16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 18 NİSAN 2019 PERŞEMBE [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ olaylar ve görüşler Belediye başkanları için yol haritası Doğan Hasol / Dr.Y.Müh. (Mimar) 2019 Yerel Seçimleri geride kaldı. Seçilenler, seçilmeyenler, seçildiği halde mazbata alamayanlar... Mazbata konusunu hukukçulara bırakarak, iyi bir kent yönetimi için yıllardan beri süregelen çabayla oluşturduğumuz ilkeler dizisini bir kez daha dikkatlere sunalım. Son seçimin propaganda sürecindeki aksaklıkları da bu metne eklemekte yarar olduğunu düşünebiliriz. Bu konuda göze çarpan ilk saptama şu olmuştur: “Reklam ya da propaganda dozunu iyi ayarlamak gerekir. Reklamcılıkta bu konu ‘aspirin’ örneğiyle anlatılır. Aspirinin de reklamın da doğal ki (propagandanın) aşırısı zarar verir. Bu seçimde özellikle iktidar partisinin dozu abarttığını söyleyebiliriz. Sokaklarda, her direkte adayınkinin yanı sıra Cumhurbaşkanı da fotoğraflarını görmek seçmenleri bezdirmiştir. Seçim sonuçlarının bu açıdan da yorumlanması doğrudur.” Şimdi dönelim belediyelerin ve yeni başkanların izlemelerinin doğru olacağı yola ve ilkelere... Başkanların, “Kentlilere ve kente hizmet için seçilmiş olduklarının bilinciyle, hukuk ilkelerine ve Anayasa’ya bağlı olarak, demokratik bir yönetim anlayışıyla; 4 Bilime, yasalara, şehircilik ve mimarlık kurallarına, plan fikrine, uzmanlıklara saygı göstermek; keyfi davranışlarda bulunmamak; hizmeti kentlilerin tümüne, kişiler ve kuruluşlar arasında ayrım gözetmeksizin sunmak; çocuklara, yaşlılara, engellilere ve yoksullara ayrıca özen göstermek... 4 Kentin havasını, suyunu, ekolojik dengesini, bütün canlılarını, tarım alanlarını, yeşil alanları, ormanları, su havzalarını, kıyılarını korumak... 4 Kentin tarihsel kimlik ve dokusunu, kültürel değerlerini korumak... 4 Korunacak yapıtlar arasında din, dil, ırk, mezhep, dönem ayrımı yapmamak... Benzer anlayışı, farklı inançlara sahip kentliler için de sürdürmek ve bütün inançlara eşdeğer saygıyla yaklaşmak... 4 İnançları siyasetin aracı olmaktan uzak tutmak... 4 Kentsel planlamada, katılımcı bilimsel planlama ve kentsel tasarım ilkelerini gözetirken kentlilerin tümünün yararını gözetmek... Plan bütünlüğünü korumak... Kentsel uygulamaları, tepeden inme kararlarla değil, şeffaflık içinde, uzman kuruluşların ve STK’lerin görüşlerinden yararlanarak ve kentlilerle paylaşarak yapmak... Merkezi yönetimden gelebilecekler de dahil, kent ve kentli yararına olmayan baskılara karşı çıkmak... 4 Kent nüfusunun plan hedefleriyle uyumlu şekilde gelişmesi yolunda çaba göstermek... 4 Kentsel dönüşümün, çevresiyle barışık ve halktan yana olmasını gözetmek ve rantsal dönüşüme dönüşmesine olanak vermemek... Kent toprağının yağma aracı haline getirilmesine karşı çıkmak; imarla artan değerden kentin de pay almasını sağlamak... 4 Belediye varlıklarını elden çıkarmamak, yeni yatırımları kentlilerin yararı doğrultusunda değerlendirmek, kentin ekonomisine ve refahına katkılar getirecek girişimleri desteklemek... 4 Kentsel altyapı çalışmalarını, hazırlanacak eşgüdüm plan ve programına göre disiplin içinde sürdürmek... 4 Her türlü afet riskine karşı bilinçlendirme ve acil eylem planları geliştirmek... 4 Gecekondu ve kaçak yapılaşmaya göz yummamak... 4 Belediye kaynaklarının şeffaflık içinde ve doğru kullanılmasını, belediye iktisadi teşebbüslerinin [BİT’lerin] planbütçe disiplini ve şeffaflık içinde çalışmasını ve denetlenmesini sağlamak personel seçiminde liyakati ön planda tutmak... 4 Kent içi ulaşımda bireysel taşıtlar yerine, bütünleşik toplu ulaşım sistemlerine öncelik vermek... Kenti, sokakları, kaldırımları, parkları bakımlı tutmak; yol kenarlarının ve özellikle de yaya kaldırımlarının otopark haline getirilmesini akılcı çözümlerle önlemek... 4 Kentte görsel ve işitsel kirliliği önlemek... Yol, sokak afişleri ya da medya ilanlarıyla kendisinin ya da partisinin reklamını yapmamak... 4 Eğitim, bilim, sanat, kültür ve sporun koruyucusu ve destekçisi olmak... 4 Kentin gelecek kuşaklara tutarlı bir şekilde aktarılabilmesi için, bilimin rehberliğinde, ileri teknolojiyle, ‘Akıllı Şehir’ doğrultusunda Bilişim Çağı’na uygun, yenilikçi adımların atılmasını sağlamak. İyi bir belediye başkanının temel ilkeleri bunlar olmalıdır. Ötesi, onun kişiliğine, bilgisine ve yeteneğine bağlıdır. Mazbata gelirken: ‘Bir Düğün Gecesi’ Bir mübarek Cuma gecesi, oylar sayılırken, iki büyük sermaye/medya grubunun, Kalyoncu ile Demirören ailelerinin çocukları evlendi... Elbette bize “Allah mesut etsin” demek düşer. Eminim ilerde ikinci bir “Bir Düğün Gecesi” romanı yazılacaktır; çünkü bu düğün sırasında, Türkiye’deki “İleri Demokrasiyi” simgeleyen, “olağanlaşan olağanüstü olaylar” meydana geliyordu. Düğün yapılırken, İstanbul’u kaybeden iktidarın itirazları ve engellemeleriyle, seçimlerden 12 gün sonra bile Maltepe’deki oylar, tekrar tekrar, yeniden sayılıyordu. Oy sayım süreci ile düğün töreni arasında, iktidarsermaye ilişkileri açısından önemli bağlar vardı. Düğün için tarihsel Çırağan Sarayı’nın önüne çirkin bir gecekondu kondurulmuştu. Nikâhı kıyan zatı muhterem:    a) Bu gecekonduya izin vermemesi, izinsiz yapılmışsa da yıktırması gereken...    b) 10 gün önce yerine yeni biri seçilmiş olduğu için makamını (ve elbette yetkilerini) kaybetmiş olan...    c) Zaten seçilmiş eski Belediye Başkanı yerine de sonradan getirilmiş bulunan...    d) Aday olduğu kendi ilçesindeki seçimi bile kazanamamış olan...    e) Seçmenlerin soyadlarından hangi partiye oy vereceklerinin saptandığını ve buna göre seçmen listelerinde oynama yapıldığını iddia edebilen bir kişiydi. İstanbul’un anayollarından biri bu düğün dolayısıyla kapatılmış ve İstanbul trafiği felç olmuştu. Yolun neden kapalı olduğunu soran bir avukat koru ma polisleri tarafından araç içine alınarak dövüldü; kendisine zorla tutanak imzalatıldı; savcı tarafından Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla mahkemeye sevk edildi; yargıç tarafından ev hapsine mahkum edildi; TBB Başkanı Feyzioğlu bela okudu, “Şakağıma tabanca dayasanız bu işin peşini bırakmam” dedi.   Bu arada Hazine’den ve Maliye’den sorumlu olan Damat, emekçilerin kıdem tazminatlarına el koyan Neoliberal, Neoemperyalist bir program açıklamıştı. Bu programı eleştiren gazeteci/yazar Mustafa Sönmez, Sosyal Medya’da Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla, sabah 3’te evi basılarak gözaltına alındı. Utku Çakırözer’in belirttiğine göre sadece 20142017 yılları arasında (2018 yılı hariç) Cumhurbaşkanı’na hakaret konusunda. 68 bin 827 soruşturma yapılmış... 12 bin 839 dava açılmış... 3 bin 414 mahkumiyet verilmişti. Bu arada Rabia Naz’ın babası intihar ettiği çok kuşkulu olan kızının ölümünü aydınlatmak için girişimlerini sürdürüyordu. Tam bu sırada Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün fişlediği öğrencileri üniversite yönetimlerine bildirerek cezalandırılmalarını istediği ortaya çıktı. HHH Bu satırlar yazılırken, Yüksek Seçim Kurulu, AKP’nin, koşullar oluşmadan yaptığı için “Tam kanunsuzlukla malul” olan itirazını konuşuyor ve herkes “Bir Düğün Gecesi”nde Hukuk Devleti ve Sandık “Ölmeye mi yattı” diye merakla bekliyordu: DİREN HUKUK DEVLETİ... DİREN DEMOKRASİ! Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri 25 NİSAN 1 HAZİRAN ‘19 HER MÜZİĞİN CAZ FESTİVALİ 25 NİSAN 1 HAZİRAN ‘19 HER MÜZİĞİN CAZ FESTİVALİ TURKCELL SAHNESİ MercedesBenz Sunar: John Mclaughlin & The 4th Dimension Enrico Macias Madeleine Peyroux Morcheeba presented by %100 Music Bobby McFerrin: Gimme5 (circlesongs) Karsu Fazıl Say Şarkıları ve İzmir Suiti Ólafur Arnalds Stavroz(LIVE) Chris Botti Alan Parsons Live Project STUDIO Roderic & French 79 presented by %100 Music Mark Guiliana BEAT MUSIC İlhan Erşahin's İstanbul Sessions Portico Quartet Christian Löffler (Live) Akua Naru Ephemerals Kamaal Williams Diablo Swing Orchestra FESTİVAL PARTNERLERİ 25.4.2019 27.4.2019 2.5.2019 3.5.2019 6.5.2019 9.5.2019 12.5.2019 15.5.2019 17.5.2019 24.5.2019 31.5.2019 3.5.2019 7.5.2019 8.5.2019 9.5.2019 10.5.2019 11.5.2019 17.5.2019 22.5.2019 1.6.2019 KURUMSAL İŞ ORTAKLARIMIZ TURKCELL PLATINUM SAHNESİ Dead Combo Estas Tonne Lars Danielsson Group Julia Biel AyşeDeniz: Pure Piano Kerem Görsev Trio &ErnieWatts Joep Beving MercedesBenz Sunar: John Scofield Combo 66 featuring Vicente Archer, Gerald Clayton & Bill Stewart TOUCHÉ Kürşad Deniz Trio feat. Sibel Köse Ozan Musluoğlu Quartet Ercüment Orkut Trio Persona Terry Riley & Gyan Riley Önder Focan Trio ft Şenova Ülker İlhan Erşahin Electiric Quartet İlhan Erşahin Acoustic Trio Noiserv Ferit Odman Quintet Stanpolites Project Meets Okay Temiz Esra Zeynep Yücel Geeva Flava / Bidar Barış Demirel – Barıştık Mı / Efe Demiral ‘Uyku Pansiyon’ Elif Çağlar 2.5.2019 34.5.2019 8.5.2019 10.5.2019 11.5.2019 14.5.2019 17.5.2019 18.5.2019 26.4.2019 27.4.2019 2.5.2019 3.5.2019 8.5.2019 9.5.2019 10.5.2019 11.5.2019 15.5.2019 16.5.2019 18.5.2019 22.5.2019 23.5.2019 25.5.2019 Prof. Dr. Coşkun Özdemir Çökmüş bir devlet ve ümmet toplumundan bir ulus yaratılmıştır. Artık yeni bir toplum ve yeni bir insan amaçlanmaktadır. Bir eğitim seferberliği başlamıştır artık. Büyük Önder, Kurtuluş Savaşı’nın ardından öğretmenlere, “Ordularımızın kazandığı zafer sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Gerçek zaferi bilgisizliği yenerek siz kazanacaksınız” diyerek hedefi gösterir. Akla ve bilime öncelik veren bir kalkınmaya ve eğitime ihtiyaç büyüktür. Eğitim seferberliği, düşünen, soran, öğrenen, eleştiren, seven, sevilen, özgür bilinçli bireyler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Köy çocukları, yoksulluk ve yoksunluklar içinde yaşamaktan kurtulmalı, dünyaya, bilime, sanata, edebiyata açılmalıdır. Yaşam güzelliklerle ve çok çeşitli olanaklarla doludur. Tüm insanlarımız için bu olanaklara kavuşma fırsatı yaratılmalıdır. 1939’da Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel, İ. Hakkı Tonguç’la birlikte Köy Enstitülerinin kuruluşuna öncülük eder. İsmet İnönü onları desteklemektedir. Mehmet Başaran’ın deyimi ile bir değil bin gül açmaktadır Anadolu’da. 21 Köy Enstitüsü kurulmuştur. Toplumun özlemini çektiği insanı, özgür bireyi yetiştirecektir bu okullar, orada öğrencilik ile işçilik birleştirilmiştir. Üreten, halk kaynaklarına açılan topraktan, doğadan öğrenilen bir okul yaratılmıştır. Orada türküler söylenir, halay çekilir, tiyatro yapılır, yurt ve insan sevgisi taşıyan girişimci, akılcı, yaratıcı, laik, çağdaş, bağımsız, özgür insanlar, gençler yetişecektir. Büyük eğitimci Hasan Âli Yücel bu yıllarda Türk toplumuna 500 klasik eser kazandırmış, tercüme büroları kurmuştur. Melih Cevdet Anday, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Erol Güney bu bürolarda, Konservatuvar ve Köy Enstitülerinde görev alırlar. Meslek okulları açılmıştır. Enstitülerde öğrenciler yılda 2025 kitap okumakta ve hümanist kültürle yoğrulmaktadırlar. Okulların çalışkan idealist müdürleri ve öğretmenleri vardır. Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat, Cavit Orhan Tütengil de öğreticiler arasındadır. Âşık Veysel halk müziği öğretmenidir. Saldırılar başlıyor Bu, tüm dünyada örnek alınan ve övgü ile anılan ama bazı çevrelerde kaygı uyandıran okullarla ilgili söylentiler ve iftiralar gecikmemiştir. Seçimler yaklaşmaktadır, partiler köy ağalarına el atmakta ve onları Meclis’e taşımakta yarar ve çıkar görmektedirler. Aşiretler, şeyhler, ağalar, sömürücü güçler kaygılanmakta haklıdırlar. Köleliğe, ağa baskısına başkaldıracak pırıl pırıl gençler yetişmektedir burada. Tehlike büyüktür, ağalar ağası Kinyas Kartal, İnönü’ye gelip “Paşam, bu okulları kapat, yoksa doğudan oy alamazsın” demiştir. Eğitim yoksunu halkımızın oyunu almak artık gündemdedir. Bu amaç her şeyin üstündedir. Bunun için her çareye başvurulabilir ve Köy Enstitüleri yok edilebilir. Nitekim öyle olmuştur. Enstitüler için soruşturmalar başlatılmış, Meclis’ten heyetler gelip sorgulamalar yapmıştır: “Hep birlikte ne marşı okuyordunuz?” (Ziraat Marşı’nı kastediyorlar.) “Orhan Veli niçin geldi?” “Sabahattin Ali niçin ziyaret etti?” “Hangi Rus yazarlarını okuyordunuz?” “Kız erkek birlikte eğitim olur mu?” Bu sorulara okul müdürlerinin verdikleri cevapları, onları saygı ile anarak okumalıdır her çağdaş insan. Adeta bir uygarlık dersi niteliğindedir bu cevaplar. Her şeyden önce kurucuları yok etmek gerekiyordu. Hasan Âli Yücel’in karşısına onu solculukla suçlayan bir avukat çıkarıldı. Büyük eğitimci bakanlıktan ayrılmak zorunda bırakıldı. İsmail Hakkı Tonguç etkisiz hale getirildi. Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilen tutucu zatın (Reşat Şemsettin Sirer) enstitülere hiç sempatisi yoktu. Yavaş yavaş budandı bu mucizeler yaratan, en büyük yurtseverleri, şairleri, yazarları yetiştiren okullar. ‘Marshall Planı, Truman Doktrini...’ Mehmet Başaran’a, bu kıyım nasıl yapıldı diye sorduğumda, “Coşkun Hoca, Marshal Planı, Truman Doktrini...” demişti. Evet ABD yardım edecekti ama şartları vardı: Bilgili, çağdaş, bilinçli yurttaşlar yetiştirilmesine izin verilmemeliydi. 1948’de Hasanoğlan Yüksekokulu kapatıldı. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ise her şeyin sonu oldu. Halkevleri ile birlikte Köy Enstitüleri, daima özlemle anacağımız, yok edilişine aralıksız esef edeceğimiz, onları yok eden karanlık güçleri lanetleyeceğimiz benzersiz aydınlanma odakları olarak yakın tarihimizdeki yerlerini almışlardır. Bu okullarla bir kurtuluş ve aydınlanma savaşı verilmişti ama karşıdevrimciler onu yarıda bıraktılar.Türk ulusuna, Türkiye Cumhuriyeti’ne vurulmuş en büyük darbedir bu...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear