16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY 917 NİSAN 2019 ÇARŞAMBA Hakİş ile MemurSen’e, üyelerine baskı yapmakla suçladığı diğer sendikalardan çok sert tepki geldi Yandaşta ‘özgür işçi’ paniği Seçimin ardından AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen Hakİş ile MemurSen, diğer sendika ları belediyelerdeki üye lerine baskı yaparak is tifaya zorlamakla suç luyor. İşçilerden yo ğun talep geldiğini belir mustafa ten Belediyeİş, Genelİş, çakır Türkiye KamuSen, Bir leşik Kamuİş genel baş kanları ise, Hakİş ile MemurSen’in bu eleştirilerine sert tepki gösterdi. Türkİş’e bağlı Belediyeİş Sendi kası Başkanı Nihat Yurdakul, “Geç mişte bunlar baskı ile işten atma teh ditleri ile işçileri korkutarak yandaş sendikalara üye yaptılar. İstanbul’da, Kocaeli’nde bunları yaşa dık. Dünya bi liyor. Kendi leri yaptık ları için şim di herkesi ay nı şeyi yapı yor sanıyor Nihat Yurdakul lar” dedi. Seçimin ardından İstanbul’da, Ankara’da, Antalya’da işçilerin özgürce sendika seçme hak kını kullandıklarını belirten Yur dakul, ancak bu sendikalar tarafın dan işçilerin tehdit edildiğini söyledi. Yurdakul, İstanbul’da işçilerin teh ditvari yöntemlerle, acilen Hizmet İş’e üye yapılmak istendiğine dik kat çekti. İşçilerin sendikalarına öz gür iradeleri ile karar vermelerini is teyen Yurdakul, “20 yıl içinde işçile re baskı yaparak üye yaptığımızı is pat etsinler ben bu görevi bırakırım” dedi. Yurdakul, Ankara başta olmak Hakİş ile MemurSen’e tepki gösteren Belediyeİş, Genelİş, Türkiye KamuSen, Birleşik Kamuİş genel başkanları, işçilerden özgür iradeleriyle tercih yapmalarını istedi. Yandaş sendikalar “ahlaksızlığın kitabını yazmakla” suçlandı. üzere işçilerden Belediyeİş’e geçmek için yoğun talep olduğunu, hergün yüzlerce telefon aldıklarını belirterek şunları söyledi: “İşyerlerinde bürokratlar değişmediği için işçileri tehdit ediyorlar. İşçileri korkutuyorlar. Dinlemeyip bize gelenler de var. Korkanlar da var. Bırakın işçiler özgür iradeleri ile istediği sendikayı seçsin. Bizden iş, üretim isteyin. Biz işimizi yapalım. İşçi özgür iradesi ile sendika seçme hakkını kullansın.” Referandum önerisi DİSK’e bağlı Genelİş Sendikası Baş kanı Remzi Çalışkan, se çimlerin ardın dan sendika larda hareket lilik olduğunu söyledi. İşçile rin özgür ira deleri ile sen dika tercihlerini yapmaları Remzi Çalışkan nı istediklerini belirten Çalışkan, “Ancak İstanbul’da daha önce sendikalı yapılmayan ba zı şirketlerdeki işçileri, Hizmetİş’e üye yapmaya çalışıyorlar. Orada yan gından mal kaçırırır gibi, bir an ön ce yetkiyi almak istiyorlar. Bizim itira zımız buna. İşçiler özgür iradeleri ile sendika seçme hakkını kullanabilme li” dedi. Çalışkan, işçilerin “daha ra hat bir ortamda, özgürce sendika seç me hakkına kavuştukları” için bu sendikalardan ayrılmak istediğini söyledi. Daha önce AKP gelir gelmez kendi üyelerinin istifa ettirilerek Hizmetİş’e geçirildiklerini anlatan Çalışkan, “Denizli’de bu oldu. Kayyım gelir gelmez Van’da 3 bin üyemizi götürdüler. İstanbul Bahçelievler’de, Gaziantep Şahinbey’de, Varto’da hemen üyelerimizi baskı ile istifa ettirdiler” dedi. Çalışkan, seçimin ardından işçilerden Genelİş’e geçmek için özellikle İstanbul’da yoğun talep olduğunu, ancak kendilerinin beklettiklerini söyledi. Yeni bir öneride de bulunan Çalışkan, “Referandum yapalım. İşyerlerine sandık koyalım. İşçiler sendilarını referandumda tercih etsinler. Hangisini istiyorlarsa ona üye olsunlar. Biz de alkışlayalım. Baskı yok” dedi. ‘Ahlaksızlığın kitabını yazdılar’ Türkiye KamuSen Genel Başkanı Önder Kahve ci, MemurSen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın belediyelerde çalışan üyele rinin baskı ile istifa ettirildi ğinden hare ketle, sendikal ahlak vur Önder Kahveci gusu yaptığına dikkat çekerek, “17 yıldır ahlaksızlığın kitabını yazanla rın siyasi konjonktürü fırsata çevi rip her türlü baskı, tehdit, şantaj yol larını kullanarak üye sayısını 40 bin den 1 milyona çıkaranların ağzında ahlak kelimesi eğreti durmaktadır” dedi. Sendikacılık yapmadan baskı nın, şantajın âlâsını yapanların şim di çöküş sürecine kılıf bulmaya çalış tıklarını, kendilerine çamur attıkla rını belirten Kahveci, “Kamu çalışan ları nihayet gerçeği görmüş, baskı lardan bunalmış ve MemurSen’e ‘ar tık yeter’ demiştir” değerlendirmesi ni yaptı. Birleşik Kamuİş Başkanı Mehmet Balık da, tep kisini şu söz lerle dile ge tirdi: Memur ları, sözde toplusözleş me masaların da satan, hak kaybına uğra tan, memurun değil AKP’nin Mehmet Balık çıkarlarını gö zeten Memur Sen’in Genel Başka nı Ali Yalçın’ı bir telaş ve korku al mıştır. Bir milyona yakın kamu ça lışanının nasıl üye olduğunu bizler kadar kendisinin çok iyi bildiği söz de konfederasyonun Genel Başkanı Ali Yalçın’ın bugün ‘sendikal baskı’, ‘sendikal kıyım’, ‘sendikal mücadele’ kavramlarından bahsetmesi en ha fif tabirle ciddiyetsizliğin dışa vuru mudur... Sözde konfederasyon bugün kuru gürültü çıkararak çamur ata maz. Ülkemizde sendikal mücadele yi ortadan kaldıranlardan ve sendika kıyımı yaşatanlardan sendikal müca dele öğrenecek değiliz.” l ANKARA Fişlemeye hakaret de eklendiAnkara Emniyeti’nin fişlemesinde öğrenciler için ‘şeref ve onura aykırı harekette bulundular’ denildi OZAN ÇEPNİ Emniyet’in üniversite öğrencilerine yönelik fişleme dosyasında yeni skandallar ortaya çıktı. Öğrenciler hakkında, olmayan soruşturma sonrası üniversite yönetimlerine “gizli” ceza talebi gönderildi. Emniyet, eyleme katılan öğrenciler için “gerçekleştirmiş oldukları bu eylemleri ile yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onuru ve şerefine aykırı harekette bulundukları” iddiasında bulunarak haklarında idari işlem başlatılmasını istedi. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nün üniversitelilere yönelik fişleme skandalı boyutlarının başkentteki neredeyse her demokratik hak talebine ulaştığı tespit edildi. Emniyet, KHK ile ihraç edilmelerinin ardından Yüksel Caddesi’nde “İşimi Geri İstiyorum” diyerek eyleme başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın basın açıklamasına katıldıkları gerekçesi ile öğrenciler hakkında üniversite yönetimlerine “gizli” ceza talebi yazısı gönderdi. Dava yok, ceza talebi var Emniyet’in Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ rektörlüklerine ve bilgi amaçlı olarak Yükseköğretim Kurulu’na gönderdiği yazıda ilk olarak Ankara Valiliği’nin OHAL kapsamında il genelindeki yasakları anlatıldı. Yazıda, Gülmen ve Özakça’nın eylemine destek oldukları belirtilen öğrenciler hakkında, “Destek amacıyla yapılan yasadışı eylemde Ankara Valiliği’nin kararına rağmen dağılmamakta direnen ve olaylara karışan 10 öğrenci 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten gözaltına alınmıştır” denildi. Emniyet’in diğer fişleme yazılarının aksine öğrenciler hakkında herhangi bir soruşturma açılmamış olması ve konunun yargı sürecine taşınmayışı da dikkat çekti. ‘Onur ve şerefe aykırı’ Herhangi bir yargı kararı olmaksızın üniversite yönetimlerine “gizli” yazı göndererek öğrencilerin Yükseköğretim Kanunu kapsamında üniversitelerden uzaklaştırılması istenen yazıdaki değerlendirme de dikkat çekti. Emniyet eyleme katılan öğrenciler için, “Bahse konu öğrencilerin gerçekleştirmiş oldukları bu eylemleri ile yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulundukları” ifadeleri kullanıldı. Emniyet, öğrenciler hakkında üniversiteden uzaklaştırmalar ile sonuçlanacak idari işlem başlatılması ve Ankara Valiliği’ne bilgi verilmesini talep etti. l ANKARA Avukat Sertuğ Sürenoğlu’nun darp edilmesi siyasiler ve barolar tarafından kınandı Polis dayağına tepki yağdı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Çırağan Sarayı’nda avukat Sertuğ Sürenoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından darp edilmesine sert tepki gösterdi. Feyzioğlu, olayı “Kabadayılık” olarak niteleyerek, “Şakağıma tabanca dayasanız bu işin peşini bırakmam” dedi. Savcılık korumalar hakkında soruşturma başlattı. Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu Çırağan’daki dayak haberinin ardından TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Facebook hesabı üzerinden açıklama yaptı. Avukatın darp edilmiş fotoğrafını paylaşayan Feyzioğlu, şunları kaydetti: “Fotoğrafa iyi bakın. Gözü patlamış, kafa travması geçirmiş bu genç bir Türk vatandaşı. Aynı zamanda avukat. Ona bunu yapanlar ise devletimizin polis üniforması giydirdiği, polisliğin yüz karası 35 kabadayı. Benim devletimin verdiği silahı, kimlik kartını taşıyan ama polis olmayı becerememiş çapulcu, kabadayı, çete üyesi. Ben bu işin peşini bırakmam. Ant olsun bırakmam. Çırağan Sarayı’nda memleketin pek önemli iki ailesinin düğünü var. Devlet büyükleri orada. Çırağan’ın trafiğe kesilmesi lazım. Çünkü vatandaşın bu memlekette 3 kuruşluk hükmü yok. Ben bu devleti bu hale getirenlere soruyorum. Yazıklar olsun. Süslü hanımefendilerin, süslü beyefendilerin, limuzinlerin, Korumaların darp ettiği Sürenoğlu hakkında adli kontrol uygulanıyor süslü beyefendilerin düğününe gitmesini bekliyor insanlar. Korumak için yemin ettikleri topluma, devlete acımasızca zarar verdi bunlar.” Olayın ardından savcının, Cumhurbaşkanına haraket iddasıyla “kafası gözü patlatılmış bu vatandaşı” tutuklamaya sevk ettiğine işaret eden Feyzioğlu, adli kontrol kararının da hukuksuz olduğunu anlattı. Barolardan açıklama Antalya Barosu Başkanlığı, “Yaşananlar yurttaşların ve hak arama özgürlüğünün temsilcisi olan avukatların bile can güvenliğinin çok ciddi bir tehlike altında olduğunun en somut göstergesidir” açıklamasını yaptı. Sürenoğlu’nun kayıtlı olduğu Muğla Barosu da olayı kınadı. Ankara Barosu, Cumhurbaşkanlığı korumaları hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Muhalefetten takip İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, konuyu TBMM gündemine taşıyarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e ayrı ayrı soru önergesi verdi. CHP milletvekil leri Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan ve Alpay Antmen’de Meclis’e soru önergesi sundu. ‘Soruşturma başlatıldı’ İstanbul Cumhuriyet Başsavcı lığı, Sürenoğlu’nun darp edilmesi ne ilişkin dün yazılı açıklama bir yaptı. Başsavcılığın açıklamasın da şu ifadeler yer aldı: “Haberle re konu şahsın, yakalama tutana ğı içeriğine göre, 13 Nisan’da Çıra ğan Caddesi’nde seyreden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na ait konvoyun geçişi sırasında, ‘Cumhurbaşkanının bulunduğu araca doğru koşarak hakaretlerde bulunduğuna’ dair iddialar ve tes pitler üzerine, cumhuri yet başsavcılığımız ca gözaltı kara rı verilmiş, şüp heli sevk edil diği sulh ceza hâkimliğince adli kontrol ka rarıyla serbest bırakılmıştır. Bu soruşturmayla birlikte, şüpheli nin kötü muameleye uğradığına iliş kin iddialar da cumhuriyet başsavcılığı mızca resen soruş turulmaktadır.” l ANKARA / Cumhuriyet Metin Feyzioğlu Köy Enstitüleri: Bilginin üretim hali! İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sevgili Tunç Soyer’in seçim kampanyasını izlerken yolum Seferihisar’a da düştü. Miting alanında Roman kardeşlerimizin kurduğu nefis orkestra ara verdiğinde uzun boylu yakışıklı bir genç önümü kesti, seslendi: Abi ben Körükle Veysel’in torunuyum... Adım Taylan Yeşildağ... Alan zaten sevinç yumağıydı. Yağmurlu akşamda içim daha bir aydınlandı. Geçen sonbaharda Âşık Veysel’in kitabını yazarken, çok öğretici bir araştırma süreci geçirmiştim. Âşık Veysel, Köy Enstitülerinde “usta öğretici” olarak 5 yıl çalıştı. Bir bakıma okuma yazma bilmeyen öğretmendi. Hemen herkesin diline yerleşmiş olan, “Benim Sadık Yârim Kara Topraktır”, “Güzelliğin On Para Etmez” gibi pek çok eserini Köy Enstitülerindeyken verdi. Eskişehir Çifteler’de, Kastamonu Gölköy’de, Ankara Hasanoğlan’da öğrendi, öğretti, üretti.  Âşık Veysel bir hatıra defteri oluşturup öğrencilerin yazmasını istedi. Çifteler’de Mehmet Özçelik, deftere çok güzel bir şiir yazdı: Körükle Veysel’im Körükle Yansın! İşte Taylan, Mehmet Özçelik’in torunuydu. Taylan, aynı zamanda bir müzisyen olarak o şiiri şarkıya dökmüş. Taylan, dedesini anlata anlata bitiremiyor. HHH 17 Nisan 1940’ta, 79 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri, yukarıda aktardığımız gibi kuşaktan kuşağa etkisi süren çok köklü bir iz bıraktı. Atatürk’ün, “Bilgi sadece söz değildir” sözünden yola çıkarak temeli atılan Köy Enstitüleri, dünya ölçeğinde Türkiye’ye özgü bir model olarak hâlâ güncel. “Üreterek öğrenme” ilkesiyle programlanan bu okullarda eğitimin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i teknik, yüzde 25’i ziraat içerikliydi. Gönen Köy Enstitüsü mezunu amcam Kamil Balbay, çocukluğumuzda yeri geldikçe şu anısını anlatırdı: “Kendi elektriğimizi kendimiz üretiyorduk. Elektrik santralı okulun biraz üstündeydi. Orada sırayla nöbet tutardık. Yemeğimizi getirmeyi unuturlarsa, şarteli indirir, kaldırırdım. Eyvah nöbetçinin yemeğini unuttuk, deyip hemen getirirlerdi.” Amcam bu ve benzer anılarını bugün de seyrek görüşmelerimizde gülümseyerek anlatır. Köy Enstitülerinin Türkiye haritasındaki yerlerine bakıldığında “eğitimde eşitliğin” ne anlama geldiği görülecektir. O ışığın Türkiye’nin tüm bölgelerinde yandığını görürsünüz. Köy Enstitülerinin kapısına kilit vurmakla, bu deneyim unutturulamadı. Bugün Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Prof. Kemal Kocabaş’ın başkanlığında bu birikimi tam bir tohum gibi yeniden uygulamaya hazır tutuyor. Derneğin her yıl verdiği Aydınlanma Ödülü’nü bugün alacak olan Muzaffer İlhan Erdost’u bunca yıllık istikrarlı, özverili mücadelesini saygıyla kutluyoruz. HHH Bugünkü iktidarın Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülük eğitimedir. Ulusal ve uluslararası istatistikler bunu açıkça ortaya koyuyor. Zaten iktidar sahibi de bunu sıklıkla dile getiriyor. Eskiden dünya listelerinin üst sıralarında 45 üniversitemiz olurdu.  Yerel seçimlerden sonra oluşan yeni haritada belediye başkanlarını eğitimde de büyük bir sorumluluk bekliyor. Birkaç yıl önce Selçuk Şirince’deki Matematik Kampı’nda Ali Nesin’le konuşurken şöyle demişti: “Orta büyüklükte bir belediye, bizim başardığımızın kat kat fazlasını yapabilir. Yeter ki iste...” Kuruluşunun 79. yılında, başta İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel olmak üzere Köy Enstitülerine emeği geçen herkesin önünde saygıyla eğiliyoruz... Yurt genelinde FETÖ operasyonu Yurt genelinde FETÖ/PDY örgütüne yönelik sürdürülen soruşturmalar kapsamında 116 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. İzmir merkezli 8 ilde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın mahrem yapılanmasında bulunanlara yönelik operasyonda 17 muvazzaf asker ile 1 sivil gözaltına alındı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde 26’sı muvazzaf 48 asker hakkında gözaltı kararı verildi. Çanakkale’de “Emniyet yapılanması”na yönelik yürütülen soruşturmada, 16 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Muğla 23’ü muvazzaf asker, 6’sı sivil olmak üzere toplam 29 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Mardin, Hatay ve Bolu’da meslekten ihraç edilen 5 eski polisgözaltına alındı. l Haber Merkezi Firari ‘Efe’ yakalandı Erzincan’da dönemin başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklandığı Ergenekon davasında “Efe” adıyla gizli tanık olan eski savcı Bayram Bozkurt, Kuzey Makedonya’dan Sırbistan’a sahte pasaportla geçerken yakalandı. Üzerinden “Levent Öz” adına düzenlenmiş sahte diplomatik pasaport çıkan Bozkurt, Üsküp’te gözaltına alındı. Kuzey Makedonya’ya sığınma başvurusunda bulunan Bozkurt’un Türkiye’ye getirilip getirilmeyeceği bilinmiyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear