18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 12 NİSAN 2019 CUMA HABEREDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Zil sesiyle uyanmak Geçen cuma günü bu köşede yer alan yazımda “Bu bir darbedir” başlığını kullanmıştım. Benden sonra bu başlıkla ya da bu içerikte yorumları içeren başka yazılar da yazıldı. Aynı başlıkla, ama darbeyi “CaHaPe”nin yaptığı iddiasını içeren salakça karalamaları saymıyorum tabii. Darbenin kısa bir tanımını yapmış ve “ille de tankla, topla, tüfekle, tayyare ile yapılması gerekmediğini, anayasal kurumları işlevsizleştirerek, onların iradelerini çiğneyerek cebren ve hile ile bir şeylerin üzerine çökülmesi”nin pekâlâ darbe anlamına geldiğini de yazmıştım. Darbe süreci fiilen devam etmekte ve anayasa ile Seçim Yasası’nın, genel olarak da hukukun dibine yerleştirilmiş tahrip gücü yüksek patlayıcıların son paketleri için de “detonatör”ün (patlatıcı düzenek) düğmesine basılmak üzere. O “son vuruş” da, (dilemeyiz ama) seçimin tekrarlanması kararı olacaktır.    Bir kere şunu hatırlayalım ve hatırlatalım: Demokratik parlamenter rejimlerde akıllıca bir iş yapılmış ve seçim organizasyonu, kütüklerin tanziminden seçimin icrasına, oyların sayım ve tasnifinden itirazların değerlendirilmesine ve nihayet mazbataların teslimine kadar bağımsız bir “Yüksek Yargı” organına, yani hukuku hayata geçirecek olan “bağımsız bir erk”e tevdi edilmiştir. Burada (teorik de olsa) Yüksek Seçim Kurulu’ndan söz ediyoruz. Bugün İstanbul’da yapılan ne? Seçim sürecine polis sirenleri, ev baskınları ve tek tek çalınan kapı zilleri damgasını vurmuş durumda. Ülkenin İçişleri Bakanı, yargıçları yani seçim kurullarını elinin tersi (emrindeki silahların kabzası) ile bir kenara itiyor. Yürütme’nin (yani iktidar partisinin) emrindeki kolluk gücünü kapılara yollayarak tek tek sorgulama yaptırıyor ve toplayacağı sözde delilleri, olası bir “seçim tekrarı” için malzeme yapmak üzere canla başla çalışıyor. Bunun başka bir açıklaması yoktur. Polis, yani kolluk kuvveti (anayasa gereği) seçim sürecinde asıl güç ve irade sahibi olan Mahkeme’nin (YSK) talebi ile devreye girebilir. Mahkemeye kendi kafasına göre “malzeme taşımak” suretiyle değil. Buna “buz gibi darbe” demeyelim de neye diyelim? Ağır bir yetki istismarı ve anayasa ihlali söz konusudur. İnsanların bu kez “Tank paleti sesiyle” değil “Zil sesiyle” uyandığı bir darbeye tanık olmaktayız. Bunun lamı cimi yoktur. Dünyaya rezil olunmakta ve gelecek nesillere “O yıllarda Türkiye’de neler yapıldı bir bilseniz...” diye anlatılacak utanç verici sayfalar yazılmaktadır. Aynı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve sonrakilerde olduğu gibi. Vazgeçin bu yoldan Kaybettiniz. Belki de kazananların bile ummadığı ölçüde görkemli bir performans ile oy farkı ile ölçülmez bu. “Basit Ekseriyet” isteyen bir sistemle yapılıyor bu seçim. “Adam” (Sayın Ekrem İmamoğlu) kazandı. Kabul edin bunu ve seçmene kızacağınıza, seçimin galibi Ekrem Başkan’a kızacağınıza aynaya bakın. Mesela Sayın Meral Akşener’in çarşamba günü harika bir analizle vurguladığı gibi, “Seçim döneminde vatandaşa ‘öküz’ diyen, ‘adiler’ diyen, kendi densiz kadrolarınıza kızın”. Onlara bağırın. Onlara fatura kesin. Demokrasiye hukuka kıymayın... Siren seslerini mavikırmızı çakar lambalarınızı (yani tanklarınızı) çekin sokaklardan. Ellerinizi çekin kapı zillerinden. İstanbul’u rahat bırakın. Kazanan, gidip makamına otursun ve bize hizmet etsin. Bu şehrin ve bu ülkenin, daha fazla gerginliğe tahammülü yok. İş istiyor, aş istiyor, huzur istiyor, hizmet istiyor. Yetti artık huzurumuzu kaçırdığınız, onca yıldır. YSK yapması gerekeni yapsın ve bir rahat bırakın milleti artık... Darbelerin faturası hep ağır oldu. Bunun da ağır olur. Unutmayın. O faturayı hep birlikte ödüyoruz. Öderiz. Yazık bu ülkeye. (Not: Gazetenin kararı gereği, bundan böyle yazılarım sadece CUMA günleri, yani haftada yalnız bir kez bu köşede olacak.) Kızımız Derin Zorlu’nun okuma bayramını kutlarız. Aydınlanmanın ilk adımını attığın bu günde, seninle övünüyoruz. Karanlığa ışık olman dileğiyle. Cesaretle, biz hep yanındayız. Sibel & Onur ZORLU Cuntacıların serveti12 Eylül darbecilerinin 2005 sonrası mal varlığı, MASAK raporlarında 12Eylül darbecilerinin Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) raporlarına yansıyan serveti Cumhuriyet’te. Darbeci generaller ve yakınlarının 2005 yılı sonrası mal varlıkları ve para trafiğini içeren MASAK ra porları, müdahil avukatların “tarihi ve vicdani sorumluluk” diyerek mahkemeye sunduğu dilekçeyle ortaya kondu. Mahkeme göhakan zetiminde ve yeminli madirik li müşavir eşliğinde yapılan inceleme sonrasında hazırlanarak Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, darbeciler ve yakınlarının maddi kazançlarına ilişkin hesap hareketleri ve elde ettikleri gayrımenkuller 52 başlık altında, uzun uzun maddelerle sıralanıyor. Cuntacı generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sanık olarak yer aldığı 12 Eylül yargılamasına Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün devam edilecek. Generallerin mal varlıklarının “müsadere” edilmesi ve 12 Eylül mağdurlarına tazmin edilmesinin tartışıldığı, bu arada Yargıtay’a gidip gelen davada, mahkemeye gelen MASAK raporları, müdahil avukatlarınca da incelenebilmişti. Bu varlıkların bir bölümü iddia olarak geçmiş dönemde kamuoyuna yansısa da listelenmiş dökümü ortaya çıkmamıştı. Tarihi ve vicdani... Bugünkü dava öncesinde müdahil Muğla Barosu’nu temsil eden avukat Senih Özay, 26 Şubat 2013 günü yaptıkları MASAK raporları incelemesini, dilekçeye dönüştürerek mahkeme dosyasına sundu. MASAK raporunu “tarihi ve vicdani sorumluluk” gereği dilekçesine aldığını kaydeden Özay; gazetecilere, kitap yazacaklara, akademisyenlere ulaşması düşüncesiyle hareket ettiğini kaydetti. Yargılama sürecinde çuval ve klasörler Tahsin Şahinkaya Kenan Evren Dilekçe, darbeciler Tahsin Şahinkaya ile eşi Sevda oğlu Serdar Şahinkaya ve kızı Sevgi Kartal; Kenan Evren ile eşi Sakine Evren, damadı Şenay Gürvit, kızları Semahat, Miray ve Emine’nin ad ve soyadları “gizlenerek” sunuldu. le mahkemeye gelen cuntacılara ilişkin MASAK raporlarının yalnızca 2005 yılı sonrasını içerdiğini, asıl önemli olanın bu tarihten öncekiler olduğunu vurguladı. Yine de yeminli mali müşavir eşliğinde inceledikleri raporların “aleniyet” kazanmasıyla “borcunu tamamladığını” söyledi. Özay’ın dilekçesi, darbecilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkarılması, kendileri ve yakınlarının bu nedenle kazandıkları hakların geri alınması, elde ettikleri kazançların müsadere edilmesi, bu malların mağdur isteklerine tahsisini talep ediyor. Tapu hareketliliği Raporda yakınlara ilişkin Datça, Bornova, Muğla, Marmaris, Sarıyer, Şişli, Beşiktaş, Dikili, Çorlu, Bodrum, Antalya, Menderes, Pendik, Merzifon, Kadıköy, Darıca, Ataşehir’deki tapu alış ve satış hareketliliği tek tek isimler üzerinden ayrı ayrı maddeleniyor. Hisse senetleri ve banka operasyonları listelenirken de aynı yöntem izleniyor. Garan ti Bankası’ndaki 5 ayrı hesaptan yapılan işlemler sıralanırken 880 bin dolarlık virman dikkat çekiyor. Ziraat Bankası’ndaki 10 hesapta dönemin parasıyla 676 bin TL’ye ulaşan hareket gözleniyor. Marmaris ve Kızıltoprak şubelerinden 671 bin 671 TL, Kızıltoprak Şubesi’nden 402 bin 332 TL’lik hareket dikkat çekiyor. Göztepe şubesinde sırasıyla 200, 100, 175, 100, 200, 100, 100 ve 400 binlik hareketler gözleniyor. İşbank Farabi şubesindeki 345 bin 728 dolarlık işlemin yanında 489 bin TL’lik transfer kaydediliyor. Nişantaşı şubesinde 205 bin dolar, Fenerbahçe şubesinde 800 bin TL, Yapı Kredi Özel Bankacılık’ta 320 bin 157 dolar, Akbank Merkez şubede 647 bin dolar, TEB Marmaris Şube’de 268 bin dolarlık hareketler raporda ilk göze çarpanlar arasında. Araç filosu Avukat Özay’ın dilekçesine göre MASAK raporlarındaki darbeci ve yakınlarına ait 21 araç, plakalarıyla veriliyor. l İZMİR Yusuf Leblebici, Sevil Sabancı, Güler Sabancı, Joseph S. Nye Jr, Cosette Creamer, Kerim C. Kavaklı, Meltem MüftülerBaç, Fuat Keyman, Özgür Kıbrıs. Sabancı ödülü Nye’ye Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”nde Jüri Özel Ödülü, Prof. Joseph S. Nye Jr’a verildi. Prof. Joseph S. Nye Jr, Harvard Üniversi tesi Üstün Hizmet Emeritus Öğretim Üyesi ve Bill Clinton’ın ABD Başkanlığı döneminde, Ulusal İstihbarat Konseyi Başkanı görevinde bulundu, “Yumuşak Güç” kitabının da yazarı. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödül leri kapsamında 14 yıldır verilen ödüle, 31 ülkeden 390’ı aşan başvuru oldu. Ödül töreninde konuşan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, iyi eğitimli, önyargılarından arınmış, dünya vatandaşı olan bireyler yetiştirmeyi hedeflediklerini anlattı. l Ekonomi Servisi Siyaset bilimine ‘yumuşak güç’ü sokan Prof. Nye, Cumhuriyet’e konuştu Gücünkilidiözgürlükler MİNE ESEN Direksiyonda Trump yönetimiyle birlikte Amerikan dış politikası “geleneksel müttefiklerinden düşmanları”na geniş yelpazede, inişli çıkışlı siyasi manevralarla tartışmaların merkezindeki “Önce ABD” sloganının içini doldurma çabasında. Washington’ın bildik neoliberal politikalarında bu kez aşırı dozda görünür kılınan ekonomi vurgulu, yaptırım sopalı “tek yanlı korumacılık” siyaseti, uluslararası güç mücadelesinde tansiyonu da haliyle yükseltmiş halde. ABD’nin günümüzde Cumhuriyetçi kanattan Trump iktidarıyla yürüttüğü bu politikaya kendi içinde de eleştiriler az değil. Bunlardan biri de dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler kuramcılarından biri olan, siyaset bilimine “Yumuşak Güç” kavramını taşıyan ABD’li Prof. Joseph S. Nye Jr. Harvard Üniversitesi Üstün Hizmet Emeritus öğretim üyesi, Demokrat Partili Bill Clinton yönetiminde de görev alan Prof. Nye’ın kendi ifadesiyle “İstediğinizi çekim yoluyla elde etmek anlamına gelen ‘Yumuşak Güç’ bir ülkenin kültüründen, ideallerinden veya politikalarından kaynaklanabilir. Bunun için etkili bir dış politika şart... Diplomasi, uzlaşma sağlayabilmektir. Bunun altında dünya siyasetinde nüfuz sahibi olmak için zorlama ve yaptırımlar yerine, başkalarının tercihlerini değiştirme fikri yatar.” Nye’ın “Yumuşak Güç” için masaya koyduğu önemli bileşenler arasında demokratik değerler, hak, özgürlükler var. Sabancı Center’da söyleştiğimiz Nye’a, Trump dönemini nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Trump döneminde ülkenin “Yumuşak Gücü”nde gerileme olduğuna işaret ediyor, bu çerçevede Washington’ın Transat Prof. Nye, arkadaşımız Mine Esen’in sorularını yanıtladı. lantik ilişkilerinde, uluslararası örgütlerle yaşadığı gerilimlere dikkat çekiyor. PROF. NYE ABD ile Avrupa birçok ortak değere sahip. Ancak Trump bunu koruyamadı, ekonomik çıkarlar konusuna çok fazla odaklandı. Trump’ın “Önce ABD” söylemini yanlış uyguladığını düşünüyorum. Elbette kendi ülkenizin çıkarlarını korumalısınız ama bunu yaparken ittifaklıklarınıza, uluslararası kurumlarla işbirliğine zarar vermemelisiniz. Sağladığınız çıkarlar ortak payda da buluşabilmeli. Tek başına askeri, ekonomik güç yeterli değil. “Yumuşak Gücü”nüzle çekim alanı olmalısınız. n Ankara Washington hattı uzun süredir gerilimli... Türkiye’nin Rus S400 sistemi satın alma hamlesine ABD’nin muhalefeti sürüyor, Ankara ise geri adım atmayacağını kesin dille belirtti. Sizce ilişkiler nasıl ilerler? İki ülkenin tarihsel olarak, NATO’yu da katarsak müttefikliği uzun yıllara dayanıyor. Sorunlar hep oldu, ülkelerin ulusal çıkarları çerçevesinde öncelikleri de kimi zaman farklı olabilir. S400 konusunda iki ül ke arasında bir şekilde çözümün sağlanacağını umuyorum. Belki iki tarafın da ödün vermesi gerekecek, bu sistemin kontrolü, yerleştirileceği yer konularında da olabilir. İkili ilişkilere uzun vadeli, geniş fotoğraf üzerinden bakmak gerek. Burada önemli olan tarafların ortak bakış açısı ve işbirliğinin sürdürülebilir olması. Türkiye ile ABD birbirine tehdit olan ülkeler değil. Bölgesel güç dengelerinde işbirliği ikisi açısından da kazanım sağlar. n Türkiye için “Yumuşak Güç” kavramını ele alırsak bileşenleri ne olmalıdır? Bu coğrafyada genel tabloya baktığımızda laiklik ilkesinin önemini nasıl görüyorsunuz? Türkiye kültürel ve geleneksel olarak ilgi çeken özelliklere sahip. Bir de moderleşme süreci var. Hem Avrupa, hem Asya, hem İslam dünyasının bir parçası. Tüm bunların bileşenleri Yumuşak Güç açısından kullanılabilir. Tabii Yumuşak Güç kavramında diğer ülkeler için örnek teşkil edebilmek için önemli koşul demokrasi, insan hakları, hukuk, ifade, basın özgürlüğü, akademik özgürlük konuları. Müslüman toplumla laik devlet sistemini çatışma olmadan, uyumlu şekilde harmanlamak iyi bir model. Sivil toplum örgütleri, üniversiteler vs. “Yumuşak Güç” içinde önemli yere sahip. n Tek kutuplu dünya düzeninden ABD’den Rusya’ya Çin’e Hindistan’a uzanan çok sayıda küresel oyuncuların meydana çıktığı bir döneme geçişi nasıl değerlendiriyorsunuz? Artık net tek güç kavramından bahsedemeyiz. Ne tek ABD, ne de Çin hegemonyasından bahsetmek mümkün. Eğer askeri olarak derseniz burada ABD liderliği var. Ekonomik derseniz ABD’nin yanı sıra Çin, Avrupa’nın da ağırlığıyla G7 de işin içine giriyor. EV, ARSA, HİSSE, FON n Yalıkavak’ta 1 ev n Bodrum İslamhaneler’de 1 ev n Bodrum Arnavutalan’da 1 ev n Bodrum Türkkuyu’da 1 ev n Beşiktaş’ta 2 ev n Sarıyer’de 2 ev n Çankaya Karataş’ta 1 ev n Çankaya Aziziye’de 1 ev n Manavgat’ta 1 ev n Marmaris’te 1 ev n Bodrum Bitez’de 15 bin 808 metrekare arsa n Sarıyer Pınar mahallesinde arsa n Bodrum Yeniköy’de arsa n Bodrum İslamhaneler’de arsa n Bodrum Yeniköy’de arsa n Beşiktaş Arnavutköy’de arsa n Beşiktaş Ortaköy’de arsa n İstanbul Kadıköy 28451 parselde 1012 metrekare 2472 apartmanı, 1 No’lu daire n Bodrum Kocataşdibi mevkiinde 6130 paftada, 5 bin 683 metrekarelik arsada 9 adet üç katlı bina, arsanın 160 payı n İstanbul Suaviye Kavisli mevkisinde 6130 paftada bin 200 metrekarelik arsada 96\2831 pay ile 24 daireden biri n İstanbul Küçükbakkalköy’de 2849\1 pafta, 1 parselde ....’ya ait mülkiyet görülmekte, Ziraat Bankası’na 90 ve 160 bin TL’lik iki ipotek gözükmektedir n İstanbul Küçükbakkalköy’de 1884\1 paftada 240 otopark şerhi bulunan arazi, ... ait gözükmekte, 12 blok apartman içerdiği, 160\88468 pay bu kişilere ait görülmektedir n İstanbul Kadıköy’de 60 paftada, 284 ada 51 parselde 1012 metrekarelik bahçeli apartmanın 38\472 payı ve daireler n İstanbul Kadıköy’de 1282 metrekarelik arazinin 21 bin 120 payina tekabül eden daireler n Ankara Çankaya’da 902 parselde 8 bin 450 metrekarelik tarla, tamamı ...’ne ait gözükmekte, üzerinde askeri güvenlik şerhi ve Bakanlar Kurulu’nun afet bölgesi karar şerhi bulunmaktadır n Ankara 24. Noterliği’nde ...’ye Marmaris, Armutalan, Bakacak mevkii 20 pafta, 1436 parsel, bin metrekarelik intifası.... ait olmak üzere çıplak mülkiyeti ... ait arsaya bina için vekâlet verilmiştir n İstanbul Şişli Cumhuriyet Mahallesi 994\53 paftada 16 bin 155 metrekarelik arazide, 208\192 bin payda 1 dairenin kayıtlı olduğu, 99 yıllığına TEDAŞ’a kiralandığı görülmüştür n İstanbul Şişli, Mecidiyeköy 1997\29 paftada iş hanının 4\2 bin 400 payı, dükkân olarak n İstanbul Beşiktaş’ta 1715\12 paftada 10 bin 745 metrekarelik 8 blokluk apartmanın 2\bin 760 paylı dükkanı n İstanbul Beşiktaş 1419 paftada 522 metrekarelik arazinin 25\2 bin 400 payı n İstanbul Beşiktaş Ortaköy mekviinde 1079\172 paftada 60\3380 paylı dubleks daire n İstanbul Kadıköy Zühtüpaşa mevkii, 284\51 paftada bin 12 metrekarelik 24\472 paya tekabül eden daire n İzmir Menderes Özdere’de 5208 parselde 4 ayrı mesken ve dükkân n İzmir Menderes Özdere’de 5210 parselde 11 bin 275 metrekarelik arazide 22 \ 1122 paya tekabül eden dubleks daire n Antalya Manavgat Çolaklı Köyü’nde 522\1 parselde 51 bin 513 metrekarede 47 apartman olarak 1\562’si n Bazı şirketler, çeşitli banka ve şirketlere ait hisse senetleri ve fonlar C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear