şeklinde hakkında adli kontrol kararı verilen 4 çocuk babası Sarı, “5 yıl önceki paylaşımlarımı bugün karşıma çıkarmışlar. Sadece Cumhurbaşkanını eleştiren bir yazıyı beğenip paylaşmıştım.Yani hakaret içerdiği iddia edilen yazı benim değil. Yaptığım paylaşımların hakaret olduğunu düşünmüyorum. Durum tespitidir” dedi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavclığı tarafından soruşturma kapsamında 24 Eylül’de ifadesi alınan Mehmet Salih Sarı’ya, Bakırköy 7. Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla 6 ay boyunca elektronik kelepçe takılarak konutu terk etmeme cezası verildi. Savcılık ifadesinde Facebook’ta Cumhurbaşkanı ile ilgili paylaşımların kendine ait olduğunu ifade eden Sarı, “Hâlâ da yapmış olduğum paylaşımın arkasındayım. Şu anda toplum yozlaşmış durumda. İnsanlara yalnızca sistem tarafından maddi eğitim verilmektedir. Ahlak namına bir eğitim yoktur” dedi. Sarı, Bakırköy 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçesinde ise “Bu pandemi süresince zaten işsiz bir babayım. 4 çocuğum var ve en büyüğü 19 yaşında. Ayrıca gümrük rejimine muhalefetten dolayı Silivri Açık Cezaevi’nde yatmakta olan bir mahkumum, pandemiden dolayı izinli bulunmaktayım. Yüz kızartıcı bir suç işlemedim. Ülkenin geleceğini emperyalizmin ellerine bırakan bütün iktidarlardan şikâyetçiyim. Bu haksız cezanın kaldırılmasını talep ediyorum” dedi. Toplum çürüyor Yaptığı paylaşımlar ile ilgili konuşan Sarı, “Ben hep iktidarın eksik gördüğüm yanlarını eleştiren bir insanım. Ben ‘dünyanın en ahlaksız toplumuyuz’ demişim. Diğeri de Erdoğan’ın kendi ailesine ve çevresine sağladığı ekonomik yararlardan dolayı bu insanın günah işlediğini yazmışım. Savcıya da söyledim. Evet, biz en ahlaksız toplumlardan biriyiz. Elazığ’da deprem oldu kiralar tavan yaptı ev fiyatları yükseldi. İnsan insanın çaresizliğinden faydalanır mı? Ama bizim toplumumuz fırsatını bulunca faydalanmaya çalışıyor. 50 kuruşluk maskenin tanesi 5 liraya çıkmıştı. Toplum çürüyor ve herkes bunu da izliyor” dedi. l İSTANBUL   Erdoğan, Fatih gemisinde incelemelerde bulundu. ‘85 milyar metreküp daha ilave edildi’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Zonguldak’ta Fatih sondaj gemisinde incelemelerde bulunarak Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervinin 320’den 405 milyar metreküpe yükseldiğini duyurdu. Sondaj gemisinde konuşan Erdoğan, “320 milyar metreküplük doğalgaz müjdesini 21 Ağustos'ta milletimize ilan etmiştik. 85 milyar metreküp daha ilave edildi. Sakarya sahasında rezerv böylece 405 milyar metreküpü buldu.Hedefimiz 2023 yılında bu gazı milletimizin kullanımına sunmaktır. Halen Barbaros Hayrettin ve Oruç Reis gemilerimiz faaliyetlerini sürdürüyor. Kanuni sondaj gemimiz Karadeniz’deki sondaj faaliyetleri için yola çıktı. Yıl sonuna doğru sondaj faaliyetlerine başlayacak” dedi. Erdoğan, uzaktan kumandalı yerli ve milli denizaltı robotu filosunun da yapıldığını söyledi. l İç Politika Kışanak tutuklandı, Yıldırım serbest Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kobani olaylarına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklandı; eski HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında, başka suçlardan tutuklu olan Kışanak ve Gülser, bulundukları cezaevlerinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla soruşturma savcısına ifade verdi. Daha sonra tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edilen Kışanak tutuklanırken, Yıldırım’ın ise bu dosya kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi. l ANKARA/Cumhuriyet AKADEMISYEN DESTEĞI Cihan Erdal için kampanya Kanada’daki Carleton Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan ve tez saha çalışmasını sürdürmek üzere geldiği İstanbul’da 25 Eylül Cuma günü polis tarafından gözaltına alınan Cihan Erdal’ın serbest bırakılması için imza kampanyası başlatıldı. Erdal’a Özgürlük (#freecihanerdal) sloganıyla açılan imza kampanyasına iki haftalık bir sürede toplam 2 bin 500 akademisyen imza verdi. Kampanyaya destek verenler arasında Enzo Traverso, Judith Butler, Etienne Balibar, Noam Chomsky, Silvia Federici, Toni Negri ve Wendy Brown gibi dünyaca ünlü birçok akademisyen yer aldı. Cihan Erdal, Kanada’nın en büyük araştırma bursu olan Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Konseyi Fonu ve Ontario Eyaleti Doktora Bursu’nu bu yıl aynı anda almaya hak kazanmış olan tek akademisyen. Kobani eylemlerine ilişkin operasyon kapsamında akademisyen Cihan Erdal, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Can Memiş 25 Eylül’de gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. l Haber Merkezi CUMARTESİ ANNELERİ ‘Adil bir düzen talep ediyoruz’ Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 812’ncisini yaptı. Bu haftaki eylem de koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki açıklamalarında gözaltında kaybedilen beş çocuk babası Fehmi Tosun için adalet istedi. Cumartesi Anneleri açıklamada, “Adaletsizliği, hukuksuzluğu normalleştirmek isteyen siyasi ve adli iradeye karşı, hak ve özgürlüklere dayanan adil bir siyasal ve hukuksal düzen talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear